Ezgi Can’la evliliğe yanaşmayan benim

Güncelleme Tarihi:

Ezgi Can’la evliliğe yanaşmayan benim
Oluşturulma Tarihi: Aralık 06, 2004 00:008dk okuma

Hakan Ural, paracı bir insan olmadığını, istese Saray Halı’nın sahibinin torunu olan 20 yaşındaki sevgilisi Ezgi Can ile hemen evlenebileceğini söyledi. Ural, ‘ Yanımdaki insanın ekonomik açıdan güçlü olması, neden onu sömüreceğim anlamına geliyor? Bu da benim kaderim işte! ‘ dedi. 12 yıl evli kaldığı, iki çocuğunun annesi Sibel Can’dan olaylı bir şekilde boşanan ve altı yıldır derin bir sessizliğe gömülen Hakan Ural, bugünlerde özel hayatıyla yeniden gündemde. İki yıldır, Saray Halı’nın sahibinin torunu olan 20 yaşındaki Ezgi Can ile birlikte olan Ural, hakkındaki iddialara Kelebek aracılığıyla yanıt verdi. İşte Hakan Ural’ın, itirafları ve sanat dünyasının ünlü jönlerini kızdıracak açıklamaları... AİLEME SAHİP ÇIKTIĞIM İÇİN MESLEĞİMİ İKİNCİ PLANA ATTIM - Derin bir sessizliğe gömüldün Hakan... Neredesin, neler yapıyorsun?İki yıldır hiçbir şey yapmıyorum. Ancak kısa bir süre sonra Fatih Aksoy’un yeni projesiyle birlikte ekranlara döneceğim. - 19 yıllık oyunculuk geçmişin var. Ancak kitleleri peşinden sürekleyecek bir patlama dönemin olmadı hiç.16 yaşında mankenlikle başladım bu işe. Ardından Yeşilçam’dan üst üste teklifler almaya başladım. Fakat okulum nedeniyle Amerika’ya gittim, geldim. Sonra da 19 yaşında evlendim. Medyatik bir evlilik yaşadım, genç yaşta baba oldum. Bir erkek olarak yapmam gerekeni yaptım ve aileme sahip çıkmak adına, mesleğimi isteyerek ikinci plana attım. O yüzden de mesleki anlamda öyle patlamalarım, çıkışlarım falan olamadı.- Ancak bu durum şöyle algılandı; Altın yumurtlayan tavuk Sibel Can ve yanında hiçbir iş yapmadan yaşayan koca...Hiç alakası yok ama böyle bir adam olarak lanse edildim. Halkın gözünde bana karşı bir önyargı oluştu. Bu durumdan çok zarar görmeme rağmen, kendimi anlatmak adına hiçbir şey yapmadım. Çocuklarım ve popüler bir eşim vardı. Dolayısıyla söyleyeceğim her şey skandala dönüşebilirdi. O yüzden ‘Zaman her şeyin ilacıdır’ dedim ve sustum. İşte ‘Ünlüler Çiftliği’ne de bu yüzden girdim. Yani insanların gerçek Hakan Ural’ı tanımasını istiyordum ve bunda da başarılı oldum. 19 yıl aradan sonra bu program sayesinde halk beni doğru algıladı. Çok acı bir şey ama bir o kadar da beni mutlu eden bir gelişme.POLAT’I BEN CANLANDIRSAM REYTİNG DAHA FAZLA OLURDU - Şimdi Hakan Ural’ı yeniden diriltmeye çalışıyorsun...Evliliğim için yaptığım fedakarlıklar karşısında, şerefimle, onurumla oynandı. Çok ağır günler geçirdim. Cezaevine girdim, mafya dediler, darbe üstüne darbe yedim. Çok ağır depresyon geçirdim, kabuğuma çekilip, kendimi kapattım. Altı yıl içinde ancak kendime gelebildim. Hakan’ı diriltmeye hazırım artık...