Erkekler seks hakkında yalan söyler

Güncelleme Tarihi:

Erkekler seks hakkında yalan söyler
Oluşturulma Tarihi: Kasım 02, 2003 00:00

Bunu ben söylesem topa tutarsınız...Burun kıvırırsınız...Ama intikamım acı olacak!Bu sefer öyle yapamayacaksınız.Çünkü bu lafı benden çok çok akıllı bir kadın söylüyor.Benim de içimin yağları eriyor.Bir zamanlar bütün dünyanın dış politikasında söz sahibi olan Madeleine Albright, kişisel ilişkiler konusundaki tecrübelerini naklediyor.Ve gördüğünüz gibi, gücü ve konumu ne olursa olsun, bir kadının erkekler hakkındaki yargısı değişmiyor:Erkekler seks hakkında yalan söyler!*Bu belayı başıma açan Sedat Ergin oldu.Çünkü şu günlerde Albright'ın ABD'de yeni yayınlanan anılarını elinde tutuyor. Oysa, ben kendi kitabımın macerasının peşindeydim. Belli ki, Albright daha iyi bir yazar.Sedat Ergin anlata anlata bitiremiyor.Hayretleri de bitmiyor:‘‘Onu da yazmış, bunu da yazmış! Bu ne cesarettir, bu ne açıklıktır.’’Gerçekten de öyle.Bir zamanların ABD Dışişleri Bakanı, sıradan herhangi bir kadın gibi evliliğinde yaşadığı bütün insani zaafları anlatıyor. Tek tek, gizlemeden, saklama telaşına girmeden, kocasının onu nasıl aldattığını, 25 sene sonra genç bir kadın için onu nasıl terk edip gittiğini, hissettiği acıyı, çaresizliği açık, samimi ve dürüst bir şekilde insanlarla paylaşıyor.İnsanı şaşırtan tüm bu itirafları politik bir figürün yapması.Hem de ne figür!Amerikan tarihindeki ilk kadın dışişleri bakanı.Clinton'ın sağ kollarından biri.Çok renkli bir kişilik. Birleşmiş Milletler daimi delegesiyken partiler veriyor ve çok beğendiği Michael Douglas'ı çağırıyor, ki tanışabilsin, arkadaş olabilsin. Aynı şeyi Barbra Streisand için de yapıyor ki -pek beğenirmiş- yakınlaşabilsinler. Sonunda, birlikte alışverişe çıkabilecek kadar iyi arkadaş oluyorlar.Geldiği yer çok iyi ama...Nasıl geldiğini de sormak gerekiyor.Kitabı okuyunca fark ediyorsunuz, zikzaklı bir hayatı olmuş.Önce göçmen, sonra kadın, sonra siyasetçi, üstelik yaşadığı ülke 250 milyonluk ABD...Bu arada hep anne...Kolay değil yani becerdikleri...O nasıl bir kararlılıksa.Yükselebileceği en tepeye kadar gitmiş.*Elimde ‘‘tuğla kitap’’ Çırağan Sarayı'na gidiyorum.Konuşma sırasında izlediğim Albright, aslında biraz katur kutur cümleler kuruyor: Olmuştur, gitmiştir, etmiştir, yapmıştır.Oysa, kitaptaki kahraman başkaydı. Cıvıl cıvıl bir şeydi.Sınırları olmayan biri gibiydi.Flörtöz, esprili, kendisiyle dalga geçen, mütevazı, belli ki çok zeki, yumuşak, sağlam değerleri olan ve kadın kadın biri...Çok şeker, tut yanağından makas al yani!Ama bu sahnedeki kadın ürkütücü.Ve ben korkuyorum.Her zaman olduğu gibi.Şimdi nereden çıktı bu Albright röportajı?Ah Sedat Ergin ah!Ortada bu kadar yoğun siyaset uçuşurken, benim araya girip ‘‘Pardon, kocanız sizi nasıl aldatmıştı?’’ demem ya tuhaf kaçarsa...Aman kaçarsa kaçsın!O yazmaktan sıkılmıyor da ben sormaktan mı sıkılacağım?İkimiz de kadınız, birbirimizi anlarız.