Erkeklerin motivasyonu korku kadınların ince kadınlar

Güncelleme Tarihi:

Erkeklerin motivasyonu korku kadınların ince kadınlar
Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2007 00:00

"Kibrit kutusu diyetisyeni olmayı reddediyorum" diyen uzman diyetisyen Dilara Koçak (35), kendi deyimiyle "beslenme dünyası"nın kapılarını Dilara Koçak ile İyi Yaşam adlı kitabında aralıyor. Her yaşta doğru beslenmenin ipuçlarını, sıkmadan, yormadan, anlaşılır bir dille veriyor.

Kurumsal beslenme danışmanlığı ve diyetetik gurmelik gibi kavramların da öncülüğünü yapan, diyet günlüğü ve ajandası hazırlayan Koçak, sorularımızı yanıtladı.

İnce ama mutsuz olunacağına balık etinde mutlu yaşamak daha iyi

Bazı insanlar yemeyi gerçekten seviyorlar, mutluluklarının bir parçası. Bunlar BKİ (Beden Kitle Endeksi) değerinin alt sınırında incecik ama mutsuz olacaklarına, BKİ’nin üst sınırında, hafif balık etinde ama mutlu olsun.

Yatırımınızı Bodybank’a yapın

Yatırım araçları dendiğinde ilk akla gelenler ev, araba, hisse senetleri, farklı gayrimenkuller... Ama bunların ötesinde çok önemli bir yatırım aracı var: Bodybank! Yani vücut bankası. Vücudunuza yapılan yatırımlar her şeyden daha önemli. Düzenli egzersiz ve doğru beslenme, kendinize yapacağınız en önemli ve kişisel yatırımdır. Bodybank’da rafine edilmemiş tahıllar, kuru baklagiller, meyveler, sebzeler, yağsız etler, balık ve yağlı tohumlar kazandırıyor. Aşırı alkol, doymuş yağ içeriği yüksek besinler, dengesiz diyetler, hızlı kilo verme girişimleri, vücut ağırlığının yüksek olması, düzenli sağlık muayenesi yaptırmamak kaybettiriyor. Bayram baklavaları, abartılı yılbaşı sofraları, günlerce süren düğün kutlamaları dalgalandırıyor. Sevgiliden ayrılma, evlilik, boşanma, iş değiştirme dönemleri bodybank piyasasında büyük krizlere yol açıyor.

HERKESİN BİR RÜYA KİLOSU VAR AMA ÇOĞUNLUKLA RÜYALARDA KALIYOR

"Hangi kiloda olmak istiyorsunuz?" diye sorulduğunda ilk ağzından çıkan kilo, "rüya kilo". Herkesin bir rüya kilosu var. Ama bu kilo çoğunlukla sadece rüyalarda kalıyor. İstedikleri kilo olmasa da, kabul edebilecekleri kiloyu ise "mutlu kilo" diye tanımlıyorlar. Bir de gerçek kilo var tabii ki. Bizim klasik tablolara, endekslere göre hesapladığımız "ideal kilo" da... Ben hep "gerçekçi kilo"yu tavsiye ediyorum. Bunu belirlerken de son 5 yıldaki en yüksek ve en düşük kiloya, daha önce yapılan diyetlere, genetik yapıya, günlük aldığı ortalama kaloriye bakıyorum.

DOĞRU BESLENMEYİ ÖĞRENMEK İSTEYENLERİN SAYISI ARTIYOR

İstek olmadan, olmaz. Devam eden danışanlarımdan kocasını da getirmek isteyenlere, "Ne olur istemiyorsa getirmeyin" diyorum. Zorla hiçbir şey yaptıramıyorsunuz. Ancak fazla kilosu olmasa da doğru beslenmeyi öğrenmek için başvuranların sayısı artıyor. Sağlıklı beslenmek için en büyük motivasyon maalesef korku. Checp-up’a gidecek, kan yağları, kolesterolü ya da karaciğerindeki yağlanma sonuçları kötü çıkacak, doktoru çocuklarınla daha uzun zaman geçirmek istiyorsan kilo ver, diyecek, işte tüm bu korkular diyete motive ediyor. Ama kadınlar için en büyük motivasyon, diğer kadınların inceliği ve eşlerinin onları daha ince görme isteği. Kadınların bu anlamda stresi daha büyük.

