Güncelleme Tarihi:
Dört yıl aradan sonra yeni albümüyle müzik dünyasına dönen Edip Akbayram, Eurovision'a katılamamış olmanın kendisini üzdüğünü söyledi. Sanatçı, "İçimdeki tek ukde Eurovision'a katılıp ülkemi temsil edememektir" dedi.
Hep sansüre takıldık
Edip Akbayram, Kelebek'e verdiği röportajda, Türkiye'yi yurtdışında temsil edip ödüller kazanmanın en büyük hayali olduğunu, ama hep sansüre takıldığını söyledi: "Hayatım boyunca ülkemi yurtdışında temsil etmek ve ödüller almak istedim. Ancak siyasi olarak hep önümüz tıkandı, sansüre uğradık. Bugünse müzikle uğraşan genç arkadaşlarımızın önleri açık. Bunları zamanında ben de yapmak isterdim."
Ülkemden davet bekledim
Eurovision elemelerine de hiç katılamadığını anlatan Akbayram, bundan üzüntü duyduğunu şu sözlerle ifade etti: "Eurovision'a hiç katılmadım. Gençliğimizin en güzel, en hızlı dönemlerinde böyle bir daveti bekledim ülkemden. Ama
Albümünüzün adı "Söyleyemediklerim"... Bu ismin anlamını açıklar mısınız?
- Her sanatçının yaşamında "Şu şarkıyı ben söyleseydim" dediği parçalar vardır. Benim de söylemek istediğim parçalardan oluşan bir albüm hazırladık. O yüzden adı "Söyleyemediklerim".
Hangi parçalar var bu albümde?
- Nilüfer’in okuduğu "Haram Geceler", "Şu Metris’in Önü Bir Uzun Alan" diye bir cezaevi türküsü, Aşık Mahsuni Şerif’ten iki parça, Zülfü Livaneli’den "Nefesim Nefesine", Fikret Kızılok bestesi "Haberin Var mı" vs... İnsanların beğeneceği güzel bir kolaj oldu.
Ara verdiğiniz dört yıl içinde neler yaptınız? Repertuvarınızı mı hazırladınız?
- Son 1 buçuk yıldır yoğun bir şekilde albüm üzerinde çalıştık. 300-400 parça içinden seçme yaptık. Albüm dışında, hem yurtiçinde hem de yurtdışında birçok konserim oldu. Dört yıl boyunca albüm yapmamamın en temel nedeni ise müzik sektörünün canlanmasını beklemekti. Türkiye’de şu anda müzik sektörü dibe vurmuş vaziyette. MP3’ün çıkması ve korsan CD’ler, müzik piyasasına büyük darbe vurdu.
Ama sizin dinleyiciniz albüm alan bir kesim. Yanılıyor muyum?
- Çok haklısınız, benim dinleyicim bilinçli tüketicidir. Kadıköy meydanında Edip Akbayram’ın korsan kasetini, CD’sini gördüğü an hemen şirkete telefon açarlar. Yani kemikleşmiş, sanatçısına sahip çıkan bir dinleyici kitlem var. Benim amacım her zaman kaliteli işlere imza atmaktır. Yarışım kendimledir.
Sosyal demokratsınız, siyasi görüşlerinizi her zaman inatla savunmuş bir sanatçısınız. Peki, Türkiye’nin şu anki
- Türkiye’nin şu anki siyasal ortamında "Çok rahatım, mutluyum" demek yanlış olur. Sürekli halkın içindeyim. Birileri, mutlu ve gülen insanların olduğu bir ülkeden bahsediyor. Ama ben pek gülen insan görmüyorum.
Son zamanlarda canınızı acıtan şeyler nedir?
- Ülkenin içinde bulunduğu siyasal, ekonomik durum sürekli geriye gidiyor. Hukuka karşı verilen yanlış mücadeleler, üniversite ve kamu alanlarında devam eden türban tartışmaları ülkemize çok zarar veriyor. Laikliği tartışıyor olmak bile her şeyi özetliyor. Çok üzülüyorum.
Sanatçıların politik duruşunun olmasına ve insanlara mesaj vermeleri gerektiğine inanıyor musunuz?
