Evlilik teklifi Kordon’da yürürken geldi

Güncelleme Tarihi:

Evlilik teklifi Kordon’da yürürken geldi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2011 01:00

2007 Miss Turkey yarışmasında Türkiye’nin en iyi modeli seçilen Selen Soyder, şimdilerde ekranın en popüler isimlerinden biri...

Haberin Devamı

SELEN SOYDER GELİNLİKLE INSTYLE DERGİSİNE POZ VERDİ - Foto-galeri

Canlandırdığı Toprak karakteriyle “Yer Gök Aşk”tan “Lale Devri”ne transfer olan, bu anlamda Türk dizi sektöründe bir ilke imza atan Soyder’in keyfine diyecek yok. “Yer Gök Aşk’ın ödüllü yönetmeni Ulaş ınaç’la Ürgüp’teki çekimler sırasında başlayan ilişkisi evliliğe doğru ilerleyen oyuncu, düğünden önce InStyle Weddings dergisi için gelinlik giydi.

“Lale Devri”nin yükselişe geçmesinden, gündeminizin birinci sırasında kariyerinizin olduğunu söyleyebilir miyiz?
- Normalde sezon sonunda “Lale Devri”nin bitmesi planlanıyordu ancak dizi şu anda iyi gidiyor, dolayısıyla da bitirilmeyeceği netleşti. Benim hiçbir zaman kariyer planlamam olmamıştı, bir şekilde hayat bazı şeyleri hep önüme getirdi. Bu belki doğru zamanda, doğru yerde olmakla ilgilidir.
“Yer Gök Aşk”tan “Lale Devri”ne geçmenizle birlikte dizinin reytinglerinin artması, canlandırdığınız Toprak karakterinin ön plana çıkması bir oldu. Sizin için nasıl bir süreçti bu?
- Kariyerimde pek çok şeyin ilk oluyor olması harika bir şey. Toprak, benim ilk canlandırdığım karakter olduğu için makyajından saçına kadar her detayı epey düşünüyorum. Bu kadar emek verdiğim bir karakteri insanların sahiplenmesi de beni mutlu ediyor. Ürgüp’te “Yer Gök Aşk” dizisindeyken izole bir hayat yaşadığımız için farkına varamamıştım, ancak ıstanbul’a geldiğimde anladım ki Toprak çoktan kendi fanlarını oluşturmuş. Neredeyse artık yolda yürüyemiyorum.

SAKSI ÇİÇEĞİYLE KAPIMI ÇALDI

“Yer Gök Aşk” deyim yerindeyse isminin hakkını verdi. Dizide sizin ilişkinizle birlikte, evliliğe doğru giden bir büyük aşk daha yaşanıyor. Ulaş ınaç’la aşk nasıl başladı?
- Benim tuhaf bir hafızam vardır; Ulaş’ı Altın Portakal aldığı “Türev” filmiyle biliyordum. Tanışmıyorduk ama bir-iki kez görmüştüm onu. Onu görüp unutmak mümkün değil zaten; 1.96 boyunda, enteresan bir adam. Dizinin deneme çekimlerinde karşılaştık. Sonra bir gün Birce (Akalay) ile kendime çiçek alıyordum, bir mesaj geldi, “N’apıyorsun?” diye. Numaramı bir yerlerden bulmuş. Çiçek aldığımı söyleyince, akşam kapıma koca bir saksı çiçeğiyle geldi. Kapadokya’da imkanlar sınırlı olduğu için ilişkimizin başlangıcı böyleydi. Başlarda ilk işim olduğu, oyuncu-yönetmen ilişkisinin doğru olup olmayacağı gibi tereddütlerim vardı ama sonra her şeyi akışına bıraktım ve aşk kapıyı çaldı.
Evlilikle ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Evlilik hayalleri kuran, gelinlik modelleri seçen biri olmadım hiçbir zaman. Hayatla ilgili başka önceliklerim vardı hep. Ben evden beş dakikada hazırlanır çıkarım mesela, ne giyeceğim diye düşünmem bile. Kaldı ki evlilikte; ev kurmak, düğün mekanı, pasta, davetiye seçmek gibi birtakım ön hazırlıklar var. Evlilik ritüelleri, iş başa düştüğünde eminim çok eğlenceli bir süreçtir ama zamanı gelince düşünmek galiba bana daha yakın bir davranış biçimi.
Düğün veya gelinlikle ilgili aklınızda mutlaka bir şeyler vardır, hiç mi düşünmediniz?
- Tabii ki düşündüm. Büyükada’ya ilk gittiğimde Aya Yorgi’nin arkasındaki kır gazinosu için “Acaba orada düğün yapabilir miyim?” diye düşünmüştüm. Ancak orası yüksekte kaldığı ve ailede yaşça büyüklerin olduğunu da düşününce pek pratik bir düşünce olmadığına karar verdim. Neresi olur bilmiyorum ama yemyeşil bir görüntü hayal ediyorum; kır düğünü olur herhalde. Gelinlikte ise tercihim kabarık modellerden çok daha sofistike, dantelli ve kesinlikle beyaz yerine kırık, yumuşak renklerden yana... Topuzlu, taçlı bir saç yerine de taze çiçeklerle süslediğim saçlarımla daha modern bir gelin olmak istiyorum.

