Güncelleme Tarihi:
Evlenmeye nasıl karar verdiniz?
- Birlikteliğimizin sekizinci ayında Yusuf’un evlilik teklifiyle... O dönemde bir yakınımızı kaybettiğimiz için hazırlıkları bir süre erteledik. Bir önceki yaz evlenmeyi düşünürken bu yaz yapabildik düğünümüzü...
Hazırlıklara nereden başladınız?
- Bence önce evden başlanmalı hazırlıklara. Biz zaten oturacağımız evi hazırlamaya başlamıştık. Dekorasyon sürüyordu. Bu arada ben gözüme çarptıkça gelinliklere bakıyordum. Ama çok da ciddi mesai ayırmıyordum buna.
Her kızın hayalinde bir gelinlik vardır... Sizinki nasıldı?
- O güne kadar hiçbir modeli hayal etmediğimi, gelinlik aşaması gelip de Arzu Kaprol’in showroom’una gidince anladım. Arzu “Nasıl bir gelinlik istiyorsun?” diye sorduğunda, yanıtı bilmiyordum. Belki de hayatım boyunca kendimi bu noktada düşünmedim, buna hazır hissetmedim. Hayatın her aşamasında oldukça realistimdir. Eğer bir şey olacaksa, ben onu yapabileceksem bir adım sonrasını düşünürüm. Hiç kendimi bu hayali kurmaya hazır hissetmemişim. O an hayal etmeye başladım. Şurası şöyle olsun, burası böyle olsun dedim. O da fikirler verdi. Sade, üzerinde ince işçiliği olan bir gelinlik tasarladı benim için.
DÜĞÜN BOYUNCA PİSTTEYDİM
Gelinliğiniz sadeydi ama duvağınız “Ben buradayım” diyordu. Nasıl seçtiniz duvağı?
- Evet, Arzu tülümü elleriyle şekillendirdi. Saçıma bir bulut takılmış gibi kafamın arkasında duruyordu. Ben klasik bir duvak istemiyordum ama bir yandan çok iddialı bir şey de olmasın diyordum. Her zaman söylerim, gelinlik gelinin önüne geçmemeli.
Gece boyunca gelinlik ve duvak ile rahat edebildiniz mi?
- Evet çok rahattım. Gelinliği diken Feyza Hanım içine bir korsaj ekledi. Altındaki tarlatanın rahatlığını bile düşündü. Ben de tüm gece gelinliğimleydim, başka bir elbiseyle değiştirmeyi düşünmedim. Sadece gecenin ilerleyen saatlerinde yüksek topuklu ayakkabılarımı çıkarıp babetlerimi giydim. Buna rağmen iki gün ayaklarımın üzerine zor bastım. Gelin oturursa tüm düğün oturur diye düşünerek bir dakika bile yerimde oturmadım. Hep ayaktaydım ve pistteydim.
Gelinlikten sonraki hazırlık aşamanız neydi?
- Organizasyon şirketi. Biz genelde tanıdığımız, aynı dili konuşabildiğimiz insanlarla ilerlemek istedik düğün hazırlıklarında. A46, Tuvana ve Arda yaptı organizasyonumuzu. Arda’nın da ilk sorusu tıpkı Arzu gibi, “Nasıl bir düğün hayal ediyorsun?” oldu. Uçuk pembe, uçuk lila renklerinde ortancaların olduğu bir düğün istediğime karar verdim. Bahar temasına karar verdik. Gelinliğimin uçlarında da minik bahar dalları vardı.
Mekana karar verme aşaması zor oldu mu?
- Aklımda iki-üç mekan vardı. Birisi de Esma Sultan’dı. Tarihini, dokusunu, görüntüsünü çok seviyorum. Bence çok özel bir mekan. İlk görüşmeye gittiğimde, o taşlı yoldan yürürken gözlerim doldu. “Tamamdır” dedim.
ANNEANNEMİ KARŞIMDA GÖRÜNCE FENA OLDUM
Nasıl bir seramoni planladınız?
