Güncelleme Tarihi:
2011 ve 2012’nin yeni yapımlarından sinemanın unutulmaz klasikleri ve usta yönetmenlerin başyapıtlarından seçmeler, ocak ayında Sundance ve Şubat’ta Berlin’de dünya prömiyerlerini yapan filmler, Uluslararası Altın Lale, Ulusal Altın Lale ve FACE İnsan Hakları yarışmaları, belgesellerden çocuk filmlerine uzanan geniş bir yelpaze var festivalde. 30 Mart Cuma gecesi Lütfi Kırdar’da yapılacak açılışta yönetmen Ali Özgentürk, Türk Sineması’nın unutulmaz oyuncuları Ayşen Gruda ve Halit Akçatepe ile Türkiye’nin ilk kadın sinema eleştirmeni Sevin Okyay ve 2008’de çektiği Liverpool güzellemesi Zaman ve Şehre Dair’in ardından yeni filmi merakla beklenen usta yönetmen Terence Davies onur ödüllerini alacak. Açılış, NTV’den canlı yayınlanacak ve sonrasında salondaki izleyiciler Terence Davies’in son filmi Aşkın Karanlık Yüzü’nü izleyebilecek.
İKSV 40. YIL ÖZEL BÖLÜMÜ
Sinema ve Müzik
İstanbul Film Festivali İKSV’nin 40. yılını programındaki özel bölümle kutlayacak. İlk yılında klasik müzik ağırlıklı olan festival programında bir süre sonra film gösterimlerine, tiyatro ve dans performanslarına, sergilere ve güncel müzik konserlerine de yer verildi. Yıllar içinde bu farklı sanat disiplinlerinin her birini ayrı bir festival çatısı altında toplayan İKSV’nin bu çokdisiplinli yapısını vurgulayan ‘Sinema ve Müzik’ başlıklı özel bölümde, İKSV’nin kuruluş yılı olan 1973’ten bu yana her 10 yıllık dönemden seçilmiş birer müzikal film izleyiciyle buluşacak.
Martin Scorsese’nin iki müzisyenin aşk hikâyesini anlattığı, Liza Minelli ve Robert De Niro’nun başrollerinde yer aldığı 1977 yapımı müzikali New York New York, sizi 1940’ların Amerikasında caz dolu bir yolculuğa çıkaracak. Alan Parker’ın Pink Floyd’un müziğinden, sözlerinden ve özellikle 1979’de çıkan efsanevi albümü The Wall’dan esinlenen müzikal belgeseli Pink Floyd The Wall/Duvar 80’lere geri dönüş yaptırtacak. 1982 yapımı filmin senaryosu, Pink Floyd grubunun basçısı ve vokalisti Roger Waters’a ait. Bölümde 90’lardan Stephan Elliott’ın kiç dans müzikleri, renkli kostümlerle dolu yol filmi The Adventures of Priscilla, Queen of the Desert/Priscilla, Çöller Kraliçesi, 2000’lerden ise Baz Luhrmann’ın Nicole Kidman ve Ewan McGregor’un başrollerini paylaştığı stilize aşk öyküsü Moulin Rouge!/Kırmızı Değirmen filmleri var.
HAFTAİÇİ HER AKŞAM BİR GALA
Festivalin popüler bölümlerinden Akbank Galaları’nda bu yıl, 24 Saat Parti İnsanları ve The Trip’in yönetmeni Michael Winterbottom’ın son filmi Trishna dikkat çekiyor. Film, Thomas Hardy’nin 19. yüzyılda geçen klasik romanı Tess of the d’Urbervilles / Kaybolan Masumiyet’i günümüz Hindistan’ına uyarlıyor. Slumdog Millionaire filmindeki rolüyle dikkatleri üzerine çeken Hintli oyuncu ve model Freida Pinto bir İngiliz’e âşık olan Hintli bir genç kızı canlandırıyor. Bölümün bir diğer dikkat çeken filmi Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü kazanan Polisse/Polis. Senarist, yönetmen ve oyuncu Maiwenn’in son filmi bu. Biraz toplumsal duyarlılık, biraz komedi ve biraz da aksiyonla harmanlanmış film, Paris’te çocuk koruma biriminde çalışan polisleri takip ediyor. Yönetmen Maiwenn de fotoğrafçı Melissa karakteriyle filmde rol alıyor. Persepolis’le gönülleri fetheden Marjane Satrapi, senaryosunu yine Vincent Paronnaud’la birlikte yazdığı son filmi Chicken with Plums/Azrail’i Beklerken ile Akbank Galaları’nın merakla beklenen isimlerinden. Oyuncu kadrosunda Isabella Rossellini, Chiara Mastroianni, Mathieu Amalric gibi isimlerin bulunduğu film, siyasi çalkantılar sonucunda sosyal yaşantının alt üst olduğu birçok Ortadoğu ülkesinden biri olan İran’ın efsanelerine masal tadında eğilen bir aşk hikâyesi. Satrapi festivale katılmak üzere festivalin ilk haftasında İstanbul’da olacak ve 2 Nisan Pazartesi günü saat 16.00’da Salon’da bir sinema dersi verecek.
