Erotizm furyası edebiyatı zedeler mi?

Güncelleme Tarihi:

Erotizm furyası edebiyatı zedeler mi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 07, 2013 00:00

Her alanın olduğu gibi kitap piyasasının da ‘trend’leri var. Tarihi roman, komplo teorisi kitapları ve vampir edebiyatının ardından şimdi son moda erotik romanlar! ‘Bir bilen’e soralım dedik; ne olacak bu işin sonu?

Haberin Devamı

Bundan yaklaşık 40 yıl evvel Pınar Kür ile Sevgi Soysal’ın eserleri ‘müstehcen’ damgasıyla toplatılırken, bugün E. L. James’in ‘Grinin 50 Tonu’ romanı ve onu takip eden erotik roman dizileri ‘peynir ekmek gibi’ satılmaya başladı. Yurtdışında yıllardır yayımlansa da son dönemde daha cüretkâr kapak tasarımlarına sahip olan erotik romanlar, bizim için pek yeni. Akla bir ton soru düşüyor... Yoksa Batılı olan yere göğe sığdırılamazken, yerli olan ‘tu kaka’ mı ediliyor? Bu furya yerli E. L. James’ler doğurur mu? Erotik romanlar kısa sürede birbirinin tekrarı haline dönüşüp de okura itici gelmeye başlamayacak mı? Daha çok kadın yazarlar tarafından yazılıp kadın okurlarca okunduğu göz önüne alınarak; yazarların bilerek veya bilmeyerek kadın cinselliğinin tabularını yıkma misyonunu üstlendikleri düşünülebilir mi? Büyük çoğunluğu edebi kaygıdan uzak kaleme alınan bu erotik roman furyasının etkisi ne kadar sürer? Ne getirir, ne götürür? Bu sorulara geçmeden önce, bakın bu tür romanların ortak özellikleri nasıl:

Haberin Devamı

*Kolay okunuyor, çabuk tüketiliyorlar.
*Romanların omurgasını yoğun bir cinsellik oluşturuyor.
*Daha çok kadınlar tarafından okunuyorlar.
*‘Trendi’ takip eden erkek okurlar da yok değil. Ama bu durum erotik romanların daha çok kadın okur kitlesini hedeflediği gerçeğini değiştirmiyor.
*Neredeyse hepsinin ana kahramanı bir kadın karakter. Roman boyunca başından neler geçtiğini anlatıyor.
*Hikâyelerini okuduğumuz kadın ve erkeklerin neredeyse hepsi çok güzel. Belki farkında bile değil ama yine de çok seksi! Erkeklerse çok zengin.
*Tahmin edilebileceği üzere, başroldeki tüm kadınlar uzun boylu ve zayıf...
*Bir erotik roman tutarsa, hemen ardından ikinci ve üçüncü kitaplar yazılıp satışa sunuluyor.

/images/100/0x0/55eaad75f018fbb8f88fb2e9

Ahmet Ümit - Yazar
Pornoya kaçıyorsa orada dur!

Erotizmin -porno olmadığı sürece- edebiyata hiçbir zararı yoktur. Aksine, erotik edebiyat diye bir edebiyat var. Bu tabii ki hayatın bütün ayrıntılarını yansıtmakla kendini yükümlü gören edebiyat için gerekli bir şey. Çünkü erotizm, hayatın çok önemli unsurlarından biri. Bildiğiniz üzere sağlıklı seks, insanın üremesi dışında, psikolojik sağlığıyla da ilgili bir şey. Doğru erotizm, hem bilgilendirecek hem de imgeleme sanatını çok besleyecek, renklendirecek olan bir şey. Tek sorun şu: Erotizm ya da seks, kimilerine çok cazip gelebileceği için kolayca bayağılaştırılabilir. Bayağılaşınca da biz ona porno diyoruz. İşte buna dikkat etmek gerek. Bir yapıt, sıradanlaşmanın batağına düşmeden erotizmi anlatabiliyorsa müthiş olur. Bir de Türkiye’de bu konuda bir cahillik var. Çünkü düzgün bir seks eğitimi yok. Bazı yazarlar bu konuları kitaplarında anlatabilirler. Estetikten ödün vermeden yapabiliyorlarsa bence bunda bir sorun yok. Ama sadece satış amaçlı, edebiyatın şu anda yaşanan patlamanın altında bir edebi kaygı olduğunu düşünemiyorum. Bu edebi açıdan doğru değil tabii ki ama yayınevlerinin büyük çoğunluğu kâr getirecek işlere bakar. İyi okur seçmesini bilir. Benim erotik roman okumak isteyen okurlara tavsiyelerim; Anais Nin, Lawrence ve Henry Miller kitapları ile Lawrence Durrell’in İskenderiye Dörtlüsü’dür. Daha sert bir şey arıyorlarsa Marquis de Sade’ı okusunlar. Ben bu yazarları okuyorum, çok da zevk alıyorum.

