Evlenmeyi ben teklif ettim

Güncelleme Tarihi:

Evlenmeyi ben teklif ettim
Oluşturulma Tarihi: Şubat 22, 1999 00:00

Haberin Devamı

Demet Akbağ, çağdaş Türk tiyatrosunun en beğenilen sanatçılarından biri. Japon yemekleri tutkunu olan Demet Akbağ, suskunluğunu ilk kez Hürriyet'e bozdu. Ünlü sanatçı, toplumdaki erozyon ve yozlaşmadan yana çok dertli. Medya ve sanat dünyasında ‘‘sanat’’ adına yapılanlar ise onda büyük öfke uyandırıyor. Demet, ‘‘Bütün bunlardan kaçıp bir kulübede yaşamak isteyecek kadar bıktım‘‘ diye konuşuyor.

Swissotel'in dünyaca ünlü Japon restoranı ‘‘Miyako’’da konuşuyoruz, Japon giysili kadınla. Bir bakıyorum panter, bir bakıyorum kelebek. Ama gözlerinde çakan şimşekler, yüzündeki doğal gülümsemeyi silemiyor. Tahta çubukları sıkıca tutup jumbo karidesin belinden şöyle bir kavrıyor. Tam ağzına götürecekken birden vazgeçip sesini yükseltiyor:

- En sevdiğim tartışma programlarına bile tahammül edemiyorum artık. Her taraf cadı kazanı gibi. Bir gün evdeki televizyonu pencereden fırlatıp atacağım. Birkaç yıl önceye kadar Türk insanının medeni cesaretinin olmadığından yakınırdık. Girişken olmadığını, tepki vermediğini söylerdik. Şimdi herkeste bir yırtma durumu var. Acaba nasıl yırtarız Türk vatandaşı olarak? TV'de insanlar birbirine düşürülüyor, gerçek sanatçılar vatandaşın gözünde küçültülüyor. Çok düzeysiz tartışmalarla birbirlerine giriyorlar. Sanatçının farklı bir yerde olması, gizemi kalmadı bu programlar yüzünden. Artık memleketimizde herkes ünlü. Sanatçılar da, halkımız da yaptıklarından utanmıyor. Kimileri bu işi o kadar ucuzlatıp kendi branşları olmayan işleri çok kolay becerdiler. Halkımız da ‘Türkücü, manken oynuyor, ben niye oynamayayım' dedi. Bence vatandaş haklı. Hani konuşma gerektirmese, bunlar tiyatro sahnesine de çıkacaklar. Tiyatroda yeşil gözlere zum yapmakla iş bitmiyor. Buralardan kaçıp küçücük bir kulübede yaşamak isteyecek kadar bıktım.

BABASIZ BÜYÜDÜM

Karşımda oturan Japon giysili kadın, Demet Akbağ. Usta sanatçı, aynı zamanda Japon yemekleri tutkunu. Swissotel'in sempatik Genel Müdür Yardımcısı Gerhard Struger bunu duyunca, çağırdı Elif Duru'yu ve açtırdı ‘‘Miyako’’nun bir salonunu. Sushi'ler, Tempura'lar, Sake'ler arasında, fırtınalarla dolu yüreğini açtı Demet ‘‘usta’’...

- Aslında içi dışı bir insanım. Ailenin en büyük çocuğu benim. Çok mutlu bir çocukluğum olmadı. En mutlu dönemim babaannemle birlikte olduğum yıllardı. Orta halli bir aileydik, her şeyimiz idareliydi. Baba sevgisinden mahrum büyüdüm. Annemle babam ayrıldıklarında ben 14 yaşındaydım, anneme daha yakın oldum. Ama şimdi babam çok değişti, beni on kilometreden görünce ağlıyor.

Biz Demet'i çok komik buluyoruz ama o aynı fikirde mi?

