Erkeklere klonlama bebek

Güncelleme Tarihi:

Erkeklere klonlama bebek
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 15, 1998 00:00

Haberin Devamı

Kısırlık tedavisi, 1978 yılında ilk tüp bebeğin dünyaya gelmesinden sonra giderek bu alanda yaygınlaştı. O günden beri tüp bebek metodları gelişti, değişti, yenilendi. Dünyada bu yolla binlerce bebek doğdu. Sadece Amerika Birleşik Devletleri'nde kısır kadınların yüzde 15'i bu yolla bebek sahibi oldu. Bugün tüp bebek yöntemi hem tıbbi gelişimiyle hem de etik açıdan yoğun olarak tartışılıyor. Özellikle yumurtanın saklanması ve kadının 70 yaşında bile anne olabilmesi kadınların ilgisini çok fazla çeken konulardan. Ayrıca erkekte üreme biyolojisiyle ilgili araştırmalar da giderek artıyor. Amaç klonlama yöntemiyle, hiç spermi olmayan bir erkeğin bile çocuk sahibi olmasını sağlamak. Dünyanın ünlü bilim dergilerinden Scientific American, bu konuda dünyanın iki tanınmış otoritesine, Cornell Tıp Merkezi'nden Dr. Zev Rosenwaks ile Columbia Üniversitesi'nden Mark Sauer'e kadınların son günlerdeki en çok merak ettiği soruları sordu.

Bugün en yaygın kısırlık sebepleri nelerdir?

Dr. Rosenwaks: Bizim kliniğimize yapılan başvurular genellikle erkek kısırlığıyla alakalı. Erkeğin sperminin durumu, kadında endometriosis, yumurtlama mekanizmasındaki bozukluklar ve yaşla ilgili problemler en sık gördüğümüz kısırlık sebepleri arasında.

Dr. Sauer: Kadında yaşa bağlı kısırlık giderek yaygınlaşıyor. On yıl önce hastaların belki yüzde 5'i 40 yaş civarındaydı. Şimdi ise hastalarımın hemen hemen yüzde 80'i, 40-50 yaş arasında. 45 yaşındaki bir kadının tedavisi hiç kolay değil çünkü yumurtası çok az. Fakat donör kullanılıyorsa, başarı hayli yüksek. (Türkiye'de resmen evli olanlar tüp bebek için başvuruyorlar. Başka bir insandan yumurta almak yasak.) Donörden yumurta alındığında, 45 yaşındaki bir kadınla 35 yaşındaki kadın arasında fark hiçbir fark yok.

YUMURTA DONDURULUYOR

Geçtiğimiz yıl, Atlanta'daki bir klinikte, bir kadın ikiz oğlan dünyaya getirdi. Kadının yumurtaları dondurulmuştu. Bu konudaki son durum nedir? Kısırlık tedavisindeki yeri ne olacak?

Dr. Rosenwaks: Etik olarak sperm ve yumurtanın dondurulması embriyonun dondurulmasından daha kabul edilebilir bir şey. Biz şu anda kanserli olup, kemoterapi uygulanan kadınlar için yumurtayı donduruyoruz. Ancak bunun çok etkin bir işleyiş olmadığını söylüyoruz. Döllenmeye en uygun halde saklamaya gayret ediyoruz ancak garanti vermiyoruz. Çünkü dondurulmuş yumurtayla yüzde 2 oranında başarı elde ediliyor.

Dr. Sauer: Ben Atlanta'daki doğumu büyük bir hamle olarak görüyorum. Çünkü iki gruptaki kadın için dondurulmuş yumurtaya ihtiyaç duyuyoruz. İlki, hasta olup, doğurganlık kapasitesini korumak isteyenler. Özellikle kemoterapi nedeniyle yumurtaları zarar görenler. İkinci grupta ise kariyer yapmak isteyen otuzlu yaşlardaki kadınlar. Onlar kocalarının veya sevgililerinin spermlerini daha ileride çocuk yapmak üzere saklamak istiyorlar. Bu teknolojiyi giderek geliştirmeye çalışacağız.

