Fatih, futbolu bana tercih eder

Güncelleme Tarihi:

Fatih, futbolu bana tercih eder
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 11, 1998 00:00

Haberin Devamı

Fulya Terim: ‘Adanalı erkekler için kadın kutsaldır ama’

‘‘Aslında kocam kendisine sorulsa mutlaka ilk tercihim karım, sonra çocuklarım sonra futbol’’ diyecektir diyor Fulya Terim ve devam ediyor, ‘‘Ama kesinlikle yalan söyleyecektir! Doğrusu bu değildir. Fatih için doğrusu: Önce futbol, sonra çocukları, sonra ben!’’. Fulya Terim, son derece zeki Allah için çok harbi ve komik bir kadın. Kocasına kalırsa, ‘‘harcanıyor’’. Çünkü o kocasına göre ‘‘tiyatrocu’’ olacak kadın.

Hiç utanmadan sıkılmadan herkesin taklidini yapabiliyor.

Yukarıda okuduğunuz gibi bir diğer özelliği de

‘‘hiper-realist’’ olması!

Bunu en iyi kadınlar anlar...

İlkokuldan sonra İsviçre'ye okumaya gidiyor, babası ölünce geri dönmek zorunda kalıyor ve günün birinde Adanalı bir futbolcuyla, camdan cama flört ederek, 6 yıl sonra ‘‘başını bağlıyor’’. Evlilik sırasında da Adanalı bir erkekle evlilğin ne demek olduğunu anlıyor!

‘‘Ama o adam öyle bir hale geldi ki!’’ diyor, ‘‘Son beş yıldır hayatımızın en güzel aşkını yaşıyoruz’’.

Daha ne olsun!

Bir kadın, bir erkeği başka nasıl tanımlasın...

Galatasaray'ın kazandığı bir maçta, eşiniz ‘‘Senin için!’’ der gibi, on binlerce insanın ortasında size bir öpücük gönderdi. Kadın olarak biz kıskandık, siz nasıl değerlendirdiniz?

- Tüm hayatı onunla çok yoğun yaşadığım için, doğal olarak bir şeylerin karşılığını görmek istiyorum. Fatih, duygularını çok ifade eden bir erkek değildir. Öyle ‘‘Seni seviyorum’’ desin, aşkını ilan etsin, ‘‘Çok güzelsin karıcığım’’ cümleleri sarfetsin. Beceremez! Böyle sahadan yollanan bir mesaj, beni öyle motive ediyor ki, hiçbir şey yapmasa bile bir sene daha götürüyor. O da bunu biliyor. Eksik olan yanlarını böyle tamamlaması benim gözümde onu çok yüceltiyor. Hem biz hep arada yaşıyoruz, maçlardan önce oturup kafa kafaya veriyoruz: ‘‘Ne olacak, yener misiniz? Alacak mısınız?’’ diye soruyorum. Paylaşmışsınız, kapıdan yolcu etmişsiniz, maça kadar görmüyorsunuz. O da ‘‘Yaptım!’’ derken, ‘‘Senin için!’’ diyor sahadan, duygularını böyle ifade ediyor.

Bir Adanalı olarak, siz bize ‘‘gelin’’ sayılırsınız. Nasıl olsa översiniz de, Adanalı bir erkeğin karısı olmak nasıl bir şey? Hangi yanlarını eleştirirsiniz?

- İlk evlendiğim zamanlar çok zorluklar çektim. 14-15 sene önce. Kuaföre gidememek, araba kullanamamak. Bir takım kısıtlamalar vardı ki, sormayın! ‘‘Fatma'ya gidiyorum’’. ‘‘Niçin Fatma'ya gidiyorsun?’’. Kuaföre giderim haftada bir diyelim. ‘‘Senin kadar kuaföre giden kadın görmedim’’ der. ‘‘Ee hayatım haftada bir gündür manikür’’ derim, bilir gibi söylenir: ‘‘Çok manikür pedikür yaptırıyorsun!’’. ‘‘Araba kullanayım mı?’’. ‘‘Hayır, kadın araba kullanmaz’’. Bir toplulukta bir araya geldiğin zaman sohbet etmek istiyorum mesela, söze girmek istiyorum, Fatih beni lafa, söze karıştırmazdı. Sessiz kalırdım. O arada bakardı bana, ‘‘Bir şey mi diyeceksin?’’ derdi. O müsahade ederdi öyle konuşurdum! Ama ben yurtdışında büyümüştüm, eğitim almıştım. Bütün bunlar bana çok ters geldi, birden bire Fatih'le tanışıp bu kadar bir baskı altına girmek...

Sorması ayıp ama nasıl bulundu bu Adanalı adam?

- Camdan cama! Hakikaten. Bir arkadaşım Saint Michel'de okuyordu, onu almaya giderken. Fatih'de camdaydı, evi oradaydı. Sonra gide gele, o benim evimin telefonu bulmuş, derken beni. O şekilde flört etmeye başladık. Aşağı yukarı altı sene flört ettik. Annem önce hiçbir şekilde istemedi, futbolcu olduğu için! Ama sonra işler kaçınılmaz hale geldi, aşk işte. Evlendik. Ama yıllar içerisinde soğolsun Fatih kendini çok değiştirdi, yeniledi. Baktı ki bu iş böyle gitmiyor, kadın sokağa çıkmayacak, araba kullanmayacak, lafa karışmayacak, bu böyle yürümüyor! Zamanla güven oluştu aramızda. Ondan sonra o kısıtlamalar yavaş yavaş oratadan kalktı. O bana uymaya çalıştı, ben de ona...

Evde patron kimdir?