Haberin Devamı

Prof. Dr. Mehmet Sungur
Kadın cinselliğinin tabuları yıkılıyor

Erotizm en çok satan konu. Bu yeni bir şey değil ama biz daha yeni konuşuyoruz. Onun için şu an fazlaca dillendiriliyor olması normal. Ayrıca erotizm ve romantizm, kadınların daha yakın olduğu konular. Yapılan araştırmalar, erkeklere ve kadınlara belli slaytlar gösterilip hangilerinin daha anlamlı olduğunu sorduğumuzda erkeklerin işin cinselllik yanına daha ağırlık verdiği, kadınlarınsa romantizm ve erotizm birlikte olduğunda daha çok uyarıldığını gösteriyor. Bunca yıldır cinselliği bastırılmış kadınların şimdi erotizm ve romantizmden bahsediyor olması çok şaşırtıcı değil. Eskiden yanlış anlayışlar vardı; cinselliği erkek başlatmalıdır, kadın başlatırsa azgındır, kadın cinselliğe sessiz bir biçimde uyum sağlamalıdır, orgazm olamıyorsa da susmalıdır vs. gibi. Şimdi bunları yavaş yavaş kırıyoruz. Kadın ve erkek cinselliğiyle ilgili bir sürü yanlış daha şimdilerde açığa çıkıyor. Dolayısıyla bu talep anlaşılır.

Haberin Devamı

Onur Caymaz-Yazar
Şarap-makarna-dvd romantikleri sizi!

Erotizm hayatımızın bir parçası, roman da hayatın aynalarından olduğuna göre bir romanın içinde erotizmin de olmaması düşünülemez. Ama nerede bir sektör varsa orada ‘kalitesizlik’ de ister istemez ortaya çıkar. Sırf erotizm olsun diye, Cemal Süreya’nın deyimiyle kış turizminin bağnaz müşterilerine ‘sipariş verilen’ romanlardan bahsediyorsak iş değişiyor. Hani şu kasım ayı geldi mi “bu ayda aşk başkadır” diye dolanan; şarap-makarna-dvd romantiklerinin okuduklarından bahsediyorum. Bir romanı sevmelerinin tek şartı olarak çabuk okunabilirliği öne sürenler... O halde doğal olarak Proust’u pek romancıdan saymayanlar... Hiçbir kitaptan yüzünde hiçbir iz taşımayanlar... George Eliot da 1800’lerin ortalarında bu soy yapıtları ‘aptal romanlar’ olarak tanımlamıştır. Misal; neden Javier Marias’ın, Leylâ Erbil’in, Tolstoy’un, Borges’in, Nabokov’un, Halid Ziya’nın, Oktay Rifat’ın yazdıkları dururken bu tür acayip eserleri tercih edeyim ki? Zamanımız az ve okunacak çok şey var. Okur olarak hepimizi çok daha iyi kitaplara layık görüyorum ben... Yazar olarak da öyle...

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eaad75f018fbb8f88fb2eb

Pucca-Blogger
Bana kendi bedenimi ancak başka bir kadın anlatabilir

Erotik romanların kadınlar tarafından kaleme alınması ve bu kitapların tutmasının en güzel yanı cinselliğin erkek tekelinden ve kadın bedeni üzerinden temalanmasından artık çıkmış olması. Seks iki kişi arasında yaşanırken, porno sektörü sadece erkekler için vardı. Bir ilişkinin ya da evliliğin sağlıklı bir şekilde sürmesinin en büyük nedeni sağlıklı bir cinsel ilişki olması gerekirken bununla ilgili sorunları bile konuşmaktan çekinen bir toplumuz. Her ne kadar Anastasia’yı “mıymıylık yapma artık” diye sarsmak istesem de ‘Gri’nin Elli Tonu’ kitabı bu konuda tabuları yerle bir etti. Kadınlar tarafından ilgi görmesine şaşıranlara ben daha çok şaşırıyorum, diyebilirim. İçinde aşk olan, alışık olmadığımız, keşfetmek ve öğrenmek istediğimiz seks oyunları dolu üç ciltlik bir kitap var. Bir erkeğin dikkatini toplayıp içerisinde kelepçelerle süslenmiş vıcık vıcık bir aşkı okumasını beklememiz saçma. Nasıl, bahçıvanlıkla ilgili, müzikle ilgili ya da en basitinden yemek kitapları varsa, erotik romanlar da ayrı bir kategori aslında ve olması gerekli. Bunu da bir kadının kaleminden okumak benim için daha iyi diyebilirim, benim bedenimi, o an ne hissettiğimi ve korkularımı bana ancak yine bir kadın anlatabilir. Son olarak kitapla ilgili, dünya üzerinde hiçbir kadın Anastasia gibi ilk cinsel birleşmede bir de o pozisyonda orgazmdan orgazma ulaşamaz diye düşünüyorum.