- Nikah için dışarıda beyaz halının serildiği, hafif yüksekte bir platformun yer aldığı, sandalyelerin dizildiği bir alan oluşturuldu. Nikah şahitlerim üç yakın arkadaşımdı. Yusuf’un da üç şahidi oldu. Nikah şahitlerimden birinin kızı Azra küçük nedimemdi. Önce o beyaz halıdan yürüyüp çiçek attı yolumuza. Sonra şahitlerimiz aynı yoldan yürüyerek podyumdaki yerlerini aldılar. Yusuf’a annesi eşlik etti. En son da ben babamın kolunda yürüyerek geldim podyuma. Hiç provasını yapmadığımız halde, bir aksama olmadı.
Bu duygusal anlar sizin gözlerinizin yaşarmasına neden oldu mu?
- Yürürken biraz dizlerim titredi ama ben asıl yürürken uzun zamandır evden çıkmayan anneannemi giyinmiş, saçlarını boyatmış, dimdik ayakta görünce fena oldum. Anneannem evden çıkmıyor. 92 yaşında. “Evlenirsen, Allah bana bunu göstersin,” derdi. Yıllardır saçını boyatmıyordu, bir de saçını boyatıp gelmiş. Onu yıllar önceki gibi görünce ağladım sadece. Bu anlarda ailenizi yanınızda görmek çok güzel bir şey. Ben gidip yurt dışında da evlenebilirdim, telefonda da evlendiğimi söyleyebilirdim. Ama onların gözlerinin içine bakıp o anı paylaşmak çok daha güzel. Uzakta evlenmek de bir tercih tabii ama ben o anı herkes görsün istedim.
Sonra yemek bölümüne geçildi sanırım... Masa düzeni nasıl yapıldı?
- Herkes birbirini tanıdığı için kim nereye otursun diye bir derdimiz olmadı. Mekanın iç dekorasyonu da çok güzeldi. Masaların üzerine aynalar yerleştirildi. Sade ama bir yandan da çok şık bir şeyler istedim. Yusuf’la hayat tarzımız sade ama şıktır. Düğünümüzün de bunu desteklemesini istedik.
Ya balayı? Her şeyi planlarken onu unuttunuz mu yoksa?
- Düğünden sonra bir hafta dinlendik. Gerçekten çok yorulmuştuk. Ama balayımızı işlerin yoğunluğu nedeniyle ertelemiştik. Ancak bu hafta gidiyoruz. Önce ABD’ye, oradan da Karayipler’e geçeceğiz.
EŞ, İNSANA EN ÇOK YAŞLILIĞINDA LAZIM
Evlendikten sonra hayatınızda değişen bir şey oldu mu?
- Duygu olarak hiçbir şey değişmedi. Yusuf da öyle söylüyor. Evlilik sadece ilişkiyi daha kalıcı kılıyor o kadar. Ortak bir hayata başlıyorsun, ortak kararlar vermeye başlıyorsun. “Ben”den vazgeçip “biz”e dönüşüyorsun. Bu dönüşüm de çok güzel oluyor. Özellikle yıllar geçtikçe... Bence bir eş insana en çok yaşlılık günlerinde lazım. Gençken onun yerine arkadaşları, dostları, aileyi koyabilirsin ama yıllar geçtikçe herkes evine çekildiği zaman insanın yanında bir hayat arkadaşı gerekiyor. İnsanın çocuğu bile yanında kalmıyor. Her şeyi yakıp yıkmadan önce biraz böyle bakmak lazım ilişkilere.
O STRESLİ SÜRECİ YARA ALMADAN ATLATTIK
Düğün süreci çok streslidir, çiftler arasında gerginlikler de olabilir. Siz öyle gerginlikler yaşadınız mı?
- Yusuf ile hiçbir zaman bariz bir tartışmamız olmamıştır. Her ikimiz de nerede durmamız gerektiğini biliriz. Birbirimizi iyi idare edebildiğimiz, dengeyi iyi kurduğumuz için evlenmeye karar verdik zaten. Yara almadan atlattık o süreci.