Güncelleme Tarihi:
Eyşan Özhim fotoğrafları için tıklayın
Eyşan Özhim, "İnsanlara muhtaç olduğum zaman hayatın ne kadar önemli olduğunu daha iyi anladım. O gün ölseydim, birçok şey içimde kalacaktı. Şimdi canım ne istiyorsa onu yapıyorum. Ayıpmış, utanılırmış, hiç umurumda değil artık. Ameliyattan Kontrolümü tamamen yitirdim" dedi.
Meslek hayatınıza 16 yaşında başladınız değil mi?
- Evet, çok erken başladım. Bunun verdiği ağır yükü hırsımla yendim. Bir hafta boyunca hiç uyumadan ve yemek yemeden çalışabilirim. Türkiye’de çalışan kadınlara fırsat tanınmıyor. Erkeklerin egemen olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Kadınların başarısı erkekleri rahatsız ediyor ve başarıya ulaşanları aşağıya çekmeye çalışıyorlar. Ayrıca güzel kadın olmanın da apayrı zorlukları var.
Marka yöneticiliği yaptığınız dönemde işkadını olarak lanse ediliyordunuz. Şimdi ise oyuncu kimliğinizle ön
- Ben ikisini de çok seviyorum. Aslında ben işkadını olabilmek için oyunculuğa başladım. Okulu bitirip kendi hayatımı sürdürebilmek için oyunculuk yaptım. İkisinin de bir bütün olduğunu düşünüyorum.
Bir röportajınızda "Şöhretin bedeli çok ağır" demiştiniz. Neden tekrar bu camianın içine girdiniz?
- İşi bırakma sebeplerimden biri de maddiyattı. Güzel bir ekibimiz vardı. Oradakilerin birçoğunu evlendirdim, askere gönderdim. Çocuklarını daha 40’ı çıkmadan ofise getiriyorlardı; "Babaanneleri de görsün torununu" diyerek. Kameralarla başladım bu işe. Hem marka yöneticiliği hem de modellik yapmak istiyordum ama marka yöneticiliği yaparken sadece altı ayda bir podyuma çıkabiliyordum. "Modellik, oyunculuk hayatımı etkilerse bu mesleği bırakırım" demiştim. Sözleşmemde de böyle bir madde vardı. Altımdaki ekibi benden sonra işi yönetebilecekleri şekilde yetiştirip, 5. yılımda istifa ettim.
Şu anda yaşadıklarınız şöhretin bedeli mi?
- Hiçbir zaman şöhret olmak istemedim. Sadece yaptığım işle gündemde kalmak istedim. Ben de herkes gibi sokakta rahat rahat dolaşmak istiyorum.
KOMEDİYE DOĞRU KAYIYORUM
"Kısık Ateşte 15 Dakika" filminden sonra "Kutsal Damacana"da rol aldınız. Biraz rol aldığınız son film hakkında bilgi verir misiniz?
- 15 gün içinde çekilmesi planlanmış bir filmdi. Çekim süresi kısa olsa da, çekim öncesi her detay en ince ayrıntısına kadar düşünüldü. Şeytan çıkarma sahneleri için Amerika’dan animasyon grubu getirildi. Korku filmleriyle dalga geçen bir komedi bizimkisi. Umarım seyirci de beğenir.
Arka arkaya iki sinema filmi ve iki komik kadın...
- Evet ama bu benim için daha zordu. Sesli çekim yapıyoruz. Uçak geçse, köpek havlasa çekim duruyor. Bu bir yana sette sahnen geldiği zaman gülemeyen tek insan oluyorsun. Yönetmeninden rejisine kadar durum bu. Komedi
"Elveda Rumeli" dizisine de konuk oyuncu oldunuz...
- Evet, Makedonya’ya gittim. Hiç tanımadığım bir sette insanları gülmekten yerlere yatırdım. Galiba komediye doğru kayıyorum. Oyunculuğumla ilgili de hiç olumsuz eleştiri almadım.
Peki, yeni bir dizi projesi var mı?
- Bu anlamda çok büyük şanssızlık yaşadım. Kadir İnanır’la başrol oynadığım "İyi ki Varsın" dizisi sadece bir bölüm yayınlandı. Oysa 15 günde hiç uyumadan üç bölüm çekmiştik. İki kere reji değişti, yönetmen değişti. Olan bana oldu.
Kariyer planlamanızda sadece oyunculuk mu var?
- Yaptığım işlerde istediğim her şeyi elde ettim. Modellikse en iyi model oldum. Türkiye’nin en iyi işkadınlarından biri oldum. Oyunculukta da büyük başarılar elde etmek istiyorum. Hollywood’da doğsaydım, kesinlikle büyük bir oyuncu olurdum. Kendimi gerçekten severim, ayrıca megolamanımdır.
Ayrıca güzelsiniz. Bir dergi tarafından en cazibeli kadın seçildiniz...
- Öyle değil aslında... Tersim, patavatsızım, güzellik kavramlarına uymayan bir kadınım ama benim çok güzel bir ışığım var. Paris’te yolda yürürken bile insanlar benden imza istiyordu. Yapmacık değilim. Bu yüzden de bana "Biraz deli" diyorlar. Aslında normalim. Kendini saklayanlar delidir. Büyük acılar yaşadığım dönemde felç geçirip insanlara muhtaç olduğum zaman hayatın ne kadar önemli olduğunu anladım. O gün ölseydim birçok şey içimde kalacaktı. Canım ne istiyorsa onu yapıyorum şimdi. Ayıpmış, utanılırmış hiç umurumda değil artık. Ameliyattan sonra böyle düşünmeye başladım. Önceden çok daha kontrollüydüm. Şimdi kontrolümü tamamen yitirdim.
Beni yanlış tanıdılar
17 yıl evli kalmış, ardından yeni bir ilişkiye başlamış bir kadın için neden lezbiyen denir?
- Beni bilen biliyor. Ben sokakta erkek arkadaşımın elini tutup dolaşıyorum. Bir şey yaşıyorsam da ortada yaşıyorum. Birinin canını yaktıysam gelip bana sorsunlar. Bu haberlerden kazanç sağlamaya çalışmasınlar. Benim eski eşime de saygım var, erkek arkadaşıma da... Şimdiki erkek arkadaşımla ne yaşayacağımızı bilmiyorum. Bazı şeyler yerine oturana kadar lütfen beni sıkıştırmayın. Ben de telefon açıp, "Şu klüpteyim" diyerek basını çağırsaydım veya klüpten sarhoş çıkarken cipimi de sokakta yaksaydım, farklı bir konumda olurdum. Lütfen beni diğerleriyle karıştırmayın.
"Bir kadına aşık olabilirim" açıklamanız yanlış mı anlaşıldı? Orada asıl söylemek istediğiniz şey neydi?
- Hangi çıkarı olduğunu bilmediğim bir arkadaşımız iki sene boyunca arayıp bu konu hakkında bana sorular yöneltti. Çok üstüme gelince de, "Sadece şunu bil; ben Sufizm’e inanıyorum. Aşkın herkesin ve doğadaki her şeyin içinde olduğunu düşünüyorum" dedim. Röportajda ise "Ben bir lambaya da aşık olabilirim, bir kadına da aşık olabilirim" yazdılar. Bu tarz haberciliği hiç sevmem. Ailemle bile konuşmam birçok şeyi. İnsanların beni yanlış tanıdığını düşündüm ama sevenlerim bana bu anlamda çok destek oldu.