Güncelleme Tarihi:
Bu, zaten hepsi hepsi 20 bin genin de bir kısmı, münasebetsiz genler, hani insanın ‘Allah korusun!’ diyeceği cinsten.
Bu arada ‘Allah korusun!’ demenin bile bir geni varmış, baksanıza. Kimileri buna ‘inanç geni’ dedi, kimileri ‘Tanrı geni’ ... İnsanları ‘insanüstü güçlere inanmaya meylettiren’ bir gen varmış iddiaya göre. Bu geni taşıyanlar Tanrı’ya, Yaradılış’a filan inanıyor, taşımayanlar da üstünüze afiyet zındık oluyormuş. Şimdi bilim adamları, ilahiyatçılar, filozoflar tartışıyor: İnanç genetik olabilir mi? Böyle bir gen - varsa - bir evrimin sonucu olduğuna göre, Evrim Teorisi’ne karşı çıkan Yaratılışçılar’ın söylediğine inanmak için aslında evrimde belli bir yere gelmiş olmak mı gerekir? Yoksa ‘Tanrı’nın insanın kalbine koyduğu ışık’ dediğimiz şey, aslında bu gen midir? Bu iddia doğruysa, yobazlık yahut inançsızlık genetik olarak ‘tedavi’ edilebilir mi? filan. Dün akşam fikrini aldığım bir tıp doktoru (yani pozitif bilimci) arkadaşım kestirip attı: Dinsiz ve inançsız bilim adamlarının uydurması bunlar! Buyur...
Parantez açıp kendi sözümü terbiyesizce kesince, lafın ucunu kaçırdım. Tekrar başa alıyorum.
Bu, alt tarafı 20 bin genin de bir kısmı, münasebetsiz genler, hani insanın ‘Allah korusun!’ diyeceği cinsten. Uyuşturucu (bağımlılık) geni, alkolizm geni, ensest geni, tembellik geni, obezite geni filan...
Sonra, bir kısmı da henüz tartışmalı: Eşcinsellik geni gibi mesela... (Tanrı genini bulan araştırmacı, vakti zamanında ‘eşcinsellik geni’ fikrini de ortaya atmışmış. Geçenlerde bir röportajda kıvırıyordu, ‘Eşcinsellik çevre etkisiyle de olabilir, genetik olduğu kesin değil’ diye, yani yarın inanç geni konusunda da geri adım atabilir...)
20 binin bir kısmı da böyle, inançtı (aynı grupta kullanmak gibi olmasın ama) bağımlılıktı, eşcinsellikti derken gitti... geriye kaç tane kaldı ki, insanı insan yapacak?
Herhalde tere otu, sirke sineği yahut da bizim solucan, sınırlı sayıdaki genini böyle ‘sübjektif şeylere’ harcamıyordur, tamamı gelişmesine, büyümesine, oluşmasına tahsis edilmiş durumdadır. Siz hiç Allah’a inanan tere otu, yahut eşcinsel sirke sineği gördünüz mü?
Yahu, bu genetikçiler bizi kerizliyor olmasın sakın?
*
Bu arada, gözden kaçtı, Nataşa’nın bilim dünyasını şaşkına çeviren ‘marifetlerini’ okudunuz mu gazetelerde?
Anlatayım mı? Ayrı bir yazıda, o halde...