Evde sahnede gibiyiz

Güncelleme Tarihi:

Evde sahnede gibiyiz
Oluşturulma Tarihi: Şubat 04, 2012 02:00

Deniz Uğur, ikizleri Mina ve Poyraz ile Mother&Baby dergisi için objektif karşısına geçti. Evdeki çekim sırasında soruları da yanıtlayan ünlü oyuncu, geçirdiği rahatsızlığa inat yüzünden silinmeyen gülümsemesiyle “Dopdolu bir hayatım var” dedi.

Haberin Devamı

DENİZ UĞUR VE İKİZLERİ (FOTO-GALERİ)      

* İkiz beklediğinizi duyduğunuzda şaşırdınız mı, ilk tepkiniz nasıl oldu?       

- Çok sevindim. Ben tek çocuk olduğum için oğlum Engin Deniz’in kardeşleri olmasını çok istiyordum. Hamilelik ve emzirme süreci, 1,5 yılınızı sizden alıyor. Bu yüzden, bir seferde iki bebek sahibi olmak inanılmaz mutluluk vericiydi.

* İkizlere hamileyken 35 kilo aldığınızı okuduk. Kiloları nasıl verdiniz?

- Doğumdan sonra zaten o kiloların bir bölümünü kaybetmiş olarak çıkıyorsunuz hastaneden. Emzirirken ve bebek bakımı yaparken de hızlı bir şekilde kilo vermeye devam ediyorsunuz. Diyet yerine spor yaparak zayıfladım ben, pek de zorlanmadım doğrusu.

* Bebekleri emzirdiniz mi?   

- Engin Deniz’i dokuz ay emzirmiştim ama ikizlere uzun süre süt veremedim. 1,5 ay kadar uğraştım, elimden geleni yaptım fakat başlangıçta bol bol gelen sütüm, bu sürenin sonunda kesildi. Biz de mamayla beslemeye devam ettik.

* Çok fit görünüyorsunuz. Formunuzu nasıl koruyorsunuz?

- Yemeği fazla kaçırıp kilo alacak gibi olursam hemen spora ağırlık veririm. Günde bir saatlik tempolu yürüyüş metabolizmayı hızlandırır ve her şeyi çözer.

İKİZLERİN HAYAL GÜCÜ ÇOK GENİŞ

* Gitmekten en çok hoşlandığınız yer neresi?

- Bitki örtüsünün çeşitliliğinden ve antik kalıntılarla dolu olmasından dolayı Antalya’yı çok severim. Havası ve denizinin güzelliğinden dolayı da Bodrum’u... Roma, İstanbul’dan sonra en sevdiğim şehir. Binaların tepesinden aşağı bakan sayısız heykel var orada ve o eşsiz mimari beni büyülüyor.

* İkizlerle tatile gittiğinizde yolculuk nasıl geçiyor?

- Yurt dışına onlarla henüz çıkmadık ama yurt içi tatillerde uçak yolculuğu yaptık. Son derece problemsiz geçti. Mina ve Poyraz gayet uyumlu ve huzurludurlar.

* Çocuklarla beraber yapmayı sevdiğiniz şeyler neler?

- Çoğunlukla küçük drama gösterilerine dönüşüyor bizim oyunlarımız. Belki de soyaçekimdir bu... şarkılı, danslı oyunlar uydurup tiyatro gibi oynuyoruz. Birlikte masal da uyduruyoruz. Mesela ben başlıyorum, devamını onlar getiriyor istedikleri gibi... Hayal güçleri geniş.

BİZİM EVDE HER ŞEY PROGRAMLI

* Sizce ikizler huy olarak birbirlerine benziyorlar mı?

- Huyları pek benzemiyor. Mina daha girişken ve dikkatleri üzerine toplamayı seven bir karakter. Poyraz çoğunlukla daha dikkatli ve sakindir.

* ıkiz çocuk büyütürken nelere dikkat etmek gerekiyor?

- Zamanı ve ilgiyi mümkün olduğunca adil bir şekilde paylaştırmaya dikkat etmek gerekiyor.

* Çalışma hayatınızın yoğunluğunda üç çocuğunuza zaman ayırmakta zorluk yaşadığınız oluyor mu?

- Hayır, bizde her şey programlıdır. Oyun saati, yemek saati, uyku saati hiç aksatılmaz. ışimi ve sosyal yaşamımı da buna göre ayarlamış durumdayım. Belki yorucu bir şey, ama halimden memnunum. Dopdolu bir hayatım var.

