Erkekler yarış sırasında çok ayı oluyorlar diye kızlar takımı kurdular

Güncelleme Tarihi:

Erkekler yarış sırasında çok ayı oluyorlar diye kızlar takımı kurdular
Oluşturulma Tarihi: Kasım 21, 2004 00:20

Şöyle üç inanış vardır: Kadınların bol olduğu yerde kavga bol olur, bir. Tehlikeyi erkekler sever, iki. Rutin hayat ve modern kent hayallerimizi ertelememize, hatta üşenip sonunda hiç gerçekleştiremememize sebep olur, üç. Tanıştığımız 6 kadın bize gösterdi ki bu bilgiler yanlış.

Bingül Candaş, Merve Kitapçı, Ayşem Erginoğlu, Gülderen Oral, İlknur Akman ve Ümran Özbay işi gücü, kocası, çocuğu olan kadınlar. 2 buçuk sene önce Gökova’da Cumhur Gökova yönetimindeki yelken kursunda tanıştılar. Şu anda hem hayatta hem de teknede çok iyi anlaşıyorlar. Yelken kullanmak, denizle boğuşmak en büyük zevkleri. 2.5 senedir bir yelkenli alıp, kızlar takımı kurma hayalleri vardı. Yazın karar verdiler, sonbaharda bankalardan kredileri aldılar ve şimdi Fenerbahçe Marina’ya Türkiye’de eşi benzeri olmayan süper bir tekne çektiler. 2005’in baharında da yarışlara katılacaklar. Bu 6 kadınla gözleri gibi baktıkları, ellerinde süngerlerle her tarafını parlattıkları teknelerinde buluştuk. Kadın olma, güçlü durma, hayal kurma, dost olma, karar verme ve çılgınlık yapma üstüne konuştuk.

n Nasıl başladı bu yelken aşkı?

Gülderen
: Ben Ankara’da yaşıyordum. 5 yıl önce İstanbul’a taşındık. O zaman mutlaka daha çok denize yakın olmalıyım diye marina marina dolaştım. Bu arada Yelken Dünyası dergisinde, Cumhur Gökova’nın, yelkenle 20 günlüğüne Mısır’a gidiliyor, diye bir ilanını gördüm. Daha önce hiç yelken deneyimim yoktu. Cumhur Hoca’yı ‘Ben denizi çok seviyorum ama yelken konusunda sıfır kilometreyim, yaşım da ileri. Nasıl olacak’ diye aradım. O da ‘Olsun gel’ dedi. Eşime gittim ‘Ben gidiyorum hakkını helal et’ dedim. O da ‘Sen alem bir kadınsın, helal olsun, kendine iyi bak’ dedi. Öyle başladı işte her şey.

Bingül: Ben de deliriyordum nerede yelken yapabilirim diye. Bir arkadaşım söyledi Gökova’da kurs var diye. Benimki öyle oldu.

n Yelken yapmak için illa tekne almak gerekiyor mu?

Ümran
: Bizim birlikte yarışabilmek için tekne almaktan başka seçeneğimiz kalmamıştı.

Merve: Herkesin ekibi oturmuş. Gidip ‘Bu yarış size katılabilir miyiz’ diyemiyorsunuz. Bazen o ekipten biri hastalanıyor. O zaman mesela birimizi çağırıyorlar. Ama bizim istediğimiz bu değil ki. Biz altımız bir ekip olup, kendi teknemizle yarışmak istiyorduk. Kiralamak da çok ucuz bir şey değil. Hem kiraladığınızda teknenin sahibi ‘Ben de geleceğim, yarışta ben de teknenin üstünde olacağım’ gibi şeyler söyleyebiliyor. Ve genellikle o kişi bir erkek oluyor. Dolayısıyla gene bizim kızlar takımı hayalimiz bozuluyor. Yani bir tekneye sahip olmadan kadınlar takımıyız diye öne çıkmak imkansız.

KADINLAR TEKNEYE AĞIRLIK OLSUN DİYE KONULUYOR

n Peki bu kızlar takımı olsun, hiç erkek olmasın konusunda niye bu kadar titiz davrandınız. Ne olurdu aranıza bir erkek girseydi?


Bingül: Erkekler yarış sırasında çok ayı oluyorlar. Çok bağırıp çağırıyorlar. Garip bir şakalaşma huyları var. Biz hiç hoşlanmadık o işten.

Ayşem: Biz bir kızlar takımı kurmayı, biraz da misyon edindik galiba. Yelken denince Türkiye’de hiç kadınlar akla gelmiyor. Kadınlar tekneye ağırlık olsun diye konuluyor. Ayrıca yarışan kadın takımı yok.

n Bu misyon size biraz pahalıya mal oldu tahmin ediyorum.

Bingül
: Bayağı. Çifter çifter banka kredisi aldı çoğumuz. Çünkü bir yerden ancak bir miktar para veriyorlar. Mesela şu anda tekneyi aldık ama paramız yelkenlere yetmedi. O da başka bir fedakarlık gerektirecek.

n Bakımı, marinadaki kirasıyla filan ne kadar?

Bingül
: Onu hiç söylemeyelim. Ama mesela sırf yelkenler 20 bin dolar. Bakımla da bitmiyor. Sigortaya da para veriyoruz. Yani her şeyi para teknenin. Her şeyi 6 kişi paylaşıyoruz. Allah’tan yani.

n Yaş sınırı yok galiba bu sporda?

Bingül
: Bize bakınca o sonucu çıkardı (gülüyor). En yaşlı benim valla, çok da severek yapıyorum bu sporu.

n Yelken biraz tehlikeli bir spor diye biliyorum da o yüzden sordum. Yoksa yaşlı demek istemedim.

