Evet desem assolisttim

Güncelleme Tarihi:

Evet desem assolisttim
Oluşturulma Tarihi: Nisan 21, 2014 04:33

Einstein “Önyargıyı parçalamak atomu parçalamaktan zordur” diyor ama o ezber bozuyor. Müzikseverler yaptıklarına şaşıra şaşıra CD’sini satın alıyor, internetten şarkısını indiriyor, klibiyle coşuyor. Altı yıllık aradan sonra “Çak Bir Selam” adlı şarkıyla sahalara dönen Ayşe Hatun Önal (38), ilk kez konuştu.

Haberin Devamı

“Günün birinde para verip Ayşe Hatun Önal CD’si alacağımı ya da internetten şarkısını indireceğimi söyleseler bir tarafımla gülerdim. Bana bunu da yaptırdın ya Ayşe Hatun Önal sana helal olsun.” Bu okuduğum cümlenin ana fikri sosyal medyada farklı kelimelerle tekrar tekrar yazılıp çiziliyor. Sanki hiç beklenmeyen bir şey yapmışsınız gibi bir durum var. Bu önyargının nedeni nedir?
- Modellikten şarkıcılığa geçmemle ilgili bir durum olabilir. Bir de bugüne kadar modellikten şarkıcılığa geçenler hiç benim gibi alternatif bir iş yapmadı. Ben de şarkıcı olmak istediğimde “A tamam seni assolist olarak çıkaralım” dediler. Ben “Hayır benim bestelerim var, söz yazıyorum, biraz farklı, önce dinleyin” deyince çok şaşırdılar.

Assolist mi? “Önyargılar ilk günden beri hayatımda var” diyorsunuz?
- Tabii tabii. Ama olsun varsın, itinayla önyargı yıkılır. İnsanları şaşırtmayı oldum olası severim. Önyargı, perspektif eksikliğinden kaynaklı bir taraf tutma biçimidir gibi geliyor bana. Gördüğünüzü istediğiniz gibi görmektir, yemeğin tadına bakmadan tuz atmak misali. Bu tuzağa zaman zaman hepimiz düşüyoruz. Kişiyi körleştirip ötekileştiriyor. Einstein “Önyargıyı parçalamak atomu parçalamaktan zordur” diyor ama ben ezber bozabiliyorum. Önceden yaratılmış engelleri yok etmek için taze ve güçlü bir rüzgâr gibi gelmek, sizden beklenilenin dışında davranmak ezberi bozmanın anahtarı bence.

Önyargılı olanlara karşı içinizde bir öfke biriktiriyor musunuz?
- Asla. Ben de herkes gibi önyargılıyım, o yüzden insanları suçlayamam. Gerçi ben bu güne kadar pek yanılmadım. Önyargılarımda hep haklı çıktım. Hislerim kuvvetlidir, şaşırmaz.

SEZEN AKSU MOTİVE ETTİ
İlk defa kendi besteniz olmayan bir şarkıyı seslendirdiniz. “Çak Bir Selam” sizce bu yazın şarkısı mı?

- İddialı laflar etmek istemiyorum ama ilk tepkiler gerçekten çok iyi. Benim alternatif tarzımın biraz dışında, daha pop, hatta marş gibi bir şarkı. Söyleyene kadar neler çektim bir bilseniz...

Nasıl?
- Şarkı, Onur Özdemir ve Alper Narman’a ait. Ben Onur’dan dinledim ve bayıldım. Şarkıyı aldım, eve gittim ve söyleyemedim. Çünkü çok dik, çünkü içinde sürekli inişler çıkışlar var. Bir de ben sürekli şarkı söyleyen biri değilim ki. Beş yılda bir benim bestelerim birikti deyip stüdyoya giriyorum sadece. Beş yılda hepi topu iki gün çalışıyor ses tellerim. Alper ve Onur çok desteklediler, “Senin söyleyemeyeceğin şarkı yok” dediler, aldım gazı, çalıştım da çalıştım. Stüdyoya girmeden önce de Sezen Aksu’yla karşılaştım. O da çok motive etti. Kendine güvenmeye başlayınca içindeki cevheri çıkarmaya başlıyorsun. Bu şarkı sayesinde sesim yarım oktav yükseldi. Hiç olmayacak şarkılara bile artık “Ben söylerim” diyorum. Konuşmam bile düzeldi. Eskiden tek ton, kelimeleri yutarak, çok hızlı konuşuyormuşum meğer.

Peki, o zaman biraz daha başa dönelim. Müzik sizin hayatınızda ne kadar zamandır var?
- Ortaokul son, lise bir falan... Besteler yapar, çalınmasın diye yaşım tutmadığı için annemle notere onaylatmaya götürürdüm.

İlk şarkınızı hangi duyguyla yazmıştınız?

- Kıskançlıktan... Şaka bir yana gerçekten birinin bestesini çok sevmiştim ve ben de yapabilir miyim diye deneyerek başlamıştım. Hoşuma giden bir tını duyduğumda beste yapma durumuna geçiyorum. Bir anda dökülüyor ağzımdan. Bende mantıktan ziyade duygular ağır basıyor, bu yüzden yazmaya meyilliyim. Şarkı yazmak, kendini ifade etmenin en güzel hallerinden biri.

FELSEFEM MİNİMUM İNSAN, MAKSİMUM DOĞA
Adanalısın...

- Evet, babam ziraat mühendisi, annem ev hanımı. Adanalıyım, bu yüzden içim dışarı taşar. Enerjim hep yüksektir. Detaycıyım, takıntılıyım. Ben dördüncü çocuk olduğum için annem beni fazla serbest bırakmış, hiç kodlamamış. Şımarık büyüdüm, mütevazı olmayı sonra öğrendim. Çocukken kendimi periler ülkesinde zannediyordum.

