OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 20, 2005 00:00
Erkekler eş seçerken, düzgün yüz hatları, taze bir ten ve bel ile kalça arasındaki uyuma ne derece önem veriyor?Eş seçmek, insanoğlunun yaşamındaki en önemli edimlerden biri. Bu süreç yaşamımızda en az, dengeli beslenme, ani ölümlerden kaçınma ve soyun sürdürülmesi denli ciddi bir yer tutar. Gelgelelim, böylesine kişisel ve kimi zaman tarafların bile içinden çıkamadıkları kadar karmaşık bir olguya bilimsel bir açıklama getirilebilir mi? İnsanların, başka herhangi bir hayvanmış gibi ele alınması suretiyle, eş seçiminde etkili birtakım unsurların kestirilmesi mümkün olabilir. Öyle ki, eş seçimi, salt kendi DNA’mızı taşıyan yavrular üretmenin çok ötesinde bir süreç olmalı. Evrimsel teoride, kadınların seçimlerini kendilerine bağlı ve maddi kaynakları bol olan erkeklerden yana yaparken, erkeklerin eş seçiminde üremeyle ilintili biyolojik güçlere ağırlık verdikleri savunuluyor. Kadının dış görüntüsüne kafayı takmak yüzeysel bir tavırmış gibi görünse de, erkek zamanını ve kaynaklarını çocuklarına harcayacağından, eşinin taşıdığı genlerin niteliğinden ve onun doğurganlığından emin olmak ister. Çok sayıda araştırma, bu çok önemli niteliklerin, düzgün yüz hatları, taze bir ten ve bel ile kalça arasındaki uyum gibi erkekler tarafından çekici bulunan birtakım özelliklerle ilintili olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca kadınlar yumurtlama dönemlerinde öteki dişi hayvanlar gibi çığırtkanlıklar yapmadıklarından, erkeklerin aldatılma olasılıkları da bir hayli yüksektir. 24 saat boyunca eşini kollaması olanaksız olan erkek, çocuğunun gerçek babası olup olmadığından da asla emin olamaz. Bu yüzden erkeğin kadında öncelikle cinsel sadakata önem vermesi beklenir. Gerçek kuramla çatışıyorNe var ki, gerçekte olup bitenlerle eş seçimi kuramı arasında birtakım tutarsızlıklar göze çarpıyor. Berlin’deki Max Planck İnsan Gelişimi Enstitüsü uzmanlarından Peter Todd, "Hayatta insanlar her ne kadar büyük beklentiler içinde başkalarına kur yapsalar da, eninde sonunda gerçekçi davranıp elde edebilecekleri bir kişiye yönelmek zorunda kalırlar," diyor. Bu da, bireyin kendine bir değer biçerek, karşı cinsten benzer değerde birinin peşine düşmesi anlamına geliyor. Öyle ki, erkekler maddi kaynakları ve bağlılıkları karşısında kadınlardan doğurganlık ve sadakat bekliyor. Eş seçiminde bir "gizilgüçlerin çekimi" adı verilen bir düzen yürürlükte. Bir kişiye, "Karşı cinste ne tür özellikler arıyorsunuz?" diye sorulduğunda, çok farklı bir görüntü ortaya çıkmakta.Kuram tersyüz mü?Cornell Üniversitesi’nden Peter Buston ile Stephen Emlen’in araştırmasında, 978 bekar denekten Servet Statü Aileye bağlılık Dış görünüş ve Cinsel sadakat gibi özellikler esas alınarak, uzun dönemli eş olma konusunda bir değerlendirme yapmaları istendi. Daha sonra araştırmacılar deneklerden bu özelliklerin ideal eş seçiminde ne denli önemli bir yer tuttuğunu öğrenmeye çalıştılar. Sonuçlar evrim kuramını yerle bir edecek nitelikteydi. Araştırmaya katılanların kendi özellikleriyle karşı cinsin özellikleri arasında bir değiş tokuş yapmak gibi bir kaygıları yoktu. Tek amaçları statü, dış görünüş, bağlılık ve kararlılık gibi açılardan kendilerine benzer biriyle birlikte