Oluşturulma Tarihi: Mayıs 04, 2004 00:00
Hürriyet muhabiri Sebati Karakurt, ABD askerlerine ölümüne direnerek Felluce’ye sokmayan direnişçilerle konuştu. Direnişçiler, bağımsızlık mücadelesi verdiklerini söylüyorlar.Aralarında mimar, mühendis, subay ve tıp öğrencisi olan direnişçiler, bağımsızlık mücadelesi verdiklerini söyleyip, ‘Tıpkı Mustafa Kemal
Atatürk’ün yaptığı gibi’ diyorlar.BAĞDAT-Felluce arasında yine bir patlamanın ardından ağır siyah duman yükseliyor. Bir anda
trafik tıkanıyor. Tozlu, Bağdat sıcağına dayanamayıp ağır bir küfür patlatıyorum. Yanımdaki araçtan kolunu çıkarmış birinden yanıt geliyor: ‘Türk müsün hayatım?’ Panik halinde ‘Evet, siz?’ diye soruyorum. Gayet güzel bir Türkçe’yle üniversiteyi Türkiye’de okuduğunu söylüyor. Ben de gazeteci olduğumu direnişçilerle görüşmeyi istediğimi söylüyorum. ‘Zor, nereden bulacaksın?’ diyor. Arabadakilerle bir şeyler konuşuyor. ‘Hadi atla’ deyip, yandaki arabayı gösteriyor. Benim arabanın şoförünün ‘Çok tehlikeli’ uyarılarına rağmen, Türkiye’de okumuş Iraklının aracına biniyorum.RANDEVU VERİYORLAR ABD’li askerlerin kontrol noktasına gelince, Türkçe konuşan Iraklı, bindiğim aracın sürücüsüne, ‘Yavaşla’ deyip kendisi hızlıca kontrol noktasından geçiyor. Birkaç kilometre sonra buluşuyoruz. İsmini vermiyor. Sık sık Türkleri ve Türkiye’yi çok sevdiğini söylüyor. Kaldığım yeri öğrendikten sonra bana haber vereceğini söylüyor. Bir sonraki gün otelimin biraz ilerisindeki buluşma noktasında birisi el kol işareti yapıyor. Turuncu beyaz eski Volkswagen taksiye biniyorum. Zorlana zorlana İngilizce konuşmaya çalışıyoruz. İki tarafı palmiyeli cennet gibi yerlerden geçerken araca bir kişi daha biniyor. Otobanda ilerlerken tedirginliğimi fark edip Türkçe ‘Meraklanma’ diyor. İYİ TÜRKÇE KONUŞUYOR Neresi olduğunu anlamadığım ara yollardan geçerek köye geliyoruz. Anayoldan uzaklaştığımızı fark ediyorum. Yanyana sıralanmış evlerden birinin önünde durup kapısından giriyoruz. Beni götüren kişi bir anda gayet güzel Türkçe konuşuyor. Ama bu yeni arkadaş kendisine dair bilgi vermemekte kararlı. İçeriye birileri daha geliyor. Benim kimliğime bakıyorlar. Adımın ‘Muhammed Sebahattin’ olduğunu, kimlikte yer olmadığı için yazılmadığını söylüyorum. Birlikte namaz kılıyoruz. Ardından büyük bir tepsinin içinde et ve pilavlı bir
yemek yiyoruz. Sürekli gazeteci olduÄŸumu kimseyi eleÅŸtirmek ve desteklemek durumunda olmadığımı söylüyorum. ABD karşıtı sert sözlere katılmıyorum. Birlikte geldiÄŸim kiÅŸi, Amerikalıları eleÅŸtirmediÄŸim için rahatsız olduÄŸunu söylüyor. Bana nasıl güvenebileceÄŸini soruyor. ‘Ben size nasıl güvendiysem siz de güvenin, sizin Amerikalılarla çalışan kontralar olmadığınızı nereden bileyim’ diyorum. TKP’DEN TANIDIÄžIN VAR MI? Oda kalabalıklaşıyor. Biri daha söze giriyor. Türkiye Komünist Partisi’nden kimseyi tanıyıp tanımadığımı soruyor. Bazı popüler isimler veriyorum: Nazım Hikmet, Laz Ä°smail, NabiYaÄŸcı, Haydar Kutlu... Kendisinin diÅŸ doktoru ve komünist olduÄŸunu söylüyor. Sonra ayaÄŸa kalkıp, gideceÄŸimizi söylüyor. BaÅŸka bir arabayla yeniden yola çıkıyoruz, bir saatten fazla yol gidiyoruz. Tepemizde helikopterler tur atıyor. Palmiyelerin azaldığı, sazlığın arttığı bir yerde araba duruyor. Sazlıklardan çıkan genç bir çocuk arabayı alıp gidiyor. DiÅŸ doktoru ‘Burada bekleyeceÄŸiz’ diyor. Kısa bir süre sonra sazlıkların arasından yüzleri kapalı birileri yaklaşıyor. Elinde kürek olan biri, bizi de geçerek yeri kazıyor. Biraz daha ilerleyerek yeri kazıyor. Tek