Güncelleme Tarihi:
“Kara Kedi” için “Eurovision gibi albüm” demişsin... Ne demek bu?
- Elimde 30’un üzerinde şarkı vardı. Normal bir CD ise 16 şarkı alabiliyor. Bu yüzden elemek için çok uğraştık. Çocuklarıma kıyamadım ama mecburen 17 şarkıya düşürdük. Her gün stüdyoda oylama yaptık. Kısacası zor bir dönemdi, 17 kere doğum yapmak gibi bir şey... 20 şarkı da düşük yaptı, açıkta kaldı. Umarım 30 şarkılık CD’ler bir an önce çıkar.
Hazır Eurovision’dan laf açılmışken sorayım; bir gün Türkiye’yi Eurovision’da temsil etmek ister misin?
- Benim bunun için ne sabrım var, ne de enerjim. Ama beste isterlerse veririm, birileri okusun.
Türkiye’nin en başarılı aranjörleri bu albümde toplandı. Neden kadroyu bu kadar geniş tuttun?
- Son iki senede kazandıklarımızın hepsini bu CD’ye yatırdık. Yatıracaksın ki, karşılığını alasın. Kendimizden sıkılmamak, müziğimizi zenginleştirmek istedik.
17 şarkı bir albüm için fazla değil mi, ayrıca albüme giremeyenler ne olacak?
- CD’ye giremeyen şarkıların tümü ekim ayında “Kara Kedi Gold Remix” adlı CD’ye konulacak. 17 şarkı çok mu? Hayır, değil. Eğer elinde 37 şarkı varsa, neden olmasın? Çocukların büyümesini bekleyip sonra da en tatlı çağlarında evde bırakmamalıyım onları...
ESKİDEN 2 MİLYON ALBÜM SATARDIM
Albüm, Türkiye ve Avrupa’da piyasaya çıktığı ilk gün 110 bin satmış. Pek çok kişi “Bu bir rekor” diyor.
- Artık 100 binin üzerine çıkmak başarı, oysa eskiden 2 milyon satardım. Bugünün 1 milyonu aslında 100 bin satmak. Benim hedefim 500 bin satmak. Bu olacaktır da...
Müzikseverlerden gelen ilk tepkiler nasıl?
Hangi şarkının hit olacağına onlar da karar veremedi, aynı benim gibi... “Mikrop”u sevdiler. “Kara Kedi” ve “Gülün Rengi”ni seven de çok. Köşe yazarlarının çoğu en az 14 şarkının beğenildiğini yazıyor.
Kartonet tasarımından söz eder misin? Değişik bir çalışma olmuş... Panter, çekik gözlü bir kız falan...
- “Kara Kedi” ismi bize bu resimleri çağrıştırdı. Ten mayolarının sahibi dostum Deha Orhan, “Reklamlarıma çıkmıştın, sana borçluyum. Söyle senin için ne yapmamı istersin?” dedi. “O zaman bana kara bir panter bul” dedim. Bunu yaptı. Sonra grafiker Özgür Arcan’a gitti fotolar, o da mucize yarattı ve benim evimde çekilen fotoğrafları ormana taşıdı.
İKİNCİ BASKIDA O ŞARKIYI ÇIKARDIM
Albümdeki “Sanırım” adlı şarkının Ket Deluna’nın “Whine Up”ına çok benzediği söylendi.
- Şarkı benim çalıştığım Romanyalı besteci Costi’nin. Yazılanlar yanlış. Benim başka şarkılara benzeyen şarkılar yapmaya ihtiyacım yok, yaptıklarım olsa olsa kendi şarkılarıma benzeyebilir! Zaten albümün ikinci baskısında şarkıyı çıkarttım. Madem bir kulp buluyorlar, ben de başka şarkı koyarım; şarkı mı yok bende sanki!
Gelelim Ajda Pekkan olayına... Geçen yıl “Resim” şarkını vermiştin ona. Bu yıl da “Hadi Gel”i verdin. Ama o Kral TV ödül töreninde bu şarkıyı okuyunca problem yaşandı. Önce sen kızıp öfkelendin, ardından o tavır koydu. ışin aslı ne?
- Benden izin almadan şarkımı televizyondan okudu. Çünkü gerekli iznin alınmadığı, yapımcı firma tarafından Ajda’ya bildirilmemiş. Tapu olmadan ev yok, izin olmadan da şarkı yok! Neyse, sorun çözüldü. Ajda anlattı, ben de özür diledim. Ajda Pekkan çok kızmış ve “O şarkıyı albümüme koymam” demiş. Bence de haklı, başka şarkılar bulabilir. Türkiye’de bir tek Serdar yok ki besteci! En son “Okuyacağım” dedi. O okumazsa ben okurum.
Bir ay kadar önce “şarkılarım çok saçma biliyorum” başlığıyla bir röportajın yayınlandı. Gerçekten söyledin mi o sözü?
- Onu ben söylemedim. Benim sahne şovumdan alıntı yapılmış, fakat çarpıtılarak yazılmış. Zaten milletin işi gücü benim demediklerimi yazmak. Bir de gerçekten ifade ettiğim şeyi yazsalar. Allah büyük, ne diyeyim.
EVLENECEĞİM KADIN ASİL BİRİ OLMALI
Yanında hep birden fazla kadın var... O “tek kadın” ne zaman girecek hayatına?
- Öncelikle yanımda görülen her hanım benim sevgilim değil, onu söyleyeyim. Arkadaş grubu olarak dolaştığımız için yanımda birden fazla hanım olması doğal. Tabii ben de herkes gibi aşkı, yani bundan sonra hayatımı beraber geçirebileceğim o kadını bulmak isterim. Aklıma, beynime, ruhuma hitap edecek, asil olacak, beni herkesten iyi anlayıp tamamlayacak biri olmalı o kişi de... Bu ne zaman olur, onu ne zaman bulurum, bilemiyorum.
O ÜNİVERSİTEYE BİR DAHA GİTMEM
Ankara Hacettepe Üniversitesi konserinde sana, orkestrana ve vokalistlerine çatal, bıçak fırlatıldı. Bu olayı “Serdar Ortaç da 1999’da Ahmet Kaya’ya çatal fırlatmıştı” şeklinde yorumlayanlar oldu. Ne diyeceksin?
- O görüntüleri inceleyin. Benim Ahmet Kaya’ya bir şey attığım tespit edilirse kendimi dava edeceğim! Bu efsane, 12 senede büyütüldü ve sanki ben çatal atmışım gibi yansıtıldı. Eğer beni kullanarak böyle bir olayı büyütmek istiyorlarsa, bilsinler ki çok yanlış, çok ayıp! Ben suçsuzum. Konserime gelen 17 yaşındaki kızın kafasına niye çatal atıyorsun? Beni boykot et ama hayranlarıma zarar verme.
Sanırım yaralananlar da oldu ve bu nedenle konser ertelendi. O konseri tekrarlamayı düşünüyor musun?
- İstenmediğim yere gitmem!