Güncelleme Tarihi:
Medya (Televizyon, müzik klipleri, şarkı sözleri, dergiler, filmler, video oyunları, internet), oyun çağındaki küçük kızları vaktinden önce yetişkin bir kadın gibi giyinmeye, makyaj yapmaya zorluyor. Büyük şirketlerin ve medyanın (400 milyon dolarlık bir sektör)kâr etmek amacıyla yerleştirmeye çalıştığı bu tek tip genç kızlar, "Lolita" imajına büründürülerek, kendisine, ailesine ve topluma zarar vermesine neden oluyor.
Fransız senatör Chantal Juanno' nun hazırladığı,16 yaşından küçüklerin manken ve modellik yapmasını yasaklayan bir yasa tasarısını çok yerinde bulan Dr. KEÇE, her insanın bir biyolojik saati olduğunu, ergeninde bunun dışında olmadığını, zamanı geldiğinde bazı fizyolojik ve psikolojik değişikleri yaşamak zorunda olduğunu, normal gelişim evrelerine fazla müdahale edilmemesi gerektiğini, bu dönemdeki zorlamaların bu doğal süreci bozacağını hayat boyu sürecek kişilik bozukluklarına ve tamir edilmesi güç psikolojik sorunlara yol açacağının altını çizerek, velileri ve medya sorumlularını uyardı.
BİRAZ MAKYAJIN VE ALIMLI OLMANIN NE ZARARI VAR ?
CISED Genel Başkanı Dr. Cebrail KISA , konunun bu kadar hafife alınmaması gerektiğini söyleyerek konuyla ilgili yapılan araştırmalardan çıkan sonuçlara göre , fizyoljik yaşına uygun olmayan şekilde makyaj yapılan, bir kadın gibi giydirilen 10-13 yaş arası ergen kızlarda, dış görünüm kaygısının yüksek, her şeyin beğenilme ya da beğenilmeme üstüne kurulmasından dolayı özgüvelerinin düşük olduğunu belirtti. Ayrıca, cinselliği ön plana çıkaran bir giyim tarzı ve kadınsı makyaj ile çocuk istismarı arasında bir ilişki olduğu iddiaları vardır.
Tek tip, 36 beden ve seksilik-çekicilik üstüne kurulu bir güzellik anlayışının etkisindeki ergende belirtiler yeme bozuklukları, özgüven ve depresyon şeklinde ortaya çıkıyor. Cinsel kimlik ile okul başarısı arasındaki ilişkiyi ölçen bir araştırmada, homojen iki denek grubundan birine mayo diğerine normal kazak-pantalon giydirilerek matematik testi yaptırılıyor. Mayo giyen grubun başarı oranı diğerinden belirgin bir şekilde düşük çıkıyor. Başkaları tarafından nasıl göründüğüyle aşırı ilgilenen bu grupta, dikkat eksikliği ve konsantrasyon bozukluğu tespit ediliyor.
Aynı yaş grubundaki erkek çocukların hala oyun oynuyor olmasına karşın, kız çocuklarının kendilerini olduklarından daha büyük gösterdikleri için kendinden büyüklerle arkadaş olduklarını, bu durumun iki cins arasında zaten var olan olgunlaşma düzeyindeki farkı daha da artırdığını ifade eden Dr. KISA, " Bu durum, erkek çocuklarda kendine güvensizlik, eksiklik ve yetersizlik; kız çocuklarında ise rol yapan, dış görünüş ve çekicilikle her şeyi elde edebileceğine dair yanlış inanışlarla dolu sağlıksız bir kişilik görüntüsü oluşturuyor " dedi.
AİLELERE DÜŞEN GÖREVLER
CISED Genel Sekreteri Psikolog Serap GÜNGÖR , "Ailelerin, çocukların eğitimlerinden sorumlu ilk kişiler olduklarını ve onlarını cinsel bir meta olarak sömürülmemesi için eğitmeleri gerekiyor" dedi. "Bunun için çocuklara dış görünüşten daha önemli başka değerler olduğu öğretilmelidir" diyen sayın Güngör, " Anne-babaların, sorumluluk duygusu, çalışkanlık, sözünde duran güvenilir biri olmak, yardımseverlik, sırdaşlık gibi kalıcı değerleri çocuklarına aşılanması gerekiyor " diyerek ilave etti.
ERKEN CİNSEL İMAJIN BAŞKA TEHLİKELERİ NELERDİR
Yaşına uygun olmayan abartılı makyajı ve seksi giysileriyle diğerlerinin ilgisini çektiğini bilen, bundan da memnun olan genç ergenlerin, bazı yetişkinlerde cinsel dürtüler uyandırdığını bilmediğini, bu yüzden de, cinsel istismar riskiyle karşı karşıya kaldığını belirten CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal ÖZCAN, ailelerin çocuklarında bu tür davranışlara izin verirken ya da özendirirken, bu tehlikeyi göz ardı etmemeleri gerektiğini hatırlattı. Fiziksel olarak yaşından büyük gösteren ama ruhen henüz olgunlaşmamış ergen kız kendini bu tip tehlikelerden koruyacak bilgi ve beceriye sahip olmadığını, normal bir ilgi ile cinsel içerikli bir yakınlaşmayı ayırt edemeyebileceğini ve kötü niyetli bir yetişkin tarafından kolayca kandırılabileceğini ekleyen Psikolog Özcan, "Ailelerin çocuklarıyla çocuklarıyla olası tehlikeleri onları ürkütmeden konuşmaları gerekiyor" dedi. Fiziksel ve ruhsal gelişimin birlikte geliştiğini ve her türlü zorlayıcı dış etkenin bu süreci olumsuz etkilediğini belirten Dr. KEÇE son söz olarak, "Her şeyin bir zamanı vardır. Bu yüzden, her şey doğal akışına bırakılmalıdır" dedi.