Dünya Sinemalarından
FRANSA’DAN BAKAN SLOVAKYA’DAN ÇİNGENE
Kadınlar Başrolünde Juliette Binoche’un oynadığı ve 33 Scenes From Life ile tanınan Malgorzata Szumowska’nın yönettiği ‘Elles/Kadınlar’, bölümün cüretkâr filmlerinden. Okul masraflarını karşılayabilmek için fahişelik yapan genç kadınları anlatan film, konuyla ilgili araştırma yapan ELLE dergisi yazarı Anne’ın genç ve oldukça bağımsız iki kadın ile yaptığı röportajdan sonra kendi para, aile ve seks kavramlarını sorgulamaya başlamasının hikâyesi.
Çingene Slovakya’nın Oscar adayı ve Martin Sulik’in altı yıl aradan sonra çektiği ilk uzun metrajlı filmi ‘Gypsy/Çingene’, büyülü gerçekçilik ve mizah etkileri taşıyan dokunaklı, insancıl bir dram. Shakespeare’in Hamlet’inden esinlenen film, babası öldükten sonra yaşadığı Roman mahallesinden çıkıp kardeşlerinin yaşamını düzeltmeye çalışan 14 yaşındaki Adam’ın hikâyesini anlatıyor.
Bakan Yönetmen Pierre Schoeller’in, Fransa Ulaştırma Bakanı Bertrand Saint-Jean ve bir kaza sonrası onun başından geçenler etrafında kurgulanan 2011 yapımı filmi ‘The Minister/Bakan’, 2011 Cannes FIPRESCI Ödülü’nün de sahibi. Dardennes Kardeşler’in yapımcılığındaki film, derin politik bir entrikanın iç yüzünü inceliyor.
NTV Belgesel Kuşağı
PELED’DEN ÜÇLEME
Crazy Horse Frederik Wiseman’in çektiği film, Paris’in ünlü gece kulübü Crazy Horse’a gerçekçi bir bakış sunuyor. Dünyadaki en şık ve muhteşem çıplak revüleri sunan kulüp, yıllardır Paris gece hayatının en önemli uğrak yerlerinden biri. Filmde yeni bir gösterinin hazırlıklarını konsept aşamasından provalara kadar izleyebilirsiniz.
Mavi Çin Micha X. Peled, Küreselleşme üçlemesi ile bölümün öne çıkan yönetmenlerinden. Hammadde aşamasından perakende satışa ticari ürünleri izleyen üçlemenin ilk filmi ‘China Blue/Mavi Çin’, giydiğimiz kıyafetlerin hangi koşullarda imal edildiğini gizli çekilen görüntülerle anlatıyor. İkinci film ‘Store Wars: When Wal-Mart Comes to Town/Dükkan Savaşları’, dev perakende satış firması Wal-Mart’ın küçük bir Amerikan şehrinde bir alışveriş merkezi inşa etmek istediğinde halkta ortaya çıkan kutuplaşmayı anlatıyor. Son film ‘Bitter Seed/Acı Tohumlar’ ise küreselleşmenin küçük çiftçilere yaptığı olumsuz etkileri Hindistan’da her 30 dakikada bir çiftçinin intihar ettiği gerçeği üzerinden ortaya koyuyor.
Burada Cezayirlileri Boğduk: 17 Ekim 1961 Festival kapsamında İstanbul’a gelecek Yasmina Adi’nin yönettiği ‘Burada Cezayirlileri Boğduk: 17 Ekim 1961’, Paris’te Cezayir Savaşı’nı protesto etmek isteyen Cezayirlilierin yürüyüşü sırasında protestoculara karşı polisin şiddet içeren müdahelelerini konu alıyor.
FİLM KADAR ETKİNLİK VAR
Festival, filmleriyle olduğu kadar etkinlikleriyle de yoğun bir program sunacak. Temalarla bağlantılı sinema dersleri, söyleşiler, atölye çalışmaları, konserler ve paralel etkinlikler gerçekleştirilecek. Ücretsiz yapılacak sinema dersleri ve söyleşilere katılmak isteyenler, etkinlik sabahı saat 10.00’dan itibaren etkinlik mekânlarından numaralı yer kuponu alıp Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’ne rezervasyon yaptırabilir. Daha fazlası için: film.iksv.org.
BİLETLER 17 MART’TA SATIŞTA
Beyoğlu’nda Atlas, Fitaş 1 ve 4, Beyoğlu, Pera Müzesi, Nişantaşı’nda CityLife (City’s) ve Kadıköy’de Rexx olmak üzere 7 salonda yapılacak film gösterimlerinin biletleri 17 Mart saat 10.00’da satışa çıkıyor. Fiyatlar 9-15 lira arasında değişiyor. Hafta içi gündüz seansları ise tabii ki indirimli ve 5 lira. Biletler sinema gişeleri, Biletix satış noktalarından, Biletix çağrı merkezinden (0216 556 98 00) ve biletix.com’dan satın alabilirsiniz.
