Güncelleme Tarihi:
Tamam. Çok fazla birebir benzetme. Salakça bulabilirsiniz. Ama siz söyleyin. Adamı nasıl çekseydik? Türkiye'ye geldiği günden beri herkes peşinde, şarkısı Kuzu Kuzu dillerde. Her türlü kışkırtıcı fotoğrafı ortalıkta. Sorulmadık soru kalmamış. Belalı iş yani. Bir de zaten Sabah'çılardan kazık yemişim (teferuatını Gözlük'te okuyacaksınız). Daraldım. Dedim ki: Bir kuzu bul Ayşe! İki kuzuyu yanyana getir, görüntüle, işi bitir. Siz de bir zahmet okuyun işte...
Neden ‘‘Hayır, ben gay değilim!’’ deme gereği hissediyorsunuz?
- Çünkü sürekli bunu soruyorlar. Hem de ilk günden beri. Hergün size de aynı şey sorulursa, sıkılırsınız! ‘‘Yeteeer!’’ dersiniz.
İncitiyor mu bu sizi? Yoksa ‘‘Ne düşünürlerse düşünsünler beni ilgilendirmiyor’’ mu diyorsunuz?
- Ben herşeyi yaşayabilirim. Yaşamış da olabilirim. Kimi ilgilendirir ki diye düşündüğüm oluyor ama...
Ne olur yani, ‘‘Küçük hayran kızlar protesto eder ve kaybolur’’ mu?
- Ne alakası var? Kaybolmazlar ki! Tam aksine, kendilerini bana daha da yakın hissederler. Ki böyle olduğumu söylemiyorum. Ben sadece ‘‘Bu benim hayatım’’ diyorum. Yoksa aksini ispat etmeye çalışır gibi bir izlenim mi verdim? Öyle olmayabilirim de olabilirim de...
Bu tür söylentileri sizce kim çıkarıyor?
- Erkekler! Kesinlikle. Kadınların umrunda bile değil. İlk günden beri yok küpemmiş, yok yırtık kotummuş...
Niye yapıyor erkekler bunu size?
- Bu sorunun cevabının ikimiz de biliyoruz.
XXX
Sadece sizi kıskandıkları için mi?
- Ben erkekler için bir tehlikeyim!
Onların beğendiği kadınları siz araklayabilirsiniz diye mi?
- Yooo. Onların sunduklarını yerle bir ediyorum da onun için!
Bu dedikodular çıktığından beri gaylar size alenen asılmaya başladılar mı?
- Oldu tabii. Bir kaç özel partide. Cilveleşmeye çalışıyorlar. Hiç işim olmaz!
Cinsel kimliğini açıkça ortaya koyan insanları takdir ediyor musunuz?
- Eğer o kişilik gerçekten kendini bulduğuna inanıyorsa, evet. Ama bunun dışında ortaya koymamalı. Yani kendini yeteri kadar tanımıyorsa, bilmiyorsa...
Ricky Martin'e de gay dendi...
- Evet çünkü onun da müziğini, şehvetini sunuşunda cinsiyetsizlik var. Bu cazip geliyor insanlara. Hem kadınlara hem adamlara. Ben bir İbrahim Tatlıses değilim ki, sadece kadınlara maço maço yaklaşayım. Yıllar önce ‘‘Hem kadınım, hem erkeğim’’ demiştim ben. Kasdettiğim androjenlikti. Ricky'de de var bu. Sadece onda mı? Hayır, Michael Jackson, Prince, hatta Elvis Presley'de de var. Kendimi onlarla kıyasladığım sanılmasın ama benim sadece bir tarafı kışkırtır tavrım yok. Her tarafı kışkırtmak istiyorum ben. Prince, ki heteroseksüel olduğu tahmin edilmesine rağmen, sahneye topuklu ayakkabılarla çıkıyor. Adam kendini öyle rahat hissediyor. O zaman iyi dans ediyor, çalıyor, söylüyor. Ricky de dar pantalolar giydiği, belini açtığı zaman Ricky Martin oluyor. Benim için de öyle. Sahne başka bir yer. Tanrı'yla, müzikle bütünleşiyorsun. Kendimi en rahat hissettiğim halimle olmalıyım, değil mi? Kurallar yasaklar olmamalı. Ve amaç sadece bir tarafı kışkırtmak değil! Niye sadece kadınlara yalakalık edeyim? Erkekleri de es geçmemeliyim. Şarkılarımı herkese söylüyorum ben. Bana bir erkeğin de içi geçebilir, kadının da...
