Oluşturulma Tarihi: Kasım 27, 2004 00:00
Aytunç Bentürk ve Duygu Ural ikilisi, dünyanın en büyük dans kuruluşu IDO’nun (International Dance Organization-Uluslararası Dans Örgütü) 24 Eylül’de Zürih’te yaptığı Dünya Salsa Kupası’nda birincilik kürsüsüne çıktı. Aytunç Bentürk (32), daha 15 yaşındayken bu işten para kazanmaya başlamış, alaylı bir dansçı.1980’lerde Tolgahan Dans Grubu ve Komedi Dans Üçlüsü’yle dans etmiş. Tolgahan’la birlikte Türkiye turnesine çıkabilmek için lise 2’de okulu terk etmiş. Sonra İzel, Çelik, Pınar Aylin gibi birçok pop sanatçısına dans dersleri vermiş. Onlarla dans etmiş, kliplerde koreograflık yapmış. Şimdi dans dersleri veriyor ve son 2 yıldır yarışmalara katılıyor. Duygu ile Aytunç’un bu yıl, birlikte üç yarışmada önemli dereceleri var. Ama onlar için en önemlisi son aldıkları birincilik. Çünkü adı üstünde bu bir
Dünya Kupası. 10 ülkeden 25 çiftin katıldığı yarışmada 7 çiftle birlikte finale kalıp 7 hakemden 4’ü birincilik verince havaya fırladılar. Aytunç’la Duygu’nun sonraki hedefi 11 Aralık’ta Almanya’nın Velbert kentinde yapılacak Avrupa Salsa Şampiyonası’nda başarı kazanmak. Bugüne kadar yurdışında hep Türk izleyicileri olmadan dans eden ikili, bu kez Almanya’daki Türklerin desteğini bekliyor. Aytunç Bentürk ile birlikte Dünya Salsa Kupası’nı kazanan 22 yaşındaki Duygu Ural Yeditepe Üniversitesi’nde İç Mimarlık Bölümü’nde okuyor. Dansa 1.5 yıl önce başlamış: ‘Çocukken ablalarıma, ‘Ne olur beni de dansa götürün’ diye yalvarırdım. Evde yalnızken annemin uzun eteklerini giyip aynanın karşısında oryantal yapardım...’Dansla ilginiz ne zaman başladı? -3-4 yaşımdan beri evde, sokaklarda, yol kenarlarında dans ediyorum. Kumburgaz’ın yazlık mekanı olarak çok gözde olduğu zamanlarda, Almanya’da gelenler break dans gösterirlerdi. Daha çocukluğumda ‘Ben bu işi yapacağım’ dedim. Yurtdışından kasetler getirtip seyrettim, o dönemlerde break dance, elektronik boogie, hip-hop yarışmalarına katılıp dereceler almaya başladım. O dönemde ya okula gidecektim ya dans edecektim, ikisi birden olmuyordu. Ben de dansı tercih ettim ve lise ikide okulu bıraktım. O dönemlerde öyle Türk filmleri vardı ki dans etmek sanki kötülükle özdeşti, dans gruplarına giren kızlar kötü yola düşerdi. O
filmler bize yalan mı söylüyordu? - Kesinlikle. O dönemlerde dans deÄŸil sanat- eÄŸlence camiası kötüydü. Dansçılık deÄŸil gece hayatının bazı kötülükleri olabilir. Ama filmlerdeki gibi bunun dansçıyla alakası yok. Dans eden insanların seçilmiÅŸ olduÄŸunu düşünüyorum. Yürüyüşü, konuÅŸması, dolaÅŸması her ÅŸeyi farklıdır. Bütün dünyada bu bir meslek, hayatlarını bu ÅŸekilde kazanan insanlar var. Siz o yılları nasıl yaÅŸadınız? Danstan kazandığınızla geçinebildiniz mi mesela?- Para kazandım, ama kazanmadığım zamanlar da çok oldu. Yol param olmayınca otostop yaparak gidiyorum, kötü zamanlardı. Uzun saçlıydık, insanlar kötü gözle bakıyordu, Anadolu’da taÅŸlandığımız bile oldu. Bazen baÅŸka iÅŸler de yaptım, kaportacıda, emlakçıda, köftecide çalıştım, pazarlamacılık, ofisboy’luk, tezgahtarlık yaptım. Ama bu arada dansla baÄŸlantımı hiç kesmedim.Çevrendekiler sana ‘OÄŸlum bunlar boÅŸ iÅŸler, doÄŸru düzgün bir iÅŸin yok mu’ demedi mi?- Çok dediler hem de. Ama bu benim hayatım, benim yaÅŸayabilmem için dans etmem lazım. BaÅŸka bir iÅŸ yaptığım zaman sinirlerim bozuluyor. Dans içimden geliyor, beni durdurmak zor. Ailem bana hiç karşı çıkmadı. ‘Sen bundan mutlu oluyorsan, hayatını bundan kazanacaksan biz karışmıyoruz’ dediler. BÄ°RÄ°NCÄ° OLUNCA SADECE SEZER ARADI Latin dansları Türkiye’de daha yeni yeni yaygınlaşıyor, öyle deÄŸil mi? - Evet, özellikle salsa son 5-6 senedir patlama yapmış durumda, Salsa rahat bir dans çünkü, kelime anlamı da bir sos olduÄŸu için, içinde bütün danslar var. Çaça, rumba, samba, merengue, tango, mambo hepsini katabilirsiniz. Kendinizi de yansıtabilirsiniz, mesela agresif bir yapıya sahipseniz ya da eÄŸlenceli bir insansanız bunu sergileyebilirsiniz. Oryantal yapıyorsanız bunu bile salsaya katabilirsiniz. Türkçe pop dahil neredeyse bütün müziklerle salsa yapılabilir. Uluslararası yarışmalarda nasıl bir ortamla karşılaşıyorsunuz?-Uluslararası organizasyonlarda baÅŸlangıçta bizim yüzümüze bakmıyorlardı. Dansçılar arasında bize karşı önyargı vardı. Mesela birinci olduÄŸumuz Ä°sviçre’deki yarışma öncesinde ‘Türkler de geliyor başörtüsüyle mi dans edecekler’ dendiÄŸi kulağımıza geldi. Ama bu yarışmada jürinin baÅŸka ÅŸansı yoktu. O kadar beÄŸenildik ki izleyiciler kendi ülkelerinin yarışmacısından çok bizi ayakta alkışladılar. Çok iyi olacaksın ki, izleyici arkanda olsun. Çünkü o zaman ikincilik verirlerse izleyiciler jüriyi yuhalıyor, ‘nasıl bunları ikinci yaparsın’ diye tepki gösteriyor. Size Türkiye’den hiç destek geldi mi? - Biz çantamızı, bayrağımızı alıp yurtdışına yarışmaya gidiyoruz. Orada Türkiye’yi birinci yapıp Ä°stiklal Marşı’nı okutuyoruz ama kimse duymuyor. Türkiye’ye döndükten sonra bakanlıklara ve CumhurbaÅŸkanı’na yarışmanın görüntülerinin olduÄŸu DVD’leri göndermiÅŸtik. Sadece CumhurbaÅŸkanı Ahmet Necdet Sezer aradı, tebrik etti, tanışmak istediÄŸini söyledi. Hiçbir bakanlıkta bizimle ilgilenen bir merci yok. Bize bugüne kadar sponsorluk anlamında da tek destek Onur Air’den geldi, Almanya’da gideceÄŸimiz yarışma için ulaşım sponsorumuz oldular.Â
button