olmaktı. Hayvansallığı aştık mı?O halde, insanoğlunun doğasındaki hayvansallığı aşmış olduğu söylenebilir mi? Yaşamımızı kiminle paylaşacağımız konusundaki görüşlerimize, biyolojik güçlerin ötesinde, uyumla ilgili duygusal kavramlar ve bizleri kusursuzca tamamlayacak "ruh eşinin" peşine düşme gibi şeyler yön veriyor olabilir mi? Todd öyle olmadığını savunuyor ve elde edilen bu sonuçların Buston ve Emlen’in yanlış yaklaşımlarından kaynaklanabileceğine inanıyor. Araştırmacıların deneklerin gerçekte yaptıkları seçimleri değerlendirmek yerine, tercihlerini sormak gibi bir gaflete düştüklerini öne sürüyor. Tercih ile gerçekleşen farklıDaha gerçekçi bir yaklaşımın farklı sonuçlar vereceğine inanan Todd, şimdilerde Londra Ekonomi Okulu’nda görevli olan Barbara Fasolo, Edinburgh Üniversitesi’nden Alison Lenton ve Humboldt Üniversitesi’nden Lars Penke ile birlikte, hızlı çöpçatanlık seanslarının gizemli dünyasını daha yakından izlemeye koyuldu. Ekibin amacı, insanların eş seçimindeki beklentileriyle, gerçek seçimleri arasındaki tutarsızlığı irdelemekti. Münih’te bu tür seanslara katılan kadın ve erkeklerden oluşan 46 denek üzerinde incelemeler yaptıyar ve tanışma öncesi doldurulan formları gözden geçirdiler. Yüz alışverişiTıpkı Buston ve Emlen’in araştırmasında olduğu gibi, bu kişilerin ekonomik düzey, statü, aileye bağlılık ve fiziksel çekim açısından kendileriyle uyumlu kişilere ilgi duyduklarına tanık oldular. Ne var ki, tanışma aşamasına gelindiğinde yapılan seçimlerin bir bakıma farklı olduğu görüldü. Araştırmada, sağlıklı olmayacağı gerekçesiyle, sadakat konusunda bir değerlendirmeye gidilmedi. Ancak ekip, kadınların, erkeklerin bağlılık, servet ve statüleri karşılığında dış görüntülerini sattıklarına tanık oldu. Evrim kuramının da savunduğu gibi, kadınların kendi fiziksel görüntüleriyle ilgili değerleri yükseldikçe, aradıkları erkeğin nitelikleri de artıyordu. Oysa erkekler, kadınlar gibi böyle bir alışveriş içinde değildi; kadınlarda aradıkları özelliklerin ille de kendi değerleriyle bağdaşması gerekmiyor gibiydi. Sonuçta, erkekler kadınlara kıyasla çok daha atak davranıyorlar ve Todd’a göre, sanki şansını denemenin kendilerine pek bir zarar vermeyeceği ilkesinden yola çıkıyorlardı. Genelde insanlar kendileriyle uyumlu bir eş peşinde olduklarını söyleseler de, gerçekte geleneksel evrim kuramına uygun bir
seçim yapıyorlardı.Güçlüler birbirini çekiyorAmerika’da yapılan araÅŸtırmalar da benzer bir sonuç verdi. Pennsylvania Ãœniversitesi’nden Robert Kurzban ve Jason Weedon, hızlı çöpçatanlık seanslarına katılan on bini aÅŸkın kiÅŸi üzerinde yaptıkları incelemeler sonucunda, güçlülerin birbirlerini çektiklerine tanık oldular. EÅŸ seçiminde önemli olabilecek eÄŸitim, din, davranış ve cinsellik gibi konularda önceden sorguya çekilen deneklerin, sonradan, kadın olsun erkek olsun, yalnızca çekicilik gibi fiziksel özelliklere odaklandıkları görüldü. Insanlar görünüşte kendi deÄŸerlerini tartıp ölçseler de, yalnızca fiziksel özellikler ağır basmaktaydı. Söz gelimi kadınlar orta yapılı erkekleri yeÄŸlerken, erkeklerin seçimi ince yapılı kadınlardan yanaydı. Süreçler etkileniyorNew Scientist’te yer alan araÅŸtırmaya göre, bu süreç gözle görülebilen özellikleri öne çıkarıyor ve dolayısıyla yalnızca genç ve