- Mutlaka bir şeye karar verirken Fatih'e sorarım, korkarım çünkü! O benden farklıdır. Kararlı mıdır, mantıklı mıdır nedir! O bana hep ‘‘Fatih terim'in karısı’’ gibi olmamı söyler. Bense içimden geldiği gibi hareket ederim. Ama patron odur!

Peki evliliğiniz kaçıncı senesinden sonra istediklerinizi yapma hakkına sahip oldunuz?

- Aşağı yukarı üç sene sonra. Ama şu son beş senedir Allaha şükür inanılmaz mutluyum. Aslında şimdi, istediğim evlilik oturdu. Fatih zor bir erkektir.

Mesela siz orjinal Adana küfürlerinden rahatsız olur musunuz?

- İlk zamanlar olurdum. Ama diyorum ya, Fatih kendini çok yeniledi. Eskiden uluorta küfredebilirdi. Bazen sanki yukarıdan birileri indi onu tamamen değiştirdi diye düşünüyorum. Eski Fatih ve yeni Fatih'in arasında dağlar kadar fark var.

Genç kadınlara Adanalı bir erkekle evliliği önerir misiniz?

- Ederim çok dürüstler çünkü. Sonra, onlar için kadın çok önemli. Nasıl mı? Kadın yüce olmalı, kutsal olmalı. Fatih'in hayatında kadın çok önemli: Mesela karısına karşı saygısızlık yapıldı mi çok isyan eder, karısına karşı bir yerde ilgi gösterilmediği zaman çok rahatsız olur. Onun gözünde ben hakkaten çok yüceyim. Bazen derim ona ‘‘Aa ne kadar ayıp karına nasıl böyle davranıyorsun?’’. ‘‘Ee dur’’ der ‘‘Bir insan birden bire değişemez!’’. Eğlenceli bir ilişkimiz var.

Ekranda görüyorum sizi, futbolcu eşleriyle birlikte maçları izliyorsunuz. Grup halinde sinemaya gitmeyi ya da başka bir aktiviteyi, futbol maçı izlemeye tercih etmez misiniz?

- Kocamın mesleği diye değil, ben futbolu seviyorum! N'apim merakım var. Kocam evde olmadığı zaman evde oturup yurtdışından maç seyrederim. Bu zevk meselesi. Üstelik, illa ki Türkiye ligleri değil, illa ki kocamın maçları değil...

Yani futboldan anlıyorsunuz?

- Gayet de iyi! Diyelim ki, Fatih bir günlüğüne, yurtdışına maç seyretmeye gidecek. Derim ki, ‘‘Küçücük bir çantam var, hiç seni rahatsız etmem, beni de götür maça’’. ‘‘Peki’’ der ve beni arkadaş olarak götürür. Bir erkek o meslekten anlamayan bir kadına yanında götürür mü? En azından bir şeyi paylaşmak ister, yorum yapmak ister değil mi? Bayılırım futbol üzerine yapılan yorumları dinlemeye. O da beni tercih eder. Bir erkekle gideceğine benimle gitmekten keyif alır. Fatih, sürekli teybe konuşur maç izlerken. Sırf onun konsantresini bozmamak için hiç konuşmam. Fakat konuşmak da istiyorum. Mesela bir oyuncuyu çok beğendim ya da biri gol kaçırdı, çığlık atmak istiyorum. Ama tutuyorum kendimi. Yoksa başlayacağım: ‘‘Bu gol de kaçar mı? Bu adam çıldırmış! Sonunda derim ki, kendimi tutamayarak: ‘‘Bu dört numara felaket bir şey! Bak, konuşmayacaktım ama dayanamıyorum!’’. O da ‘‘Saçmalama konuş der’’ ve ekler, ‘‘Ben seni hem dinlerim, hem dinlemem!’’.

22 tane erkeğin bir saha içinde oradan oraya koşturması izlemekten...

- Evet, ben çok zevk alıyorum! Mesela çok güzel bir film var televizyonda ve kocamda maç seyrediyor, ben maçı tercih ederim. Mesela o gece Avrupa'dan bir maç var, yemek hazırlarım arkadaşlarımı çaeğırırım. Oturur kadınlı erkekli maç seyrederiz. Benim için çok büyük bir heyecan maça gitmek. Pazar sabahları hep heyecanlı olurum.

Eskiden kadınların ‘‘işyerlerinde’’ kocalarını ziyaret etmeleri uygun düşmezdi, adap öyleydi ya, sahaya gidilmezdi, şimdiki değişikliği neye bağlıyorsunuz?

- Nasıl açıklanır bilmiyorum ama inanılmaz kadın taraftar var. İnsanlar kendileri yalnız geliyorlar, eşi yok, oturuyor, kartı var, seyrediyor. Futbola ilgisi olan çok kadın artmaya başladı.

Arkadaşlarınızı teşvik eder misiniz ‘‘Allahaşkına gelin, iyi maç olacak!’’ diye...

- ‘‘Hadi gel seni maça götüreyim’’ derim. ‘‘Ne yapacağız maçta?’’ der. Hiç futbolu sevmeyen kadın arkadaşlarım artık her pazar benimle maçlara geliyor. Avrupa şampiyonasına giderken bir arkadaşım benimle Londra'ya geldi ve maçları izledi. Oysa hiç anlamazdı ofsayt nedir? O heyacanı, o keyfi bizimle yaşadı...

Nedir alahaşkına ofsayt?

- Rakip gole giderken, bir takım kurallar var, o kuralların önünde olmak ya da olmamak... Böyle anlatamıyorum, ancak görüp anlatabilirim.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!