FESTİVALİN YENİLERİ
Antidepresan Festivalde 2010 yılında özel bir bölüm olarak yer alıp beğeni toplayan ‘Antidepresan’ bölümü, bu yıl da programa eklendi. Hayatı hafife alan, eğlendirirken düşündüren, mizaha ve dünyaya benzersiz açılardan bakan filmlerden oluşuyor seçkisi. 2009’da Rumba adlı filmle Uluslararası Yarışmaya katılan Belçikalı yönetmen üçlüsü Bruno Romy, Dominique Abel ve Fiona Gordon, son filmleri ‘The Fairy/Aşk Perisi’ ile yeniden festivalde. Ken Scott’ın yönettiği ‘Starbuck/Benim 533 Çocuğum Var’ ise hareketli bir Quebec komedisi.
Devrimin Filmini Çekmek Arap Baharı üzerinden dünyada gerçekleşen halk hareketleri ve başkaldırış hikâyeleri sinema üzerinden sorgulanacak ve ‘bir devrimin nasıl filme çekilebileceği’ incelenecek. Akademisyen ve sinemacı Alisa Lebow, docIstanbul işbirliğiyle, Tunus ve Mısır’dan çıkan güncel devrim filmlerini, Cezayir, Yemen ve Ukrayna’daki geçmiş devrimlerden öyküler anlatan filmlerle bir araya getiriyor. Bölüm kapsamında Alisa Lebow’un moderatörlüğünde 11 Nisan saat 16.00’da Pera Müzesi’nde panel de yapılacak. Bölümde gösterilecek filmler arasında Mısırlı belgeselci Hannan Abdalla’nın ‘In the Shadow of a Man/Bir Erkeğin Gölgesinde’si, Gillo Pontecorvo’nun 1966 yapımı üç dalda Oscar adayı olan efsane filmi ‘Battle of Algiers/Cezayir Savaşı’ var.
Yunanistan’da Neler Oluyor? IMF ve Avrupa Birliği muhtıralarının Yunanistan’ı iyice köşeye sıkıştırdığı ve ülkenin ekonomik geleceğinin belirsizliği altında ezilen halkın karamsarlığının iyice arttığı bu dönemde Yunan Sineması yükselişiyle oldukça dikkat çekti. Festival, politik konulara aldırmadan aile ve insan ilişkilerini inceleyen, stil ve tür açısından melez, sosyal gerçeklere yenilikçi anlatım biçimleriyle değinen Yunan sinemasına da bölüm ayırdı. Gösterilecek 5 film arasında 2009’da Cannes’da ödül alan ve Oscar’a aday olan ‘Dogtooth/Köpek Dişi’ filminin yönetmeni Yorgos Lanthimos’un merakla beklenen son filmi ‘Alps/Alpler’ var.
Bir Çin Sinema Geleneği: WuXia Türkiye ile Çin arasındaki kültürel yakınlaşmayı ve politik ilişkilerin güçlendirilmesini amaçlayan ‘2012 Türkiye’de Çin Kültürü Yılı’ vesilesiyle özel bir bölüm ayrıldı. Festivalde dövüş sanatçılarının maceralarına odaklanan ve Çin sinemasının en çok film yapılan türü olan WuXia filmlerine yer verilecek. Gösterilecek sekiz film arasında büyük usta Wong Kar-Wai’nin filmografisinde yer alan tek dövüş sanatı filmi ‘Ashes of Time/Zamanın Külleri’ var. Ang Lee’nin 2001 yılında Altın Küre’de En İyi Yönetmen, Oscar’da dört ödül alan epik filmi ‘Crouching Tiger Hidden Dragon/Kaplan ve Ejderha’ da bölümün dikkat çekenlerinden.
Aile İçinde 21. yüzyılda değişen aile kavramını ve ilişkilerini konu edinen filmler var bölümde. Aileye gelenekselin dışında bakış açılarıyla yaklaşan filmler, nesiller arası çekişmeler, aile bireyleri arasındaki çatışma ve hatta düşmanlıklar, güçlü ya da zayıf aile bağlarının getirdiği trajediler gibi temalara değiniyor. Fin sinemasının önemli yönetmenlerinden Mika Kaurismaki’nin Karamazov Kardeşler’den esinlenen son filmi ‘Brothers/Erkek Kardeşler’, Joseph Cedar’ın Cannes Film Festivali’nde En İyi Senaryo ödülü kazanan, bu yılın Yabancı Dilde En İyi Film Oscar adaylarından ‘Footnote/Dipnot’ bölümün dikkat çekenlerinden.