Oluşturulma Tarihi: Mayıs 14, 2002 00:00
Günlerden cumartesi ve eğlenme zamanı. Bu gece ne giydiğinizin bir önemi yok, feromon dükkanından aldığınız maddeyi üzerinize sürmeyi unutmayın. Bu, cazibenizi ve cinsel cekiciliğinizi ortaya çıkarmak amacıyla özel olarak sizin için hazırlanan esanstır. Belki de bu koku, sizden daha iyi görünümlü, kendine güvenen ve hiç tanımadığınız birinin kimyasından alındı.Feromonlar, vücuttan salgılanan ve burunda bulunan özel bir bölüm tarafından algılanan kokusuz kimyasallardır. Yakınlarda yapılan çalışmalarda, insanların da diğer organizmalar gibi feromonlara karşı duyarlı olabilecekleri öne sürüldü. Hayvanlar ve böcekler kendi aralarında, diğer yaratıkların cinsiyetleri, üreme durumları ve sosyal ailedeki yerleri hakkındaki bilgileri feromonlar aracılığıyla aktarırlar. Genel kanının aksine feromonlar, sadece bir cinsel etkileme aracı değildir, ancak bütün hayvanların eş seçmelerinde önemli bir rolleri var.İnsanlar da feromon salgılarlar mı? Bu sorunun cevabı henüz belli değil, ancak bilimadamları, bazı kadınların koltuk altlarından bir sıvının -belki de feromonun- salgılandığını ve bu salgının da diğer kadınların menstrüel dönemlerini değiştirdiğini belirlediler. Kimi araştırmacılarsa, bu kimyasalların eş seçiminde bilincimiz dışında etkili olabileceklerini düşünüyor.Birçok araştırmacı, bilimin gelecekte bir insan feromonunu ayırt edeceğini düşünürken, bazıları bunun çoktan gerçekleştiğini öne sürüyor. Peki bu tespit, cinsiyetler arası savaşı nasıl etkileyecek? Eş seçimindeki ‘‘kimyasal’’ avantajlar, köşedeki dükkan kadar yakın mı olacak?Burnun önemiDiğer hayvanlar, asırlardır uygun bir eş bulmak için burunlarını kullanıyorlar. İnsanlar da dahil, tüm memelilerin nazal (burna ait) kanallarının arkalarında reseptörler vardır. Bu reseptörler kokulara tepki verir ve bizim koku olarak algılayamadığımız sinyalleri neokortekse (beynin gri maddesi) gönderirler. Öte yandan bazı bilimadamları bizim bir başka nazal duyuya daha sahip olduğumuzu öne sürüyorlar. Vomeronazal organı (VNO) adlı bu duyu, burun deliklerine yakın bir yerde bulunan bir çift keseden oluşuyor. VNO’daki alıcılar, genellikle koku olarak tanımlanamayan feromonları toplar ve bilgiyi beynin hipotalamus ve limbik sisteminlerine iletir. Bu bölgeler, açlık ve cinsel istek gibi dürtüleri kontrol eder.1970’lerde bilimadamları, feromonlar da dahil, kokunun eş seçiminde etkili olduğunu saptadı. Bu saptama en azından kemirgenler için kesinleşti. Kemirgen idrarının içerdiği koku ve feromonlar, hayvanın sahip olduğu temel hiskompatible (birbirine uyumlu dokular - MHC) genlerinin türüne göre farklılık gösterir. MHC genleri hayvana, hangi organizmanın tehlikeli olduğunu
haber veren proteinlerin üretimini sağlayan bilgileri içerir. Her bir fare (belki de insan), MHC genleri tarafından kontrol edilen kendi kimyasal kimliğine sahiptir.Farklı kokulu eşKemirgenler, özel yetenekleri sayesinde, karşı cinsi koklarlar ve kendi MHC genlerinden farklı genlere sahip eşler seçerler. Böyle
