Güncelleme Tarihi:
ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nden iki öğretim üyesinin Doç. Dr. Sibel Kalaycıoğlu ve Doç. Dr. Helga Rittersberger-Tılıç'ın yaptığı araştırmaya göre çalıştıkları evlerde ‘‘Güllü’’ rolüne bürünen gündelikçiler kendi evlerinde çoğunlukla ‘‘Kakılmış’’ rolünü oynuyor.
Press Bey karşısında hiç de ezik durmayan Güllü, kendi evine gidince ne yapıyor? Kocası karşısında da Press Bey karşısında olduğu kadar özgüvenli mi? Yoksa, temizliğe gittiği evden kendi evine geçtiğinde, Güllü, Yasemin Yalçın'ın Kakılmış'ı mı oluveriyor birden?
Evlerde ve bürolarda ‘‘gündelikçi’’ olarak temizlik yapan kadınlar, bilimsel araştırma konusu oldu. ODTÜ Sosyoloji Bölümü öğretim üyeleri araştırma sırasında evlerde temizlik yapan 140, büro temizliğinde çalışan 11 ve gündelikçi kadın çalıştıran 81 kadınla görüştü.
Köyden kente göç sayesinde ‘‘kentli seçkinlere özgü yüksek kültür ve kır kökenli geleneksel halk kültürünün kentlerde buluştuğunu’’ vurgulayan Kalaycıoğlu ve Rittersberger, ‘‘büyük kentlerde iki kültürlü bir yapının kurumsallaştığına’’ ve günlük yaşamımıza ‘‘Güllü’’ ve ‘‘Kakılmış’’ tiplemeleriyle giren gündelikçi kadınların bu iki kültür arasındaki ‘‘temas noktası’’ olma özelliğine dikkat çekiyorlar.
‘‘Evlerimizdeki gündelikçi kadınlar-Cömert ‘abla'ların Sadık ‘hanım'ları’’ başlığıyla yayımlanan kitabın önsözünde Latif Demirci'nin Press Bey'ine de atıfta bulunuluyor:‘‘Latif Demirci'nin Press Bey'indeki temizlikçi kadın Güllü size tanıdık geliyor mu? Onun, o bazen bilge bazen bilgiç tavırları. Halktan ve gerçek yaşamdan büyük ölçüde kopmuş gazeteci tipini temsil eden Press Bey'in bir tür halkla temas noktası oluşu. Artık hangimizin evinde Güllüler yok ki çalışan, temizliğe gelen?’’
Araştırmada gündelikçi kadınların çocuklarının eğitim durumları, eşlerinin meslekleri ve mezheplerine göre çalışma yaşamına geçiş özellikleri de incelenerek şu bulgulara ulaşıldı:
MEMUR EŞLERİ DE..
Gündelikçi kadınların kız çocuklarının eğitimleri annelerine oranla biraz daha yüksek. Orta eğitimde okuyan ya da mezun olan kız çocuk oranı yüzde 36, ilkokulda okuyan ya da mezun kız çocuk oranı yüzde 27. Erkek çocukların eğitimleri de kız çocuklarından pek farklı değil. Erkek çocuklar arasında yüzde 30 ilkokulda okuyan ya da mezun, yüzde 40 ise orta eğitimde okuyan/mezun bulunuyor. Kız ve erkek çocuklarda üniversite/yüksekokul okuyan ya da mezun kız çocuk sayısı 5, erkek çocuk sayısı ise 8.
Bir başka deyişle, çocuklar anne babalarına göre orta eğitimde yükselmişler ama henüz üniversite düzeyine geçememişler.
Ev ve büro hizmetinde çalışan kadınların eşleri arasında kapıcılık en yaygın meslek (yüzde 21). Garson, barmen, komi, tezgahtar, inşaatta amele, ahçı, güvenlik gibi hizmet sektörü ikinci sırada (yüzde 19). Odacı, belediye işçisi, bekçi, bahçıvan, DDY'de işçi, öğretmen, postacı, asker de onları izliyor. Eşlerin yüzde 8'i ise işsiz.
Alevi kadınlar ücretli çalışmaya ortalama 13.5 sene önce başlamışken, Sünni kadınlar ortalama 8.5 sene önce başlamış. Alevi kadınların çalışma hayatına daha önce başlamasında kocaların kadınların ev dışında çalışmasını daha olumlu karşılamalarının etkili olduğu düşünülebilir.
ÖTEKİ HAYATA GIPTA
Gündelikçi A (37) Gittiğim hanımın beyi yemek yapıyor. Sen de bana aynısını yap. Hayatım kalk çay yap ben de masayı kurayım de. Yok mümkün değil kalkmıyor yataktan. Tamam hayatım çayı koydum dese o gün için mutlu olurum. Hayat gösterecektir. Benden yardım bekliyorsan, sen de bana yardımcı ol.