Haberin Devamı

Doğan Kitap Yayın Direktörü Deniz Yüce Başarır
Tabular erotik romanlarla kökten yıkılmaz

Edebiyat zamana direnen bir olgudur. Çok satanlar listelerine hükmeden değişik eğilimler elbette olacaktır. Kitleleri ardından sürükleyen bu eğilimleri de doğal karşılamak ve onlardan korkmamak gerekir. Bu tarz kitapların yeri ayrıdır. Bu edebiyatın önünde bir engel değil. Okuma zevki insandan insana da değişen bir şey. Yayınevleri okurlarına değişik alternatifler sunabilir, sunmalıdır da. Önemli olan budur. Elbette sadece belli tarzda kitap üreten yayınevleri de olacak, bu da doğal. Ancak büyük yayınevleri için edebiyatı yayın programından çıkarmadan, edebiyatın tadını almış okura da seçenek sunmak üzerine düşen görevi yerine getirmek olarak yorumlanabilir.
Kadının cinselliğine dair tabuların erotik romanlarla kökten yıkılabileceğine inanamıyorum doğrusu. Hele Türkiye gibi bir ülkede... Ama bir katkısı olabilir elbette. Metroda bile erotik roman okuyan genç kızlar ve kadınlar gördükçe toplumsal baskıyı ciddiye almayan bir kitlenin gelişmesi açısından mutlu da oluyorum doğrusu. Ama yazarların bunu bir misyon olarak önlerine koyduklarını da düşünmüyorum. Ayrıca Avrupa ve Amerika’da erotik romanlar hep vardı. Yalnızca bu yeni eğilim daha mesafeli kapaklar, ciddi bir tanıtım gücüyle varlığını iyice hissettirdi. Demek ki cinsellikle ilgili duyarlılıklarımızın arttığı bir dönemden geçiyoruz tüm dünya, hep beraber. Yerli romanlarda bu esintileri görmemiz mümkün olacaktır. Ama dünyadan gelen bir esintiyi doğallıkla karşılayan okur, kendi içinden gelen esintilere direnç gösterebiliyor bazen.

Buket Uzuner - Yazar
Cinsellik erkeklerin oyun alanı kadınlarsa bir oyuncak mı?

Erotik edebiyatın kraliçesi Anais Nin’in bundan sadece 50 yıl önce 1960’larda o meşhur günlüklerini yayımlayabildiğini anımsamak bile kadın yazarların cinsellik konusunda yazabilmelerinin ne kadar yeni olduğunu gösterir. Cinsellik, yüzlerce yıl erkeklerin sadece kendi ‘oyun alanı’ oldu. Kadınlarsa burada sadece ‘oyuncak’ olarak kabul ettirildiği için, zaten yazmaları yasaklanan kadınlar, oyun alanına girince ‘namussuz’ olarak damga yemekten korktu. Ve kadın gözünden ve bedeninden cinselliği yazamadı. Şimdilerde onun patlaması yaşanıyor, olabilir. Bizim edebiyatımızdaki öncüleri hemen anımsayalım: 1970’lerde Sevgi Soysal ve Pınar Kür’ün eserleri müstehcen bulunarak toplatılmıştır. Adalet Ağaoğlu, muhteşem ‘Ölmeye Yatmak’ romanında kahramanı Aysel’i kocasıyla sevişirken bile utanan şehirli kadın olarak 1960’larda anlatmıştır. Bana sorarsanız, şu sıra popüler olan ‘Grinin 50 Tonu’ ve benzeri romanlar ancak Anais Nin okumamışlar için erotik olabilir.

Yapı Kredi Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Raşit Çavaş
Geçici olanın dışındaki her şey kalıcıdır

Her tür edebiyat modasının ömrü, kendi moda ömrü kadardır. Ama ‘kalıcı’ olan, geçici olacak olanın içinde değil dışında yer alan her tür edebiyat ürünüdür. Marquis de Sade, furya dışında erotik olduğu için kalıcıdır. Gazeteci olmasaydınız geçici olanla ilgilenmeyin derdim. Böylece sizin soruşturmalarınız da kalıcı olacaktır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!