Kimyamın tuttuğu her kadından çocuk isterim
Kadın erkek ilişkisi içinde seks sizin için yüzde kaç yer tutar?
- Yüzde 100! Seksle başlar herşey. O kimya, o ten uyumu tuttu mu, gerisi gelebilir. Herşeyin seksle başladığına inanıyorum. Tabii ki duygular da önemli. Ama yeryüzünde birbirine ait bedenler var...
Peki sahnede yaptığınız hareketlerin içinde ne kadar seks var?
- Kışkırtılma oranına göre değişiyor. Hissettiğim şey izleyiciye erotizm olarak dönüyor.
Bakışlarınız sadece kadınları değil, herkesi etkiliyor. Sadece kadınları etkileyen bakışlara sahip olmak istemez miydiniz?
- Hayır. Herkes etkilensin. Erkekler de!
Türkiye'de bir erkek olmanın Avrupa'da ya da ABD'de erkek olmaktan farkı ne?
- Rahatlık. Giyim rahatlığı, fikrini söyleme rahatlığı, bir yerlerde dilediğin gibi dans edebilme rahatlığı. Suçlanmama rahatlığı, kategorize edilmeme rahatlığı. Ön yargısız yaklaşıyorlar insana yurt dışında. Türkiye'de hemen çamur atıyoruz.
Evililikten hoşlanmıyorsunuz, kafanızda çocuk meselesini nasıl çözüyorsunuz? Şu Madonna formülünü siz de istemiyorsunuz! Farklı insanlardan çocuk yapmak.
- Kimyamın tuttuğu her kadından çocuğum olsun isterim! Ciddi ciddi babalık ederim. O çocuklara da, kadınlara da sahip çıkarım. Ama savunduğum çok eşlilik ya da bir harem değil. İnsan düşünüyor tabii: Neden ömür boyu tek bir kadın? Yapamam ki. Bütün üretkenliğim, herşey biter.
Röportaj vermekten korktuğunuz oluyor mu? Her röportajda bir sınavdan geçtiğinizi düşünüyor musunuz? Öyle cevaplar vermelisiniz ki kitleler sizi onaylasın. Onaylamazlarsa kaybederim gibi...
- Eskiden korkardım. Artık korkmuyorum. Ama sıkıldığım oluyor. Hep aynı şeyler. Tarkan gay mi, değil mi?
Siz ne konuşulsun istiyorsunuz?
- Onu da bilmiyorum. Çok düşündüm. Batı'da insanlara daha çok ürettikleri üzerine sorular soruluyor.
Tepelerde bir yerlerdesiniz ya. Orası çok mu yalnız? Herkesi düşman gibi hissettiğiniz oluyor mu?
- Offf ne düşmanlar var! Çatlıyorlar. Taş üstüne taş geliyor üzerime. Orama, burama, kaşıma, başıma. Gerçi acıtmıyor, artık yaralayamıyorlar beni.
Hani ‘‘çişim var’’ demiştiniz kıyamet kopmuştu ya. Sizi törpülemiş mi oldular, ‘‘Artık mümkün değil böyle cevaplar vermem’’ mi diyorsunuz?
- Yooo. Alıp başımı gitmedim mi? Yine giderim.
Gazeteler fotoğraf beklerken, onların arasından bir kızla ele ele çıkmak komik ve sahtekarca gelmiyor mu size?
- Neden böyle bir yargıya varılıyor? Tarkan'ın her şeyi planlı deniyor. Öyle değil ki.
Belki de sizi olduğunuzdan daha zeki zannediyordur insanlar!
- Onların zannettiğinden çok daha zekiyim. Çünkü böyle küçük hesaplarla işim yok.
KOCA KAFA TARKAN
Boyunuzun kısa olmasını hiç kompleks yaptınız mı?
- Hayır.
Peki, kafanızın vücudunuza göre büyük olduğunu düşündüğünüz oluyor mu?
- Ne yazık ki oluyor! Kahretsin...