- Politikasız bir yaşam olmaz. Her bireyin, her sanatçının hayatında mutlaka politika vardır. Gerçek sanatçı toplumun eksikliklerini, yaşadığı ülkenin sorunlarını dile getiren insandır. Sanatçının özgür ve bilinçli olduğu toplumlar ilerler. Çünkü sanat toplum içindir. Sanat hayata at gözlüğüyle bakmak değildir. Fransa’ya gittim ve Fazıl Say’ın konserini izledim. 3 bin kişilik salon ağzına kadar doluydu. Salonun yüzde 70’i Fransız’dı. Ve ben bir Türk vatandaşı olarak bu tablo karşısında çok gururlandım. Ancak Fazıl Say gibi bilinçli sanatçılarla Türkiye’yi dünyaya tanıtabiliriz.
Albümünüze "Söyleyemediklerim" adını verdiniz. Ben de yapamadıklarınızı sormak istiyorum...
- Ben hayatım boyunca ülkemi yurtdışında temsil etmek ve ödüller almak isterdim. Ancak bizim dönemimizde siyasi olarak hep önümüz tıkandı, sansüre uğradık. Ama şimdi müzikle uğraşan genç arkadaşlarımızın önleri açık. Bunları zamanında ben de yapmak isterdim.
Eurovision Şarkı Yarışması elemelerine hiç katılmadınız mı?
- Katılmadım... Gençliğimizin en güzel, en hızlı dönemlerinde böyle bir daveti bekledim ülkemden. Ama olmadı. İçimdeki tek ukde Eurovision’a katılıp ülkemi temsil edememektir. Ama şimdiki arkadaşları gururla takip ediyorum,
Gözaltılarla geçti hayatım
Kaç yaşındasınız?
- 60 yaşıma giriyorum.
Genç gösteriyorsunuz...
- Müzik işte, genç tutuyor. Ben şimdi akranlarımıza bakıyorum. Hepsi göçmüş, saç kalmamış kafalarında, çoğu 70 yaşında gösteriyor. Sanatçı olarak bizdeki adrenalin çok yüksek. Sürekli üretiyorsunuz, her geçen gün yeni bir dinleyici kitlesiyle karşılaşıyorsunuz. Mesela Cumhuriyet konserlerinde Tandoğan Meydanı’nda 2 milyon insanın karşısında şarkı söylüyorsunuz. Bu inanılmaz bir duygu. Benim konserlerim her zaman görkemli olmuştur. Hiç boş geçmez. Üstelik farklı görüşte insanlar da vardır konserlerimde. Türbanlısı da var, açığı da var. Benim duruşumu 7’den 70’e herkes biliyor. Albümlerimin imza günlerinde hep bana "Görüşlerinize katılmıyoruz ama yıllardır duruşunuza saygı duyuyoruz" derler. Bu durum bir sanatçı için büyük bir gurur kaynağı. Aslında ben yıllardır şarkılarımı hiçbir düşünce ve fert ayırmaksınız besteledim. Bu Cumhuriyet ve bu ülke bizimdir. "Bağımsız Türkiye", bizim 68 kuşağının sloganıdır. Zaman zaman bedellerini ödedik. Eğer gerekiyorsa bu ülke için 60 yaşından sonra da seve seve bedel öderim.
İçeri çok girdiniz mi?
- Birçok kez tutuklandım ve gözaltına alındım. Bizim hayatımız tutuklamalar ve sansürlerle geçti. Nazım Hikmet’i okuyorum diye TRT’den de sansür yedim. Şimdi Nazım Hikmet yüzyılın şairi yapıldı. 40 yıldır çok şey gördük, geçirdik.
Kızınız Türkü ile de bir düet parçanız var albümde.
- Evet, İlhan Şeşen’in "Nazım Hikmet Memleket, Memleket Nazım Hikmet" bestesini kızımla beraber okuduk. Kızım 23 yaşında. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü’nden mezun. Ayrıca Yeditepe Üniversitesi İşletme Bölümü’nü bitirdi. Kızımla düet yapmayı her zaman istemiştim, kısmet bugüneymiş. Kızım diye söylemiyorum şarkıyı çok güzel yorumladı. Gurur duydum onunla. Kızımın müzik altyapısı çok sağlamdır, ben çalışırken hep yanıma gelir, dinlerdi çocukken de. Tabii ayrıca akademik kariyeri de var.