Güncelleme Tarihi:
Psikiyatrist Erol Göka, kadın ve erkek arasındaki farklılılıklar üzerine yapılan çeşitli araştırmaları biraraya getirdi. Göka'nın "Erkek Arzusu Üstüne Bir Deneme, Eşitlikten Farklılığa" başlıklı yazısına göre, erkekler ile kadınlar arasındaki farklardan bazıları şöyle sıralanıyor:
"Erkek beyni kadın beyninden ortalama yüzde 10 daha fazla hacme sahip bulunuyor. Ancak beyin ağırlığı/beden ağırlığı oranı konusunda cinsiyetler arasında fark bulunmuyor.
Erkeklerde yaşa bağlı beyin hücreleri ölümü (nöronal atrofi) daha belirgindir ve erkek beyni kadın beyninden daha hızlı yaşlanmaktadır. Erkeklerde beyin yaşlanması asimetriktir ve en fazla sol yarı-kürede ve frontal ve temporal bölümlerde atrofi olmaktadır. Tüm bunların sonucu olarak, yaşlanma süreçlerinden erkeklerin zihinsel işlevlerinin daha olumsuz etkilendiği söylenmektedir.
Beyin metabolizması da cinsiyete göre farklılık göstermektedir. Kadınların beyin kan akımı erkeklerden daha fazladır. En fazla fark kortekstedir. Yaşlanma ile kadın-erkek arasındaki beyin kan farkı ortadan kalkmamaktadır.
Kadınlar özellikle ovulasyon döneminde kokuya ve dokunmaya daha duyarlı ve ayrıca erkeklerden daha iyi bir işitme kapasitesine sahiptirler. Araştırmacılara göre, her iki cinsiyetteki iç kulak tüy-hücre sayısı aynı olmakla birlikte, kadınlarınki daha yoğun titreşmekte ve daha iyi işitmeye neden olmaktadır.
Görsel-uzamsal işlerde erkekler kadınlardan, sözel işlerde de kadınlar erkeklerden daha üstün performansa sahiptir.
Kadınların sözel işlerdeki başarıları ve duygularını söze dökebilmede erkeklere olan üstünlükleri artık kesinlikle kabul edilmektedir. Kadınların sözelleştirme ve derli toplu ifade edebilme yeteneklerinin yapısal karşılıkları sağ beyin egemenliği ve beyin yarı-küreleri arasında güçlü bir bağlantıya sahip olmalarıdır.
Sol beyin dili, sağ beyin de duyguları idare etmektedir. Kadınların beyin yarı küreleri arasında ileri geri çok etkili bir şekilde bağlantı kurabilmelirinin nedeni ise büyük olasılıkla iki yarı küreyi birleştiren korpus kallozumun kadınlarda daha şişkin olmasıdır.
Kadın ve erkeklerdeki dinleme ve sözcükleri gürültüden ayırt etme becerisi de farklı olmaktadır. Erkekler daha çok sağ kulaklarıyla bunu yaparken, kadınlarda her iki kulak aynı işlevi eş zamanlı yapabilmektedir. Bunun da temporal korteksteki nöronların yoğunluğunun kadınlarda çok daha fazla olmasına bağlandığı bildirilmiştir.
Erkekler askerlikten şirkete kadar hiyerarşi kurmayı sevmektedir. Erkekler savaşı başka biriyle ilişki kurmadan bir yol olarak görmekte ve arkadaşlığa giden ilk basamak olarak kabul edebilmektedir. Bu tip bir iletişim kadınlara çok yabancı gelmektedir. Kadınlar duygusal ve sözel becerilerini etkili silahlar gibi kullanmakta ve güç gerektiren oyunlara girmemektedir.
Kadın ve erkek arasındaki farklılıklar bununla da sınırlı kalmıyor. Dedikodu konusunda da kadın ile erkek arasında belirgin farklılık bulunuyor. Ergen kızlar diğer kızlar hakkında konuşmaya erkekler oranla üç kat daha fazla zaman harcıyor.
Ayrıntılı araştırma bulguları, ergen oğlanların bir kızın gülümsemesi veya gülüşünü tanımlamaya çok az zaman harcadıklarını gösteriyor. Oysa bu kızlar için keyifli bir uğraştır. Bu gençler üniversite zamanına geldiklerinde cinsiyetler arasındaki boşluk giderek derinleşmektedir.
Üniversiteli bayanlar çoğunlukla yaşamlarındaki insanlar-sınıf arkadaşları, ailesi, çıktığı erkekler- hakkında konuşurlar. Erkekler ise genellikle spor, politika, testler ve sınavlar hakkında konuşmayı tercih ederler.''