Şermin TERZİ
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 2006 00:00
Onların davası Türkiye’de bir ilkti. AIDS hastası olduğunu askerde öğrenen Ümit Ulukaya (30), dönüşte evlendiği Sevgi Zindan’dan (28) hastalığını saklamış ve ona da bulaştırmıştı. Sevgi Zindan, bu durumu öğrenir öğrenmez soluğu mahkemede aldı.
Ve Ümit Ulukaya, eşine AIDS bulaştırdığı için "adam öldürmeye tam teşebbüsten" müebbet hapisle Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlandı. Ulukaya, hakkındaki suçlamayı, 7 yıl süren mahkeme boyunca, "Hasta olduğumdan haberi vardı. 3 günlük ömrün olsa da seninle evlenirim, dediği için evlendik" savunmasıyla reddetti. Dava iki ay önce sonuçlandı. Karar Sevgi Zindan’ın lehineydi. Ümit Ulukaya, 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bu olayın peşine düştüğümde, çok başka ve çarpıcı bir gerçekle karşılaştım: Ümit Ulukaya, hapis cezasına çarptırıldığı 14 Şubat’tan sadece 12 gün önce Konya’da 22 yaşındaki D.U. ile evlenmiş ve dört yıldır nikahsız yaşadığı eşinden iki de çocuk sahibi olmuştu.
Ölüm ilişkisine dönüşmeden önce, bir aşktı onlarınki. Sevgi Zindan, 1999 yılında ailesini karşısına almak pahasına, çok sevdiği Ümit Ulukaya’ya kaçarak evlendi. İçinde yalan, dayak ve tehditlerin de olduğu evlilik sadece beş ay sürebildi. Sürekli ilaç kullanan eşine, "Niçin bu ilaçları alıyorsun" diye sorduğunda, "Ayaklarım ağrıyor" cevabını alıyordu. Şüphelenmemişti. Bir süre sonra küçük bahanelerle tartışmalar, hatta dayak olayları yaşanmaya başladı.
Sevgi Zindan, eşinin evde olmadığı bir gün çekmeceleri karıştırırken, bazı hastane evrakları ve doktor raporları gördü. "İntaniye Kliniği" yazan kağıtlardan bir şey anlamayınca, Devlet Hastanesi’nde çalışan kız kardeşine gidip, evrakları doktorlara göstermesini istedi. Doktorlar, "Kızım bu adam öldürücü HIV virüsü taşıyor, kardeşin hemen boşansın" cevabını alınca, dünyası başına yıkıldı. Kendisine hastalık bulaşmış mı, bulaşmamış mı emin olmamasına rağmen, "Bile bile benim hayatımla oynadı" diyerek hemen savcılığa şikayette bulundu. Daha sonra yapılan tetkiklerde Sevgi Zindan’ın da HIV Pozitif virüsü taşıdığı ortaya çıkacaktı.
HA GRİP HA AIDS EŞİM İADE EDİLSİN
Olayın patlak vermesiyle, Ümit Ulukaya tutuklandı ve Antalya E Tipi Kapalı Cezaevi’ne konuldu. Cezaevinden mahkemeye yazdığı mektuplarda şunları söylüyordu: "Evlenmeden önce hasta eniştemi ziyarete gitmiştik. Benim hastalığım da o sırada tartışıldı. Sevgi de sağ olsun beni savundu ve gerekirse imzalı kağıt vereceğini bile söyledi. Ama benim ondan böyle bir imza almam söz konusu olamazdı. Çünkü ben ona çok güvenmiştim. Eşimi çok sevdim ve seveceğim. Eşim etrafındaki çok bilmiş akıl veren insanlar tarafından yönlendiriliyor. Ben eşime AIDS olduğumu ve hastalığımın bütün yönlerini anlattım. Ağlıyordu ve ’3 yıl seni bekledim, 3 günlük ömrüm olsa da seninle yaşamak istiyorum’ dedi. Pastanede buluşmuştuk. Biz pastanede otururken, bu söylediklerini arkadaşım Orhan Akın da duymuştu. Kendisi tanığımdır."
Mahkeme tanık Orhan Akın’ı dinlediğinde şunları anlatıyordu: "Evlenmeden önce kendileriyle bir pastanede karşılaştım. Beni masalarına davet ettiler ama rahatsız etmek istemediğim için yan masaya oturdum. O sırada Sevgi, Ümit’e sevgi sözcükleri söylüyordu. Ümit ise askerdeyken AIDS’li olduğunu öğrendiğini ve bu hastalığın ölümcül olduğunu söylüyordu. Ama Sevgi, ’3 günlük ömrüm olsa da seninle evleneceğim’ diyordu. Sonra da evlendiler zaten."