tek ağır makinalıları çıkarıyor. Ama fotoÄŸraf çekmeme izin vermiyorlar.BAÄžIMSIZLIK MÃœCADELESÄ° Komünist direnişçi kendilerine terörist denmesinin komik olduÄŸunu, bunun bir bağımsızlık mücadelesi olduÄŸunu söylüyor. ‘Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı gibi’ diyor. Direnişçi olduklarına artık iyice inanıyorum. Felluce bölgesinde birlikte mücadele eden arkadaÅŸlarını meslekleriyle tanıtıyor. Mimar, bilgisayar mühendisi, subay, tıp öğrencisi... Otoyol bombacıları iÅŸbaşındaDÄ°RENİŞÇİLERÄ°N arabalı grupları var. Bunlar kendi semtlerindeki konvoyları avlıyorlar. Ekipte 3 otomobil oluyor. Ä°ki otomobil de bir RPG7 ve bir RPG9 ve birer KalaÅŸnikoflu direnişçi ve sürücü oluyor. Üçüncü araçta ise ağır makineli yer alıyor. Bu grubun havaya uçurduÄŸu bir kamyonetin dumanı kilometrelerce uzaktan görülüyordu. Saddam’a ‘demokratikleÅŸme’ teklif eden adamABDÃœLCABBAR Al Kuveysi, inÅŸaat mühendisi. Felluce’nin en büyük ailelerinden birine mensup. 2 kardeÅŸi Saddam rejimince öldürülünce uzun yıllar Fransa’da yaÅŸamış. Amerikalılar gelmeden Saddam’a ‘Gel demokratikleÅŸelim’ teklifini yapmış. Saddam’ın, ‘Silahla, kanla aldığım yönetimi tepsiyle geri sunmam’ diye rest çektiÄŸini söylüyor. Felluce’nin Bağımsız BirleÅŸik Irak Partisi’nin BaÅŸkanı. Ayrıca direnişçileri destekleyen Vatan Al Nida gazetesini çıkarıyor. Ãœlkedeki bütün yabancıların ülkelerini terk etmesini söylüyor. ABD’liler olmasa Saddam’dan asla kurtulamazdıkTIP öğrencisi, yüzündeki örtüyle yüzünü iyice kapatarak muhabbete katılıyor. Amerikalılar ilk geldiÄŸinde bayağı sevinmiÅŸ. Saddam’dan baÅŸka türlü kurtulamazdık. Amerikalılardan kurtulmanın Saddam’dan kurtulmaktan daha kolay olabileceÄŸini söylüyor. Ä°lk geldiklerinde tankların üstünde nöbet tutan Amerikalılara soÄŸuk su bile ikram etmiÅŸ. Ä°ÅŸgalden 2-3 ay sonra baÅŸlayan direniÅŸ hareketinde yer alan komÅŸusunun evine askerler tarafından yapılan baskını görünce direnişçilere katılmış. Karısını ve kızını yerlerde sürükleyerek araçlara doldurmuÅŸlar. Daha önce eline hiç silah almadığı halde geçen ay otobandaki büyük bir Amerikan konvoyunu yok eden grupta yer almış. ‘Birkaç ay sonra RPG de kullanacağım’ diyor. ‘Korkmuyor musun?’ diye sorunca cevabı, ‘BaÅŸlarda direnişçilerden ayrılmayı bile düşündüm. Büyük baskınlardan kayıpsız çıktık. Artık daha korkusuzum’ oluyor. Abu Greb’de konvoyun arkasındaki Hammer’i tek atışla nasıl kömür haline getirdiklerini gururla anlatıyor. Aralarında bir de subay olduÄŸunu söyledikleri genç biri var. Baskından sonra evine döndüğünde evi alibabalar (hırsızlar) tarafından soyulmuÅŸ. Hırsızlar jeneratörü çalmışlar. BAGAJDA DÖNDÃœM Direnişçilerle üzerimizde ABD helikopterleri uçarken bir saat geçiriyorum. DiÅŸ doktoru olan yanımıza geliyor. Bana grupla baskına gidip gitmeyeceÄŸimi soruyor. FotoÄŸraf çekmeme izin verip vermeyeceklerini soruyorum, ‘Hayır’ diyorlar. Bir süre sonra bir otomobilin bagajına bindiriliyorum. Bir saat süren bagaj yolculuÄŸun ardından gece akÅŸam karanlığında köprünün üzerinde indiriliyorum. Oradan BaÄŸdat’a doÄŸru devam ediyorum.Muhbirleri tek tek kesmiÅŸlerARALARINDA muhbir olup olmadığını sorduÄŸumda, Muhammed adında birini gösteriyorlar: ‘14 kiÅŸinin boynunu kesti. Amerikalıların elinde yalnızca Felluce bölgesinden 450 mukavemetçinin adı var. Bu isimleri verenleri tek tek kesti.’ Irak’ta askeri bulunan ülkelerin, gazeteciler de dahil tüm mensuplarının kendilerinin hedefi olduÄŸunu söylüyor. Yabancı iÅŸadamları da listelerinde. Â
button