Güncelleme Tarihi:
Çoğu zaman, özellikle Türkiye gibi gündemin hızına yetişmenin mümkün olmadığı ülkelerde, olaylar hikâyelerin, o hikâyeleri yaşayan insanların önüne geçer. Biz yaşanan hadiselerin neticelerine, nihayetlerine ve ne şekilde nüksettiğine odaklanmışken, o olayların asıl kahramanlarının sessiz sedasız yaşadıklarını, deneyimlerini, acılarını ve heyecanlarını görmeyiz. İşte "Elli Kelime" biraz da bunun için yazılmış.
27 Mayıs’ı birebir yaşamış, Adnan Menderes Hükümeti'nde Adalet, Eğitim ve Devlet bakanlıklarında önemli görevler ifa etmiş, Menderes’in en yakınlarından olmuş Celal Yardımcı’nın, eşi Harika Yardımcı’nın ve çocuklarının anlattığı 27 Mayıs, aslında sadece onların hikâyesi değil, hepimizin hikâyesi.
Çiğdem Aldatmaz, kitabın başında okurlarına yazdığı notta bunu şöyle anlatmış:
“Harika Yardımcı’nın ve Menderes’in en kıdemli bakanlarından Celal Yardımcı’nın hatıralarını kaleme alırken, bunun benim için yeni bir yazın denemesinden çok daha mühim bir meşguliyet olduğunu fark ettim. Türkiye’nin ellili yılları, şimdiye dek okuduğum, izlediğim, araştırdığım halinden çok daha farklı bir boyutuyla karşıma çıkıyordu. İhtilallerin gölgesinden sıyrılamayan bu ülkede amacı gerçekten ülkeye hizmet etmek olan bir siyasetçi ve dönemin siyasetine katkıları olmuş aydın ve çağdaş bir kadının ve ailesinin anılarıyla karşılaşmak, günümüz politik ortamı göz önüne alındığında alışılmışın dışında, hayranlık uyandırıcı bir durumdu benim için. Bugüne dek 27 Mayıs ihtilali hakkında birçok çalışma yapıldı. Bu kitabın gayesi bilinenlerin üzerinden geçmek değil, Yardımcı ailesinin ve Harika Yardımcı’nın yaşam öyküsünü siyasi atmosfer çerçevesinde okurla buluşturmak ve hayatlarının altı çizilmesi gereken noktalarını ortaya koymak.”
Aldatmaz bu anıları kaleme alırken, hem dönemin, hem olayların hem de kahramanlarının bilinmeyen yanlarını anlatıyor. Babaları ne zaman döneceği belli olmayan bir ölüm yolculuğundayken, ailesinin "Elli Kelime"ye sığdırdığı özlemin acısını dile getiriyor; bu kez Ada Komutanlığı’nın istediği gibi "Elli Kelime" değil, uzun uzun...
“İhtilallerle büyümüş bir ülkenin anıları da mektupları gibi hüzünlüdür”
Kitabının kapağında geçen bir cümle, “İhtilallerle büyümüş bir ülkenin anıları da mektupları gibi hüzünlüdür” diyor. Bu cümle aslında kitabın özü ve özeti niteliğinde... Menderes’in en kıdemli bakanlarından biri olan Celal Yardımcı’nın, eşi Harika Yardımcı’nın ve ailesinin ihtilal öncesi ve sonrası yaşadıklarını, siyasete katkılarını ve siyasetin onlardan neleri alıp götürdüğünü anlatılmış kitapta. O dönem, Ada Komutanlığı Yassıada’da tutulan siyasilere bir mektup rejimi uygulamış. Standart bir mektup formatı uygulamışlar ki bu örnek kitabın içinde var. Bir gece evlerinden alıp ölüme götürülen yakınlarına kâğıda çekilen çizgilerin dışına taşmadan, sadece elli kelime ile ve belli günlerde mektuplaşma izni verilmiş. Elli kelimeyi aşan her mektup, gözaltı, tutukluluk, sorgu demek...
İşte kitabın adı da buradan geliyormuş.
Hepimizin zorbalığa, baskıya, zor hayat koşullarına, ben bilirim, ben yaparım anlayışına karşı onurla direndiği bu günlerde, aynı acıları geçmişte yaşayanların hikâyesine de ortak ediyor bizi “Elli Kelime”.
"Tam bir esaret adasıysı"
"Yassıada cehennemi tam bir esaret adasıydı. Onlar radyo dinleyemez, dışarıyla bağlantı kuramazdı. Kuş uçmaz kervan geçmez bir adada ömürlerini tüketiyorlardı. Bütün tesellileri, elli kelimeyle sınırlandırılmış mektuplardı. Bu mektuplar da haftada bir gün yazılır, onlar da haftada bir bu mektuplara kavuşur, sevdiklerinden haber alırlardı. Elli kelimeye ne sığarsa… Nasılsın, iyi misin, sıhhatin nasıl, çocuklar iyi merak etme, hakkın hukukun tecelli edeceğine inan vs… Hepsi elli kelime… Bu mektuplar hücre gibi penceresiz, güneş görmeyen odalarda, iki kişilik ranzalarda okunuyordu. Ranzalar ise her an çöktü çökecek gibi, daracıktı. Tutuklananların yaşları Bayar ve Menderes haricinde otuz ve kırk beş arasındaydı. Genç ve çevik adamlardı ama bir buçuk senelik esaret hayatı onları çökertmiş, zayıf ve bitap düşürmüştü. Ne zaman çıkacakları belli olmayan bu cehennemde hep elli kelimelik mektupları beklediler.
Bu mektuplarla dışarıda olup biteni anlayamasalar da sevdiklerinin ellerinin değdiği bu mektupları öpüp koklar, zarflarını göğüslerinin üzerinde, ceplerinde taşırlar, böyle güç bulmaya çalışırlardı. Bu kitap, bu kara günlerin hikâyesini ta çocukluğumdan başlayarak sizlere aktaracaktır." Harika Yardımcı