Ayşem
: E tabii biz gezmek için almadık bu tekneyi.

Gülderen: Tehlikesi var. Benim bulunduğum tekne 2 kere batıyordu. Ama güzel yanı o tehlike zaten.

n Adrenalin hep erkeklere özgü bir şeymiş gibi gelir ama sizlerde de bolca bulunuyor o zaman.

Gülderen: Erkekler üstlerine alınıyor canım.

Ayşem: Erkekler zamanında kendi tekellerine almışlar bazı şeyleri. Tehlikelerle ancak erkekler baş eder diye bir şey yok. Bir de şunu vurgulamak gerekli belki de: Buradaki hiç kimse normal değil.

KOCA PARASI YOK KAZANIYOR HARCIYORUZ

n Herkesin normal işleri var. Yoğun çalışıyorsunuz. Tekneye ne kadar vakit ayırabiliyorsunuz?

Ümran
: İş dışında bütün vakitlerimizi. Ben 9-6 çalışan bir kadınım. 6’dan sonra gelebiliyorum.

Ayşem: Ben mesela bu akşam evimde değil, teknede kalacağım.

n Gerçekten kocaları ikna etme işi zor oldu mu? Bütün parasını ve vaktini tekneye yatıran bir kadına kocası ne diyor?

Gülderen
: Valla destek oldu bizimkiler. Bizim bu tekne üstünde çok mutlu olduğumuzu gördüler ve bizi mutlu etmek istediler.

n Genelde kadınların hobileri ahşap boyama, boncuk dizme filan gibi şeyler oluyor ya, sizlerin hobisine alışmaları zaman almıştır herhalde.

Ayşem
: Aramızda genel Türk kadın tipine uyan hiç kimse yok ama.

Ümran: Bir de şunu söylemek lazım: Buradaki herkes kendi parasını kazanıyor ve onu harcıyor. Koca parası diye bir şey yok.

n Kadınların çok olduğu yerde sıklıkla çıngar çıkar derler. Siz hep iyi anlaşabileceğinizi düşünüyor musunuz? Bir de bir sürü krediler alınmış. Ne kadar riskli!

İlknur
: Biz çok zor şartlarda da bu işi yaptık. Test etme imkanımız oldu yani arkadaşlığımızı.

Bingül: Bir sorun çıkarsa da konuşarak hallederiz yani. Bir ruh birliğimiz var aramızda. Erkekler bizim tekneye bindiklerine inanamıyorlar. Kimse kimseye ‘Ya şunu çek’ filan diye bağırmıyor. Bağırsa da yanına lütfen ekliyor. Aramızda bir güç savaşı yok. Hepimizin farklı nitelikleri var. Mesela Ümran benim için sağduyudur. Merve sol duyu. Onlar benim gibi uçarlar ama ayakları da sağlam yere basar. Yelken yaparken tek bir makine oluyorsunuz ve o makine değişik parçalardan oluşuyor. Tamamlıyoruz birbirimizi. Bir de sadece hart hurt sportif bir şey değil artık bizim için yelken. Biz çok eğleniyoruz, çok gülüyoruz.

Ayşem: Takırdayın kızlar... (Herkes boş bulduğu yerlere ‘Aman nazar değmesin’ deyip vuruyor.)

n Sizde kız kardeş kanı kaynamış o zaman.

Bingül
: Bir defa egoları çöpe atıyorsun. Ben mesela hiç ekipçi biri değildim. Yani öyle derlerdi bana. Çok bireysel yaşayan bir insandım ama onlar törpüleniyor. Alışıyorsun. Askerlik yapmış gibi. Bu minicik yerde yaşıyorsun. Bu masayı, bu tuvaleti kullanıyorsun. Ve birbirinden sorumlusun. Denizin hiç şakası yoktur. Dümendeyken ya da yelkenlerin başındayken arkadaşlarının hayatından sorumlusun. Böyle bir yükün olunca da çok yakınlaşıyorsun.

İLKNUR AKMAN ÜNAL (36)

Evli. İstanbul Üniversitesi Amerikan Dili ve Edebiyatı’nı bitirmiş. 1985’ten beri turist rehberi.

MERVE KİTAPÇI (35)

Bekar. Aydınlatma tasarımcısı. İsviçre’de işletme okudu, 1997’den beri hem kendi tasarladığı, hem de İskandinav markalarının aydınlatma ürünlerini sattığı Bishop adlı bir dükkanı var.

BİNGÜL CANDAŞ (57)

Bekar. Elle Decor, Ailem ve Ben, The Gate dergilerinin yayın yönetmeni.


ÜMRAN ÖZBAY (36)

Bekar. İşletme okudu, pazarlama yüksek lisansı yaptı. Chicco’nun pazarlama müdürü.


GÜLDEREN ORAL (52)

Evli. Bir köpeği var. Hacettepe Üniversitesi’nde sanat tarihi okudu.


AYŞEM ERGİNOĞLU (41)

Evli. 11 yaşında bir oğlu ve Cooper adında bir köpeği var. İktisat okumuş. 17 senedir turist rehberi.

İLAHİ DESTEK

Ayşem
: Bu teknenin aslında bir seyir defteri var. Tanıştığımızdan beri tuttuğumuz bir günlük. Ona baktım geçen gün. 27.7.2004 tarihinde Sarıyer’de bir balıkçıda bu tekneyi almaya karar vermişiz.

Gülderen: 27.7’de mi?

Merve: Ay inanmıyorum! Hiç böyle düşünmemiştim.

Bingül: Bizim teknenin modeli 27.7. İnanmıyorum ya.

Gülderen: Valla Tanrısal bir güç var arkamızda demek ki.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!