Güncelleme Tarihi:
Mutfakla aranız nasıl?
- İş yoğunluğum nedeni mutfağı tek başıma idare edemiyorum, onun için yardım alıyorum. Ama elimi mutfaktan çekmem mümkün değil. Ne pişerse pişsin, benim verdiğim tarifler, usuller ve pişirme teknikleri kullanılıyor. Eğer fırsat bulursam ben de arada bir mutfağa giriyorum...
Lezzetli yemek pişirir misiniz?
- Öyle olduğunu söylerler ama ustalarla aşık atamam. Mutfağa girdiğimde basit malzemeleri nasıl lezzetlendireceğimi düşünürüm. Yani bir nevi keşif yolculuğuna çıkarım.
Yemek yaparken nelere dikkat edersiniz?
- Önce temizliğine. Organik ve taze malzemeler benim için çok önemli. Alabileceğim en kaliteli ve lezzetli ürünlere öncelik veririm. Bunun için semt pazarları, marketlerden daha çok seçenek sunar. Pişirme metotları da sağlık için çok önemli.
Az yağlı ama lezzetli yemeği pişirmeyi nasıl beceriyorsunuz?
- Yağ, bir yemeğe lezzet katan öğelerden yalnızca biri. Yağı azaltabilir ya da yemekten tamamen çıkarabilirsiniz. Onun yerini tutabilecek sağlıklı bir bileşen koymalısınız. Örneğin, yağsız bir tavuk göğsüne beşamel sos yapmak yerine; limon, kekik, tuz, karabiber, kırmızı biber ve hardaldan oluşan daha hafif bir sos hazırlayabilir ve afiyetle yiyebilirsiniz.
Evinizde de yemek konusunda kısıtlamalar uyguluyor musunuz?
- Kısıtlama sözcüğünün yerine ilkeler diyelim... Örneğin, evde pişirilen bir yemekte, yemeğe giren malzeme yağda kavrulmaz. Organik olmayan malzeme sofraya asla konmaz. Şerbetli tatlılar, hamur işleri mutfağa çok ama çok nadir alınır. Meyveler yemekten iki saat sonra servis edilir. Uyumadan önce herkes bir çay bardağı kefir içer. Kurallar bunlar...
Aileniz yemeklerinizi seviyor mu?
- Çocuklarım yaşça büyük olduğu için onlarla bir araya geldiğimiz zamanlarda yediğimiz yemeği iyi ya da kötü diye değerlendirmektense; zevkli, sohbetli, neşeli diye değerlendirmeyi; yemek saatlerinde özlem gidermeyi tercih ediyoruz.
Evinize gelen konuklarınıza da sağlıklı yemekler mi ikram ediyorsunuz?
- Evet kesinlikle. Onun için bana yemeğe gelenler aç kalma korkusundan önden bir şeyler atıştırıp geliyorlar. Ama herkesin beğenisine hitap eden sürprizlerim de oluyor. Mesela kepekli undan açtığım yufkayla yaptığım mantıya, yine yaptığım aşureye herkes hem bayılıyor, hem şaşırıyor.
BEDENİM BOYUMA UYGUN
Diyet uzmanısınız ama sıfır beden değilsiniz. Bilinçli olarak mı bu kiloda kalıyorsunuz?
- Boyu 1.70 olan bir insan için 36 beden ideal bir sınır. Bu sınırın aşağısı, yani sıfır beden benim boyumdaki, yaşımdaki ve kriterlerimdeki insanlar için tehlikeli.
Siz de arada bir diyet yapıyor musunuz?
- Ben, ‘diyet’ sözcüğüne inanmıyorum. Vücudum için gerekli olan besinleri gerekli olan miktarlarda alıyorum. Böylelikle arzu ettiğim kiloda kalabiliyorum. Şimdiye dek, kilom yüzünden asla güçten düşmedim, asla hasta olmadım ya da örneğin asla tıkanıp, hareketimi kısıtlayacak denli kilo almadım. Bu, sağlıklı olduğum müddetçe hiç değişmeyecek. Yani İskender kebap yediğimde, pidelerini ayıklamaya ve tereyağın ölçüsünü azaltmaya hep yaptığım gibi devam edeceğim. Yatmadan önce daima kefirimi içeceğim. Üç litre su içmediğim gün, bunun eksikliğini daima hissedeceğim. Bu benim yaşam tarzım.
Kimse görmeden kaçamak yaptığınız oluyor mu?
- Kendimi kontrol edebilmem için, yabancı gözlerin sınırlamalarına pek ihtiyaç duymadım. Evde nasıl besleniyorsam, dışarıda da bunu sürdürmeye çalışıyorum. Eğer canım bir şey istiyorsa, kendime uygun olan şekilde, nerede ve nasıl olursa olsun onu yiyorum. Asla kendime kulaklarımı tıkamam.
Lokantaya gittiğinizde ne yediğinizi kontrol eden bakışlar sizi rahatsız ediyor mu?
- Bilmem... Ben yemek yerken, çevresini seyreden biri değilimdir. Beni seyredenleri pek fark etmem. Ama çok fazla masama gelip, soru soran oluyor. Ben de onlara, “Keyfinize bakın, dert etmeden yiyin, hayat çok kısa zevkini çıkarın” diyorum. Mutlu mesut masalarına dönüyorlar.
DÖRT KİLO ERİK YEDİM HASTANELİK OLDUM
Küçükken iştahlı bir çocuk muydunuz?