seçimler evrimsel duyularda da deÄŸiÅŸikliÄŸe neden olurlar.Ä°nsanların feromonları nasıl salgıladıkları veya algıladıkları henüz tam olarak belirlenmedi. Biz, iyi geliÅŸmiÅŸ görme ve dokunma duyularıyla tanınan primat ailesine dahiliz. Görsel ve dokunmaya ait keskinlik, koku alma duyularında daha zayıf. Gerçekte tıp kitaplarının çoÄŸunda, VNO’nun fetüsle ortaya çıkan ve geliÅŸimle birlikte yok olan iÅŸlevini kaybetmiÅŸ bir yapı olduÄŸu yazılır. Ancak 1980’lerde anatomi uzmanları, VNO’nun diÄŸer memelilerin aksine yetiÅŸkin insanların çoÄŸunda bulunduÄŸuna dair kanıtlar buldu.Davranış üzerine yapılan yeni çalışmalarsa insanların VNO fonksiyonlarının çok iyi çalıştıklarını ortaya koyuyor. Chicago Ãœniversitesi’nden Martha K. McClintock ve Kathleen Stern, birbirinden farklı menstrüel döngülere sahip kadınların terlerinden ayrılan bazı maddelerin, bir arada bulundukları baÅŸka kadınların yumurtlama zamanlarını deÄŸiÅŸtirdiklerini açıkladı. Kadından kadınaMcClintock, birlikte çok fazla zaman geçiren kadınların menstrüel döngülerinin bir süre sonra eÅŸzamanlı hale geldiklerini öne sürmüştü. Böylece bir kadından diÄŸerine aktarılabilen ‘‘birÅŸeyler’’ vardı. AraÅŸtırmacılar daha sonra, bu maddenin kadınların koltuk altlarından alınıp alınamayacağını görmek için pamuk pedler kullandılar. Çalışmada ilk olarak, pedin üzerinden kokulu bileÅŸikleri ayırdılar. Geriye kalan tatsız, kokusuz sıvıyı baÅŸka bir kadının üst dudağına sürdüler. Birkaç ay sonra, burunlarında aynı feromona sahip iki kadın aynı zamanda adet görmeye baÅŸladı. Aynı araÅŸtırma, erkeklerin de kadınların döngülerinde etkili olduÄŸunu kanıtlamak için yapıldı. Bir grup erkeÄŸin koltuk altına dedorant sürüldü. Ardından bu bölge bir pedle silindi ve düzensiz adet gören kadınların üst dudaklarına aktarıldı. Tekrarlanarak yapılan deneme sonucunda, erkek salgısına maruz kalan kadınların döngülerinde düzelme gözlemlendi. Bir kadının bir erkekle birlikte uzun süre yaÅŸaması durmunda da aynı sonucun ortaya çıkacağı düşünülüyor.Ä°lginç araÅŸtırmaTüm bu araÅŸtırmalar, varsayılan feromonların kadın fizyolojisi üzerindeki gücünü doÄŸrulasa da, eÅŸ seçimindeki rollerini tam olarak aydınlatmıyor. Bu nedenle araÅŸtırmacılar dikkatlerini, kapalı dini bir mezhebe sahip Hutteritler üzerinde yoÄŸunlaÅŸtırdı. Orta Avrupa’da yaÅŸayan Hutteritler, evlilik dışı cinsel iliÅŸkiyi de yasaklıyor.Åžikago Ãœniversitesi’nden Caroline Ober, kemirgenler gibi, insanların da farkında olmadan baÅŸka bir gen profiline sahip birini eÅŸ olarak seçip seçmeyeceÄŸini inceledi. Kemirgenlerde MHC genleri bulunurken insanlarda buna benzer olarak ‘‘insan lökosit antijeni’’ (HLA) bulunur. Ober, toplum içi evlilik geçmiÅŸleri nedeniyle Hutteritlerin toplum olarak benzer HLA profillerine sahip olduklarını, ancak kadınların HLA genlerinin kocalarınınkiyle farklılık gösterdiklerini saptadı. Böylece Hutteritler, farklı genli eÅŸ seçerek bilinçleri dışında çocuklarının genetik çeÅŸitliliÄŸini arttırdılar. Peki Hutteritler, farklı genli eÅŸleri nasıl seçebildi? Belki de insanları bir araya getiren madde, eÅŸsiz kimya feromonlarıdır. Ober bu sorunun cevabının feromonlarda gizli olduÄŸunu söylüyor.1993’te Bern Ãœniversitesi’nde evrim konusunda uzman biyolog Claus Wedekind, bu olasılığın doÄŸruluÄŸunu denedi. Wedekind, birbirini tanımayan 49 kadın ve 44 erkeÄŸin HLA doku tiplerini belirledi. Ardından erkeklerden tişörtlerini iki gece üst üste giymeleri istendi. Yumurtlama dönemlerinde ve belki de bir eÅŸ seçmenin en istekli yaÅŸandığı bir zamanda olan kadınlardan da bu tişörtleri koklamaları ve tepkilerini söylemeleri istendi.Wedekind, kadınların seçtikleri tişörtleri, kendi HLA tiplerinden farklı tipe sahip