Güncelleme Tarihi:
? Çizgi roman okurları yıllardır sizin çalışmalarınızın bir albümde bir araya gelmesini bekliyordu. Neden bu kadar beklediniz?
- Biraz benim dağınıklığımdan kaynaklandı gecikme. 2004 yılında albüm çıkarmaya teşebbüs ettim ama bazı aksaklıklar çıktı. Daha sonra da araya başka işler girdi. Onlarla uğraşırken pek vakit olmadı. Sağ olsunlar, Uykusuz Dergisi, Çizgi Roman Klasikleri Dizisi adıyla eski çizerlerin eserlerini yayınlıyor. Ekip, başta yayıncı Orhan Acar, benim de albümümü yayınlamak istedi. ‘Tuhaf Öyküler 1’ adındaki ilk albümüm böyle çıktı. 3-4 ay arayla beş albümüm yayınlanacak. 5 ayrı albümün çıkacak olmasının nedeni geçmişte yaptığım işin çok fazla olması ayrıca hepsinin ölçülerinin, formatlarının farklı olması. Bu yüzden ayrı ayrı bir araya getirilmeleri, bir nevi kategorize edilmeleri gerekiyor.
? Albümdeki öyküler daha önce hangi dergilerde ne zaman yayınlanmıştı?
- Aşağı yukarı hepsi Leman’da yayınlanan öyküler. Gırgır’daki öyküleri yayınlama şansımız çok zor. Gırgır satıldığı zaman Ertuğrul Akbay, bizim orijinallerimize el koydu. Onları ne alabildik ne de kullanabildik. Akıbetleri meçhul. Bu yüzden albümümdekiler 1993’ten beri Leman, Lemanyak gibi dergilerde yayınlanan işler.
? Siz, albümünüzün başında “Babam, ustam Oğuz Abi’ye” diye hitap ettiğiniz Oğuz Aral’ın efsane dergisi Gırgır’da yetiştiniz. Ama sonra kendinize başka bir yol belirlediniz. Bilim kurgu, fantastik türde öyküler yazmayı tercih ettiniz. Bu farklılığın nedeni nedir?
- Gırgır Dergisi’nde 1978’de çalışmaya başladım. Bu benim çizerlikte 33’üncü yılım. Ben çizgi romancı değil, karikatüristim aslında. Başlarda karikatür esprileri buluyor, bir kısmını kendim çiziyor, bir kısmını arkadaşlarıma veriyordum. Ondan sonra kısa kısa öyküler yapmaya başladım. Bunları Ergün Gündüz, İlban Ertem ve başka ustalar çizdi. Sonra, “Neden ben yapmayayım” diyerek kendim çizmeye başladım. Başta hafif komiklikler vardı öykülerimde. Gitgide sertleşmeye başladı. Garip öyküler hazırlamaya başladım, ardından patlama oldu.
? Ama bu öykülerle insanın fazla su yüzüne çıkmayan hayallerini, umutlarını, kabuslarını çizgiye dökerek, bir hayran kitlesi oluşturdunuz...
- Evet, bu çok ilginç bir durum. Oğuz Aral bir ara okuyucu araştırması yaptı. Benim bu kanlı, vahşi öykülerimi kadınların daha çok okuduğu ortaya çıktı.
? Peki gerçeküstü öyküler, gerçek dünyayı anlatmakta nasıl bir araç olabilir?
- 12 Eylül darbesi olduğu zaman politik karikatür çizmek yasaktı. Yeni bir şeyler çizmek gerekiyordu. Ben yöntem olarak bilimkurguyu seçtim, bazı şeyleri fantastik hikayelerle anlatmaya başladım. Bir işkence hikayesi çiziyorsunuz ama uzayda geçiyor. Ya dikkat etmediler ya da uyanamadılar. Biz göze batmadan o zamanki darbeyi eleştiren çok şey çizdik.
? Okurlarınızla aranızda nasıl
bir ilişki var?
- Hiçbir ilişkim yok. Ben elektronik özürlüyüm. Hayatımda hiç bilgisayar kullanmadım. Cep telefonuyla bile mesaj atmam. Tanıyan, yolda rastlayan olursa ilişki kuruyorum ancak.