- Anneannem bana yedirebilmek için çeşitli oyunlar icat edermiş. Yani bir iki saat uğraşırmış. O yılları hayal meyal hatırlıyorum. Ben nazlandıkça anneannem, “Hayatın boyunca yemekle uğraşırsın inşallah” diye beddua ederdi. Bu beddualar sanırım fazlasıyla tuttu.
Annenizin mutfağından neler hatırlıyorsunuz?
- Biz geniş bir aileydik. Üstelik misafir ağırlamayı da severlerdi. Yani buzdolabında her an yedek yemek bulunurdu. Ama anneannemin mutfağı bana daha fazla şey çağrıştırır. Porselen takımları, ütülü masa örtüleri, katiyen değişmeyen sofra saatleri ve ailenin bir arada bulunma kaidesi... Asla eksik olmayan zeytinyağlı tabakları; ister bir kişi için hazırlansın isterse kalabalık konuklar için olsun salata tabakları daima sanat eseri gibi süslenirdi... Rumeli ve Osmanlı mutfağı anneannemin temel mönüsüydü. Hamur işlerine, tatlılar haricinde pek paye verilmezdi.
O dönemlerde en sevdiğiniz yemekler hangileriydi?
- Ben oldum olası, yoğurtla tüketebileceğim yemeklere karşı daha meyilliydim. Ekşi tatları da diğerlerinden bir gömlek daha çok severdim. Bu bakımdan etli semizotu benim halen daha yerine pek az şey koyabildiğim bir yemektir. Bir de yeşil eriği çok seviyorum. İlk hamileliğim sırasında dört kilo erik yiyip mide spazmı geçirmişim. Hastaneye zor yetiştirmişler.
AİLEMDEKİ GENETİK MİRAS GÖZÜMÜ KORKUTUYOR
Lezzetli şeyler neden kilo aldırır?
- Hayır, lezzetli şeyler kilo aldırmaz. Tabii eğer lezzet anlayışınızı yağlı, şekerli gıdalar ekseninde ya da ‘bol kepçe’ anlayışıyla şekillendirmezseniz.
İnsanlar hem yemek yiyip hem de manken gibi fit kalabilir mi?
- Sağlıklı ve fit bir insan; günde en az sekiz öğün yiyen; spor yapan bir kişidir. Fit kalmak içinde sağlıklı olma gerekliliğini barındırır çünkü. Az az sık sık yiyen, bol sıvı tüketen, hareket eden insan kilo alamaz zaten.
Rejim yapmak deyimi yanlış değil mi? İstenilen kiloya gelince yeniden kilo alma dönemi başlıyor.
- Yanlış tabii ki. Bu anlayış benim ve danışmanlarımın reddettiği bir şey. Bizde ‘sağlıklı beslenme’ vardır. Ve yalnızca elinizdeki listeyle değil, beslenmeye bakış açınızla ilgili bir durum. Üç-beş ay yapıp durmazsınız. Hayatınız boyunca besinlerle aranızda kurduğunuz ilişkiyi düzeltirsiniz.
Hiç yedikten sonra pişmanlık duyduğunuz oldu mu?
- Hayır, hiçbir zaman pişmanlık duyacağım yemekleri yemedim. Kendime dikkat etmemim nedeni fiziksel görünüm kaygıları değil. Ailemdeki genetik mirasın kötülüğü gözümü korkutuyor. Dedem şeker, büyükannem kalp hastasıydı. Annemde ve babamda hem şeker hem kalp hastalığı vardı. Onlar gibi olmamak için dikkat ediyorum.
FIRINLANMIŞ SEBZE ÇORBASI
Geçen gün, cafefernando.com adresinden bir tarif alıp uyguladım. Artık domates çorbalarımı ya da diğer sebze çorbalarımı bu metotla pişireceğim. Domatesleri, sarımsakları ve soğanları halkalar halinde kesiyor ve zeytinyağı, tuz, karabiber ve kekikle çeşnilendirerek fırına veriyorsunuz. Fırınlanmış sebzelerin tadı bir harika oluyor. Sonra tavuk ya da et suyunda bu sebzeleri blendırdan geçirerek eritiyorsunuz. Sonra da süzüyorsunuz. Ben de öyle yaptım. Bir dilim kıtır ekmek üzerine keçi peyniriyle servis edebilirsiniz, diyorlar. Sahiden harika oluyor.
ÖĞLELERİ İŞE YEMEK GÖTÜRÜYORUM
Günlük yemek programım mevsimlere, o günün ihtiyaçlarına ve sosyal vaziyetime göre değişiyor. Bir sabah, kepekli tostum ve söğüş salatamla güne merhaba derken ertesi sabah meyveli yulaf ezmesi tüketebiliyorum. Öğlen yemeklerinde evden iş yerine götürdüğüm sebze yemeğiyle yoğurt tercih ediyorum. Benim için ara öğünler de çok kıymetli. Kuru meyveler, yağlı tohum dediğimiz fındık, badem türü yemişler de tüketirim. Bitki çaylarım daima yanımdadır. Akşamları salata, çorba gibi yiyecekleri seviyorum. Eve geç geldiğim için bana kaybettiğim gücü geri verebilecek ve aynı zamanda beni ağırlaştırmayacak tabaklara ihtiyaç duyuyorum. Yemekten iki saat sonra mevsim meyveleri tüketirim. Birer porsiyon. Ve yatmadan önce muhakkak yağsız kefirimi içerim.