Merve ULUSOY
Oluşturulma Tarihi: Eylül 02, 2006 00:00
Sahrap Soysal, ODTÜ mezunu bir kimyager. İngiltere’de işletme ve halkla ilişkiler eğitimi aldıktan sonra, 15 yıl çeşitli şirketlerde yöneticilik yaptı. Evde mutfağa kapanmayı, üç oğlu ve eşine yemek pişirmeyi hep sevdi. Şikayet etmedi.
Türk mutfak sanatının derinliklerine de bu sayede indi. Dünya mutfaklarını karşılaştırmaya, işin sırrını çözmeye yöneldi. Sebze ve meyvenin mutfaktaki serüvenini öğrendi. Kimya bilgisi en büyük avantajı oldu. Sahrap Soysal, 2001’de Kanal D’de "Mutfakta Keyif" programını hazırlamaya başladı. Ardından TRT ve TGRT’de sürdürdü bu hobisini. Yazdığı kitaplardan biri, 2004’te İsveç’te Dünyanın En İyi Yemek Kitabı Gourmand Ödülü’nü aldı. Şu anda Hürriyet Kelebek’teki yemek yazarlığının dışında çeşitli dergilere yemek konusunda yayın danışmanlığı yapıyor. "Anne, Ben Acıktım" ve "Bir Yemek Masalı" adlı iki kitabına şimdi üçüncüsü eklendi: "Sevgilim Akşama Ne Pişirdin?" Kitabın alt başlığı "Türklerin Değişen Damak Tadı". Soysal, bu kitapta Türk yemeklerini dünya turuna çıkarıyor. Meksikalıların "fahita"sını süzme yoğurtla zenginleştiriyor, klasik bir köfteyi mantarlı sosla farklılaştırıyor, lahanaya bal döküyor. Kimi yemeklerine "ıspanaklı entelektüel bonfile", "doktorun rizottosu", "lahanalı artiz çorbası" gibi esprili isimler koyuyor.
Türklerin damak tadı neden değişiyor? - Epeyce süredir Türklerin damak tadı değişim yaşıyor. Yeni açılan kafeler, televizyonlar, seyahatlerle dünya mutfaklarını tanımaya, zevk almaya başladık. Türk yemekleri muhteşem. Ama dünya tatlarıyla da entegre olabileceğini göstermek istedim kitabımla. Kitap özellikle gençlere, yeni evlilere yönelik. Güzel yemek yapan annelerimizin alışkanlıklarını değiştirmek mümkün değil.
Kitabınızı her gün "bu akşam ne yiyeceğiz" diye soran eşinize ithaf etmişsiniz. Kızıp "bugün de mönüyü sen söyle" demediniz mi hiç?- Şaşıracaksınız ama, aynı soruyu günde birkaç kez sorduğu da oluyor. Bazen çok sıkılsam da evimizde yemek herkes için bir zevk, dostlarımızla sofra başında buluşmayı çok seviyoruz. Bu yüzden eşim, "bana" değil, "Bize ne yaptın" anlamında soruyor. O yüzden ben de çok bunalmıyorum.
Yemek hazırlarken eşiniz, çocuklarınız yardım ediyor mu?- Hiç yardım etmiyorlar. Evde dört erkek arasında tek kadınım. Pişirmenin dışında nasıl yenir, sofra şekli nedir diye anlattığım için, işim zor.
"Doktorun mantarlı rizottosu", "İkizlerin tavuk bagetleri", "Betül’ün peynirli tavuk butu" gibi isimler katkıda bulunanlara ithaf mı?- Çok doğru. Tarif veriyorlar. Çok sevdiğim kişiler olduğu için öyle bırakıyorum, hem de bu isimlerle yemeklere kimlik kazandırmayı çok seviyorum. Zaman zaman eleştiri konusu da oluyor; ama ben bu şekilde bırakmayı seviyorum, bunlar beni eğlendiriyor.
TÜRK MUTFAĞINA YENİ FORMÜLLER
Türk mutfağından kalorileri düşürülmüş diyet yemeklerine de yer vermişsiniz. Sizce geleneksel mutfağımızın sağlıklı beslenmeye en uygun ve en aykırı özellikleri neler?- Türk mutfağının çok zengin, sağlıklı kategorileri var. Tencere yemeklerimiz gibi. Tereyağı, margarinler yemeği ağırlaştırıyor. Ben zeytinyağı ve kepekli unlardan yanayım. Türk mutfağını değiştirme niyetim yok. Sadece tariflerdeki besin dengelerini sağlamaya çalışıyorum.
