Evet yüzümü gerdirdim

Güncelleme Tarihi:

Evet yüzümü gerdirdim
Oluşturulma Tarihi: Mart 15, 2010 00:00

“Eyyvah Eyvah”ta Ata Demirer’le kamera karşısına geçen ve bir bar şarkıcısını canlandıran Demet Akbağ, şu sıralar hem o filmdeki Firuzan karakteriyle hem de gala gecesi dikkat çeken estetik operasyonlarıyla konuşuluyor. Estetik operasyon geçirdiğini inkar etmeyen ve “Evet, yüzümü gerdirdim” diyor.

Haberin Devamı

İŞTE ESTETİKLİ DEMET AKBAĞ (FOTO-GALERİ)   

*  Ata (Demirer) “Firuzan” teklifini size getireceği zaman çok tedirgin olmuş. Çünkü senaryoyu beğenmeyeceğinizden korkuyormuş. Siz senaryoyu ilk okuduğunuzda ne düşündünüz?

- Hikayeyi çok naif ve samimi buldum. Çok sevdim... Ben senaryoyu okurken, önce karakterin seyirciyi şaşırtıp şaşırtmayacağına bakarım. Bir de daha önce canlandırdığım karakterlerle benzerlik taşıyıp taşımadığına... Bu senaryoyu okuduğumda da o tepkiyi verdim...

*  Firuzan’ı “Bir Demet Tiyatro”daki Züleyha’ya benzettiniz...               

- Evet ama Ata eve gelip öyle olmadığını anlattı bana... Züleyha daha erkeksi ve gerçek bir pavyon şarkıcısıydı. Bu kızımız biraz daha farklı. Ama sahiciliği ve biraz da o dayılığı içine koymak gerekiyordu. Piyasanın içinden bir kadın çünkü Firuzan da... Mesela ben “Manti” lafını bu film sayesinde öğrendim. Önce “Manti”nin yanlış yazıldığını sanıyordum, aslının “mantı” olduğunu zannettim. Zaten Almanya galasında da bu yüzden gülmekten yerlere düştük. Almanca çeviri yapmışlar filme. Altyazıda “manti”yi, tortellini diye çevirmişler. Onlar da öyle zannetmiş. Gülmekten öldük.
   
*  Ne anlama geliyormuş peki?      

- Argoda tatlı, şeker oğlan anlamına geliyormuş. Özetle, Firuzan’ın havası bambaşka. Lensleri var, saçı farklı. O dişleri de ben çok istedim.

*  Dişler konusunda Popstar Mehtap’tan mı esinlendiniz?       

- Evet... Onun bir soruya cevap verirken gülüşü, kendini eleştirmesi, kendiyle dalga geçmesi çok hoşuma gitti. Firuzan’da biraz Mehtap, biraz Seda Sayan (dobralığı, kendiyle dalga geçmesi), biraz Demet Akalın (bacakları) var. Ben sevmediğim kimsenin taklidini yapmam. O yüzden o hatunların hepsi Firüzan’da var.

ONUN PARANOYAK BİR DURUMU VAR

*  Peki hiç senaryoda müdahale ettiğiniz yerler oldu mu?


- Horoskop dergisi röportajı benim siparişim üzerine yazıldı ve o sahnenin hepsi doğaçlamadır. Risotto sahnesi, garsonla konuşma, hepsi orada gelişti. Bir de o sahnede Ata’nın olmasını istedim. Çünkü o zaman daha komik olurdu, ki oldu da. Onun dışında senaryoya ufak tefek müdahalelerim de oldu.

*  Ata bu müdahalelere açık mıydı?

- Ata, özgüveni sağlam, egosu az, kompleksiz ve çok saygılı bir çocuk. Akıllı da... Ben Firüzan portresi çizdikten sonra “şimdi hikaye başka türlü olacak” dedi. Benim seyirci kitlem ile onunki ilk kez bir araya gelecek. Bunu da düşündü. Filme mutlaka bir şeyler katacağımı düşündüğü için, ne dediysem, “Tamamdır abla, sen benim ustamsın” dedi.

*  Sette hiç gerildiğiniz anlar olmadı mı peki?

- Hayır, hiç olmadı ki olabilirdi de. Biz zamanında Yılmaz’la (Erdoğan) didişirdik mesela... Ama bu senaryo ona çok müsaade eden bir senaryo değil. Her sahnesi o kadar eğlenceli ki. Film alıyor, götürüyor. Ata’nın ilk gösterisinin adı “Tek Kişilik Dev Tadro”ydu. Ne kadar doğru bir isim bulduğunu bu filmde anladım. Bir kişiyle çalışıyorsun, arkanda 10 kişi konuşuyor. İnanılmaz eğlendik.

*  Siz birçok komedyenle çalıştınız. Ata’nın farklılığı nedir?

