Güncelleme Tarihi:
‘Mahmut ile Meryem’ bir ‘Kerem ile Aslı’ hikâyesi mi?
ARAS BULUT İYNEMLİ: Klasik edebiyattaki hikâyelerin modern edebiyattaki karşılığı diyebiliriz. Azeri Devlet Bakanı Elçin Efendiyev’in romanından bir uyarlama. Meryem Hıristiyan bir keşiş kızı, Mahmut Müslüman ve Han oğlu. İki genç din farklılıklarından dolayı ayrılıyor. Sonra iki gencin aşktan yola çıkarak geçirdiği yolculuğu ve karakterlerin olgunlaşmasını izliyoruz. Sevdiğinizin dini sizin için ne kadar önemli?
EVA DEDOVA: Şimdi hayatımda biri yok ama biriyle birlikte olmam için böyle şeylerin önemi yok. Aşk seçebildiğimiz bir duygu değil ki.
Hiç böyle bir şey yaşadınız mı?
E.D: Ben Hıristiyan’ım. Müslüman bir sevgilim oldu. Kendi ailem için de sevgilimin ailesi için de bu problem oluşturmadı.
A.İ: 18 yaşımdayken Hıristiyan bir sevgilim vardı. Biraz büyüktü benden. Bunlar ilişkimizi hiç etkilemedi. Ailem de karışmadı.
Sevdiğiniz için din değiştirir misiniz?
A.İ: Neden öyle bir şey yapmak zorunda kalayım? Eğer sevgi varsa birbirimizi olduğumuz gibi kabul etmeliyiz.
Film 16’ncı yüzyılda geçiyor. O zamandan bu zamana aşkta neler değişmiş?
A.İ: Havva ile Adem’den beri bazı şeyler değişmiyor. Yalnız eskiden sahiplenme duygusu daha fazlaydı. Sevgilini pencereden görünce bile mutlu olurmuşsun. Şimdi ilişkilerde tahammülümüz azaldı, doyumsuzluk arttı.
Gezsem ‘sapıttı’ gezmesem ‘yasaklı’
Abiniz tiyatrocu, ablanız ses sanatçısı, siz oyuncu… Sanata yatkınlık nereden geliyor?
- Annem ve babam emekli. Babam elektrikçiydi. Ablam 3.5 yaşında sanat müziği şarkıları söylemeye başladı. Sonra bunun eğitimini aldı. Abim Pera Güzel Sanatlar’ı bitirdi. Aslında ben matematik ve fizik kafalarını seviyordum.
Kardeşleri-nizin yanında matematik sevdasını unuttunuz mu?
- Hayır. İTÜ Uçak Mühendisliği’ni kazandım. Bir yandan amatör olarak tiyatro yapmaya başladım. Sonra reklamlar ve esas beni Türkiye’ye tanıtan ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ geldi.
Okul ne oldu?
- İki seneliğine dondurmuştum. Bu sene birinci sınıfa başladım. Yalnız derslere fazla gitme fırsatım olmadı.
‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’yle bu kadar şöhret olacağınızı bekliyor muydunuz?
- Hayır. Bunda kusurları da olan gerçekçi bir karakter olarak, ‘Mete’nin etkisi büyük. Ayrıca dizinin hikâyesinin samimi olması da etken. İnsanlar beni sokakta “Mete baksana” diye çağırmaya başladı. Bunlar da bana sorumluluk getirdi.
22 yaşındasınız. Ama üç yıldır herkes size tanıyor. Şöhretin getirdiği psikolojiyi çözdünüz mü?
- Tabii kolay değil ama çözdüğümü düşünüyorum. Buna işimin parçası olarak bakıyorum.
“Gençliğimi yaşayamıyorum, gezip tozamı-yorum” dediğiniz oluyor mu?
- Üniversite öğrencisiyim, dizi başlamadan önce de arkadaşlarımla çıkardım. Yalnız dizi başladıktan sonra gece gezmelerinin ertesi günü “Sürekli gecelerde” haberleri çıkmaya başladı. “Tamam evde oturayım” dedim, “Kanaldan yasak mı geldi?” dediler. Basının olmadığı yere gideyim dedim, “Kaçıyor” haberleri yapıldı. Ben ne yapayım?
Ne yaptınız?
- Ne istiyorsam onu yapmalıyım, diye karar aldım.
Okulda dinimden dolayı laf ettiler, takmadım
Kazakistanlısınız. Türkiye’yle yolunuz nasıl kesişti?
- Almata’da doğdum. 21 yaşımdayım. Annem de babam da Rus asıllı. Kazak vatandaşı. 1998’de annem ve kardeşimle Türkiye’ye geldik. İstanbul’da kaldık. Bu sırada annem lojistik işiyle ilgilenmeye başladı.
Babanıza ne oldu?
- Ayrıldılar. Ben annem ve kardeşimle kaldım. Babam Kazakistan’da yaşıyor. Ama görüşmüyoruz.
Dininizden dolayı Türkiye’de zorluklar yaşadınız mı?
- Okulumda bana laf söyleyenler oluyordu. Aldırış etmedim. Kendimi biliyorum.
Peki aşkta?
- Filmde bir sözüm var: “Eğer bu aşk bir günahsa Tanrı neden kalbime koydu?” İşte bende bu bakış açısını benimsiyorum.
Oyunculuk nereden çıktı?
- Lisede tiyatro yapmayı çok istiyordum. Menajerimle tanışmam dönüm noktası oldu. Şimdi Kadir Has Üniversitesi’nde oyunculuk eğitimi alıyorum. Televizyonda ilk işim Kavak Yelleri dizisi oldu. Şimdi beyazperde de bana benzer yanları olan Meryem karakterini canlandırıyorum.
Nedir o yanlar?
- O da benim gibi çekingen ve saf.