Güncelleme Tarihi:
Festivalin ilk gösterisi Fatih Sultan Mehmet, bu akşam yeniden oynanacak. 350 kişilik dev kadroya sahip eser, sultanın sadece başarılı bir asker değil, aynı zamanda yasak aşk yaşayan vefalı bir aşık olduğunu anlatıyor. Fatih’i dünyadaki sayılı isimlerden olan Macar bas Istvan Kovacs seslendiriyor
Devlet Opera ve Balesi’nin 60 yıllık geçmişinde ilk kez İstanbul’da opera festivali düzenleniyor. Genel Müdür Rengim Gökmen’in girişimiyle Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti ortak projesi olan festivali Deniz Bank destekliyor. Bu sayede 1. Uluslararası İstanbul Opera Festivali’nde Yıldız ve Topkapı Sarayı, Rumeli Hisarı ve Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda üç haftada, sekiz eserle toplam 18 temsil verilecek. Genel Sanat Yönetmeni Yekta Kara 36 bin seyirciye ulaşmayı hedeflediklerini söylüyor: “Repartuvar geniş kitlelerin ilgisini çekecek şekilde seçildi. Hem bu amaçla örtüşen, hem de İstanbul’da bu festivali yapıyor olmamızın bize yüklediği sorumluluk doğrultusunda Türkler’i konu alan operalara öncelik tanıdık. Fatih Sultan Mehmet, Zaide ve Duvara Karşı bunlardan bazıları.” Festivalde Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya ve Samsun Devlet Opera ve Balesi yapımlarının yanı sıra Deutsche Oper Berlin ve Bremen Operası gibi önemli ve prestijli sanat kurumları da konuk topluluk olacak.
350 KİŞİ AYNI ANDA SAHNEDE
Festivalin temel ilkelerinden biri Türklerle ilgili operalar olduğundan açılış gecesi G. Rossini’nin Batı’da II. Mehmet olarak anılan Fatih Sultan Mehmet operasıyla yapıldı. Mehter takımı dahil 350 kişinin aynı anda sahnede olduğu eser için yüzlerce kostüm dikildi. DOB Başrejisörü ve Sanat Yönetmeni Yekta Kara, esere kendi yorumunu da kattı. Örneğin orijinalinde Venedik’te İtalyanlar’la Osmanlı arasında geçen olayları Bizans ve Osmanlı’ya taşıdı. Mekanı da İstanbul yaptı. Çünkü bu temsillerde İstanbul’un fethini öne çıkarmak istiyor. Savaşlara paralel izlediğimiz aşk hikayesindeyse güçlü bir asker olarak tanıdığımız Fatih Sultan Mehmet’in aşık yönünü görüyoruz. Eserin orijinalinde de olan bu aşk hikayesinde II. Mehmet, Bizanslı Anna’ya aşık oluyor. Karşılığını da almış olsa, politik nedenlerden dolayı hikaye bir yasak aşka dönüşüyor. Besteci G. Rossini’nin iki ayrı son hazırladığı eserde, Yekta Kara yasak aşkı daha da vurgulamak için trajik olanı tercih etmiş.
FATİH HERKESİN HARCI DEĞİL
Besteci G. Rossini, hem orkestra, hem de solistler için hazırladığı zor eserleriyle tanınıyor. Fatih Sultan Mehmet operasında da durum aynı. Dolayısıyla eseri yöneten şef ve II. Mehmet’i canladıranların sayısı dünyada çok az. Bu yüzden festivalin açılış gösterisi için bir Rossini uzmanı olarak tanınan, Metropolitan Opera, Covent Garden, La Scala gibi operaları yönetmiş ünlü Şef Antonello Allemandi davet edilmiş. II. Mehmet rolünde ise tizleri, pesleri, acilitesi olan, süslemeleri güzel söyleyebilen ve bu sezon Bremen’de aynı rolü sahneleyen Macar bas Istvan Kovacs tercih edilmiş.
Kendimi ona hiç yabancı hissetmiyorum
FATİH’İ CANLANDIRAN ISTVAN KOVACS
Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul’u ne kadar tanıyorsunuz?
- Mehmet’in büyük bir asker olmasının dışında çok kültürlü biri olduğunu biliyorum. Çünkü o dönemde atıyla Ayasofya’ya girip şöyle bir baktıktan sonra “Durun, buraya zarar vermeyeceğiz” dediğini okumuştum. Bunun dışında çok genç olmasına rağmen politik anlamda çok akıllıca hareket etmiş. Oyunda da dört yönlü bir kişiliği görülüyor; güçlü savaş adamı, politikada en iyi ve hızlı çözümler bulan akıllı kişi, çok kan akıtmadan fetheden düşünceli bir padişah ve aşk adamı. Bu tür karakterleri canlandırmak bana daha ilginç ve kolay geliyor.
Türkler onun aşk adamı yönünü pek bilmiyor. Opera bunu nasıl anlatıyor?
- Operada babasının onu ve diğer kardeşlerini fetih öğrenmeleri için dünyada farklı ülkelere dağıttığı anlatılıyor. Corinthos’ta Anna’yla tanışıyor ve ilk görüşte aşk yaşıyor. Tekrar buluşuyorlar ama politik sebeplerden dolayı aşkları bir yasak oluyor. Yekta Kara’nın sunumunda bu olaylar İstanbul’da geçiyor.