- Daha az ego... Beni dinlediğini gözlerinden anlıyorum. Aklına yatan bir fikir oldu mu, gözleri parladığıyla kalmıyor, teşekkür edip hemen ekibe dönüyor, “Bakın Demet Abla ne buldu” diye paylaşıyor. Bunu herkes yapmaz. Diğerlerinde de saygı, yetenek var ama ego başka bir şey.

*  Sizce Ata sinemada rüştünü ispat etti mi?

- Etti. Sadece gişe başarısından söz etmiyorum. Herkes filmi sevdi. İlk filmi böyleyse, bundan sonra tecrübesi katlanarak gidecektir.      

*  O çok duygusal biri ama, her an küsüp bırakabilir yani...

- Evet çok heyecanlı biri. “şöyle mi olacak, böyle mi olacak” diye yiyor kendini. Böyle bir paranoyak durumu var. Ancak haddini çok iyi biliyor. Bu heyecanıyla, korkularıyla devam etmeli. Yetenekli çünkü.

BİZİMKİ HEM YAYGIN HEM DE SAYGIN BİR İŞ

Haberin Devamı

*  “Recep İvedik” serisi üç kez rekor kırdı. O konuda ne diyeceksiniz?

- Birazcık kolaycılığa kaçtığımız doğrudur. Tüketim toplumu olduğumuz için bu sinemaya da, mizaha da yansıdı. Tüket at, tüket at, unut. Türkiye’de “çok”lar var. Ya çok ağlatacaksın, ya çok güldüreceksin. ıkisinin ortası olmayacaksın. Çok ağlatacaksın “Babam ve Oğlum” gibi, çok güldüreceksin “Recep ıvedik” gibi. Ortada oldun mu çok başka sanatsal kaygılar giriyor işin içine. Bu da seyircinin dikkatini çekmiyor. “Eyyvah Eyvah”, bir profesöre de hitap etti, bir çırağa da. Filmin kitlesi geniş. Hem yaygın, hem de saygın bir iş oldu. Çünkü yaygın işler gişe başarısı elde ediyor genelde, saygın işler çok izlenmiyor. “Eyyvah Eyvah” ikisini birden yakaladı. Bu, arşivimde gururla taşıyacağım bir iş oldu.

*  Konuşuyor musun Ata’yla, nasıl keyfi...

- Çok iyi. Gişeden de memnun. Ben her zaman seyircinin seyirciye bilet aldırdığına inanırım. “Eyyvah Eyvah” kulaktan kulağa yayılıyor. Filmi ikinci kez seyreden çok var. Uzun zamandır yaptığım hiçbir işle ilgili bu kadar tebrik telefonu, mail’i almadım. Sadece beni değil, ailemi bile arıyorlarmış. Açıkçası böyle bir sonuç beklemiyordum, çünkü kendi halinde tatlı bir şey yaptığıma inanıyordum. Nebil Özgentürk bana, “Sen Türkiye’nin en büyük kadın oyuncususun ve bu film, benim gördüğüm en iyi kalpli film” diye mesaj atmış. Bu lafı çok sevdim. ınsanlar artık iyi şeyler seyretmek istiyor, çünkü kötülük çok.

*  Demek ki Ata iyi kalpli filmler yapmaya devam edecek...

- Bence de. O yolunu bu yönde seçmeli.

*  Bence filmin ikincisi olmalı, sizce?

- Vallahi sokakta kimi görsem, “Kızı isteyeceksiniz değil mi?” diyor. ıkincisini yapmalı mı, bilmiyorum ki. Öyle bir şey yapmalıyız ki, ilkini aratmayacak kadar komik olmalı.

Haberin Devamı

YÜZ GERDİRME OPERASYONU GEÇİRDİM

Evet, ben bir estetik operasyonu geçirdim. Ama ne botoks yaptırdım ne de dolgu... Sadece yüz gerdirme operasyonuydu.
Gala gününden 7 hafta önce bu operasyona kalkıştım. Bu kadar geç iyileşeceğini tahmin etmedim. Doktor hatası bir durum da yok. Her şey başından beri biliniyordu. Biraz gözaltlarımda ödem söz konusu oldu.
Benim paniğim ve “Aman Allah’ım iş bu tarafa çok çekilirse, filmin üstüne geçerse” korkumdan dolayı da vücut o ödemi atamadı.
Yüzüm bir süre sonra eski halini alacak. Bunun garantisiyle bu işe giriştim. Örneklerini de çok gördüm. Neden bu işi yaptığıma gelince; mesleki doyumsuzluğumdan dolayı zamanı biraz geri almak istedim.
Ben daha güzel kadınlar oynamak istemiyorum, daha uzun süre iş yapmak istiyorum. O yüzden de zaman içinde makyajla, ışıkla yorgunlaşan ifademi, biraz daha dinamik hale getirdim, hepsi budur.

Evet yüzümü gerdirdim

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!