Neslihan KARA ŞAHİN
Oluşturulma Tarihi: Ocak 19, 2006 00:00
Türkiye’de kanto denilince akıllara sadece onun adı geliyor. Şaşaalı yaşamı da beş kuruşsuz günleri de gören, yine de tek başına ayakta kalmayı becerdiğini söyleyen Nurhan Damcıoğlu, geçmişten bugüne tüm yaşadıklarını Kelebek’e anlattı.
- Çok daha popüler türler varken, neden kanto?Ben tiyatrocu olduğum için müzikli oyunlarda da oynuyordum. Yani müzikal sesim vardı. Ama kantoyu asıl seçme sebebim, galiba bu kulvarda kimsenin bulunmamasıydı.
- Sanat hayatınızda 40 yılı geride bıraktınız. Bunca yıla neler sığdırdınız?
Çok şey... Televizyonda şov yapan ilk kadınım. 1960 ve 1970’de İsmail Dümbüllü ile Fehmi Ege’yi televizyona çıkaran insanım. İlk müzikal şovu yapan kadın yine benim... Şöyle bir bakarsanız, pek çok ilke imza atmışım.
- Sinema dünyasında da kendinizi göstermiştiniz...
Dört-beş filmde başrol oynadım. Ama sinema bana göre değildi o zamanlar. Gazinodan eve neredeyse 05.00’te dönüyordum. Sete nasıl sabahın 06.00’sında giderdim?
- Maddi sıkıntıdan dolayı annenizin maaşını almaya başladığınızı söylemiştiniz...İkinci eşimden boşandığım dönemde bir ameliyat geçirmiştim. Büyük bir ameliyattı, çok büyük paralar gitti ve hepsini kendim karşıladım. Derken akrabalarımdan biri "Niçin sen annenin maaşını almıyorsun, dulsun" dedi. Onlar bağlattı annemin maaşını.
- Nasıl kurtuldunuz o zor durumdan?
Bir yakın dostumdan borç alarak borçlarımı kapattım. Kardeşim Sinan yardım etti. Evimi satıp paranın yarısını bankaya koydum, diğer yarısıyla başka bir ev aldım. Sonra bir dizi çıktı, 7 bölüm oynadım, ama yürümedi. Olsun, yine de iyi işler yaptım. 2006 Şubat’a hazırlanıyorum. Bir CD çıkaracağım.
- Bir televizyon programında, rahmetli Fahrettin Aslan’la ilgili şeyler söylerken, sözünüzü yarıda kestiniz. "Kitabımda yazacağım bunları" dediniz. Neleri anlatmadınız?
Fahrettin Aslan, beni bir sene para vermeyerek, araba, ev aldırıp borçlandırarak kadrosunda çalıştırdı. Kolumun altında kocaman çıban çıktı. Kolumun altı bantlı, tek gözüm bantlı sahnede zorlukla şarkı söylediğimi bilirim. Fahrettin Bey izin vermiyor ki hastaneye gideyim. Bu şartlarda çalışıyorum yani. Sonra bir gün yeni çıkaracağı bir-iki isim vardı. "Ajda Pekkan yerine yutturacağım bunları" dedi; tabir buydu. Niye? Ajda Pekkan çok para istediği için gitmişti çünkü... İşte benden de o yeni isimlerin altında çıkmamı istedi. Kabul etmedim. Ben kendi gücümle, namusumla, aç kalarak, sürünerek buraya kadar gelmişim... Tiyatrodan istifa etmişim, Sevim Tuna attırmış beni sahneden. Kendimi ezdirir miyim? "Ajda Pekkan çıkarsa ben de çıkarım" diye direttim. Üç telefon görüşmesinin sonunda bana "Zor bir kadınsınız, okullularla çalışmak zor" dedi. Anlaşamadık yani. Fahrettin Aslan’a ilk hayır diyen kadın bendim.
- Ya sonra?
Ankara’da Dedeman dahil bir sürü yerde çalıştım, aç kalmadım. Avrupa’ya da gittim. Fransa’da bana "Burada kalın, Müslüman olduğunuzu söylemeyin, çalışın. Çok güzel kadınsınız" dediler. 7-8 sene Fransız televizyonunda program yaptım. Kendimle gurur duyuyorum.
Hayatımda üç aptallık yaptım1 Paris’te kalmam ve
film müzikleri seslendirmem istendiğinde, yeni evli olduğum için teklifi geri çevirmem büyük aptallıktı!
2 Belçika’da otel alacaktım. Kardeşlerimin hepsi buradayken ben ne yaparım diye düşünüp vazgeçtim. Doğrusu bu da aptallıktı.
3 Almanya’da gece kulübünde çalıştım. Alman belediyesi bana "Gitmeyin, burayı sizin üzerinize yapalım" dedi. Ama ben "Burası çok soğuk bir ülke" deyip reddettim. İşte bence üçüncü aptallık bu...
Bir kızım olsun isterdim- Yalnızlık çok zor. Hayatınızda birini istemiyor musunuz?
Evet ama yanlış bir adım atmak istemiyorum. Müthiş bir ürkeklik var.
- Çocuk özlemi duymuyor musunuz peki?
Yeğenlerim var... Emniyet müdürü kardeşimin en küçük kızı bana çok benziyor. Benim gibi giyimi, süsü seviyor. En küçük erkek kardeşimin kızı da aynı ben... Bazen bir kızım olsun istiyorum doğrusu...