Kadınlar artık menopoz sonrasında bile dondurulmuş yumurta sayesinde çocuk sahibi olabilecek mi? Kadının doğurganlık yaşı giderek yükselecek mi?

Dr. Rosenwaks: Teorik olarak 70 yaşında bir kadının bebek sahibi olması mümkün. Ancak biz hem kadının hem de bebeğin sağlığından sorumluyuz. Hayatta elbette garantili hiçbir şey yok ama 70 yaşında bir çiftin çocuk sahibi olması ne kadar doğru? Çocuk ailesiyle ne kadar yaşayabilecek? Biz kadınları genellikle doğurganlıklarının olduğu yaşlarda yani menopoza kadar tedavi ediyoruz.

Dr. Sauer: Şu anda 50'lili yaşlarda 100 kadını tedavi ediyoruz. Fakat 55 yaşın üzerindeki kadınları tedavi etmeyeceğiz. Tedaviyi zorlayan sebepler yaşla birlikte artıyor.

Erkek kısırlığıyla ilgili en çok merak edilen konu ise hiç spermi olmayan erkekler de çocuk sahibi olacaklar mı?

Dr. Rosenwaks: Evet. Gelecekte klonlama teknolojisini kullanarak normal hücrelerden sperme benzer hücreler üreteceğiz. Bu Dolly'den yapılan klonlama gibi değil, farklı bir yöntem.

TÜP BEBEKLER SAĞLIKLI

Göründüğü kadarıyla kısırlık tedavilerindeki ağırlık, kadınlardan yana. Neden erkek üreme biyolojisiyle ilgili daha fazla araştırma yapılmıyor?

Dr. Sauer: Bu çok önemli bir konu. Burada cinsiyetler arasında bir ayrım var. Toplum kadına bu konuda çok fazla baskı yapıyor. Oysa erkeklerin tedavisiyle ilgili araştırmalar yapmak daha akılcı. Ancak erkekler her yaşta çocuk sabihi olabiliyorlar. Doğa kadınlara karşı bu konuda biraz daha acımasız. Doğurganlık yaşları sınırlı.

Tüp bebeklerin fiziksel ve psikolojik sağlık açısından diğerlerinden farkı var mı?

Dr. Rosenwaks: Kendi kliniğimizde 4300 bebekten daha fazla tüp bebek sahibi olduk. Bir ve iki yaşlarındaki çocuklarla ilgili küçük araştırmalar yaptık ve genel sağlıklarında ya da zekalarında fark göremedik. Ben sağlıklarında herhangi bir problem olması için sebep görmüyorum.

Dr. Sauer: Bu konuda geniş bir araştırma yapılması gerektiğini düşünmüyorum. Bence bunun için geçerli bir sebep yok.

Östrojen kadının benzini

Kadında kısırlığın en temel sebeplerinden biri, endometriosis. Bazı kadınlar periyodları esnasında ağrı, mide bulantısı, aşırı kanama gibi rahatsızlıklardan şikayet ederler. Bunlar endometriosisin belirtilerinden. Ancak bazı kadınlardaki tek belirti kısırlıktır. Endometriosis nedeniyle kadınlar çocuk sahibi olamazlar. Periyod dönemini ne kadar ağır yaşarsa yaşasın endometriosisden mustarip bu kadınların çocuk sahibi olmaları için herhangi bir engel yok. Doğurganlık çağındaki kadınların yüzde 3-10'unun endometriosisden mustarip olduğu tahmin ediliyor. Kesin olarak bilinemiyor, çünkü kan ve idrar tahlillerinde belirlenemiyor. Kısır kadınların yüzde 30-40'ının endometriosis nedeniyle çocuk sahibi olamadığı tahmin ediliyor. Bu konuda dünyanın sayılı uzmanlarından biri Dr. Serdar Bulun. Dallas'ta Texas Üniversitesi'nde profesör. ‘‘Geçmişte hipotezimiz, bağışıklık sistemindeki bir problem nedeniyle hastalığın geliştiğine dairdi. Şimdi yapılan çalışmalar ise farklı bir yönde. Ancak belirlenen en önemli şeylerden biri, östrojen tıpkı bir benzin gibi. Kesildiği anda dokulardaki gelişme duruyor’’ diyor Bulun.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!