*10 dakika sürem var.Benden önceki üç kişi, kadını siyasi bombardımana tutmuş. Irak'lar, İran'lar, Ortadoğu'lar, Yaser Arafat'lar, Bush'lar, Denktaş'lar...Havalarda uçuşmuş.Sıra bana gelmiş.Girdim odaya, çektim sandalyeyi, arada mesafe kalmasın diye, oturdum yanına. Başladım car car car sormaya.Nasıl şeker, nasıl tatlı.Unutuverdi siyaseti, yazarlığı ön plana geçiverdi.Kaç sattı acaba kitabı, tepkiler ne, aklı Amerika'daydı...Ve bütün sorularıma son derece açık net cevaplar verdi.Bir de kaptırmışız konuşmaya, on dakika oldu yarım saat.Ah benim bir yarım saat vaktim daha olacaktı ki...DOMİNANT BİR EŞ DEĞİLDİMAldatılmış bir eş olarak, aldatma konusunda şimdi neler düşünüyorsunuz? Aldatmayan erkek olabilir mi?- Bütün erkeklerin aldatıp aldatmadığını bilemem ama kitabımda da yazdım: Erkekler seks hakkında yalan söyler!Peki erkeklere ne tavsiye edersiniz -çünkü eski eşiniz size bir yıldır süren bir ilişkisi olduğunu itiraf etmiş- söylesinler mi, ölene kadar gizlesinler mi?- Bilmiyorum bunun cevabını. Kadından kadına değişir. Bazı kadınlar bilmemeyi tercih edebilir.Peki siz? Eski eşiniz size söyledi. Söylememesini mi tercih ederdiniz?- Bilmek ve meseleyi halledebilmek isterdim. Ama böyle bir şans verilmedi bana. Benim başıma gelen şu: Biri -ki 20 küsur yılımı paylaştığım biri- ‘‘Ben gidiyorum’’ dedi. O kadar. Sanırım, bir evlilikte en önemli olan, iletişim ve anlayış. Karşındaki insanın neler hissettiğini, nelerden geçtiğini ve geçebileceğini hesaba katmak...Kocanız acaba sizin taşıdığınız sıfatların ağırlığı altında kalmış olabilir mi? Yoksa sizce sadece bir orta yaş krizi miydi yaşadığı? Bu arada siz o kadar güçlü bir kadın gibi duruyorsunuz ki...- Ama o zamanlar değildim! Tahmin edemeyeceğiniz kadar zorlandım ve acılar çektim. Evli olmaya o kadar alışıktım ki. 23 yıldır evliydim ve iki sene de evlenmeden flört etmiştik, etti mi 25 sene... Evet, ben mesleki olarak ilerliyordum, ama o da ilerliyordu, sonra duraksadı gerçi o... Bununla alakası olduğunu sanmıyorum ya da tam olarak cevabı bilmiyorum, orta yaş krizi olarak değerlendirmeyi tercih ediyorum.Siz çok dominant bir eş miydiniz?- Hayır değildim. Ama dışa dönük olandım. Evde dominant ve baskın olan, kararları veren eşimdi. Ama sosyal hayat ve arkadaşlık konusunda tüm organizasyonları ben yapardım...CLINTON BİR TÜR MIKNATISClinton erkek olarak gerçekten seksi biri mi? Yeryüzündeki kadınların çoğunluğu öyle düşünüyor. Hakikaten göründüğü kadar etkileyici mi?- Şu kadarını söyleyebilirim: İnanılmaz bir karizması var. ‘‘Bu işte benim sohbet etmek istediğim adam’’ demeden, bunu aklınızdan geçirmeden onunla aynı odada kesinlikle duramazsınız. Bunu açık açık hissediyorsunuz. İri ve yakışıklı bir erkek. Bir de insanları çok seviyor. Bir tür mıknatıs. Ve bu ikisi onu tahmin edemeyeceğiniz kadar etkileyici kılıyor.HAMİŞ: Her zaman insanın başına Albright gibi biri gelmiyor. İzninizle yarın da devam edeceğim...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!