Güncelleme Tarihi:
2008 yılında bir yıllık eşi Tunç Nazikoğlu’dan boşanan sunucu, “Evliliğim belki bir yıl sürdü ama benim hiçbir zaman evlilik kurumuyla ilgili bir derdim olmadı. 2 yıllık bir beraberliğim var şimdi. ılişkimiz evliliğe doğru gidiyor. Daha emin adımlarla ve önceki hataları tekrarlamamak suretiyle yaşıyorum bunu” diyor.
TRT Haber’de “Sağlıklı Günler” adlı bir sağlık programı sunuyorsunuz. Mankenliğin ardından uzun yıllar televizyon ekranlarında sunuculuk yaptınız. Sağlık programı sunmak diğer programlarla kıyasladığınızda uzmanlık gerektiriyor mu?
- “Sağlıklı Günler” programına iki yılı aşkın bir süredir devam ediyoruz. Daha önce sağlık programı sunmamıştım. Teklif geldiğinde ise tereddüt etmedim. Programın yapımcısı Özlem Özdemir beni toplantıya çağırdığında gördüm ki bu ekip beni doğru yönlendirir ve bu işin altından kalkarım. Tabii şimdi baksanız ilk programla bugün arasında dağlar kadar fark var, hakimiyet bambaşka. Ayrıca her gün işlediğimiz konuya çalışıyorum. Bu yüzden artık sağlık konularına karşı bir kulak dolgunluğum var.
Bir röportajınızda, “Televizyon programları konusunda daha iştahlıyım, TV dizilerinde ise biraz daha seçiciyim” dediniz. Neden?
- Ben programcılığı çok seviyorum. Canlı yayın aşığı bir insanım bu yüzden bir program oluşmaya başladığında ben de iştahlanıyorum ama dizi daha çok enerji gerektiren bir iş. O enerjiyi harcamaya değecek bir proje geldiğinde teklifi kabul etmeyi tabii ki düşünürüm. Ama özellikle bir-iki yıldır herkes dizi yapıyor. Kapınızın önünden geçen adam yapımcıyım diyor, en iddialı projeler bitiveriyor. Bu hızlı tüketme işi de beni biraz korkutuyor açıkçası. Çünkü çok emek veriyorsunuz ve biletiniz birinci bölümde kesiliyor. Hiç adil değil ama ne yazık ki böyle.
Peki şu sıralarda yeni bir dizi veya film projesi var mı?
- “Sağlıklı Günler” hafta içi beş gün tam gaz devam ediyor. Dizi ve film ayağında Tümay Özokur’la birlikte hareket ediyoruz. Bana gelen projeleri de onunla değerlendiriyoruz zaman zaman toplantılar yapıyoruz. “Sıla” dizisinden sonra arayı ben de çok açtım ama özlemedim de değil. Muhtemelen birkaç ay içinde bir işe başlayacağım ya da başka televizyon programı var, onu değerlendireceğim. Bu programda yine canlı yayın ve gündüz kuşağı olacak. Ve onu kabul edersem yine diziye fırsat kalmayacak.
CANLI YAYINDA BOĞULMA TEHLİKESİ
Sunuculukta özellikle canlı yayında başınıza gelen en ilginç olay neydi?
- “şahane Pazar” programında, suda nefessiz kalma yarışması yapıyorduk, ödülü de bir kayıktı. Canlı yayında bir kişi daha önceki yarışmacının rekorunu kırmak ve ödülü kazanmak uğruna büyük cam fanusun içine dalgıç kıyafetiyle derin bir nefes alıp girdi. Rekor da üç dakika falandı. Adam üç dakika olan rekoru kırdı ama fanustan çıkmadı. Beş dakika sonunda adamın ağzından salyalar çıkmaya başladığını gördüm. Adam beynine oksijen gitmediği için bayıldı. “Ay bayıldı galiba” dememle yayını kestik. Bütün set ekibi karga tulumba çıkardık adamı. Ambulansla hastaneye götürdük ve neyse ki kurtardık adamı. O günden sonra da profesyonel bir dalgıç gözetiminde yaptık yarışmayı ödümüz kopa kopa.