HEYECANINDAN BıR şEYLER KARIşTIRDIğINI ANLADIM

Nasıl evlilik teklifi aldınız? Bu sizin için ilk miydi?
- ışin tuhafı ben birlikte olduğum tüm erkek arkadaşlarımdan evlenme teklifi aldım. Ama ilk kez yüzüklü ve daha ciddi bir teklif Ulaş’tan geldi. ızmir’e ailemi ziyarete gitmiştik. Ulaş bana, güzel bir gün batımında Kordon’da yürürken evlenme teklif etti. Aslında heyecanından ötürü bir şeyler karıştırdığını tahmin etmiştim ama bunu beklemiyordum. Benim için güzel bir sürpriz oldu. Teklifini kabul ettim ama şu anda Ulaş’ın da, benim de işlerimiz ön planda.
Aynı sektörden birisiyle birlikte olmanın, ilişkiye yansıyan olumlu ve olumsuz yanları neler?
- Ben Lale Devri’nin Toprak’ı, Ulaş da “Kızım Nerede”nin yönetmeni olduğundan beri haftanın en iyi ihtimalle bir gününü kendimize ayırabiliyoruz. Bizimki gibi yoğun geçen bir iş programında, zaten ancak aynı sektörde olan iki insanın birbirini anlayabileceğini düşünüyorum. Diğer türlü eve geldiğinde beş dakika sohbet etmek istediğin insanın, gözlerini kapamayı tercih etmesi karşı tarafı üzebiliyor. Bu gibi durumlarda onu anlayabildiğin için en azından üzerine alınmıyorsun. Söylemeden geçemeyeceğim, şöyle güzel bir yanı da var; yapmaktan emin olamadığım şeyler için o beni cesaretlendiriyor. Birbirinin karşısında durmaktansa, paralel gidiyor yaşadıklarımız.

TEK ÇOCUKLA YETıNMEM MÜMKÜN GÖRÜNMÜYOR

Çocuklarla aranız nasıl?
- Çocuklarla çok iyi anlaşırım, onlarla aramızda garip bir bağ var. Ben tek çocuk olarak büyüdüm ama ailemizin kalabalık ve bir arada olma halinden dolayı hiçbir zaman kardey eksikliği hissetmedim. Yine de anne olduğum zaman tek çocukla yetinmeyeceğimi şimdiden söyleyebilirim. Henüz bunun için vakit var ama o zaman geldiğinde çok iyi bir anne olacağıma inanıyorum.
Duru bir güzelliğiniz var. Güzellik sırlarınız var mıdır?
- Bana göre güzellik, iyi ruhlu olmak ve bunu gözlerine yansıtabilmektir. Kötü bir elektriğim yok, insanları seviyorum. Güzel görünüyorsam eğer bundandır. Fırsat buldukça pilates ve yoga yapıyorum. Çocukluğumdan bu yana kırmızı et yemiyorum, sanırım anne olduktan sonra tavuk ve balık yemeyi de keseceğim. Bunun vücudumda yarattığı eksiklikleri sebzeyle giderebildiğime inanıyorum.

Haberin Devamı

ARADA BıR BENı KISKANSIN ıSTıYORUM AMA KISKANMIYOR

Sadakat ve kıskançlıkla ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Yaşadığım ilk ilişkilerde kıskançlık uğruna dünyaları yakabilirdim ama artık öyle değil. Bugüne kadar hep kıskanılan taraf ben oldum, ta ki Ulaş’la olan ilişkime kadar. O belki de uzun yıllar yurtdışında yaşadığı için hiç klasik Türk erkeği gibi davranmıyor. Arada bir kıskansın istiyorum, hoşuma gidiyor. Kıskanılmaya alıştığım için “Acaba o niye beni kıskanmıyor?” diye düşünüyorum ama bunu hayatımın gündemine oturtmuyorum. ınsanın karşısındakini kıskanması, sadece kendisini ve ilişkiyi yormasına sebep oluyor. Kendini boşu boşuna üzüyor, karşındakini durduk yerde rahatsız ediyorsun. Aldatılmaktan korkmakla yaşanmayacağı bir gerçek. Bunu kabul etmek gerek ama kıskançlığın da tatlı tatlı olması taraftarıyım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!