Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 01, 2009 00:00
Fakir, evsiz, serseri gibi gözüküyorlar. Genellikle tıraş kelimesini sözlüklerinden atıp saç sakal birbirine girmiş halde dolaşıyorlar. Kıyafetlerin en yıpranmışı, rengi en çok solmuşu, mümkünse kenarı sökülmüşü, yırtılmışı onlar için makbul. Genellikle erkekler ama onlar gibi giyinen kadınlar da yok değil. Details dergisi Temmuz sayısında onları, poor (fakir) ve burjuvazi kelimelerinden yola çıkıp "Poorgeoise" yani "Fakirzade" olarak tanımladı. Fakirini anladık da zadelik nereden geliyor derseniz bir paşazade kadar çok para harcadıklarını söylerim. Bütün o pejmurde kıyafetlere servet döküyorlar. Fakirzadeleri daha yakından tanımaya var mısınız?
Dünyanın bir ekonomik krizin pençesinde olduğu doğru. G-20 zirvelerini eleştiren binlerce sinirli protestocu haksız değil. Birçok ülkede kapitalizmin eşitsizliğinden yakınan, ’para yok!’ diye haykıran insanlar var. Küresel ekonominin çarkları durdu ve birçoklarının kenarda harcayacak parası kalmadı. Fakat gözden kaçırılmaması gereken önemli bir detay var. Parası olan kesim, yaşananlara aldırış etmeden lüks ürünler almaya devam ediyor. Bilinçsizce harcama sanatı üzerine master yapmış bu insanlar hiç olmadıkları kadar rahat yaşıyor. Ama eskisinden bir farkla. Artık içinde bulundukları refahı ne birbirlerinin ne de bizim gözümüze sokuyorlar. "Lüks Utancı" diye bir kavram ortaya çıktı. Siyah değil beyaz pırlanta alıyorlar, logolu büyük değil, logosu gizli makul boy çanta taşıyorlar. Yırtık, yıpranmış kıyafetleri tercih ediyorlar. Rengi solmuş bir jean pantolona en az 300 dolar, yanı yöresi sökülmüş bir gömleğe 200 dolar veriyorlar. Alışverişe milyonlar harcamalarına rağmen serseri gibi gözüküyorlar. Yeni yeni türeyen bu grubun ismi Poorgeoise, yani Fakirzade.
SAKAL VE BAHÇE ŞART Fakirzadelerin en önemli özelliklerinden biri saçları ve sakalları. Genellikle onlara özgürlük veriyorlar. Bu trend size yakın geldiyse işe, sakalınızı dilediğinizce uzatıp, saçınızı arapsaçı kıvamına getirerek başlayabilirsiniz. İkincisi, küçücük de olsa bir bahçeniz olmalı. Kendi organik biberinizi, domatesinizi yetiştirmelisiniz. Bahçe yoksa hiç değilse balkona, olmadı cam kenarında bir saksıya fesleğen, nane dikmelisiniz...
Ama tüm bunlar olup biterken para harcamaya da devam etmelisiniz. Details dergisine göre fakirzadelerin harcamaları kanıtlanmış. Gucci, Donna Karan gibi markalarla çalışan, lüks marka danışmanı Jennifer O’Brien, fakirzadelerin hikayesi, geçmişi, kimliği olan markalardan alışveriş yaptığını söylüyor. "Pahalı el yapımı kıyafetlere önem veriyorlar, mümkünse organik sebzelerle yapılmış yemekler yiyorlar" diyor. O’Brien, bu ’gölge’ zengin sınıfın aslında saçma işlerde çalışmadıklarını, yatırımcıların, brokerların en büyük kısmı oluşturduğunu söylüyor. Bu anlamda Amerika’da özel dikim takım elbiseli ve Maserati’li eski zenginlerle karıştırılır hale gelmişler. Ama aslında çok farklılar. Birinci grup hálá mahzen gibi mekanlarda votkanın şişesini 300 dolara açtırıyor, ikinci grup ise pis sakallı bir barmenin icadı depresyon kokteylini 300 dolara içiyor. New York’ta, Death&Co’nun da aralarında bulunduğu birçok lounge bar açan Alex Day, "Tabii ki birazcık züppelik söz konusu" diyor: "Buraya gelen zengin insanlar yatırımları ve işleriyle ilgili konuşmaktan hoşlanmıyorlar, hatta bundan bahsetmiyorlar bile. Fakirzadelik aslında bir kamuflaj..."
FAKİRZADE TRENDİNİN İKİ TEMSİLCİSİ MİLANO’DA ÜMİT BENAN ŞAHİN Ümit Benan’ın koleksiyonunda en göze batan detay, sakallı modeli Giovanni. Tasarımcı sakallı bir model ararken, Giovanni’yi bir sergide görüp resmen üzerine atlamış. O, 20 yıl bankacılık yapmış, şimdi de fotoğrafçılıkla uğraşan tam bir fakirzade.
Ümit Benan Şahin henüz 28 yaşında ve Milano’dan yarattığı markasıyla dünyayı kasıp kavuruyor. Bir zamanlar Marc Jacobs’un asistanı olan, sonrasında Rıfat Özbek’le Pollini’de çalışan Şahin, ilk koleksiyonunu geçen kış Milano Moda Haftası sırasında sergiledi. Şahin sokakta yaşayan insanlardan, evsizlerden ilham alan bir tasarımcı. İlk koleksiyonunun çıkış noktası sakallarıydı. Ve şimdi onun aylar önce yaptığı şey modada genel bir trend oldu. Bakın Ümit Benan Şahin bununla ilgili ne düşünüyor: "Bu yaşam stilini herkesin benimseyeceğini zannetmiyorum. Ben gerçekten çok pahalı kumaşlar kullanıyorum. İtalya’nın en iyi üreticilerine kıyafetlerimi diktiriyorum ve bu kıyafetleri seçenlerin fakir
görünmesi için uğraşıyorum. Dünyada trend olmasının nedeni kesinlikle ekonomik kriz. İnsanlar eskisi gibi gösteriş yapmıyorlar, utanıyorlar."
Ümit Benan Şahin’e göre fakirzadelik bir trend olamaz, bu bir yaşam biçimi: "Karakterinizin ona uygun olması gerek. İnsanlara bir şeyler ispatlamaya ihtiyaç duymayıp, içinizde mutlu olmanız lazım. Yoksa zaten o kıyafetler komik durur. Örnek vermem gerekirse mesala benim kıyafetlerimi giyen insan saçına jöle sürerse olmaz."
İSTANBUL’DA HATİCE GÖKÇE Hatice Gökçe geçen sene "İstanbul Fashion Lab." sırasında yaptığı Diyojen defilesinde podyuma fotoğrafta gördüğünüz sakallı, az saçlı ve hafif göbekli bu modeli çıkarmıştı.Tasarımları ve duruşuyla fakirzade trendi ile bire bir örtüşen işler yapan Hatice Gökçe son moda ile ilgili şunları söylüyor: "Yeni bir tanım doğuyor aslında erkeklerle ilgili. Fakirzadeler özgür düşünceye sahip erkek grubunu temsil ediyorlar. Canlarının istediklerini yapmaktan başka da bir istekleri yok aslında. Bunca baskının verdiği bir tepki de olabilir bu eğilim. Onlara artık dünya dar geliyor düşüncesindeyim. Fakirzadelere, anı yaşamanın tadına varanlar da diyebiliriz. Sınıf farkına inanmayanların oluşturduğu bir grup. Ya da bizzat sınıf farkıyla alay eden bir erkek grubu da diyebiliriz."