Hakan GENCE/hgence@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Mart 21, 2009 00:00
Müziğin daha popüler alanlarına kayan operacıların arasında tenor Hakan Aysev (41) de var. Ankara Devlet Konservatuvarı’nda okudu, Viyana Devlet Operası ve Koblenz Operası’nda sahneye çıktı. Türkiye’ye döndükten sonra yeni bir kariyere başladı: Aryalara farklı düzenlemeler getiriyor, rock grupları ve pop şarkıcılarıyla aynı sahneyi paylaşıyor, magazin basınında boy gösteriyor. Şimdi de pop şarkılardan oluşan üçüncü albümünü çıkardı.
Gerçi bu Hakan Aysev’in sevenlerini ilk şaşırtması değil. İlk albümü “Aria ve Napolitenler”de Türk sanat müziği ezgilerini kullanmış, Almora isimli grubun albümünde “1945” isimli rock şarkıya eşlik etmişti. Farklı türlerde şarkılar söylemesini, yaptığı işi herkesle paylaşmak istemesine bağlıyor: “11 sene önce Nilüfer’le pop-opera konseri verdik. Bulutsuzluk Özlemi’yle rock-opera konserine çıktım. Genelde opera sanatçıları tutuktur. Ben öyle değilim. Bu karakterimden kaynaklanıyor.”
Hakan Aysev son albümünü çıkarırken, Türkçe müzik dinleyenleri es geçmek istemediğini anlatıyor: “Dünyada böyle çok örnek var. İspanyol tenor Placido Domingo İspanyol halk şarkıları söyledi, hocam Pavarotti, Napoliten şarkılar seslendirdi. Bundan sonra pop albümler çıkarabilirim. Ama operaya aşığıyım, hiç bırakmayacağım.”
Zaten pop müziği de seviyor: “Arkadaşlarımla Taksim Nevizade’de içerken bile pop söylerim. Benim ruhumda bu tarz şarkılar var. Biraz oryantalim. Arabesk şarkıları da seviyorum.” Albümde toplam altı şarkı var. “Entarisi Ala Benzer” ile Arif Sağ’ın “Sarhoş” şarkıları pop tarzında yorumlanan parçalar. Diğer dört şarkının bestesi de albümün müzik yönetmenliğini yapan Metin Özülkü tarafından yazıldı.
BANA POPÇU DEMEYİN
Metin Özülkü, şarkıların tenor sesine uygun olması için çalıştı. Hakan Aysev, Türk makamlarıyla opera tınılarını biraraya getirdiğini söylüyor. Buna da “Neo klasiğin Türk hali” adını takmış. Şarkıları operacı gibi söylemekten kaçınmış: “Biz operacılar sahnede mikrofon kullanmayız. Stüdyoda nefesimi bile algılayan bir mikrofonla çalıştım. Bu beni biraz zorladı.”
Peki artık Hakan Aysev “popçu” mu oldu? Bu onun en çok korktuğu benzetme. Bana kimse popçu demesin diyor: “Bana şarkıcı deyin. Çünkü karşınızda şarkı söyleyen bir adam var.” İmajında da bir değişiklik yok. Bu imajı nasıl değiştirebilirsiniz ki diye espri yapıyor: “İnsanlar beni göbekli ve sakallı bir adam olarak sevdi. Uzun ceketlerim ve siyah renk tutkum bu albümde de devam edecek.”
Opera dendiğinde akla Kaynanalar dizisindeki Tijen geliyordu, bunu değiştirmek istedim? Bu mesleği popürlerleştirmeniz pek çok kişi tarafından eleştirildi?
-Benimle aynı kurumda çalışıp hayatını bu işe veren arkadaşlar eleştirdi. Ama benim için önemli olan varoş bir mahalleden geçerken bile çocukların beni tanıması.
? Peki ‘herkese operayı sevdirmeliyim’ misyonunu neden üstleniyorsunuz?
-Türkiye’ye dönüş nedenim, sosyal bir boşluğa düşmemdi. Türkiye’de opera dendiğinde akla Kaynanalar dizisindeki Tijen karakteri geliyordu. Ben de bunu elimden geldiğince tanıtmak istedim. İyi bir strateji izledim. Bana ekonomist arkadaşlarım pazarlama dehası diyor.
? Popçu denmesinden rahatsızsınız. Ama sık sık magazindesiniz ve pop şarkıcıları gibi yaşıyorsunuz?
-15 yaşında konservatuvara girdim. 20 yaşında mezun oldum ve Viyana’ya gittim. Herkesin gençliğini yaşadığı yıllarda ben ülkeler arası dolaşıp opera söyledim. Türkiye’ye döndükten sonra gençliğimi yaşamaya başladım. Özel bir şey yapmadım. Hafta birkaç gece dışarıya çıkıyorum. Kız arkadaşlarımı gizlemiyorum.
? Son evliliğinizde çok aşığım dediniz, üç ay sonra ayrıldınız. Bir tutarsızlık yok mu?
-Bunun nedeni 40 yaş sendromuydu. 40 yaşında “Eyvah yalnızım” paniği yaşamaya başlıyorsunuz. Son eşimle ayrı insanlardık. Üç ay boyunca saçmaladım ve kendime geldim.
? Aşk adamı mısınız?
-Evet. Şişman ve yıllarını yorulmuş geçiren bir adam olarak çok ömrüm olduğunu da düşünmüyorum. Açıkçası bir evlilik daha ve çocuk istiyorum.
ADRENALİMİ GECE YEMEK YİYEREK ATIYORDUMYakışıklıyımdır. Hayatımdaki kadınlar kilolarımı hiç sorun etmedi. Göbeğimi sevip sevimli buldular. Bu biraz da mesleki kilo. Tenor olmak enerji gerektiriyor. Geçen sene Othello söyledim. Gece yarısı bitiyordu. Adrenalin patlamasını büyük sofralarda
yemek yiyerek atıyordum. Başka bir meslekte olsam daha zayıf olurdum.