Kısa süreli bir evlilik sonrası ayrıldınız. Evlilik konusundaki görüşleriniz neler?
- 2008 Temmuz’unda evliliğimi bitirdim ve adliyeden çıktığım an yeniden evleneceğim adamı bulmaya koyuldum. Korkunç bir evlilik bitirip böyle hisseden bir insan olarak tarihe geçtim herhalde. (Gülüyor.) Evet evliliğim belki bir yıl sürdü ama benim hiçbir zaman evlilik kurumuyla ilgili bir derdim olmadı. Evlilik dünyanın en güzel şeyi ve bir aile olabilmek hayatta yaşayabileceğiniz en büyük gerçeklik. Hayatın gerçek mutluluğu, huzuru ve keyfi de o yuvanın içinde.
HADDİMİ BİLİRİM
Sevgiliniz var mı?
- Evet, 2 yıllık bir beraberliğim var. ılişkimiz evliliğe doğru gidiyor. Daha emin adımlarla ve önceki hatalardan ders alıp onları tekrarlamamak suretiyle yaşıyorum bunu.
Çocuk sahibi olmayı istiyor musunuz?
Evet. Hayattaki gerçeklik aile gerisi hikaye dedik ya, hayatı yüklenmek için bir ortak seçtiğinizde kendinize, ondan bir çocuk sahibi olmak müthiş bir duygu olsa gerek. Daha da büyüyerek çoğalarak yaşamı anlamlandırmak.
Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde düzenlenen bir festival açılışında tatsız bir olay yaşadınız. “şehit kanı döken kardeşlerimiz için 1 dakika saygı duruşu” cümleniz basında oldukça geniş yer buldu. Siz kendinizi savundunuz ve yanlış anlaşıldığınızı söylediniz. Bu konuda görüşlerinizi alabilir miyiz?
- Bu konu belki de meslek hayatımda beni en fazla üzen olaydır. Ben hiçbir zaman ağzından çıkanı kulağı duymayan bir sunucu olmadım, olamam da. Bu işi bana öğretenlere sorumluyum en başta, ülke olarak o kadar enteresan bir süreç yaşıyoruz ki, cümleler alınıp her yere çekilebiliyor. Masumane cümleler masaya yatırılıp acaba bu mu kastedildi diye deşiliyor. O gün ben o konuşmayı yaparken orada 100’e yakın gazeteci vardı ve aralarından sadece biri bunu bu şekilde haber yaptı. Ve yapan da dağıtım yapan ajanslardan biriydi. Böyle yansıttığı içinde bir anda çığ gibi büyüdü, ana haberlere taşındı mesele.
Ben siyasetçi değilim haddimi bilirim. Hepsini Allah’a havale ettim.
2011’DE EVLENİP ÇOCUK YAPACAĞIM
İpek Tanrıyar’ın 2011 yılı ve sonrası için kariyer planında neler var? Bizlerle paylaşır mısınız?
- 2011 yılında yaptığım programdan bir kitap derlemek istiyorum. Aslında bu fikir kafamda yeni oluştu ve kimsenin de haberi yok eğer bilgileri paylaşmama izin çıkarsa bunu yapmak istiyorum. Yarım kalmış hatta yılan hikayesi olmuş bir kitabım daha var onu hızlandıracağım. Bir de evleneceğim ve çocuklar doğuracağım. Eğer vaktim olursa onları kimseye bırakmayacağım ama işimden de kopmayıp insanlığa faydalı olmaya çalışacağım. Çok ama çok çalışıp meslekten emekli olduğumda da beni idame ettirecek parayı ayırıp çocuklarıma 5 kuruş bırakmadan ülkemin çocuklarına bir okul bırakacağım.