Eurovision’a bugün gitsem birinci olurdum

Güncelleme Tarihi:

Eurovision’a bugün gitsem birinci olurdum
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2012 00:00

Eurovision’a katılmama konusunda ne düşünüyorsun diye arayıp sordu hafta boyu gazeteci dostlar.

Haberin Devamı

Burada özetleyeyim ne düşündüğümü.
Eurovision tartışması bizim için yeni değil ki...
Her sene gideriz Eurovision’a, neden gidiyoruz diye sorulur...
Gitmeme kararı alınır, bu sefer de neden gitmiyoruz olur...
Katılmama kararı doğru mu derseniz...
Şunu söyleyebilirim:
Puanlamalar, politik duruşlar, entrikalar ve ülke kayırmaları protesto etmek için bir yıllık ara hiç fena olmayabilir.
Bu aradan sonra tekrar daha güçlü olarak dönmeyi başarırsak bu bir yıllık ara iyi olacaktır.
İnsanlar, ne ‘katılmıyoruz, iyi ki bitti’ deyip sevinsinler...
Ne de vah vah tüh tüh diye üzülsünler...
Bu kadar ciddiye almamak gerekiyor...
İzleyenler için de sanatçılar için de...
Ben sadece kariyer hesabını Eurovision üzerine kuran sanatçılar görüyorum son yıllarda.
Tek başına Eurovision hiçbir şekilde kariyer getirmez.
Kariyer emek ve uzun yol demektir.
O emeği verir ve uzun yolda yürürken Eurovision’a gidersen ancak kariyerine katkı sağlamış olursun.
Kariyer sahibi olmak hayatın öyküsüdür.
Hayat kısa bir koşu değil ki, uzun bir maraton...
Buna Eurovision’u eklersen ne ala Mualla...
Ben Petrol’le başarılı olamayınca çok kırıldım, çok küstüm hatta...
Dağ dağa küsmüş kimsenin haberi yok.
Kendi kendime gittim Londra’larda yaşadım iki sene...
Eskiden daha ezik hissediyorduk kendimizi, özellikle de müzikte...
Şimdi modada, sanatta, sanayide, ekonomide, sinemada çok daha güçlü bir Türkiye var...
Ben o günkü içine kapanık Türkiye’yi temsilen gittim Eurovision’a...
Bugünkü güçlü Türkiye’yi, dünya vatandaşı Türkler’i temsilen gitseydim koregrafime, giyimime, orkestra çalışmalarıma, müziğime çok daha fazla özen gösterirdim...
Her şey bambaşka olurdu ve ben bugün Türkiye’ye temsil etsem birinci olurdum.

Haberin Devamı

Benim ilacım çalışmak

Kimi zaman soruyorlar, bunca senedir yılmadınız mı, yorulmadınız mı diye...
Bu kadar neden çalışıyorsunuz, paranız var, ihtiyacınız yok diyenler var...
Kimi dostça soruyor, kimi profesyonelce.
Oysa çalışmanın sadece parayla ilgisi yok.
Tatminle ilgisi var, insan ilişkileriyle, sosyalleşmeyle ilgisi var.
Çalışmak insanı güncel tutuyor, hayatın içinde tutuyor.
Sosyal oluyorsun, dünyayla entegre oluyorsun.
İnsanlarla aynı frekansı tutturabiliyorsun.
Ben hiperaktif bir insanım kendim dursam, beynim durmuyor.
Hep öyleydim ama yeni bir şey değil bu.
O yüzden hayatımın hiçbir döneminde şehirden kaçayım, gözden uzak bir yere yerleşip domates ekeyim diye bir ruh halim hiç olmadı...
Bir de yıllarca çok çabaladım, şimdi bunun keyfini yaşamak çok güzel..
Aslında ben Ajda Pekkan adında bir çocuk doğurdum, büyüttüm...
Neler çekti o çocuk...
Düzgün bir çocuk olsun diye uğraştım.
Anasız babasız büyüttüm ben Ajda Pekkan’ı...
O yüzden ben Ajda Pekkan’ın keyfini yaşamak istiyorum.
Ve şimdi yaşıyorum o keyfi...
Şarkıyı söylerken de şimdi yaşıyorum.
Dostlarımla sevenlerimle birlikteyken de...
Belki de birbirimizi daha yeni yeni anlıyoruz...
Bu keyfi yaşama isteği belki de bu kadar çok çalışmanın en büyük nedeni...

Haberin Devamı

Uzay yolu maceram

Geçenlerde miniklerle beraber Marmara Forum’da açılan “Nasa: A Human Adventure” adlı uzay sergisine gittim.
Tabii gezinin en eğlenceli kısmı uzay aracı simülatörüydü.
Çok merak ettiğim için bindim.
Biraz heyecanlandım tabii başıma neler gelecek diye...
Bindikten bir süre sonra da deliyim herhalde ben dedim.
Kafes gibi bir şey, her yer kapalı, öndeki direğe tutunuyorsun ve o her tarafı kapalı demir kapsülün içinde dönmeye başlıyorsun..
Türbülansa giriyor, sallanıyor, dönüyor...
Kilometrelerce yukarı çıkıyorsun ve uzaydan dünyaya bakıyorsun...
Harika görünüyor, olağanüstü...
Yukarılardasın, bir ara dedim ki acaba gerçekten uçuyor muyum?
O sırada sürekli anonslarla kapsülün içinde bilgiler veriliyor.
Sonunda da denize iniyorsun paraşütle...
Başarıyla iniş gerçekleştirdiniz diye anons ediyor
Sonra bu serginin mimarı Kemal Gürkaynak’tan uzayla ilgili birbirinden ilginç bilgiler aldım.
Amerika ve Sovyetler’in uzay rekabetini anlatan galeriler...
300’ten fazla çok özel parça ve bunlardan 100’ü gerçekten uzaya gidip gelmiş parçalar...
Bu sergi Amerika dışındaki en kapsamlı uzay sergisiymiş.
Madrid’teki dünya prömiyerinden sonra ilk kez İstanbul’a gelmiş.
Bu uzay deneyimini yaşadıktan sonra iyi ki gitmişim dedim bu sergiye...
Çocuklarla birlikte görülmesi muhakkak gereken bir sergi...
Serginin süresini 17 Şubat’a kadar da uzatmışlar.

Haberin Devamı

Bir İtiraf

Ben şarkıcı olmasaydım dünya çapında bir modacı olurdum. Öyle bir modacı olmak için çok çalışırdım... Çünkü moda benim için müzikten sonra en heyecan verici konudur...

Partiyi unutmayın...

Bu akşam Kanyon’da 18.00-20.00 arası yeni yıl partimi unutmayın. Çocuklarınızla beraber bekliyorum, çok eğleneceğiz...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!