Güncelleme Tarihi:
1- FOTOĞRAFIN YERİ AYRI Spor merkezli bir geçmişim var. Aslında voleybolcuydum ama yaşadığım ciddi bir sakatlığın ardından bu sporu bırakmak zorunda kaldım ve İstanbul’a geldim. Bahçeşehir Üniversitesi’nde fotoğrafçılık okudum. Fotoğraf benim için çok özel; herhalde onu hiçbir zaman bırakamam. Oyunculuk ise benim hep hayalimdeki şeydi. Farklı karakterleri canlandırmak, onları gerçek yapma ihtimali benim için her zaman çok özeldi. Şimdi tamamen oyunculuğun keyfini çıkarıyorum.
2- ERKEN ANNE OLMAK BİR ŞANS
Anne olmak hayatımda her zaman önemli bir şeydi. Kalabalık bir ailede büyüdüğüm için erken anne olmayı çok istedim, bu konuda da çok şanslı olduğumu düşünüyorum, çünkü hayat bana erkenden oğullarımı getirdi. Kuzey 6,5, Uzay ise 4,5 yaşında. Onlarla birlikte büyümek, enerjim ve tahammülüm henüz tükenmemişken çocuklarımı büyütmek ve bunun tadına varmak harika bir deneyim. Pek çok çalışan anne bunu sıkıntılı bulur ama ben çocukların heyecanını, mutluluğunu yaşamayı hiçbir şeye değişmem.
3- SANKİ HEP TANIYORDUM ONU
Eşimle (Şafak Bakkalbaşıoğlu) 2005’te evlendik, 2003’ten bu yana birlikteyiz. Ama ben ilk gördüğüm an ona aşık oldum. Star’ın genel yayın yönetmeniydi, ben de Star’da haber merkezinde çalışıyordum. İlk karşılaştığımız an onu sanki hep tanıyormuşum gibi hissettim. Sohbet etme ve onunla olma isteğini hiçbir zaman aklımdan uzaklaştıramadım. Biz hâlâ çok güzel sohbet ederiz. Hâlâ ondan hem hayat hem de iş anlamında öğrendiğim çok şey var.
4- BİR JEAN, BİR BEYAZ TİŞÖRT YETER
Modaya dair her şeyden haberdarım. Dergileri karıştırmaya bayılırım ama tabii bunları ne kadar uygularım; tartışılır. Başkasında uygulanmış halini görmeyi severim ama ben her zaman içinde en rahat ve mutlu olduğumu giyerim. Bu senelerce aynı şey bile olabilir. Benim için rahatlığın karşılığı olan bir jean, bir beyaz tişört yeter.
5- AZRA KARAKTERİNİ ÇOK SEVDİ
“Lale Devri”nde canlandırdığım Azra karakterini senaryoyu ilk okuduğum andan itibaren çok sevdim. Zor biri aslında, içinde kendi çelişkileri, hırsları olan, çok tutkulu, hırsı için yapamayacağı hiçbir şeyi olmayan bir kadın. Hiç bana benzemeyen biri olduğu için ayrıca heyecanlandım. Her bölümün senaryosu geldiğinde hayretler içerisinde bakıyorum. “Bunu da mı söyleyecek? Bunu da mı yapacak?” diye. Şu an gündemimde onu daha üst noktaya taşımak var.