- Peki yeniden varoluşun için neler yapıyorsun?Osman Sınav, dostumdur, ilk reklam filmini de benimle çekmiş birisi. Ona yaşadığım bu sıkıntıları anlattım ve kendisine ihtiyacım olduğunu, onunla çalışmak istediğimi söyledim. Bunları söylemekte utanılacak bir şey yok! O da benimle çok çalışmak istediğini, benim her anlamda yeterli olduğumu ve bundan sonra mutlaka bir araya geleceğimizi söyledi. Fatih Aksoy’la da aynı şekilde bağlantı içindeyim. Ve Amerikalılarla ortak olacak bir proje üzerine çalışmaya başladık bile. - Sana yakışan nedir?Örneğin, ‘Ahh’ dediğim bir projedir Kurtlar Vadisi... Bugün Polat’ı canlandıran Necati(Şaşmaz) arkadaşımız çok başarılı. Diğer oyuncular da müthiş. Necati Şaşmaz’ı hiç tanımam. Ancak onun bundan sonraki işinde asla ve asla böyle bir başarı yakalayacağını sanmıyorum. Bugün bu dizi iyi bir reyting alıyorsa, eğer Polat’ı ben canlandırsaydım bu reyting daha fazla olurdu. En az 10 reyting daha alıdırırdım diziye! Ya Osman Sınav’ın aklına ben gelmedim, ya da o çocuğun bu dizide olmasında bir neden vardı. Bunlar kısmet işi. Mesela Asmalı Konak... Birisi çıksın, ‘Şu sebepten dolayı Seymen Ağa olmazdın’ desin. Özcan Deniz’in oyunculuk deneyimi nedir? Özcan şarkı söyleyen ama oyunculuğunu geliştiren bir adam. Peki ben oyunculuk yönünden mi olmazdım, fizik yönünden mi olamazdım? Hayır! O zaman Hakan Ural neden olmadı? Bana karşı olan ön yargıdan dolayı olmadı. Bu kadar basit! MEHMET ASLANTUĞ’DAN EMİNÖNÜ MEYDANINDA ÇOK VAR -Yani ‘Benim Kenan İmirzalıoğlu’ndan, Mehmet Aslantuğ’dan hiçbir farkım yok’ diyorsun...Fiziki açıdan hiçbir eksiğim yok. Bugün Memet Ali Alabora çok yakışıklı, Kenan İmirzalıoğlu Türk tipinde farklı ve yakışıklı bir çocuk. Tolga Savacı da öyle. Ama onun dışındakiler çok sıradan. Başarılı olmuş projelerdeki herkese, ‘yakışıklı’ denilmesine inanamıyorum. Bakın, kimsenin oyunculuklarına lafım yok. Ama yakışıklı denilen sanatçılar bugün Avrupa’da çıkıp bir dolaşsın, acaba kaç kişi o isimlere dönüp bakar? Bugün Kadir İnanır yakışıklı bir adam. Bunun tartışması olmaz. Fakat Mehmet Aslantuğ için nasıl yakışıklı deniliyor, anlamıyorum. Eminönü meydanına gidin, 300 kişiden en az 200 tanesi Mehmet Aslantuğ gibi! Mehmet iyi, farklı bir oyuncu. Bir tarzı, karizması var. İşini çok sever, senaryo çalışır, takip eder, projeler hazırlar, sunar. Onun bu çalışkanlığına, mücadelesine hiçbir lafım yok benim zaten.- Sonuçta kendine çok güveniyorsun...