Güncelleme Tarihi:
Eşinizle nasıl tanıştınız, aşkınız nasıl alevlendi?
Sascha Goetzel: 20 sene önce uçakta tanıştık. Eşim uçuş görevlisi. Ben de o esnada bir Avrupa turnesindeydim. Uçakta kemanımı yanıma almak zorunda kaldım, çünkü geç kalmıştım. Bagaja verememiştim. Bildiğiniz gibi uçaklardaki o baş üstü dolaplarında hiçbir zaman yeterli yer yoktur ve eşyanız bir şekilde elinizde kalır. Bana da aynı durum oldu. Kemanıma bir yer bulmasını rica etmek üzere bir uçuş görevlisi aramaya başladım. Arka tarafta Sabine’yi gördüm. O anda kemanıma yer bulmak ihtiyacımın bu kadınla tanışmak için güzel bir gerekçe olduğunu fark ettim. Yanına gidip enstrümanımı ona emanet ettim. Çok çekici bulmuştum onu. Uçuş bitiminde herkesin inmesini bekledim ve yanına gidip numarasını istedim. Aynı gün buluştuk ve o zamandan beri beraberiz.
Ne kadar zaman sonra evlenme kararı aldınız?
Sascha Goetzel: Beş yıl sevgili olduktan sonra evlendik. Tabii ki evlenme teklif etme hikâyem de en az tanışma hikâyemiz kadar ilginç oldu. Sen anlatmak ister misin Sabine?
Sabine Goetzel: Mısır’a tatile gitmiştik. Sascha orada tuhaf bir virüs kapıp feci şekilde hastalandı. Ateşi bir türlü düşmüyordu. Doktor çağırdık tedavi başladı ama Avusturya’ya geri döndüğümüzde hâlâ tam düzelememişti ve tekrar hastaneye gittik. Nadir görülen bir virütik vakadan mustaripti. Dolayısıyla onu hemen karantinaya aldılar. Beş hafta orada kaldı. Hepimiz onun için çok endişeleniyorduk. Görmemize izin verdikleri ilk anda yere diz çöküp bana evlenme teklif etti. Bir hastane odasındaydık ama yine de çok romantikti. Hiç beklemediğim bir andı!
Siz halen uçuş görevlisi olarak çalışıyor musunuz? İkinizin de ömrü yollarda mı geçiyor?
Sabine Goetzel: Evlendiğimizden beri yarı zamanlı çalışıyorum. Yüzde 50 mesai gibi. Bu da ayda sekiz ile 10 uçuş demek. Hem kısa hem uzun mesafe uçuyorum. Sascha’nın turneleriyle benim uçuşlarımı çakıştırmamaya çalışıyoruz, çocukların yalnız kalmaması için. Elimizden geldiğince de onun turnelerini takip etmeye çalışıyoruz.
ONLARI YÖNETMEK DAHA ZOR
Zamanınızın ne kadarı turnede geçiyor?
Sascha Goetzel: Yılın altı-yedi ayında yollardayım. Doğal olarak evimiz hava alanına çok yakın bir yerde. Ama aynı zamanda Viyana’nın yeşil bölgesine de çok yakın. Çocuklar için çok uygun bir ortam. Yakında bir tenis kulübü ve futbol sahası var. Ayrıca merkeze de çok kolay ulaşabiliyorsunuz.
Bir yıl içinde kaç konsere gelebiliyor aileniz?
Sabine Goetzel: Yılda altı ila sekiz konseri yakalayabiliyoruz. Tabii en önemlisi bunların ne zamanlarda olduğu. Şu an olduğu gibi okulların tatil zamanına denk geldiğinde mutlaka biz de geliyoruz konserlere.
Goetzel’lerin gündelik ev yaşantısı nasıldır? Yani tüm aile bir arada olduğunda?
Sabine Goetzel: Okul zamanı sabah çok erken kalkıyoruz ama bu kısım Sascha için geçerli değil. Çünkü o, gece çalıştığı için sabah erken kalkamıyor. Bu yöntemi de bizimle gün içinde daha çok zaman geçirebilmek için geliştirdi. O yüzden erken kalkmayıp dinlenmesi bizim için asla sorun değil. Akşam yemeklerinde hep, bir arada oluyoruz. Olabildiğince bir arada bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Yemeklerden sonra ailece film seyrediyoruz. Okul dönüşü çocuklar babalarıyla spor yapıyor. Sporu çok seviyorlar.
Sizin uçuşta olduğunuz ve Sascha’nın çocuklarla yalnız kaldığı zamanlar oluyor mu?
Sascha Goetzel: Buna ben cevap vereyim. Oluyor. Ama tam anlamıyla bir kâbus oluyor benim için. Yavaş yavaş alışmaya başladım buna ama ilk başlarda gerçekten çok zordu.
Yani yetişkinlerden oluşan otuz kırk kişilik orkestralar yönetiyorsunuz ve bu ikiliyi yönetmenin daha zor olduğunu mu söylüyorsunuz bana?
Sascha Goetzel: Evet çünkü onlarla ilgilenmem gerektiğinde erken kalkıp kalvaltılarını hazırlamam gerekiyor. Bununla da bitmiyor, çünkü okulda yiyecekleri yemekleri de hazırlamam gerek. Sonra “Ne giyeceğiz bugün” derdi var. Zaten kalkıp okula gitmek istemiyorlar, ilk etapta onları yataktan çıkartmak gerekiyor. İnanılmaz bir sorumluluk. Ayrıca öğleden sonraları sporları mı yoksa müzik kursları mı var, bunları akılda tutmak mümkün değil. Okuldan alınıp oraya götürülmeleri gerekiyor. Yanlarına gerekli eşyayı aldıklarından emin olmak lazım. Zaten ben pek sabah insanı değilim. Öyle üç dört gün arka arkaya sabah altıda kalkmam gerekince artık insani fonksiyonlarımı gerçekleştirmekte zorlanmaya başlıyorum.
