Güncelleme Tarihi:
- İki hafta önce ikinci kez nikah masasına oturdunuz. Bülent Özyürük’ü ne zamandır tanıyorsunuz?
GÜNGÖR BAYRAK: Zaten 20 seneden uzun zamandır tanışıyorduk ve ciddi bir arkadaşlığımız vardı. Bülent, eşiyle yeni evlenmişti tanıştığımızda. Eşi ve Bülent tekstille uğraşırdı. Ailecek görüşüyor ve birbirimizi dost olarak seviyorduk. Ama aşk aklımın ucundan geçmezdi.
- Peki arkadaşlık ne zaman aşka dönüştü?
BÜLENT ÖZYÜRÜK: Belki her zaman Güngör’e aşıktım! Ama ikimiz de evliyken sadece arkadaştık.
GÜNGÖR BAYRAK: Eşlerimizi kaybettikten sonra o yakınlık, sevgi ve güvenden sonra oluştu. Uzun zamandır flört ediyoruz. Aramızda da, bu işe bir nokta koyalım diye konuşuyorduk.
- Evlenme teklifi nasıl geldi?
GÜNGÖR BAYRAK: Birkaç aydır konuşuluyordu ama sürekli seyahatler vardı. Gelinlik provasına falan gidiyordum. Bir gün “Sen bana resmi bir evlenme teklifinde bulunmadın” dedim. Hemen evdeki güllerden bir tane kaptı, dizinin üstüne çöktü ve “Benimle evlenir misin?” dedi. Ben nikah masasına kadar da “evet” demedim.
- Romantik bir çift misiniz?
GÜNGÖR BAYRAK: Romantik ve realist olabiliyoruz. Tansiyon yükseldiğinde bir taraf konuştuğunda diğer taraf susuyor ve uzatmıyor.
- Birbirinizi nasıl anlatırsınız?
GÜNGÖR BAYRAK: Çok hareketli, dürüst ve eğlenceli. Yakınlaşmamızda eğlenceli olmasının da etkisi var.
BÜLENT ÖZYÜRÜK: Dürüst ve dobra bir kadın. İçinin güzelliği dışına vurmuş.
- 50 yaş üstünde aşk nasıl yaşanıyor?
GÜNGÖR BAYRAK: Çok güçlü. Çünkü herkes ne istediğini biliyor. Kariyer yapılmış, çocuklar büyütülmüş... Ömrümüzün sonuna kadar gideceğini düşünüyorum.
BÜLENT ÖZYÜRÜK: Aşkın yaşı yok. Örneğin ona her zaman kırmızı güller hediye ederim.
- Peki Bülent Bey siz ne iş yapıyorsunuz?
BÜLENT ÖZYÜRÜK: 40 yıldır Fransa’dayım. Büyük mağazalara tekstil ürünleri ithal ediyordum. 1996’da işi bıraktım. Lakabım Parisli Bülent. Şimdi ayın yarısı Paris’te, yarısı İstanbul’da geçiyor.
ALTI AYLIKKEN BAŞKA AİLEYE VERİLDİM
- “Güngör ikinci kez Güngördü” dendi. Gerçekten adınız gibi mi yaşadınız?
- İlk defa ismimin anlamı doğru kullanılıyor. Bir adım Şerife. “Bu kız kadersiz doğdu” deyip, gün görsün diyerek ‘Güngör’ü de koydular.
- Size ‘Konyalı Şerife’ diyorlar. Ünlü olunca sahne adınız Güngör oldu sanıyordum...
- Hiç alakası yok. Altı aylıkken Güngör ismi verildi.
- Bu yaşayacaklarınız aklınıza gelir miydi?
- Hiçbir zaman düşünmedim. Ailevi problemlerimden dolayı yatılı okula gittim. Öğretmen okulunun yatılısına gidiyordum. Sonra Hacettepe’nin hemşirelik okulunu kazandım. Ardından tiyatro başladı. Mankenlik, oyunculuk aklımda yoktu. Hatta evlilik hiç düşünmezdim.
- Neden?
- Ayrılmış bir çiftin çocuğu olarak altı aylıkken başka bir aileye verilmişim. Evlilikler hep ayrılıkla biter diye düşünürdüm.
- Biyolojik babanızla 13 yaşında tanışmışsınız...
- Annem, babam ve babamın ikinci eşiyle 13 yaşımda tanıştım. Resmi olarak evlat verilmediğim için öz babamın yanına gitmem gerekiyordu. Evlat verildiğim aile vefat etti, çok kısa süre yatılı okuldayken görüşebildik. Annem hayatta ve görüşüyoruz. Babam öldü. Üvey annemle görüşmüyoruz.
LEYDİLİK HER KADINA YAKIŞIR
- İlk eşiniz Sir unvanlı Haovari Berichi’den dolayı ‘Leydi’ unvanınız var. Leydi olmanın kuralları var mıdır?
- Sir ile evlenirseniz leydi olursunuz. Ben bir kralla evlenseydim prenses olacaktım. Leydilik aslında herkesin olması gereken, kadınlara yakışan bir şey.
- Bir dönemin en seksi kadınısınız ve fotoğraflarınız var. Yine öyle pozlar vermenizi isteseler...
- Çok iyi bir para verirlerse ve fotoğrafları ben seçersem tabii yaparım (Gülüyor).
- Peki sosyal işler yapıyor musunuz?
- Evet. Örneğin bir anaokulu yapmayı planlıyorum. Ayrıca Bülent Bey de sosyal sorumluluk projelerine dahil oluyor. Şimdiye kadar iki okul ve bir kız yurdu yaptırdı.
YAZILANLARIN EKSİĞİ VAR FAZLASI YOK
- Gazetelerde yazan düğün hediyeleri “Bir yat, Bodrum’da, Büyükçekmece’de ve Ulus’ta bir ev, yalı dairesi”... Bunları siz mi talep ettiniz?
- Evet bunlar doğru. Ama bir eksik var, Paris’te bir işyeri. Hayır, asla ben talep etmedim.
- Bülent Bey’in çocukları bu hediyelere kızmadı mı?
- Bülent Bey’in ilk ve ikinci eşinden birer kız ve oğlu var. Hepsi Fransa’da yaşıyor. Hepsinin zaten her şeyi var. Çocuklarıyla tanışıyorum. Özellikle iki küçük çocuğu benim çocuğumla arkadaş.
- Evlilik sözleşmesi yaptınız mı?
- Bu hediyeler birer iltifat olabilir ama hayat standardımı yükseltecek bir şey değil. Zaten Allah’a şükür rahat ve keyifli bir hayatımız var. Sözleşme gibi bir şey yok. Mal varlığım bana ve oğluma iyi bir hayat yaşatacak seviyede. Ama oğlum Tarık Murat benim mal varlığımı bilmez. ABD’de hem çalışıp okuyor.
- Düğünde taktığınız 380 pırlanta taşlı bileklik gerçek mi?
- Gerçek tabii. İlk eşimin hediyesi. Bülent Bey bana zümrüt bir yüzük hediye etti. Ama gelinliğime uymadığı için onu takamadım.
- Kadınların derdi doğru eşi bulamamak. Sizin sırrınız ne?
- Birincisi çok dürüst bir insanım. Dobrayım, yalan dolan bilmem. Terbiyeli ve saygılıyım. Bunlar çok önemli. Her zaman zarif olmak gerekiyor. Bu kadınları ayrıcalıklı kılıyor.
- İki eşiniz de Fransa’dan...
- Bu tamamen tesadüf ama bir kültür var. Ben hep iş için Paris’e giderdim ve orada tanıştım.