Fatih’le ikimizi serserilikten kurtaran sinema oldu

Reha ERUS

Yine Fatih Akın gibi Hamburg’un Altona semtinde büyümüş. Hatta aynı okula gitmişler, aynı sınıfta dirsek çürütmüşler, Hamburg sokaklarında birlikte başlarını belaya sokmuşlar ve hep kanka kalmışlar. Bu sıkı dostluklarını çocukluklarından beri düşlediklerini süsleyen sinema sanatında perçinlemişler. Adam Bousdoukos’la 66. Venedik Film Festivali’nde Soul Kitchen filmi Jüri Özel Ödülü’nü kazandıktan sonra görüştük.

Soul Kitchen’in senaryosunu birlikte yazdınız Fatih Akınla...
-Hamburg’un Altona semtinde işlettiğim ve belki tek müşterisinin Fatih Akın olduğu “Taverna Sotiris” bu filmin ilham kaynağıydı. Sotiris özgürlüğün simgesidir. Biz de Fatih ile birlikte özgürlüğümüze düşkün iki kafadarız. Fatih komedi olduğu kadar akıcı ve seyirciyi izlerken eğlendirecek bir film yapmak istiyordu. Oturduk filmin ana hatlarını çıkardık. Konuları belirledik. Aile, dostluklar, aşk, ayrılık, güven, sadakat, yuva, mücadele ve de gurme çıkardığımız ana hatlardı.

Fatih Akın’la çocukluk arkadışısınız değil mi?
-Aslında aynı sınıftaydık. Ama ikimiz de çok yaramazdık. Sonra bu yüzden bizi ayırdılar. Yılmadık. İkimizin müşterek yanı sinemaydı. Bol bol film seyrederdik. Önce Robert De Niro, sonra Sylvester Stallone ve nihayet Mickey Rourke idollerimiz oldu. Martin Scorsese’nin filmlerini kaçırmaz, sinemadan çıktıktan sonra ortalığı darmadağın ederdik. Duvarlara yazı yazardık, Graffiti modaydı. Mahallenin diğer çocukları ile yoktan kavga ederdik. Bir ara cam kırma sevdamız oldu. Punkçuluğa merak sardık. Kötü bir gençliğimiz oldu. Ama bizi bundan sinema kurtardı.

Siz Fatih’in birçok filminde rol de aldınız.
-Biz kankayız ya. Fatih senaryolarında hiçbir zaman beni unutmadı.  “Sensin”le başladık. Orada Mehmet Kurtuluş’u tanıdım. Çok iyi bir son Türk nesli oyuncusudur. Sonra “Kısa ve Acısız” ve elbette “Duvara Karşı”

Restoranda yemek yapar mıydınız?
- Taverna’da kaliteli yemek pek çıkmazdı. Bazen müşteriler mutfağa girerdi. Ama özellikle Soul Kitchen’da kendimi aştım. Türk ve Yunan yemeklerini ailemin yardımıyla öğrendim ve artık pişiriyorum. İyi bir gurme oldum.

Yeni projeler var mı?
-Fatih Türkiye’de film çekmek istiyor. Bakalım. O filmine de takılırım herhalde.

Alman filmlerinde Türk karakterleri ben oynarım

Moritz Bleibtreu’yu Türk sinemaseverler “Koş Lola Koş” filminde Franka Potente ile birlikte izlediler ve tanıdılar. Sanatçı bir aileden gelen Avusturya asıllı ünlü oyuncu Soul Kitchen’de Zinos Kazantsakis’in haylaz kardeşi İllias rolünde. Moritz Bleibtreu aslında Hollywood’un sık sık başvurduğu bir karakter oyuncusu.

Fatih ile nasıl tanıştınız?
Fatih Akın gibi benim gençliğim de Hamburg’da geçti. Onun filmlerini izlerken bir gün bana “Solino” adlı filmi için öneride bulundu. Bir İtalyan gurbetçiyi oynayacaktım. Çok iyi anlaştık.

Soul Kitchen beklenen başarısını daha ilk görücüye çıktığı Venedik Film Festivali’nde aldı.
-Değişik tarzda bir Fatih Akın filmi. Hoş yine gurbetçiler, yine Almanya’da ki azınlıklar amaçok eğlenceli ve akıcı bir eser. Zaten Fatih seyircinin 1.5 saat boyunca koltuğuna oturup eğlenceli, hoş vakit geçirmesini sağlayacak bir senaryo yazdığını söylemiş ve beni kadrosunda mutlaka istemişti.

Bir Alman için Yunanistanlı bir gurbetçiyi oynamak zor oldu mu?
-Ben aslında genelde hep yabancıları canlandırırım. Birçok Alman yönetmen, Türklerle ilgili karakterleri Türkleri andırdığımdan bana verirr. Örneğin Traviani kardeşlerin “Tarla Kuşu Çiftliği”nde Ferzan adlı bir Türk’ü oynadım. Bu filmde kardeşim konumundaki Adam Bousdoukos bana Yunancayı da öğretti. Yunanlılara özgü hareketleri de.

Sizin gurmelikle aranız nasıldır?
-Ben iyi bir yemek seçiciyim. Ama Adam veya Fatih kadar iyi bir aşçı değilim. Hele Birol Ünel’in yanına yaklaşamam. �

Sık sık Hollywood’a gidiyorsunuz.
-“Speed Racer” filmi ile şansım açıldı. Christina Ricci ile oynamıştık. Sonra “The Invisible Circus”ta Cameron Diaz ile rolleri paylaştık. Ama Alman sinemasını tercih ederim.

Venedik’te Soul Kitchen ilk ödülünü aldı. Bekliyor muydunuz?
-Kokusunu almıştık desem yeridir. Çünkü film pek çok iddialı yarışma filminden daha fazla alkış almıştı. Seyirci barometredir. Sinema dünyası Fatih Akın’ın tarz değiştirmesini yadırgamadı, tam tersi onayladı diyebilirim.