Sabine Goetzel: Dolayısıyla böyle uzun uçuşlardan sonra nihayet eve döndüğümde onları hep çok mutlu buluyorum. Gittiğimde ilk günler babaları onları şımarttığı için hallerinden memnun oluyorlar. Gece geç yatmalarına izin veriyor, bu da onların çok hoşuna gidiyor. Tabii günler geçtikçe işler değişiyor.
Müzik kursuna gittiklerini söylediniz. Hangi enstrümanları çalıyorlar?
Sascha Goetzel: Büyük oğlumuz Elias gitar ve piyano çalıyor. Küçük oğlumuz Raoul da yine piyano ve davul.
EVİN KONTROLÜ KİMDE Mİ?
Ne tarz müzikler dinliyorsunuz çocuklar?
Elias Goetzel: Pop ve hiphop dinliyorum ben.
Klasik müzik sevmiyor musun?
Elias Goetzel: Hayır, hiç benlik bir şey değil.
Raoul Goetzel: Ben de pop hiphop, rap ve rock müzik dinliyorum. Nicky Minaj ve Rihanna’yı çok seviyorum.
Evde kimin müzik zevki hâkim? Kimin seçtiği albüm konuluyor müzikçalara?
Sabine Goetzel: Biz ikimiz hiç müzik açmıyoruz.
Sascha Goetzel: Evet, yani müzik zaten benim beynimin içinde hep var. O yüzden gerek duymuyoruz.
Bu cevaplardan anladığım kadarıyla gençler evin kontrolünü tamamen ele geçirmiş.
Sascha Goetzel: Kesinlikle.
Sabine Goetzel: Allahtan yeterince büyük bir evimiz var da herkes kendi köşesine çekilebiliyor.
Madem evin kumandası sizde, biraz da siz anlatın yaşantınızı. Babanızı yılın yarısında göremiyorsunuz. Beraberken neler yapıyorsunuz? İstediğiniz gibi şikâyet de edebilirsiniz onu...
Elias Goetzel: Ben çoğunlukla babamla birlikte spor yapıyorum. Tenis ve futbol oynuyoruz. Birlikte müzik de yapıyoruz. Ben pratik yaparken eşlik ediyor.
Raoul Goetzel: Ben moda tasarımları yapıyorum. Babama da bunları gösteriyorum. Bazen dans ediyoruz, hava güzelse bahçede beraber çiçekler ekiyoruz. Geçen sene beraber bir sebze bahçesi yaptık. Yazları da tenis oynuyoruz.
Çocuklarınıza öğretmiş olmayı en çok istediğiniz prensip nedir?
Sascha Goetzel: Herkese saygıyla yaklaşmaları ve kendilerinden çok farklı olan insanların farklılıklarına saygı duymaları. Ayrıca her zaman için sonrasında arkasında durabilecekleri kararlar vermeleri. Benim için budur.
Sabine Goetzel: Benim için en önemli olan şey harika bir ortamda büyüseler ve pek çok insanın sahip olmadığı şeylere sahip olsalar da bunun onlara kendilerini herkesten üstün görme hakkı değil, kendileriyle aynı şanslara sahip olmayanlara destek olma sorumluluğu getirdiğini bilmeleri.
Sascha Göetzel’in ailesi fırsat buldukça konserlerine gelmeye çalışıyor. Ev ahalisiyse bu kadardan ibaret değil. Avusturya’da onları bekleyen iki kedileri de var.
Çocuklarından Sascha dedikodusu
Sizin ailenizden öğrendiğiniz en önemli şey nedir?
Elias Göetzel: Cici çocuk olup onların duymak istediğini mi söyleyeyim, yoksa onlar hakkında ne hissettiğimden mi bahsedeyim?
Tabii ki ikincisi.
Elias Göetzel: Tamam o halde. Babam çoğu zaman çok rahat bir insandır. Annem de beni hep böyle olmaktan vazgeçirmeye çalışır. Dolayısıyla babamdan rahat olmayı öğrendim aslında. Elbette insanlara benim için yeterince iyi değillermiş gibi davranmamam gerektiğini de öğrendim ama asıl ondan aldığım şey, rahatlığıdır.
Peki babanla ilgili herhangi bir şikâyetin var mı? Söz veriyorum yazıma ekleyeceğim.
Elias Göetzel: Birkaç tane var aslında ama bunları şimdi konuşmak istemiyorum.
Ya sen, senin şikâyetin var mı ebeveynlerinle ilgili?
Raoul Göetzel: Bazen yüksek sesle müzik dinlemek istiyorum. Annem de hep bana kısmamı söylüyor. Bunu sevmiyorum. Ayrıca babam da her zaman rahat falan değil.
Elias Göetzel: Tabii ki öyle.
Raoul Göetzel: Hayır değil. Konserleri olduğu zaman çok sinirli oluyor. Ve hep sessizlik istediğini söylüyor.
Sascha Göetzel: Elbette konserim varken hiçbir şey yokmuş gibi rahat olamam.
Elias Göetzel: Sinirli olmuyor ama huysuz oluyor. Doğru kelime bu.