- Evet, kendimi komik buluyorum. En komikmiş gibi yapmadığım anlarda çok iyi komik oluyorum. Bunun için oynadığımı hissetmemem lazım. Metindeki espri bana bile ilk defa duyuyormuşum gibi geliyorsa komik olmuşum demektir. Eskiden TV'de yaptığım şeyleri hiç izlemezdim, şimdi kaçırmıyorum. Böylece kendimce beğenmediğim mimikleri yakalayıp tekrar etmiyorum.

Kimleri beğendiği de merak edilir elbette.

- Aktör olarak Şener Şen'i çok beğenirim. Onu izlerken hem gülerim, hem hüzünlenirim. Cem Yılmaz, insanlara televizyondan ulaşmadan şöhret olan tek örnek. Hem üstün zekálı, hem de üstün yetenekli. Ama şöyle bir zararı olmadı değil; ‘‘Benim neyim eksik’’ diyen birçok insan çıktı ortaya. Herkes traverten değil; Cem bence bir Pamukkale ama, ortalık kireçten geçilmiyor. Mehmet Ali Erbil de inanılmaz sempatik bir adam. Hatasını bile bu kadar sevimli hale getirebilen insan azdır. Pratik zekásını sempatikliğiyle birleştiriyor. Mehmet Ali de çok özel insanlardan biri.

Tüm ünlü güldürü ustalarının içinde derin hüzünler vardır, palyaço misali.

- Ben çok uç noktalarda yaşayabiliyorum. Çok sinirliyken hemen geçiveriyor, kahkaha atıyorum. Hüzünlü bir kadınım, üstelik son zamanlarda çok ağlar oldum. Artık genç değilim, yaşım 38 oldu. Kırılgan bir yapıya sahibim.

7 YILLIK BERABERLİK

Demet Akbağ'ın yaşamında Oktay Kaynarca'nın çok özel bir yeri olmalı.

- Oktay'la 7 yıllık beraberliğimde çok acı da çektim, çok güzellik de yaşadım. Eğer o güzelliği yaşamak adına o acı çekilecekse, onun acısı da güzel. Oktay'ın da beni çok sevdiğine inanıyorum. İlişkilerimi uzun süreli yaşıyorum, ayran gönüllü değilim. İki evlilik yaptım ama olmadı. Evlilikte çok özverili davranıyorum, kurtarmaya çalışıyorum bazı şeyleri, ama sanıyorum zor olan benim. Bana uyum sağlamak ve adapte olmak kolay değil. İlk evliliğimi 22 yaşımda gerçekten aşık olduğum bir insanla çok isteyerek ve severek yaptım. İskender adlı bir muhasebeciydi. İki yıl flört ettik, dört yıl da evli kaldık. Ona evlenmeyi ben teklif ettim. İkinci evliliğim ise aklımda bile yoktu. Oktay'dan ayrıldıktan sonra İzmir turnesindeki o karmaşık günlerde Bodrum'da yıldırım gibi evlendim. Böylelikle Oktay da artık benden ümidini kesecekti. Çünkü beraberliğimizin yürümeyeceğini bile bile ısrar ediyordu. Ama bu evliliğim sekiz ay sürdü. Yener bey, evlenmeye nasıl karar verdim anlamıyorum, ayrılmaya nasıl karar verdim onu da anlamıyorum.

Hala Kaynarca'yı seviyor gibi geldi bana.

- Yok, hayır artık bitti, ama gerçekten çok sevmiştim. Kuliste gözyaşlarımı silip üzerine makyaj yapıp sahneye çıktığım oldu. Bir keresinde perde arasında bayıldım kuliste. Midemin iki yerinde nurtopu gibi ülserlerim var, o günlerden kalma. Şimdi iki yıldır Zafer'le beraberim, çok mutluyum, çok seviyorum hatta ona bir mucize diye bakıyorum.

Demet, şimdilerde BKM'de ateşböceği arıyor ‘‘Gülseren’’ adıyla. Mesleğinin doruklarına çıkıp, ayakta alkışlanıyor her gece. Hem güldürüyor, hem ağlatıyor, tıpkı hayranı olduğu Shirley McLaine gibi.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!