OluÅŸturulma Tarihi: Mart 06, 2000 00:00
ESKİ BİR KROMOZOM HİKAYESİVE BİR YEŞİL NEHİRFransız yazar Colette "Akıllı olduğunu düşünen kadın erkeklerle eşit haklar ister. Akıllı olan kadın istemez" derken seksen doksan sene sonra herkesin birşeyler isteyerek, üstüne üstlük "eh oldu" gibi bir hisse kapılacaklarını biliyor muydu acaba? O bir lezbiyendi, ama bunun için olmamıştı muhakkak. 1968'de Valerie Solanas Andy Warhol'u vurduğunda ve SCUM'u (Erkekleri Parçalama Topluluğu) yayınlamayı başardığında yarattığı parçalayıcı, anarşist feminizmin doğru olduğu kanısındaydı. Fakat ona kısa bir şöhretten başka bir şey getirmedi manifestosu. Yapayalnız, bir dairede ölü bulunduğunda yanında güvendiği bir kadın sevgilisi yoktu. O da bir lezbiyendi. Ama feminizm yüzünden lezbiyen olmamıştı muhakkak. Kadınlar, hep kadınlarla uğraşmak zorunda kaldılar. Kadınlar, hep erkeklerle de uğraşmak zorunda kaldılar. Kadınlıkla, erkeklikle, farklılıkla, sosyal statüyle, başarmakla ilgili sürekli uğraştılar. Evlililik kurumu için, feminizm için sürekli düşündüler. Hala bu büyük uğraş, ilgilenmediklerini zannetseler de, beyinlerini en çok meşgul eden mevzulardan biri. Demek ki hala var bir eziklik. Evet, en güçlü kadının bile, bir sürü erkeği altedebilen bir kadının bile içinde bir eziklik vardır. Ağlamanın verdiği ezikliktir bu. Belinin ince oluşunun, tırnaklarının kopuşunun, çocuğunun aç kalışının.Jon Purkis ve James Bowen'ın Valerie'yi tanımlarken kullandıkları "aşırı zihin hali" durumu kadınlarda daha sonraları astıma dönüşen, bulaşıcı, rahatsız edici nükseden bir grip gibi etrafta dolaştığında, eşit haklar isteyen kadınların birçoğu aslında ne istediklerini bilmeden dolaşıyordu etrafta. Kadın oldukları için. Evlendikleri için. Toplum bilinci ve hanımefendi kelimelerine tahammül etmek zorunda oldukları için. Düşünürken acı çektikleri, severken bağlandıkları, kendilerini öldürmek istedikleri için. Doğurdukları için, erkekleri olduğu için. Erkeklerine katlanmak zorunda kalabildikleri için. Dedim ya, el ve ayak bilekleri ince olduğu, saçları tararken kırıldığı için. Ince düşünceli, melankoli tutkunu, buğulu gözlü oldukları için. Kendilerine bayıldıkları halde mazoist oldukları için. Yoksa çoğu, eşit haklar istedikleri için falan değil. Bu kadınlar, o gizli kalmış nefret, o eziklik, o gözüyaşlı halleri sonradan onları bir erkek gibi davranmaya ittiği zaman, düşmanları haline gelen erkeklerden biri olmamak için lezbiyen oldular. Bütün bunlar, bu düşünen kadınlar, aslında hiç düşünmemeleri gerektiğini bilemediler. Çünkü düşünürsen, eğer gerektiğinden fazla düşünürsen, ya ölürsün, ya öldürülürsün. Malcolm-X olursun, John Lennon olursun, Kennedy ailesi talihsizliği bulursun. İyi değil bütün bunlar. Şu mutluluk, şu yazı yazmama hali, şu mutlak umarsızlık ve para endişesi. Nerede onlar? Onlara geri dönün. Heryerde, her kadının bir tarafı parça parça acı ve terkedilmişlik tutar, günler bu şekilde onu hayata bağlar. Kendisini terkettiği için, adamını terkettiği için. Bu sebeple uzar ve uzar tüm kadınlar. Saçları, kirpikleri, göz kalemleri uzar. Bir gün muhakkak ki o adamdan bıkar. "Aşırı zihin hali" işte böyle bir vadidir. Vadi çok eski, çok güzel siyah beyaz bir
film gibi biter. Kahramanları vurulur, vurgunda gider. AÅŸk ve gurur yüzünden. Kahramanlar arkalarında biraz üzüntü, belki birkaç sanat eseri, eÄŸer ÅŸanslılarsa kuvvetli bir aÅŸk hikayesi bırakıp gider. Her vadiden bir nehir geçer. Kadınların içinden bir okyanus. Lanet olsun. Eda ALANSON - 6 Mart 2000, Pazaretsi Â
button