? Üniversitelerde çizerlik dersleri de veriyorsunuz. Hocalık yapmak size neler kazandırdı?
- 16 yıldır Boğaziçi Üniversitesi’nde ders veriyorum. 10 yıldır da Bilgi Üniversitesi’nin Santralistanbul Kampusü’nde atölyem var. Boğaziçi Üniversitesi’nde sadece öğrencilere çizgi roman ve çizerlik dersi veriyorum. Santralistanbul’daki atölyemdeyse isteyen herkes gelip ders alabiliyor. 14 yaşında öğrenci de 56 yaşında doçent de geliyor. Yeri geliyor antropoloji, sosyoloji, mitoloji, sanat tarihi alanımıza giriyor. Öğrencilerimden ben de çok şey öğreniyorum. Ben onlara bir şey anlatırken onlar da bana bir şeyler anlatıyorlar.
? Sizce Türkiye’de çizgi romanın günümüzdeki durumu nedir, gidişat ne yönde?
- Çizgi roman, Gırgır dergisinde çok ön plandaydı. Şu anda dergilerimizde çizgi roman fazla kullanılmıyor. Penguen’de bir iki sayfa var. Ama yavaş yavaş albümler yayınlanmaya başladı.
AKIL HASTANESİNDE ÇOK ZAMAN GEÇİRDİM AMA SADECE MERAKTAN
? Hayal gücünüz, fantastik öyküleriniz sizin hakkınızda bazı söylentilere de yol açtı. Uyuşturucu kullanıyor, akıl hastası, alkolik gibi... Bu yakıştırmalarla ilgili neler söyleyeceksiniz?
- Türkiye’de ekstrem bir şey yaptığınız zaman insanlar bunu bir yere bağlamak zorunda kalıyor. Ya uyuşturucu kullanıyor, ya başka bir şey kullanıyor, ya da deli diyorlar mesela... Yıllarca benim de uyuşturucu kullandıktan sonra çizdiğime inandılar. Böyle bir şey imkansız. Sırf bu yüzden yıllar önce bir gün piyasada ne kadar eroinman varsa toplayıp ofisime doldurdum. Nasıl kullandıklarını, neler yaptıklarını öğrenip Leman dergisinde bir buçuk sayfa çizdim. Hikayenin verdiği mesaj şuydu: Eğer ben bunları yapmış olsaydım şimdiye kadar çoktan ölmüş olurdum. Zaten bir insanın 20 yıl boyunca uyuşturucu kullanması mümkün olamaz. 10 yıl uyuşturucu kullanan biri anotomik olarak sağlam kalsa bile kafası başka bir yerdedir. Bunu anlatmaya çalıştım. Ama bir süre sonra madem beni böyle görmek istiyorlar, böyle görsünler o zaman diyerek bu işin peşini bıraktım. Gülüp geçiyorum şimdi.
? Çizmek için yoğun dikkat ve uyanıklık gerekmez mi?
- Tabii ki gerekir.
? Alkol alarak çizilebilir mi?
- Çizilebilir ama bu da tehlikeli olur. Tıpkı alkol alarak otomobil kullanmak gibi. Başıma geldi. 4-5 duble içtikten sonra, “Aman ne güzel çizdim” diye yatarsınız. Ama sabah uyandığınızda çöpe atarsınız. Alkol kullanırım ama problemim yok.
? Ruhsal durumunuzla ilgili sorunlar yaşadınız mı?
- Bakırköy Akıl Hastanesi’nde benim çok iyi tanıdığım doktorlar var. Türkiye’nin en iyi psikiyatristleri. Evet, akıl hastanesinde çok fazla vakit geçirdim ama delilikten değil. Sırf o ortamı merak ettiğimden, ilginç bulduğumdan. Doktor arkadaşlarımla yakın olmak için. Orada çizim yaptığım da oldu.
HAPİSHANEDE 850 FİGÜR ÇİZDİ
Kemancı Bar’ın devir işlemlerinden sonra yaşanan silahlı çatışmada azmettirici olarak adı geçen Galip Tekin, olayla ilgili yargılandı. Yedi buçuk ay hapishanede yattı. Hakkında takipsizlik kararı verilip serbest bırakıldı. O süreçte çizdiği 850 figür öğrencilere ders kitabı oldu.