Gündelikçi B (49) Benim beyim çayı daha demlemedi. Beyimin elinden bir bardak çay içmiş değilim. Ama benimki çok iyidir, cebinde ne kadar para varsa hepsini sana verir. Ben üç çocuk doğurdum. Ben kalkacağım, sobayı yakacağım beyim ısınacak. Üvey anne yanında büyümüş ben ona bunu çok görmem.
Gündelikçi C (40) Abileri temizlik yapar, perde yıkar. Benimkisi iki yumurta kıramadı. Ben işten gelirim, battaniyeye sarılmış beni bekler sobayı yakmak için.
Gündelikçi D (40) Benimki alışveriş yaptırmıyor ki. Benim pazara gittiğim yok. Ben hiç bilmem dolapta peynir var mı yok mu? O ayarlar.
GELECEK KAYGILARI
Gündelikçi A (37) Ben bugün burada iyi kötü çalışıyorum, ama yarın ne yiyeceğim, bir de o var. Kim bakar bana? Eskisi gibi aile bağı da yok şimdi. İnsanın kendine yetmesi lazım. Ben sigortalı olunca kaç yaşında emekli olacağım? Peki benim geleceğim ne olacak? Hadi Allah göstermesin beyime bir şey oldu veya işten çıkardılar. Yani bu tür sorunlarımız çok bizim.
Gündelikçi B (37) Ben aylık ücretimden hiçbir zaman kopmam. Ne kadar az verirlerse versinler kopmam. Ama bir azarlı söz konuşurlarsa o çok gücendirir.
Gündelikçi C (40) Çocuklarım ne zaman okur da beni kurtarırsa o zaman bırakırım. Allah bir hastalık vermezse çocuklar okuyana kadar sürünüceğim. Kocamın gücü yetmez ne yapayım? Bu sene çocuklara kurs parası ödüyorum. Bunu nereden öderim?
Gündelikçi D (49) Ben bırakmayı düşünmem. İmkanım oldukça, sağlığım yerinde oldukça çalışacağım. Para kazanmayı seviyorum. Çantamda eğer para olmazsa hasta oluyorum. Alıştık, istediğini alıyorsun.
ARADAKİ FARK
Gündelikçi A (37) Tabii kendini yetiştiren insan oldukları için bizden çok farklılar. Ama benim çalıştığım ev benim ailem gibi ama yine de onların ortamı bizden çok çok farklı. Ben de zengin bir yerin çocuğuyum. Bir doğum günlerim olsun, şeylerim olsun yaparım. Onların inancına da saygı duyuyorum. Onlar da benimkine duyar. Ama istediğim kadar ben onlara yetişmeye çalışayım çok büyük bir fark var. Mümkün değil. Ben Fatoş hanımla, bir kardeş gibi konuşabilirim. O bir yere telefon ettiği zaman, birşey olduğu zaman bir tek telefonla hallediveriyor. Ben niye yapamıyorum?
Gündelikçi B (34) Onlar çocuklarını çok güzel yetiştiriyorlar. Hep paraya dayanıyor bu işler. Eee, tabii, adam götürüyor, öğretmen tutuyor evine, onu yapamıyorum. Ne yapayım çocuğumu kandırıyorum. Sana şunu alacağım tatilden önce, böyle bir kandırmaca, kovalamacaylan yetiştiriyorum çocukları.
Gündelikçi C (44) Ben başörtülü alışmışım. Ben bunu bırakamam. Onlar da başı açık alışmış, bacak açık alışmış. Onlar da onu bırakamaz. Ama örtülülükte, açıklıkta hiç birşey yok. O onun kalbinde birşey. Kalp önemli, başka birşey yok.
ŞİRKET İSTEMİYORLAR
Gündelikçi A (36) Temizlik şirketi Ziraat Bankası’na çaycı olarak soktu. Ücret veriyorlar, asgari ücretten. Senin yol paranı, yemek paranı onlar kendi üstlerine almıyorlar. Daha da altı karış suratları var.
Gündelikçi B (34) Bak bir gün ücretimin farkını vermediler. Büyük bir başları varmış, adam 50-60 yaşında. Dedim ki, Y. abi, paramı vermiyorlar. Yavrum dedi, paradan başka bir ihtiyacın yok mu, direk adam bana. Kibarca anlattım, ne ihtiyacım olacak benim, dedim. Bekledim ayın başını, aylığımı aldım ve işi bıraktım. Daha bana patron onu dedikten sonra öbür işçiler ne yapardı. Banyoyu da temizliyorum, tuvaleti de, bir gelse bana bir şey etse beni kim kurtaracak. Adamlar anlaştı mıydı, yani şirket işi hiç de iyi değil.