erkeklerin giydiÄŸini saptadı. Dahası bu tişörtler kadınlara, eski veya yeni erkek arkadaÅŸlarını hatırlatıyordu. Kadınlar, aynı HLA tipine sahip erkeklerin tişörtleriniyse ‘‘itici’’ olarak nitelendirdiler ve bu kokunun babalarını veya erkek kardeÅŸlerini hatırlattığını söylediler.Wedekind’in tişörtleri, kadınları çeken veya iten feromonları içeriyor muydu? Bu madde ne zaman ÅŸiÅŸelenip satılacaktı? Burunla ilgili araÅŸtırmalar yapanları bu sıralar en çok, herhangi bir bilimadamının, gerçek bir insan feromonunu belirleyerek saflandırıp saflandırmadığını tartışıyorlar.Kaliforniya’daki Pherin adlı ÅŸirketten David Berliner, firmasının, biri kadın ve biri erkek için olmak üzere insan feromonlarına dayalı iki koku ürettiÄŸini iddia ediyor. Aslında, erkek kokusu kadın esansı taşır. Berliner ise, bu kadın esansının, erkek feromonları ve kadın kokusu olduÄŸunu iddia ediyor. AraÅŸtırmacı ayrıca, bu kokuları kullanmanın rahatlık ve kendine güven getireceÄŸini öne sürüyor. Bu çalışma her ÅŸekilde eÅŸcinseller ve lezbiyenler için çok uygun olabilir ve iÅŸletme ruhuna sahip heteroseksüeller de aralarında ÅŸiÅŸeleri deÄŸiÅŸtirebilirler.Ä°nsan feromonlarını pazarlamak isteyen yalnızca Berliner deÄŸil. Winifred B. Cutler’ın baÄŸlı bulunduÄŸu Athena Enstitüsü, bünyesinde ticari ürünler bölümü açtı. AraÅŸtırmaların da yürütüldüğü enstitü, tüketicilerin kokularına eklemek üzere, kokusuz sentetik insan feromonlarının reklamını yapıyor. Reklamlarda bu kokunun, ‘‘karşı cinsin dikkatini çekmeyi saÄŸladığı’’ belirtiliyor.Cinsellikte artışCutler bu fikrini, erkek solüsyonlarıyla yaptığı çalışmalarla destekledi. TıraÅŸ losyonlarına eklenen bu kokuyu 6 hafta boyunca kullanan erkekler, birlikte uyudukları ve cinsel iliÅŸkiye girdikleri kadınların sayısında artış olduÄŸunu kaydettiler. Cutler, bu artışın nedeninin erkeklerin görüntülerindeki cinsel açıdan üstünlük olarak deÄŸerlendiriyor.DiÄŸer araÅŸtırmacılar bu konuda ne düşünüyor? Berliner ve Cutler, insan feromonlarını belirleseler de maddenin, yataÄŸa kiminle gidileceÄŸine karar verilmesinde etkili olmadığı tartışılıyor. McClintock, ‘‘Feromonların, eÅŸ seçiminde etkili oldukları saptansa bile, ben bu rolün sadece çeÅŸitlendirici olacağını düşünüyorum’’ ÅŸeklinde yorum yapıyor.Tüm bu geliÅŸmeler, kimyamız ÅŸiÅŸelenerek pazarlanmaya hazır hale getirilirse, bu katkıyla aşık olma ÅŸeklimiz deÄŸiÅŸecek anlamına mı geliyor? Öte yandan birçok kiÅŸi çiçeklerin, mum ışığının ve kulaÄŸa söylenen güzel sözlerin hala önemli olduÄŸunu düşünüyorlar. Kararsız yaratık insanBiz insanlar, çok kararsız yaratıklarız. Ä°ÅŸ, hayat arkadaşı seçmeye geldiÄŸinde, kültürden etkileniyor, aile tarafından itiliyor ve geleneklere tıkanıp kalıyoruz. Dünyanın birçok yerinde, kiÅŸilerin partnerleri baÅŸkaları tarafından seçiliyor. Ayrıca, sabun ve parfüm kullanarak, vücut kokularımızı ve eÄŸer varsa feromonlarımızı yıkayarak yok ediyoruz.Scientific American’da yer alan araÅŸtırmada şöyle deniyor: Belki de gelecekte, üzerimize bu maddeden biraz sürerek çekiciliÄŸimizi arttıracak ve eÅŸ seçme iÅŸlemini baÅŸarıyla yürütebileceÄŸiz. Bu ÅŸekilde, genetik yapımızın iyi yönlerini göstermeye çalışarak, biyolojik olarak en uygun kiÅŸiyi de seçebiliriz. Ya da, akıllı ve maceraperest türler olarak her gece farklı birine koku sıçratarak, burnun neler yapabileceÄŸi üzerine deneyler yapabiliriz.Â
button