TV programı, gazete, dergi yazarlığının yanı sıra danışmanlık şirketi kurmayı, lokanta açmayı, catering servisi kurmayı hiç düşündünüz mü?- Hiç düşünmedim. Zaten 22 yıl çalıştım. Bu benim hobim. Kendime ve çocuklarıma zaman ayırmak istiyorum. Çekimlerimi bile evde yapıyorum. Birçok restoran yeni mönü oluştururken, gıda firmaları ürünlerini piyasaya çıkarmadan mutlaka fikrimi sorar.
YEMEK O KADAR EVRENSEL VE VAZGEÇİLMEZ Kİ
Yemek muhteşem bir şey çünkü o kadar evrensel ve o kadar vazgeçilmez ki. Zaten amacım tarif veren biri olmak değil. Bu işin kültürünü, oluşma sürecini araştırıyorum. Bence Türk mutfağı eşittir Türk kültürü. Bu iş ucuz olmamalı. İşte bu yüzden yemek işini çok ciddiye alıp günlerce, aylarca araştırıyorum. Bu işi kültür meselesi olarak görüp kimlik oluşturuyorum.
BİR SONRAKİ KİTAP, BAKIR PİŞİRME OBJELERİ
Bakır pişirme objeleri üzerine bir kitap hazırlıyorum. Amerikalılar istedi, bir yarışmaya girecek. Yazacağım tüm kitaplar, bundan öncekiler gibi annelere değil gençlere yönelik yemek kültürü ve yemek tarifleri içeren çalışmalar olacak. İngilizlerin topu topu 200 çeşit yemeği var. Biz ise onlarda olmayan müthiş bir yemek kültürüne sahibiz. Birkaç günde birkaç bin
yemek tarifi çıkarabilirim.
Sahrap’ın son dakka makarnası
Haşlanmış kuru makarnayla yapılan son derece pratik bir yemek. Türk işi lazanya diyebiliriz. Beyazpeynir veya doğranmış salam gibi malzemelerle zenginleştirebilirsiniz.
Malzemeler:
1 paket kelebek makarna
Beşamel sos için:
5 su bardağı süt
5 yemek kaşığı sıvıyağ
2 yemek kaşığı tepeleme un
1’er çay kaşığı tuz, karabiber
varsa 1 su bardağı hazır süt kreması
Üzeri için:
1 su bardağı rendelenmiş kaşarpeyniri
1 veya 2 adet orta boy domates
Yapılışı:
Beşamel sosu hazırlamak için; orta boy bir tencereye unu ve sıvıyağı koyup mikserin yüksek devriyle çırpmaya başlayın. Azar azar süt ekleyip çırpmaya devam edin. Tuz ve karabiber serpin. Varsa hazır süt kremasını da ekleyip tekrar çırpın. Tencereyi orta ısılı ateşin üstünde sürekli karıştırıp, sosu muhallebi kıvamına getirin. Kaynamaya başlar başlamaz ocaktan alın. Bu arada, sıcak beşamel sostan 1 kepçe alıp kenarları yüksek, orta boy bir borcamın zeminine gezdirin. Üzerine, 1 sıra kuru makarnayı (haşlamadan) serpiştirin. Bir kepçe sosu daha kuru makarnaların üzerine gezdirip, yine makarna serpiştirin. Bir kere daha beşamel sosu gezdirip, yine makarna serpiştirin. En üste de kalan sosu yayın. Son olarak rendelenmiş kaşarpeyniri serpiştirip domates dilimleriyle süslediğiniz makarnayı, 175 dereceye ve alt-üst konuma ayarlayıp 5 dakika önceden ısıttığınız fırında üzeri kızarıncaya kadar, en az 35 dakika pişirin. Dilimleyerek ya da büyük boy servis kaşığıyla alarak sıcak servis yapın.
Not: Hazır beşamel sos da kullanabilirsiniz. Ama makarnaların sosla iyice kapanması gerektiğinden 2 paket kullanmanızı öneririm.