Günlük hayatınız nasıl?

- Kandilli’de izole bir hayat yaşıyorum. Bol bol seyahat ediyorum. Nereye dersen giderim. Olduğu mekândan dışarı çıkmak insana çok iyi geliyor. Aslan burcu olduğum için rahatıma çok düşkünüm. Sosyal hayatın içinde aktif olmayı sevmiyorum, “minimum insan maksimum doğa” felsefem. İş hayatında o kadar sosyaliz ki, özel hayatta izole olmak en iyisi. Sürekli kalabalıklar içinde olmak yoğun bir enerji alışverişinden dolayı kişide tükenmişlik hissiyatına sebep oluyor bence. Sakin insanlar, sakin ortamlar ve sessizliğin tadı, hayat bu. Okumayı seviyorum, bakış açımı değiştirmek, değişime ayak uydurmak, motivasyonumu yükseltmek için. Mesela Osho’yu okumayı hep sevmişimdir, hayatı yorumlayış şekli bana her zaman etkileyici ve kural dışı gelmiştir.

HİSSEDİYORUM AŞK GELİYOR!
Peki aşk? Aşk tanımınız nedir?

- Aşkı tohuma benzetirim ben. Tohumun yeşermesi için suya, toprağa, güneşe ihtiyacı vardır. Anlayış, şefkat ve kıymet bilmek de aşkı aşk yapar, hayatınızda kalıcı olmasını sağlar. Biriyle aynı zevklere sahip olmak, aynı şeyleri yapmaktan mutlu olmak, kendine yakın hissetmek, hayatı onunla dolu dolu yaşamak... Bu, müthiş bir durum. Şu an bunları yaşadığım, beni bu şekilde etkileyen, bende bu duyguları uyandıran biri yok ama hissediyorum, eli kulağında, geliyor.

Evlilik insanı mısınız?

- Evliliği olabildiğince geç yapma taraftarı oldum her zaman. Erkenden evlenmek ve çocuk yapmak benim mantığıma uymuyor. Çocuk istiyorsam, sindire sindire karar vermem lazım, uzun uzun düşünmem lazım.

Çocuk istiyor musunuz?

- Vallahi hava durumu gibiyim. Şimdi sana yalan söylemeyeceğim. Bir gün çok istiyorum, bir gün istemiyorum, bir gün az istiyorum. Bence ben üzerine fazla düşünmezsem çocuk yapabilirim. Hiç yapmayabilirim de, yapabilirim de. Şu an bilmiyorum. Kaderimde varsa, olması gereken saatte olur.

BURASI, KAHIR ÇEKEN TOPLUMLARIN SINIR KAPISI
Türkçe müzik dinliyor musunuz?

- Geçenlerde ilk kez İrem Derici indirdim. Bayıldım. Gece grubunu ve Sıla’yı da beğenerek dinliyorum. Ama genelde evde ve arabana Lunch FM açık olur, sözsüz ritimler dinlerim. Çok kahırlı şeyleri dinleyemiyorum, ruhum daralıyor.

Ülkenin ekstra kahra ihtiyacı yok zaten...
- Benim çalıştığım şaman bir hocam vardı. Derdi ki; “Her şehrin, her ülkenin kendi hafızası vardır, biz doğarken bu toprakların enerjisiyle doğduk.” Kabul edelim, Türkiye böyle bir ülke. İleri gittik, geri gittik diye düşünmenin alemi yok. Burası kahır çeken toplumlarım sınır kapısı... Ama ben ülkemi de, ülkemin insanlarını da çok seviyorum. İçimizdeki tek bir günahsız için bile Tanrı’nın her şeyi a’dan z’ye değiştireceğine inanıyorum ben.

20 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?
- Evimde görüyorum... Benden bir Ajda çıkmaz. Evimde kocamın beynini yerken görüyorum kendimi!

Erkekleri korkutmayın isterseniz...
- Evet, pardon. Senaryoyu baştan alıyorum; Kocamın dizine huzurla başımı yaslamışım, o saçlarımı okşuyor ve bana “20 senedir seni ne kadar çok seviyorum biliyor musun” diyor. (Gülüyor)

Haberin Devamı

GÜZELLİĞİN İLACI MUTLULUK
Hayatım boyunca diyet yapmadım. Gördüğün gibi bir yandan makarna yiyip normal kola içiyorum, bir yandan da röportaj yapıyoruz. Elimden geldiği kadar spor yapmaya çalışıyorum. Ama güzelliğin tek ilacının mutluluk olduğunu düşünüyorum.

İLİŞKİMİ DEŞİFRE ETMEM
Basının önünde hiç ilişki yaşamadım. Erkek arkadaşımı deşifre etmeyi değil, ilişkimi özel yaşamayı seviyorum. Saklandığımız yok, sadece gidip geldiğimiz yerler göz önünde değil. Gözlerden ırak yaşamanın, ilişkinin ömrünü uzattığını düşünüyorum.

ROCK GRUBUYLA TURNEYE ÇIKACAĞIM
Önümüzdeki yıllarda hayatımda müzik git gide yoğunlaşacak. Sahne programlarına başlıyorum. Mayısta bir rock grubuyla turneye çıkacağım. Bir DJ ile performans yapacağım. Sadece kendi şarkılarımdan oluşan 30-40 dakikalık bir program. Başkalarının şarkılarını söyleyerek konser havasına sokmayacağım işi. O biraz gazino kültürü gibi geliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!