Nurten ERK TOSUNER
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 18, 2008 00:00
Türk müziğinin yaşayan ünlü isimlerinden biri olan Prof. Dr. Aláeddin Yavaşca, şu anda 82 yaşında. Yıllarca hem radyo, hem televizyonda hizmet verdiği TRT’nin müzik politikasını kıyasıya eleştiriyor. Ümitsiz Bir Aşka Düştüm, Artık Bu Solan Bahçede Bülbüllere Yer Yok, Gönlümün Bülbülüsün Aşk Bahçemin Gülüsün, Gönlümü Aldın Güzel ve Mavi Gök Mavi Deniz gibi şarkılarıyla tanınan Aláeddin Yavaşca, 1950’den itibaren radyo, 1967’den sonra da hem radyo, hem televizyonda TRT için çalıştı.
Ama Yavaşça, bugün artık TRT’yi tanıyamadığını söylüyor: "Her sanat alanında prensiplerine sadık kalarak örnek programlar üreten, Türk kültür tarihinin 21’inci yüzyıla kadar yaşamasını titiz yapımlarla sağlayan, her türlü bayağılıktan, seviyesizlikten uzak duran eski arkadaşım TRT’ye ne oldu?" TRT’nin klasik Türk müziğine ayırdığı Radyo 4’ün yayınlarını iptal etmesini de eleştiriyor, "TRT bu arızalı kanaldaki yayınları bile çok gördü" diye tepki gösteriyor.
YA İHANET YA GAFLETTRT’nin bünyesindeki bütün sanatkarları Kültür Bakanlığı’na, bakanlığın da kendisine bağlı koroları mahalli idarelere devretmeye başlamasını da eleştiriyor Aláeddin Yavaşca: "Uyarıyorum, bunun sonu olmaz. Türk musikisini bilerek ya da bilmeyerek ortadan kaldırıyorlar. Birisi ihanettir, birisi de gaflet. İkisi de kabul edilemez."
Ünlü besteciye göre TRT herhangi bir devlet dairesi değil: "TRT Genel Müdürü’nden en küçük memuruna kadar neden kurulduğunu, neler yapması gerektiğini bilmeli, buna göre davranmalı. Burası herhangi bir devlet dairesi değil, devlete bağlı sanat ve kültür müessesesi. TRT ticari anlayış içinde olamaz, eğitim ve sanat konusunda üzerine düşeni yapmalıdır. Reyting yarışına girerek diğer özel televizyonların yaptığını yapmaya kalkıyor. TRT eğitim görevini unutma yanlışını yapmamalı."
Atatürk Türk musikisini hiç yasaklamadıBir dönem Türk musikisinin yasaklanması yanlış anlaşılmadan kaynaklandı: Sarayburnu’nda bir gazinoda, dönemin meşhur Mısırlı bir ses sanatkárı konser verecektir. Sanatçı çıkmadan önce Batı müziği çalan bir grup sahne alır. Kılık-kıyafeti düzgün ve disiplinli müzisyenlerden oluşan grup, güzel bir program yapar. Ardından Eyüp Musiki Cemiyeti sahneye çıkar. Gruptaki çocukların hepsi çok genç, kıyafetleri birbirini tutmuyor. Düzensizler, kravatı bile sahnede bağlıyorlar. Akort yaparken tahammülsüz sesler çıkartıyorlar. Sulu şakalar yapıyorlar bu sırada.
Atatürk bunları görünce üzülüyor ve "Kaldırın bunları" diyor. Adını da vermekten çekinmeyeceğim, Vedat Nedim Tör, bunun üzerine hemen Dahiliye Vekili’ne telefon açıyor ve "Şu anda Atatürk’ümüz Türk musikisini yasakladı" diyor. Maarif Vekili’ni de arayıp okullarda tedbirinizi alın diyor.
Atatürk o tarihlerde Dolmabahçe Sarayı’na gidiyor. Radyoyu açtırıyor. Batı musikisi çalıyor, biraz dinliyor, kapattırıyor. Sonra yine açtırıyor, yine Batı musikisi çalıyor. En sonunda "Hani bizim Türk musikisi, niye hiç çalmıyor" diye soruyor. "Efendim yasakladığınız için artık çalınmıyor" cevabını alınca, "Bu ne demek, ben yasaklamadım. Bana hemen Münir Nurettin’i bulacaksanız, gelip radyoda konser verecek. Bundan sonra da her hafta bir konser verecek" diyor.