Sevgi Zindan, mahkemede, tanığın bu ifadelerinin kesinlikle yalan olduğunu savundu. Mahkeme heyeti, Orhan Akın’ın söylediklerinin doğru olmadığına ve Ümit Ulukaya’nın suçtan kurtulmak için böyle bir savunma yaptığına karar verdi. Ne savunmayı ne de tanık beyanını kabul etti.
Ümit Ulukaya, henüz avukat tutmamışken kaldığı cezaevinden mahkeme heyetine sürekli mektup gönderiyordu ve AIDS ile grip hastalığının neredeyse aynı olduğuna inanarak savunma yapıyordu: "Her insan hasta olabilir. Günümüzde grip de bulaşıcı bir hastalık ve öldürücü olabiliyor."
Yine aynı ifadede, olan olmuş, dercesine şu fütursuz sözleri sarf ediyordu: "Bu virüs nasıl olsa ikimizde de vardır. Eşimin tarafıma iadesini isterim."
EVLENMEDEN ÖNCE RAPOR İSTEMEDİLER
Ümit Ulukaya, AIDS virüsünü nereden almış olabileceğini polisteki ifadesinde şöyle anlatıyordu: "1997 yılında askerliğimin bitmesine üç ay kala geneleve gitmiştim. İki ay sonra da Kızılay bizden kan aldı. Test yaptılar, bende HIV virüsü varmış. Çürük raporu verip terhis ettiler."
Ulukaya, bu söylediklerinden yaklaşık bir yıl sonra yine mahkemeye gönderdiği bir mektupta bu kez Kızılay’ı suçluyordu: "Hastalığı kan grubu belirlemek için, onca insanın eline batırılan bir tek iğneden aldım."
Ulukaya’nın mektuplarındaki belki tek haklı iddia, evlenmeden önce niçin hiçbir devlet kuruluşunun kendilerinden tahlil ya da benzeri bir rapor istememiş olduğu. Bir mektubunda, "Bana çürük raporu veren devlet kurumu veya nikahımızı kıyan kuruluşlar bana, AIDS’lisin sana evlenmek yasak deselerdi, Sevgi beni on kere de kabul etse, evlenmezdim. Unutmayın ki, bizim nikahımızı bir devlet kurumu kıydı. Ve hiçbir şey sormadan kıydı" diyor.
Dava süresince Ümit Ulukaya’nın avukatı, savunmasını AIDS’in iyileşip-iyileşmeyeceği tartışması üzerine kurdu. Mahkeme İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan şu cevabı aldı: "AIDS hastalığının kesin ve muhtemel iyileşmesi mümkün olmadığı gibi süreklilik gösteren bir sendromdur."
Ümit Ulukaya davanın sonunda ceza aldı almasına ama Sevgi Zindan, zor şartlarda tedavisine devam ediyor. Röportaj için aradığımda, son derece sinirliydi: "Bizim dava ilk görülmeye başlandığında, herkes bana yardım edeceğini söylüyordu. Ama herkes kandırdı, kimse yardım etmedi, beni tek başıma bıraktılar. Zar zor tedavimi yaptırıyorum. Beni rahat bırakın, kimseyle görüşmek istemiyorum!"
İKİNCİ EVLİLİĞİNDEN ÖNCE RAPOR ALDI MI, ALMADI MI?
Sevgi Zindan, henüz eşinden boşanmadan Ümit Ulukaya’nın evlenebileceği sinyalini vermişti aslında. Olayın mahkemeye taşındığı günlerde, "Konya’da bir başka kadınla görüşüyormuş. Tanıdıklarımıza, benden boşandıktan sonra onunla evleneceğini söylüyormuş. Bana yaptığı gibi, başkalarına da ölüm saçacak" diyordu.
Nitekim Ümit Ulukaya, dört yıldır D.U. isminde 22 yaşındaki kadınla birlikte yaşıyor. İki yıl önce bir kızları, altı ay önce de bir oğulları dünyaya geldi.
EVRAKLARI TAMDI
D.U.’nun annesi Havva U.’ya ulaştığımda, kızının sağlığının yerinde olduğunu söyledi: "Benim kız kaçarak biriyle evlenmişti. Biraz onunla durdu. Sonra Ümit’e kaçtı. İlk kaçtığı kocasından boşanamadığı için bununla imam nikahlı yaşadı. Bir hastalığı var dediler ama doktorlara gitti, tahlil yaptırdı, sağlıklıymış. Çocukları da çok sağlıklı. Kızım ona kaçmadan önce hastalığı biliyor muydu, bilmiyor muydu bilmiyorum ama kendi etti kendi buldu. Biz de başlarda korkmuştuk ama sağlıklıymış artık."