Şener Şen bana, ‘Şener Şen 47 yaşında keşfedilmiş bir stardır’ dedi. Yani bu olaylar şans işidir. Benim yaş ile ilgili bir sorunum yok. Fiziki anlamda avantajlıyım. Kenan Işık denilen bir adam bu memlekette son beş yıldır star oldu. Ondan önce Kenan Işık’ı tanıyan var mıydı, yok. Tamer Karadağlı’nın adını, ‘Çocuklar Duyması’ndan önce bilen var mı, yok.! Ben de bu meslekte geçer akçe bir adamım. Ama bir takım şansızlıklar ve yaptığım hatalardan dolayı böyle bir dönem yaşadım. Ancak Hakan Ural’ı yeniden var etmeye baş koydum. EZGİ BENİ HAYATA BAĞLADI AİLEMİN VEREMEDİĞİNİ VERDİ- Uzun zamandır 20 yaşındaki Ezgi Can’la birliktesin. Nasıl tanıştınız?Tesadüfen! Ve ilişkimizin ilk dönemi çok zor geçti. Çünkü ben, yaşadıklarımdan dolayı çok zor birisi olmuştum. Bir kere kadınlara karşı bütün güvenimi yitirmiştim. Ancak Ezgi’nin hayat dolu olması, cıvıl cıvıl neşeli hali, kompleksiz olması, bana olan sevgisi, bütün bunları ortadan kaldırdı. 20 yaşında ama yaşından çok olgun bir genç kız. Manevi anlamda bana, ailemin dahi veremediği desteği verdi. Kimbilir ona neler söylenmiştir. Bütün bu söylentilere rağmen ilişki konusunda çok ısrarcı oldu. Beni sevmese bunları yapar mıydı, yapmazdı! - Senin ona karşı olan sevgin...20 yaşındaki bir genç kız olarak, benim gibi problemli birisini idare etti. Onun verdiği mücadele sayesinde iki yıldır güzel bir ilişki yaşıyorum. Ezgi benim her şeyim. Onu çok ama çok seviyorum. Çok iyi anlaşamıyorum. Hiç konuşmasak bile varlığıyla mutlu olur hale geldim. Ezgi beni hayata bağladı.- Saray Halı’nın sahibinin kızı, öyle değil mi?Ezgi’nin annesinin babası, yani dedesi Saray Halı’nın sahibi... - Seninle ilişkisi yüzünden okulunu bıraktı mı?Hayır, bırakmadı. Okan Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı’nda okuyor. Ezgi, beş tane yabancı dil biliyor. Rusça ile altı dil konuşuyor olacak. Lisan öğrenmeye karşı çok kabiliyetli. En büyük ideali dokuz dil konuşabilmek. Yani çok bilgili, kültürlü, bir o kadar da aklı başında bir genç kız. Benim için okulunu falan bırakmaz yani. - Ezgi’nin ailesinin sana olan tepkisi nasıl? Mesela kızlarının seninle birlikte olmasına onay vermiyorlarmış...Tabii ki ilk zamanlarda bir önyargıları vardı. Sonra beni tanıdılar, ben onları tanıdım. Muhteşem bir ailesi var Ezgi’nin. Çok kültürlü, saygılı ve muhafazakarlar. Tabii ki isimlerinin medyada yer almasından pek hoşlanmıyorlar. Biz de bu konuda dikkatli olmaya çalışıyoruz. Yoksa ailesi ile hiçbir problemim yok benim.Ezgi’nin dedesinin ekonomik gücü kendine Evlenmek için önce Ezgi’nin 24 yaşına gelmesini, okulunu bitirmesini ve daha da olgunlaşmasını bekliyorum. Bu zaman içinde kendi duygularını bir tartsın, belki kararlarında değişiklik olabilir. Bu da doğaldır, çünkü yaşı küçük. Benim hayatımda Ezgi’nin bir gün bile olmaması, beni çok mutsuz eder. Ancak yine de aklıselim düşünmemiz gerek. Onun bir ailesi var, benim çocuklarım var. Mesleğimde çok şey yapmam gerek. Eğer ben paracı bir insan olsaydım, ayrıldıktan sonra bir ilişki için dört yıl beklemez, Türkiye’nin çok ünlü bir ailesinin kızıyla flört eder ya da evlenirdim. Sonra belli bir yaş grubundaki kadınlarla birlikte olurdum. Ya da Ezgi ile hemen