Fener’in yeşil patriği

Güncelleme Tarihi:

Fener’in yeşil patriği
Oluşturulma Tarihi: Aralık 12, 2004 00:00

Nükteci, iyimser ve otoriter. Hiç beklenmedik anlarda patlayan esprileri, protokol delen hayvan sevgisi, ışık söndürme takıntısı dillere destan. En büyük keyfi kahvesini usulünce piÅŸirmek, Nana Mouskouri dinlemek. 1991’den bu yana dünyadaki 300 milyon Ortodoks’un gözleri onun üzerinde. Dikkat dağıtmaya kalkışan piskoposlar da çıktı.Okyanus aÅŸan otoritesi karşısında berhava oldular. En büyük endiÅŸesi doÄŸanın tahribi; müttefiki ABD’yi bile eleÅŸtirmekten kaçınmıyor. Bu nedenle eski BaÅŸkan Yardımcısı Al Gore ona ‘YeÅŸil Patrik’ diye hitap etmiÅŸti. Türkiye AB randevusunu beklerken, o her fırsatta Ruhban Okulu’nun açılmasını gündeme getiriyor. Ankara’nın çıplak sinirlerine basıyor. En büyük korku ekümenik sıfatla Vatikan statüsü istemesi. Bartholomeos ise ‘Bu ayrıcalık verilse bile reddederiz’ diyor.SoÄŸuk bir Ä°stanbul sabahında Patrik Bartholomeos otomobilinin hazırlanmasını ister. Gece boyunca Ä°stanbul’a kar yaÄŸmış, ÅŸehirde ulaşım aksamıştır. Personel koÅŸuÅŸturur, araç hazırlanıp Fener Rum Patrikhanesi’nin kapısına getirilir. Ä°ki görevliyle biner, BeÅŸiktaş’a doÄŸru yola çıkarlar. Personel ne olduÄŸunu anlayamamıştır. Makam aracı karla kaplı Yıldız Parkı’na girip park eder. Bartholomeos asasıyla, iner. Karlarda yürümeye baÅŸlar. Yüzünde görülmeye deÄŸer bir tebessüm vardır. Ä°ÅŸte, karla baÅŸbaÅŸadır yine.Bu tutkusu muhtemelen 60 yıl öncesinden, karın ender yaÄŸdığı, neredeyse hiç tutmadığı Gökçeada’daki çocukluk yıllarından kalmadır. Ä°lk kez doyasıya karda yürüme mutluluÄŸunu, çocukluÄŸunda eÄŸitime geldiÄŸi Ä°stanbul’da tatmış, yıllar geçse de her karda bir parka koÅŸup yürüme alışkanlığını yitirmemiÅŸtir.Dünyevi adıyla Dimitrios Arhondonis 1940’ın, doÄŸum gününü dört yılda bir kutlayabileceÄŸi özel gününde dünyaya geldi: 29 Åžubat. Zeytinli Köyü’nün kahvecisi Hristo Arhondonis ve eÅŸi Meropi’nin üçüncü çocuÄŸuydu. Vaftizi adadaki Aya Yorgi Kilisesi’nde yapıldı. Babası kahvehanenin köşesinde saç sakal traşı yapardı. Yaz tatillerinde çay servisine yardım etmek, kahve piÅŸirmek Dimitri’nin iÅŸiydi. Berber çıraklığı ise küçük kardeÅŸi Andon’un. PAPAZIN KÜÇÜK ARKADAÅžIGökçeada Rum Ä°lkokulu’na yazıldı. Okumayı söker sökmez kitaplara gömüldü. Oyun oynayan yaşıtları arasında görülmezdi. Evde kitap okurdu. ÇeÅŸmeden eve su taşımak evde onun göreviydi. Okulda bazen öğretmenlerini zorda bırakacak sorular sorardı. Öğretmeni Anastasiadis, ‘Çok zekiydi’ diyor. ‘Aramızda konuÅŸurken, bu çocuk yüz akımız olacak, derdik.’ Öğrencisiyle hálá görüşüyor. Son ziyaretinde ‘arhan’ payesiyle onurlandırılmış.Adadaki Rum lisesi 1925’te kapatılmıştı. Ortaokulda Dimitri Ä°stanbul’un yolunu tuttu. ZoÄŸrafyon Lisesi’ne baÅŸladı. Ertesi yıl okul açılınca Gökçeada’ya döndü. Sesi güzeldi, kilise korosuna girdi. Papazın peÅŸine takılır, çantasını taşır, beraber köyleri dolaşırlardı.KOMPOZÄ°SYONLARI KÄ°TAP OLDULisede yine Ä°stanbul’daydı. Heybeliada Ruhban Okulu’nun lisesine baÅŸladı. Günleri okulun dev kitaplığında geçiyordu. Kompozisyon tekniÄŸini ilerletmiÅŸti. DoÄŸa sevgisi, kar tutkusu üzerine yazdıkları yıllar sonra ‘Kompozisyonlar’ adıyla Yunanistan’da kitaplaÅŸtırılacaktı. Yaz aylarında Gökçeada’ya gidiyor, annesine su taşıyıp, babasına yardım ediyordu. Adanın bakir tepelerinde uzun yürüyüşlere çıkmak, çocukluÄŸunda bahçede beslemek için kurbaÄŸa topladığı derelerden geçmek, yıllar içinde vazgeçilmez alışkanlıklarından birine dönüşecekti. 1961’de Ruhban Okulu’nun yüksek bölümünü birincilikle bitirdi. Aynı yıl Bartholomeos adıyla takdis edildi. Askere gitti. Yedek subay olarak Tuzla’da gördüğü eÄŸitim sonrasında, vatani hizmetini Çanakkale Gelibolu Demirtepe’de tamamladı. Dönüşte beÅŸ yıl Ä°talya ve Ä°sviçre’de ilahiyat hukuku okudu. Ä°talya’daki The Pontifical Gregorian Ãœniversitesi’nde din hukuku doktorası yaptı. Hayali, Heybeliada’daki okulda profesör olmaktı.YARIM KALAN HAYAL1972’de Dimitrios I patrik seçildi. Bartholomeos patrikhanenin yazı iÅŸleri müdürlüğüne getirildi. 1973’te Philadelphia (AlaÅŸehir-Manisa) Metropoliti göreviyle, baÅŸpiskoposluÄŸa atandı. Manevi babası Metropolit Meliton, takdiste kulağına eÄŸilip fısıldadı: ‘Tanrı patrikliÄŸi nasip etsin.’Yıllar sonra, bu olayı anlattığı ARTE televizyonu belgesel ekibi ‘Peki sizin gönlünüzde patrik olmasını dilediÄŸiniz piskopos var mı?’ diye sorduÄŸunda bir kahkaha atacak ve meÅŸhur esprilerinden biriyle cevap verecekti: ‘Daha gencim, gitmemi mi istiyorsunuz yoksa?’1974’te Kadıköy Metropiliti sıfatıyla Patrikhane Sen Sinod Meclisi’ne girdi. Ertesi yıl Heybeliada Ruhban Okulu kapatıldı. Lisesi 1985’e kadar Milli EÄŸitim Bakanlığı’nın atadığı müdür yardımcısıyla hizmetini sürdürdü. Öğrenci azalınca cemaat kapattı, ama müdür yardımcısı hálá görevde!Bartholomeos’un okuluyla gönül bağı o kadar güçlü ki, ‘Patriklik döneminizden geriye tek ÅŸey kalsa, ne olmasını isterdiniz’ sorusuna duraksamadan yanıt veriyor: ‘EÄŸitim veren Heybeliada Ruhban Okulu.’ YAKOVAS EN GÜÇLÃœ ADAYDIFener Rum PatriÄŸi Dimitrios I, 3 Ekim 1991’de kalp krizinden vefat etti. 300 milyon Ortodoks, 14 baÅŸpiskopostan hangisinin patrik olacağını konuÅŸmaya baÅŸladı. En gözde aday, ABD ve Avrupa destekli Kuzey-Güney Amerika BaÅŸpiskoposu Yakovas’tı. Ä°stanbul doÄŸumluydu ama 1958’de vatandaÅŸlıktan çıkarılmıştı. Kanunlara göre patrik seçilemezdi. Aday listesi Ä°stanbul ValiliÄŸi’ne verildi. 