güzellere ÅŸans tanıyor. Ne var ki, Todd, ilk karşılaÅŸmalarda her zaman aÅŸağı yukarı aynı ÅŸeyin yaÅŸandığına ve dış görünümün, biyolojik uygunluÄŸun en belirgin göstergesi olduÄŸuna dikkat çekiyor. Todd ve New Mexico Ãœniversitesi’nden Geoffrey Miller, kur yapma sürecini iliÅŸkinin saÄŸlıklı yürümesi için eÅŸlerden birinin bir ötekine uyguladığı bir dizi sınav olarak nitelendiriyorlar. Ancak hızlı çöpçatanlık sürecinde zaman kısıtlı olduÄŸundan taraflar tensel çekim aÅŸamasından öteye gidemiyorlar. Bir baÅŸka deyiÅŸle, bu tür iliÅŸkilerin çoÄŸunda ilk izlenimler esas oluÅŸturuyor."Teknolojinin günümüzde flört ve eÅŸ bulma sürecini de etkilediÄŸi su götürmez bir gerçek," diyen Todd, doÄŸurganlık ve kaynakların yine de her zamanki gibi önemli bir yer tutacağına dikkat çekiyor. KADINLARI BAÅžTAN ÇIKARTMANIN YOLLARIKadınların ilgisini mi çekmek istiyorsunuz? Yapacağınız tek ÅŸey, onu yüreklendirecek birkaç kısa sözcüğün ardından, sözü ona bırakmak. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü araÅŸtırmacıları, bu davranışın, kadınların gönlünü çelmenin ilk koÅŸulu olduÄŸunu öne sürüyor. Hızlı tanışma seanslarında geçen konuÅŸmaları inceleyen Sandy Pentland ve arkadaÅŸları elde ettikleri verileri çiftlerin birbirlerine çekimlerini deÄŸerlendiren bir bilgisayar yazılımına dönüştürdü. Henüz deneme aÅŸamasında olan "konuÅŸma çözümleme yazılımı"nın, ilgi çekme konusunda ciddi sorunlar yaÅŸayanlara yardımcı olabileceÄŸi sanılıyor. AraÅŸtırmacılar sohbetin içeriÄŸinden çok, taraflardan her birinin konuÅŸma süresine, ses tonundaki iniÅŸ çıkışlara ve karşı tarafın ne denli sıklıkla araya girdiÄŸine odaklanıyorlar. Pentland, bu özelliklerin bir tür "sözel beden dili" olduÄŸuna ve bunun kolların kavuÅŸturulması, ya da insanın saçıyla oynamasına eÅŸdeÄŸer davranışlar olarak nitelendirilebileceÄŸine dikkat çekiyor. Pentland bu özelliklerin incelenmesi sonucunda ulaÅŸtığı deÄŸerleri baÅŸka ağırlıklı özelliklerle birleÅŸtirerek bir "çekim katsayısı" elde ediyor. Öyle ki, gerçek zamanlı bir çözümleme sonucunda katsayı düşükse, kiÅŸinin bu konuda uyarılıp eksiklerini tamamlamaya çalışması gerek.Sıklıkla araya girin!AraÅŸtırma sonucunda tanık olunan ilgi göstergelerinden bir tanesi, sohbet sırasında bir saniyeden kısa süren ve genellikle "tamam", "anladım", ve "devam et" gibi sözcüklerden oluÅŸan kesintilerin sayısıydı. Kimileri 5 dakika içinde 30 kez araya girerken, kimileri buna yalnızca 5 kez baÅŸvurmuÅŸtu. Erkeklerin sıklıkla araya girdikleri durumlarda, kadınların seans sonrasında o erkeklere daha çok ilgi duydukları görülüyordu. Erkekler ise, ses tonunu sık sık deÄŸiÅŸtiren kadınlara daha çok ilgi duymaktaydılar. Ä°nsanların seslerini kullanma yönündeki alışkanlıklarını olumlu yönde deÄŸiÅŸtirebileceklerine inanmakla birlikte bunun insanı yeni baÅŸtan yaratmayacağına parmak basan Pentland, "Ä°nsanın bu tür alışkanlıkları gizlemeyi ya da örtbas etmeyi öğrenmesi epey vaktini alabilir. Ama, bunu bir ölçüde denetlemek elinde," diyor. Peki, erkekler bu yüreklendirici deyimleri kullanarak kadınları etkilemede daha mı baÅŸarılı olacaklar? Bu tür sözcüklerin bir neden mi, yoksa sonuç mu olduÄŸu henüz bilinmiyor. Ancak kimseye bir zarar vermeyeceÄŸi kesin olduÄŸuna göre, yine de denemeye deÄŸer.Â
button