evlenirdim. Ezgi benimle evlenmek istiyor. Ama evlenmeyen benim! Tabii ki bu da evlenmeyeceğim anlamına gelmesin. Ezgi’nin dedesinin ekonomik gücü kendisinedir. Yanımdaki insanın ekonomik açıdan güçlü olması, neden onu sömüreceğim anlamına geliyor, neden! Bu nasıl bir önyargıdır. Bu da benim kaderim işte! Biz birbirimizi biliyoruz ve çok seviyoruz. Önemli olan budur. Sibel’e 370 bin doları geri ödeyeceğim- Sibel Can maddi anlamda çok kuvvetli bir kadındı. Ezgi de varlıklı bir ailenin kızı. Dolayısıyla seninle ilgili şöyle bir düşünce var; ‘Yine paralı birisini buldu...’ Bu benim kaderim! Bakın ben Sibel Can ile 12 yıl evli kaldım. Paraya önem veren birisi olsaydım, yasaların bana verdiği hak doğrultusunda, onun servetinin yarısını alırdım. 12 yıl evliliğim süresince benim üzerime ne bir ev olmuştur, ne de banka hesabımda 100 bin dolar olmuştur. Yani ben, eski eşimi suistimal etmedim. Evin bütün alışverişini ben yapar, aidatını da ben öderdim. Ama ev kirasını, çalışanların parasını karşılayamazdım. Çünkü Sibel’in menajeri, iki tane şoförü, korumaları ve evde dört tane çalışan vardı. Bunları karşılayabilmem için gelirimin 1 milyon dolar olması gerekirdi.- Boşanırken Sibel Can’dan bir ev ve 500 bin dolar almadın mı?Sibel’den aldığım ev, Sarıyer’deki evdir. Onun da yarı parasını zaten ben vermiştim. Bir de 370 bin dolar aldım. Onu da 2,5 yılda alabildim. Sibel’in menajerinin kazandığı para ise yılda 500 bin dolardı. İşte bana öyle bir imaj çizildi ki, onun parasını yemiş, bitirmiş adam olarak gösterildim. Kimse doğruları yazmadı. - Doğrular neydi peki?Sibel ile evliliğim süresince emlakçılık yaptım. Sezen Aksu, Nükhet Duru, Kayahan ve Hülya Avşar’ın şu an oturdukları evleri ben sattım. İnanmıyorsanız gidip sorun ve sorarken de evleri kaça aldıklarını öğrenin. Bakın ben o yıllarda Türkiye’nin en iyi emlakçısıydım. İçkim yok, kumarım yok, uyuşturucu kullanmıyorum. Yani masrafsız bir adam olarak kazandığım bu paralar nereye gitti? Kimse bunu sorgulamadı, yazmadı. 7,5-8 milyon dolarlara iş hanı satıyorduk biz. Bir günlük kazancımızla sıfır kilometre Mercedesler alıyorduk. Yani bu da, günde 350 bin dolar komisyon kazandığımız anlamına gelir. Ben, ‘Sibel’le ev almaya giderken ona bu kadar para verdim, araba alacaktı nakiti yoktu şu kadar para verdim’ mi diyecektim. Bu kadar şahsiyetsiz değilim. - Yani Sibel Can’dan boşanırken verdiklerini geri aldın! Evet, ona verdiklerimi geri aldım. Eğer ayrılırken benim bir evim ve kenarımda 200- 300 bin dolar param olsaydı, almazdım. Çocuklarım vardı. Onlar yanıma geldiği zaman parasız pulsuz olamazdım. Her gece Allah’a dua ediyorum. ‘Bugün benim işim rast gitsin, eğer aldığım bu parayı geri vermezsem, iki tane yavrumun ölüsünü göreyim’ diye... �
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!