22 Ekim’de yeni patrik açıklandı: Bartholomeos.270’inci patrik için 2 Kasım’da görkemli bir tören düzenlendi. Tacını Demre Metropoliti Hrisostomos giydirdi. Asasını Gökçeada ve Bozcaada Metropoliti Fotios’un elinden aldı. Kilise ‘Aksios’ (layıktır) diye inlerken Yunanistan BaÅŸbakanı Konstantin Mitsotakis, yeni patriÄŸi elini öperek kutladı. Dönemin ABD BaÅŸbakanı George Bush’un aÄŸabeyi William Bush konuklar arasındaydı.BAÅžUCUNDAKÄ° PELÄ°KAN18 yıl patrikhanede görev yapan, Türkçe, Rumca, Latince, Ä°ngilizce, Fransızca, Almanca ve Ä°talyanca’sıyla diplomat gibi çalışan Bartholomeos yeni görevine alışmakta zorlanmadı. GeçmiÅŸtekilerden farklıydı. Beklenmedik anda nükteleriyle protokol soÄŸukluÄŸunu dağıtıyordu. Ruhban Okulu’ndaki resmi yemekte imambayıldıyı çok beÄŸenen konuÄŸun kulağına ‘Meslektaşı bayılttık’ diyecek kadar hazırcevaptı. Patrikhane’deki yatağının baÅŸucuna neredeyse gerçek boyutlarında bir pelikan fotoÄŸrafı asmıştı. Nedenini soranlara ‘Ölümü göze alıp yavrusunu etiyle besler, fedakarlığın simgesidir’ diyordu.Göründüğü kadar yumuÅŸak olmadığı çok beklemeden anlaşıldı. ÇeÅŸitli ülkelerdeki piskoposların isyan giriÅŸimlerini bastıracak, Fener Patrikhanesi’nin Ortodoks dünyasında ‘eÅŸitler arasında birinci’ konumunu korumak adına inisiyatifini sonuna kadar kullanacaktı. YAKOVAS’LA MÃœCADELEÄ°lk büyük sınavını 80 yaşındaki kurt din adamı Kuzey-Güney Amerika BaÅŸpiskoposu Yakovas karşısında verdi. 1992’de Ä°stanbul’da düzenlediÄŸi tarihin ilk Ortodoks zirvesi Yakovas’ın yönettiÄŸi ayinle sona ermiÅŸti. Ä°ki yıl sonra Yakovas, ABD Ortodoks Piskoposlar Konferansı’nda (SCOBA) Fener’den bağımsız birliÄŸin mesajını verdi. Patrikhanenin tepkisi öylesine sert oldu ki, Yakovas görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Bartholomeos onun yerine ABD doÄŸumlu, 25 yıl Avrupa’da görev yapan 57 yaşındaki Spyridon’u atadı. Ama ortalık durulmamıştı. Ä°syankar ekip, 1997’de California’da düzenlenen ‘Kutsal Haç Semineri’nde bir öğrencinin, taciz gerekçesiyle Yunan papazı tokatlamasını fırsat bildi. Deklarasyon yayımlayıp Spyridon’u olayı geçiÅŸtirmekle suçladı. Kilise manÅŸetlere çıktı. Ardından Ä°stanbul’a geldiler. Spyridon’un görevden alınmasını istediler. Sonuçta üst düzey dört görevlinin kiliseyle iliÅŸkisi kesildi. Patrik Bartholomeos, ÅŸikayete gelenlere ‘Görevi ancak ölünce biter, sorunu aranızda çözün’ cevabını verdi. Hemen ABD’ye bir ziyaret düzenleyip otoritesini pekiÅŸtirdi. Sonraki yıllarda Bartholomeos Gürcü, Sırp, Yunan piskoposlarla sorunlarını aynı ustalıkla çözdü. Arnavut ve Yunan kilisesine görece özerklikler saÄŸlanmasına göz yumsa da Fener’in hiyerarÅŸik üstünlüğünü korumayı baÅŸardı. VATÄ°KAN STATÃœSÃœNÃœ REDDECEKTürk hükümetleri 13 yıldır Patrik Bartholomeos’u endiÅŸeyle izliyor. Yurtiçindeki resmi sıfatı Fener PatriÄŸi. En büyük korku ekümenikliÄŸi resmen tanınırsa, Vatikan statüsü talep etmesi. Oysa, ARTE’nin belgeselinde Bartholomeos açıkça, ayrıcalık verilse de almayız, diyor: ‘Din ve devlet iÅŸlerini ayırırız. Vatikan gibi devlet olmayı hiç istemedik. Ortodoks anlayışına aykırı. Kudüs gibi kutsal Ä°stanbul’da yaÅŸamaktan mutluyuz. Terk etmeyi düşünmüyoruz. Devlet Baba’dan ibadet ve din adamlarımızı yetiÅŸtirme özgürlüğümüzün saÄŸlamasını bekliyoruz.’Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması talebini yurtdışında da her fırsatta dile getiriyor. EleÅŸtirileri Ankara’da infial yaratıyor. RADÄ°KAL ÇEVRECÄ°Bartholomeos’un en çok gündeme getirdiÄŸi konu çevre tahribatı. 19 Nisan 1994’de Avrupa Parlamentosu kürsüsünden parlamenterlere ‘Kontrol edilemez tüketim alışkanlığıyla mücadele için yöntem geliÅŸtirmelisiniz’ diye seslendi. ‘YaÅŸadığımız gezegeni gelecek kuÅŸaklara bırakabilmemiz için tüketime dikkat etmeliyiz. Bu amaçla evren bilim dahil birçok konuda radikal dönüşüm gerek. Evreni korumak için farklı inanç ve ideolojiden herkesle iÅŸbirliÄŸine hazırım.’1997’deki ABD ziyareti sırasında California’da katıldığı Ekolojik Denge Konferansı’nda sözü küresel ısınmaya getirdi. Dinleyiciler arasındaki Beyaz Saray üyelerine seslenerek ‘İnsanoÄŸlu bu gezegenin diktatörü kesildi. Çevreye karşı suç iÅŸleyenlere göz yummayın. Ormanları, sulak alanları yok etmek, doÄŸaya karşı suç iÅŸlemek, en büyük günahlardan biridir’ dedi. Toplantı çıkışında gazeteciler mikrofonu Clinton’ın İçiÅŸleri Bakanı Bruce Babbitt’e uzattı. Sert eleÅŸtiriler hakkındaki yorumunu sordu. ‘Bartholomeos, sadece ekümenik deÄŸil, bizim de patriÄŸimizdir’ dedi Babbitt. ‘Böylesine sert mesaj vermesi doÄŸaldır.’Patrikhane 1994’ten bu yana Heybeliada Çevre Seminerleri’ni düzenliyor. Prens Charles, Rahmi Koç gibi isimler bu toplantıları destekliyor. AMAN LAMBA AÇIK KALMASINBir de Bartholomeos her gittiÄŸi yerde gönüllü lamba bekçiliÄŸi yapıyor. Gereksiz yanan ışıkları söndürüyor, söndürtürüyor. Okuma, müzik dinleme ve yürüyüş baÅŸlıca hobileri. GençliÄŸinde iyi yüzücüydü. Mayolu patrik fotoÄŸrafı pek şık durmayacağı için, yüzmeyi bıraktı. Yılda bir kez Avusturya Alpleri’ne gidip bir hafta karlarda yürüyor. Kahvaltı ya da öğle yemeÄŸinden sonra ‘kahveyi ben yaparım’ demesi keyifli gününde olduÄŸunun iÅŸareti. Orta kahvesini usulünce piÅŸiriyor.Tarabya’daki konutunda iddialı denebilecek kadar geniÅŸ CD arÅŸivine sahip. Tercihi sırasıyla klasik müzik, Türk Sanat MüziÄŸi ve Yunan müziÄŸi. Nana Mouskouri hayranı olduÄŸu söyleniyor.Haftada bir, Kadıköy Rum Mezarlığı’na gidip ana babasının mezarını ziyaret ediyor. Gökçeada’da hiç yakını kalmasa da yılda bir uÄŸrayıp, çocukluk günlerini yadediyor. Röportajlarda acı bir tebessümle ‘Ekümenik bir aile olduk’ diyor kardeÅŸlerinden söz ederken. Herbiri dünyanın bir ucunda. Küçük kardeÅŸi Andon Fransa’da berber. Türkiye’ye geldiÄŸinde aÄŸabeyini traÅŸ ediyor. ‘AÄŸabeyim de olsa, patrik hazretlerinini traÅŸ etmek ÅŸeref verir’ diyor. Ablası Zaharo Atina’da. Avustralya’daki aÄŸabeyi Niko ise restoran iÅŸletiyor.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!