KİLO VERMEK ABARTILIYOR GERÇEKTEN

Son yıllarda şişmanlık bütün dünyada arttı. Hatta salgın hastalık ilan edildi. Sağlığını düşünerek zayıflamaya çalışanlar olduğu gibi, sadece dış görüntüsünü düşünerek, estetik kaygılarla kilo vermeye çalışanlar var. Bu çabada görselliğe giderek daha fazla önem verilmesinin rolü de var. Bazen kilo vermek abartılıyor gerçekten. 2-3 kilo fazlası olup, BKİ’si (beden kitle endeksi) normal sınırlarda kalanlar bile hep daha ince olmayı hedefliyor. Halbuki bunun sonu yok. Her şeyin fazlası insan vücudu için zararlı. Elma, brokoli çok iyi besinler. Ama sürekli bunları yerseniz vücudunuza yanlış yaparsınız. En ince olmak, en sağlıklı olmak demek değil.

ALIŞKANLIKLARINIZI YASAKLAMAYIN

SAĞLIK VE KEYİF DENGELENEBİLİR

Nasıl hiçbir besin tek başına mucize yaratmazsa, hiçbirini de tek başına suçlayamayız. Ben hiçbir besinin yasaklanması taraftarı değilim. Danışanlarıma mutlaka önceliklerini, vazgeçemeyeceklerini soruyorum. 40 yıldır her gün bir tane çikolata yiyen veya akşamları bir kadeh şarap içen birinden 40 dakikalık görüşme sonunda alışkanlığını unutmasını bekleyemezsiniz. Zaten denerseniz başarısız olursunuz. Karşınızdaki belki çok korkmuştur, dediğinizi yapar. Ama mutsuz olur. Sağlık ve keyif dengelenebilir. Bazı gıdalardan vazgeçmeye gerek yok. Ne yediğiniz kadar, ne miktarda, ne sıklıkta yediğiniz, ne kadar yaktığınız önemli. Aldığınız kaloriyle harcadığınız kaloriyi dengeleyebiliyorsanız herşeyi yiyebilirsiniz. Tabii ki bu her gün kaymaklı ekmek kadayıfı yemek anlamına gelmiyor. Ama ayda iki kez, karşılığında alınan kaloriyi dengelemek (aynı gün her zamankinden az yemek, daha çok egzersiz yapmakla) koşuluyla yenebilir. Yiyip yiyip, kilo almayayım diye bir şey yok.

HER GÜN TARTILMAK STRESE SOKUYOR

Sorumluluğu çok gelişmiş insanlar tartı başında sıkıntı çekiyor. Sunduğumuz programın başarısının ölçülmesi gerekiyor. Kilo verme programlarında en önemli ölçü, vücut ağırlığına bakmak. Tartının verileri bir anlamda danışanın karnesi. İyi çalışanın tartısı, iyi sonuç veriyor. Ancak her gün tartılmak gereğinden fazla strese sokuyor. İnsan vücudu bir hesap makinesi, bir bilgisayar gibi çalışmıyor. Bir gece önce soya soslu bir şey yerseniz, vücudunuz su tutar tartıda kilolu çıkarsınız. O hafta çok lifli besin tüketemezsiniz, kabız olursunuz, bağırsaklarınız dolu olduğu için yine fazla gösterir. Adet gününüze iki gün vardır, tartı çok gösterir vs. Günde 2-3 kez, yemekten sonra tartılan insanlar var. En doğrusu, sabah aç karnına, çıplak ve hep aynı tartıyla tartılmak. Ya da takip eden biri varsa onun tartısına çıkmak. "Ben diyetteyim" diye sürekli düşünmek, bu stres hali bile yemek yedirir.

RAHMİ BEY’İ DÜNYA SEYAHATİ SIRASINDA 12 KİLO ZAYIFLATTIK

Rahmi Koç, "Benim şarabımı kaldırma" diyor. Ben de yasaklamıyorum. Dünya seyahati boyunca tüm beslenmesini ben programladım, 12 kilo verdi. Votka, viski gibi ağır içkileri kestik. Ama şarap içmeye devam etti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!