Peki, ikinci kez evlenirken Ümit Ulukaya’dan sağlık raporu istenmiş miydi? Nikahı kıyan Konya Bostandere Belediye Başkanı Abdullah Yenoğlu’na soruyorum: "Nikahı ben değil, evlendirme memurum kıydı. Bize getirdiği sağlık raporlarının detaylarını söylemem ama evrakları tamdı, nikahın kıyılmasında bir engel yoktu."
Bu kez Ümit Ulukaya’nın avukatı Soner Ustaoğlu’nu arıyorum. O da, "Rapor alıp almadığını bilmiyorum, ben de araştırıyorum" cevabını veriyor.
Son olarak çareyi Ümit Ulukaya’nın babası Bekir Ulukaya’ya ulaşmakta buluyorum. Ama ondan tatmin edici bir cevap yerine nasihat alıyorum: "Bırakın artık bu işin peşini. Bize rahat vermediniz. Kimse bize selam vermez oldu. Hastalıklı diye çocuğumun yanında lokantada bile kimse oturmuyor. Evlenmeden önce raporlarını aldı. Doktor sağlıklıdır, evlenebilir dedikten sonra size ne?"
Bekir Ulukaya, evlenmeden önce oğlunun rapor aldığını söylüyor ama "Evlenmeden ne kadar önce rapor aldı" sorusuna sadece "Aldı işte" demekle yetiniyor. Biz bütün bu tartışmaları yaparken, iki kadın, iki çocuk ve bir erkek, hayatı bıçak sırtında yaşıyor.
DAVADA ÜÇ KEZ KARAR DEĞİŞTİ
Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Ümit Ulukaya hakkında üç kez karar değiştirdi. İlk kararda 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası alan Ulukaya’nın cezası "eksik soruşturma" gerekçesiyle temyiz edildi ve bu kez 8 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bu ceza da, Ulukaya’nın mahkemeye yönelik saygılı tutum ve davranışlarından dolayı indirildi ve 7 yıl 6 ay hapse çevrildi. Ulukaya’nın avukatı Soner Ustaoğlu, temyize gideceklerini ve karar Yargıtay’dan onanarak gelirse infaz kanununa göre erteleme isteyeceklerini söylüyor. Kanunlara göre tedavisi mümkün olmayan hastalıklar için, tedavi devam ettiği sürece erteleme hakkına sahip olabiliyorsunuz. Ustaoğlu ayrıca, böyle bir hastayı kimsenin cezaevinde yatırmayı göze alamayacağını ve gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceklerini söylüyor.
ANTİ-HIV VİRÜS KESİNLİKLE NEGATİFLEŞMEZ
Ümit Ulukaya’nın kanında ilk kez 10.09.1997 yılında GATA’da askerliği sırasında yapılan bir testle Anti-HIV pozitifliği tespit edildi. Dava süresince de bu testler tekrarlandı. Fakat yapılan testlerde Anti-HIV pozitifliği değil sadece HIV-RNA’sına bakıldı. Sonuç negatif çıktı. Mahkemedeki bütün savunmasını neredeyse bu testler üzerine kurdu. Ancak AIDS Savaşım Derneği Eski Başkanı Prof. Dr. Selim Badur, bu sonuçlarla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: "Hastanın düzenli ilaç kullanmasıyla HIV RNA’sı dönem dönem negatif çıkabilir. Ama Anti-HIV pozitiflik kesinlikle negatifleşmez. Hastanın kanında negatiflik olabilir ama kullandığı ilaçlar hücrelerine nüfuz etmediği için hücrelerinde virüs hep vardır. HIV RNA’sı negatif bir hasta, eşiyle korunmasız cinsel ilişki kuruyorsa bulaşması olasılıktır. Ama HIV RNA’sı da pozitifse bulaşma riski kesine yakındır. HIV virüsü babadan çocuğa geçmez, anneden geçer. Şayet anneye de HIV bulaşmışsa çocukların HIV pozitif olmaları yüzde 20 bir risktir. Fakat annenin hamileliğinde HIV pozitif olduğu biliniyorsa, bebeğe verilen ilaçlarla bu oran yüzde 3’e kadar indirilebiliyor artık. HIV pozitif olan biri, eşini hastalığı ile ilgili bilgilendiriyorsa ve korunarak cinsel ilişkiye giriyorsa bulaşması söz konusu olmaz."