Güncelleme Tarihi:
Nişantaşı’nda, yeni yapılan apartmanlardan birinin en üst katındayız. Kapının zilini çalmamızla evin içinden köpek havlamaları yükseliyor birden. Karşımızda sevimli iki köpeği ve elinde soğuk kahvesiyle son günlerde adından sıkça söz ettiren genç oyuncu Ezgi Mola duruyor. “Bu sıcak yaz günlerinin en iyi kurtarıcısı bu. Size de ikram edelim hemen” diyerek bizi içtenlikle içeri davet ediyor. Ekibi evin girişinden merdivenlere doğru yönlendiriyor. Alt katta yapılması gereken işler olduğundan ve bunları vakitsizlikten henüz bitiremediğinden söz ediyor.
EZGİ MOLA BU EVDE YAŞIYOR (FOTO-GALERİ)
YETENEKSİZ OYUNCU
Şu sıralar Yaşar Kemal’in eserinden uyarlanan TV dizisi “Kötü Yol”da Leman karakterini canlandırıyor. “Türk işi Marilyn Monroe görüntüsündeyim. Yeteneksiz bir oyuncuyu canlandırıyorum” diyor. Salondaki sehpasının üzerinde Monroe ile ilgili ciltli kitabı eline alırken, “Bence çok özel ve yetenekli bir aktristti” diye de açıklama getirmeyi ihmal etmiyor.
Bu yaz çekilen, yönetmenliğini Uğur Yücel’in yaptığı dram tarzı “Buzdağı” ve Şahan Gökbakar imzalı komedi türündeki “Celal ile Ceren” adlı sinema filmlerinde de oynadı Mola.
ANNEM RAHAT ETSİN
Evdeyken vakti en çok üst katta geçiyormuş. Salonu da aniden karşılaşılan manzara ile sürprizli... “Aslında ev almak gibi bir niyetim hiç yoktu. Yapımcı Erol Avcı’nın ‘Her oyuncunun bir evi mutlaka olmalı’ sözü ev almamda çok etkili oldu” diye anlatan Mola, evini biraz da annesini düşünerek satın almak istediğinden bahsediyor: “Kendimden çok annemi rahat ettirmekti hayalim.”
200 m2’lik iki katlı dairenin alt katında üç yatak odası ve banyo yer alıyor. Üst katında ise salon, mutfak, banyo ve Boğaz’ı gören şirin bir teras bulunuyor.
SEHPA KRİZİNİ UMUT ÇÖZDÜ
Evi dekore ederken yakın arkadaşı mimar Mehmet Yücebaşoğlu’ndan destek almış Ezgi Mola. “Bana burasıyla ilgili o kadar pratik fikirler vermişti ki... Hakkını vermeliyim” diyor genç oyuncu. Ferah gözüken salonun duvarları kırık beyaz. Yan cephede boydan boya devam eden uzun pencereler burayı yeterince aydınlık yapmaya yetmiş gözüküyor.
Yemek masasının arka duvarında ressam Harun Antakyalı’nın tablosu asılı. “İleride buraya inşallah Zerrin Tekindor tabloları da asarım” diye keyifle anlatıyor. Mudo Concept’ten aldığı ahşap yemek masasını Kartell’in rahat iskemleleriyle tamamlamış. Parlak, açık lake TV ünitesini ve buna eşlik eden gri keten oturma gruplarını özel yaptırmış. Ortada ise arkadaşı oyuncu Umut Kurt’un hediyesi kare bir sehpa var. “Sehpa bulma konusu kâbusa dönüşmek üzereyken, Umut bana bir gün bunu getirdi. Çok sevdim ve buraya da çok yakıştırdım” diyor. Üzerinde Steve McQueen, Madonna ve Marilyn Monroe gibi sevdiği sanatçıların ciltli kitapları duruyor.
KOMŞULARIM ANLAYIŞLI
Ezgi Mola, modern mobilyaları klasik tarzda çarpıcı aksesuvarlarla bir arada görmekten hoşlandığını söylüyor. “Cumba ve Mudo Concept aradığım tarzı bulduğum mağazaların başında bu yüzden” diyor. O kanepesinde oturmuş konuşurken, Golden Retriever cinsi köpeği Kuki de hemen ayaklarının ucuna kıvrılıveriyor. Tibet spaniel Suşi ise bu sıcak yaz gününde mutfakta serin taşlar üzerinde uyumayı tercih ediyor.
Başlarda apartman dairesinde iki köpekle yaşamak zor olur mu diye endişe etmiş ama sonra anlayışlı komşuları sayesinde bu konuda çok rahatladığını itiraf ediyor.
HİZMET ETMEYE BAYILIRIM
Nişantaşı’nda yaşamaktan memnun. “Sabahları dizi setim yoksa köpekleri alıp evin etrafında şöyle bir yürüyüşe çıkarım. Günü kaçırmayı istemiyorum. O yüzden erken kalkmaya özen gösteriyorum. Burası hareketli bir semt. Bana iyi geldi” diyen Mola, arkadaşlarını da evinde ağırlamaktan mutluluk duyduğunu söylüyor: “Özellikle teras keyifli olur akşamüzerleri. Gelene gidene hizmet etmeye bayılırım. Ağırlıklı olarak fırında et yemekleri yaparım. Eti marine etmek için özel tarifli reçellerim var” diyor gülerek. Finaldeki tatlı genelde City’s Nişantaşı Limonata’dan çok sevdiğini söylediği çikolatalı cheesecake oluyormuş.
“Evime gelen herkes rahat etmeli, leziz yemekler yemeli. Ayakların rahatça uzatılabildiği evlerden olsun istedim burası. Çünkü ben de gittiğim evde bunu ararım,” diyor. Bizim ekibin durumuna bakılırsa bunu da başarmış gözüküyor Mola!
REJİSÖR SANDALYESİ ÇAĞAN’IN HEDİYESİ
Terasta, üzerinde Ezgi Mola yazan bir rejisör sandalyesi var. Bu, ona Çağan Irmak’ın “Dedemin İnsanları” filminde hediye edilmiş. “Konuk oyuncu olarak katılmıştım. Kamyondan çıktığında çok şaşırdım. Meğer sevgili Çağan bu anlamlı jesti filmlerinde oynayan tüm oyunculara yaparmış. Güzel bir hatıra oldu benim için de. Şimdi oradan keyifle Boğaz’ı izliyorum” diye gözleri parlayarak anlatıyor.
ROMANTİK OLMADIĞIMI DÜŞÜNÜRDÜM
Ezgi Mola evdeyken, televizyonda Digiturk “Love Songs 422” kanalı açık. “Romantik biri olmadığımı düşünürdüm. Ama galiba durum pek öyle değilmiş” diyor muzipçe. Sezen Aksu şarkıları tam ona göre. “Kişilik olarak da çok ilgimi çekiyor. Bir de Bergen var tabii. İkisinin de hayatını oynamayı çok isterdim” diyor terasından denize doğru bakarken. Terası da hayal kurmak için ideal bir yer gözüküyor bu evde...