Tüm dünyada II. Mehmet rolünü sahneleyen operacıların sayısı çok az. Sizin ne özelliğiniz var?
- Son bir yıldır Bremen’de aynı eserde II. Mehmet’i sahneliyorum. İstanbul’daki gösteri teklifini de sanırım bu yüzden üç hafta önce aldım. Çünkü dünyada bu karakteri sahneleyen çok fazla operacı yok. Bunun sebeplerinden biri, zor bir opera olduğu için çok fazla kurum sahnelemeyi göze alamıyor. Diğer sebep ise Rossini rolleri için ayrı bir kültür ve yetenek gerekiyor. Bu rol için hareketli bir ses ve gırtlağa ihtiyaç var. Daha önce Rossini eserlerini seslendirmiş olmanız da önemli.
Bu kadar çok Türk izleyici ve operacı arasında Fatih Sultan Mehmet’i canlandırıyor olmak size ne hissettiriyor?
- Gayet iyi. Çünkü ben bir Macarım ve Türklerle tarihte pek çok noktada buluşuyoruz. Osmanlılar’ın yaklaşık 150 yıl Macaristan’da konuşlanmasından da önceye dayanıyor bu durum bence. Hıristiyanlıktan önce de Türkler ve Macarlar birlikte yaşadılar. Hala ‘kumpir’ ya da ‘kayısı’ gibi ortak kelimelerimiz var. Bunun için de kendimi hiç yabancı hissetmiyorum.
Peki, II. Mehmet olmak size ne hissettiriyor? Sahnede aynı gücü hissediyor musunuz?
- İnanılmaz şeyler yapmış bir adam. Tek bir el hareketiyle binlerce insanı öldürebilir ya da hayatta kalmalarını sağlayabilir. Bu işin bir yüzü. Diğer yüzü ise yumuşak kalbi. Her ne kadar onlarca kadının olduğu haremi olsa da, Anna’yı hiçbir zaman unutamadığını görüyoruz. Bu da çok hoşuma gidiyor. Gücü de tabii ki hissediyorum.
ÜÇ HAFTADA 18 TEMSİL
* 3 Temmuz G. Rossini, Fatih Sultan Mehmet (İstanbul Devlet Opera ve Balesi) Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu
* 5-6-7 Temmuz Ludger Vollmer, Duvara Karşı (Bremen Operası) Rumeli Hisarı
* 8-9 Temmuz G. Rossini, Sevil Berberi (Deutsche Oper Berlin) Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu
* 10-11 Temmuz G.F. Händel, Imeneo (İzmir Devlet Opera ve Balesi) Rumeli Hisarı
* 13-14 Temmuz G. Verdi, Aida (Ankara Devlet Opera ve Balesi) Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu
* 16-17-18 Temmuz W. A. Mozart Zaide (Antalya Devlet Opera ve Balesi) Topkapı Sarayı
* 19-20-21 Temmuz W. A. Mozart, Saraydan Kız Kaçırma (İstanbul ve Samsun DOB) Yıldız Sarayı
* 23 Temmuz Ü. Hacıbeyli Köroğlu (TÜRKSOY)
(Bütün temsiller 21:30’da başlıyor. Biletler 30-100 lira)
OPERADA BAĞLAMA VE ZURNA
Dünyaca ünlü Türk rejisör Fatih Akın’ın Altın Ayı Ödüllü ‘Duvara Karşı’ filmi, Ludger Vollmer’in müzikleriyle operaya uyarlandı ve geçen sezon Bremen Operası tarafından sahnelendi. Türk ve Alman operacıların seslendirdiği eser, tıpkı filmde olduğu gibi iki dilde sahneleniyor. Besteci Vollmer, filmden çok etkilenip bu eser için bir süre İstanbul’da kalıp Türk müziğini ve enstrümanları incelemiş. Bu sayede de eserde bağlama, zurna, kaval ve mey gibi çalgılar kullanılıyor. 5-6-7 Temmuz’da Rumeli Hisarı’nda izlenebilir.
AZRA AKIN AIDA KUBAT KÖROĞLU BEYAZ SEVİL BERBERİ
Devlet Opera ve Balesi’nin 60 yıllık geçmişinde ilk kez böyle bir şey oluyor. Genel Müdür Rengim Gökmen’in girişimiyle 2 Temmuz’da İstanbul’da başlayacak Uluslararası Opera Festivali’nin halkın daha fazla ilgisini çekmesi için reklam kampanyaları başlatıldı. Bunun için üç hafta boyunca sahnelenecek 8 prodüksiyon için 8 ünlü, Mehmet Turgut’un objektifinin karşısına geçti. Yetkin Dikinciler Fatih Sultan Mehmet kostümüyle Tophane’de gençlerle nargile içti. Azra Akın, Aida olup Eminönü Meydanı’nda güvercinler uçuşurken köle kız olarak elinde süpürgesiyle şehri süpürdü. Sedef Avcı Saraydan Kız Kaçırma için üstünde Konstanse’nin elbisesi Yıldız Sarayı’nın önünde araç çevirmeye çalıştı. Burcu Esmersoy, Rumeli Hisarı’nın önünde Zaide kılığında kağıt helva yedi. Zuhal Olcay Imeneo, Esra Erol Duvara Karşı, Beyazıt Öztürk Sevil Berberi, Kubat ise Köroğlu için poz verdi. Tüm isimler proje için gönüllü çalıştı.