* Bir bakıcıdan yardım alıyor musunuz?

- Evet, ayrıca annem de sürekli çocukların başında. Bu da benim şanslı olduğum bir konu.

* En büyük çocuğunuz 12 yaşında... ıkizlerle arasındaki yaş farkı ilişkilerine nasıl yansıyor?

- Engin Deniz onlarla bir süre oynadıktan sonra sıkılıyor doğal olarak. Kendi odasında kendi hobileriyle ilgilenmek istiyor, ödevlerini yapıyor, biraz yalnız kalmaya ve sessizliğe ihtiyaç duyuyor. Biz de küçüklerle oyun odamıza gidip onu bir süre rahat bırakıyoruz.

YENİ BİR ROMAN YAZABİLİRİM   

* “Adını Feriha Koydum” dizisi devam ediyor. “Bu Son Olsun” filmi vizyona girdi. ızleyici tarafından geri dönüşler nasıl?

- “Adını Feriha Koydum”, Med Yapım’ın televizyon başarılarından biri. Doğru bir kast yaptılar, doğru insanları doğru öykünün içinde bir araya getirdiler ve kimya tuttu. Kemikleşmiş, sadık bir izleyici kitlesi var. “Bu Son Olsun” da seyirciler tarafından çok sevilen bir sinema filmi oldu, çok samimi bulundu ve sahiplenildi. Ben zaten vizyona girmeden “Bu film kült olacak” demiştim, hiç şaşırmadım.

* Türk sineması ve Türk dizileri konusunda ne düşünüyorsunuz?

- Bir oyuncu olarak beni tatmin ediyor, çünkü ince eleyip sık dokuyorum ve sadece sevdiğim projelerin içinde yer alıyorum. Ama sektör açısından bakarsak, çok daha fazla sinema filmi çekilmesi gerektiğini görüyoruz. Televizyonda sayısız dizi varken, sinema filmleri parmakla sayılıyor. Oysa evrensel olan sinema sanatıdır ve ülkeyi daha fazla kalkındıracak olan da budur. “Bu Son Olsun”, öncelikle 12 Eylül darbesini başarılı bir şekilde ti’ye aldığı için, bana umut verdi. Demek ki ülkemde böyle işler de yapılabiliyormuş dedim. Rol almaktan gurur duyduğum, nitelikli, komik, zevkle izlenen çok güzel bir film oldu.

* “Gazeteci” ılk kitabınız. Yeni kitap projeniz var mı?

- Elimde roman eskizlerim var. Zaman bulduğumda bunları değerlendirip yeni bir roman yazmayı veya denizugur.com’daki yazılarımı kitap haline getirmeyi düşünebilirim.

Haberin Devamı

BU ÇAĞDA SEVGİLİLİK ZOR ŞEY

* Sevgililer Günü’ne özel vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

- Yüksek egoların çarpışıp durduğu bu çağda “sevgililik” zor. Çocuk büyütürken gösterdiğimiz özeni ve sabrı ilişkimize de göstermemiz gerekiyor ki emeğimizin karşılığını alalım, mutlu olalım. Sevgililer birbirine karşı dürüst ve şeffaf olmalı. Bence insanlara verilecek en önemli mesaj bu. Stratejileri bir kenara bırakıp duygularını samimi yaşasınlar ve karşılarındakinin duygularına da değer versinler. Birbirlerine emek vermeyi “ödün vermek” gibi görmesinler. Birtakım şeyleri çabuk tüketip sürekli “sil baştan” demekle yol kat edilemeyeceğini düşünüyorum.

Haberin Devamı

ANNE-BABA AYRILIĞI OLUMSUZ ETKİLEMEDİ

* İkizler babalarında ve sizde dönüşümlü olarak kalıyor. Peki sizce anne-babanın ayrı yaşaması çocukları negatif etkiler mi?

- Anne ve baba ayrılmış olabilir ama ortada hiçbir gerginlik yoksa, anneyle baba arasında iyi bir arkadaşlık, ortaklık kurulmuşsa, bu, çocukları üzmek yerine zenginleştiriyor bence... Bizde kimse kimsenin arkasından konuşmaz örneğin. Böylece çocuklar her iki tarafa da güven duyuyor, huzursuz olmaları için sebep kalmıyor.

Deniz Uğur, çocuklarının yanındayken geçirdiği rahatsızlıktan konuşmaktan kaçınıyor. Yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle sağlığının yerinde olduğunu, tüm enerjisini çocuklarına ve işine aktardığını anlatıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!