Bedeninizde hiç kompleks yaptığınız bir şey var mı?
- Yok aslında. Koca kafamla da barışığım! Bu arada boyum 1.65 ya da 1.68 değil, 1.73. Yeri gelmişken belirteyim!
Sürekli seks satıp satıp, ‘‘böğğğ’’ gelmiş olabilir mi size?
- Yok, bir şeyleri kaliteli ve estetik sunarsanız o hep var olacaktır. Bana ne zaman mı seksten böğğğ geliyor? Bazı televizyon kanallarını izleyince. Ama seksin suçu yok, insanların var. Bu kadar çirkin sunmaları gerekmiyor.
En uzun ilişkinizin şimdi evli olması size tuhaf geliyor mu?
- Yoo. Elif'e mutululuklar diliyorum. Çok klasik oldu ama... Nedense mutlu olmadığını hissediyorum. Bu sadece bir his.
En çok beğendiğiniz kadınların Türk kadınları olduğunu söylemişsiniz Duygu Asena'ya. Bu bir kompleksin ifadesi değil mi? İnsan Fransada'da kitapçıda çalışan bir kıza da aşık olamaz mı?
- Gelir gelmez söylemiştim bu lafı. Çünkü o zaman özlemiştim Türk kadınlarını ve Türkiye'yi. Şimdi aradan üç ay geçti, fikrim değişti. Şu an birlikte olduğum kişiyi tenzih ederek konuşuyorum.
Hiç psikoloğa gittiniz mi? Türkiye'de ya da New York'ta?
- Gittim. Hepimizin ihtiyacı var ve sürekli var aslında.
Sürekli gidiyorum demeye utanır mısınız?
- Hayır. Bir şeyleri çözmemiz, halletmemiz gerekiyor. Yeni kişiliklerimizi bulabilmeyiz. Ki benim buna çok ihtiyacım vardı, hala da var. Çok genç yaşta şöhret oldum. O genç adam olarak bu hayatta yaşamaya hiç hazır değildim. Evet, psikoloğum var, hala da görüşüyorum onunla.
Çapkınlığa gidiyoruz hep avcumuzu yalıyoruz
Kadınların en çok hangi hallerinden şikayetçisiniz?
- Şu an birlikte olduğum kişi beni çok şaşırtıyor. Dolayısıyla genelleme yapmam doğru olmaz. Ama daha önceleri, çok kuruntulu olmaları, diken üstünde olmaları, sürekli sorgulayıp, yargılamaları. Kendilerini bir türlü bırakamamaları.
Bu son kız neden farklı?
- Çünkü derdi yok benimle! Ne de bu camiayla...
Uzaydan gelmiş biri mi yani? Sizin Tarkan olmanız onun için farketmiyor mu?
- Farketmez mi? Ediyordur. Ama o daha çok benimle ilgili. Gerçek benle.
Bütün ilişkilerin başında insan böyle şeyler söylemez mi? Şunun şarasında kaç zamandır birliktesiniz...
- Doğru ama biz hiçbir şeyin ismini koymadık. ‘‘Sevgili miyiz? Biz ne yapıyoruz? Çıkıyor muyuz?’’ demedik. Sadece ‘‘Gittiği yere kadar’’ dedik. Beklenti yok. Yarın birbirimize ‘‘bay bay’’ da diyebiliriz. Ama tuhaftır, her geçen gün birbirimizi daha çok özlüyoruz.
Kadınlar sizin en çok hangi hallerinizden şikayetçi?
- Ben de Dr. Jackyl Mr. Hyde durumları var. Sonra Teraziyim. İçimde hem şöhretli Tarkan'ı hem de gündelik Tarkan'ı barındırıyorum. Ve bu ikisi arasında kalan bir erkek var. Kadınlar bundan rahatsız. Bir gün öyle, bir gün böyle olabiliyorum.
‘‘Dengesizim!’’ mi diyorsunuz yani?
- Günden güne azalıyor dengesizliğim.
Kadınlarından sıkıldığınız zaman hangi alanlara kaçıyorsunuz?
- Stüdyoya atıyorum kendimi. Ya da direkt erkek geyiğine kayıyorum. Kağıt, tavla, kulüplere gidip çapkınlık yapmak. Ama hep avucumuzu yalıyoruz!