Neslihan KARA ŞAHİN
Oluşturulma Tarihi: Mart 15, 2006 00:00
Tiyatrokare "Seni Seviyorum" adlı yeni oyunuyla ay sonunda perdelerini açıyor. Bu oyunda 15 yıllık evli olan ve sevgi açlığı çeken bir kadını canlandıran Zeyno Günenç’le, tiyatro, aşk, ilişkiler ve yeni projeler üzerine konuştuk.
Yeni oyununuzdan ve rolünüzden bahseder misiniz?
Çok küçük yaşta evlenmiş, iki çocuğu olan, kocasıyla iyi anlaşan bir kadını oynuyorum. Ortada birbirlerini seven, fakat aynı zamanda yaşamın koşuşturması içinde birbirlerini ihmal eden bir çift var. Yani bir anlamda kadının sevgi açlığını, "Seni seviyorum" sözünün neden kaybolduğunu anlatıyor oyun...
- Günümüzde aşk açlığı olduğunu düşünüyor musunuz?
Evet, günümüzde bir aşk açlığı var. Annemle babama bakıp, onları örnek alıyorum. Çünkü artık evlilikler uzun ömürlü olmuyor.
- Bunun nedeni ne sizce?
Sabır azaldı galiba... Bir de eskiye nazaran artık hemen hemen bütün kadınlar kendi ayaklarının üzerinde duruyorlar. Erkekler böylece güçlerini biraz kaybetmiş oldu. Hayat seçimlerden ibarettir. Neyi seçerseniz, onu yaşarsınız. Eğer "önce kariyerim" derseniz, kariyerinizin doruk noktasına gelirsiniz. Özel hayatınızı ise bir kenara atarsınız. Ama "Özel hayatım önce gelir" diyorsanız, o zaman iş hayatından fedakarlık yapmanız gerekir.
- Sizin hayatınızda iş mi ön planda yoksa özel hayat mı?
Özel hayatımı daha ön planda tutuyorum. Çünkü önce kendi iç huzurum ve mutluluğum gelir. İşte de başarılı olmaya çalışıyorum, yine de önce ben geliyorum. Öbür türlü kendimi kaybolmuş hissediyorum, merkezim şaşıyor!
- Özel hayatınızda şanslı mıydınız?
Şanslıydım ki sevildim ve sevdim. Bunları yaşamayan insanlar var. Kaç yaşına gelmiş, aşk yaşamamış insanlar görüyorum. Ben hep dolu dolu aşklar yaşadım. Aşklar derken, 10 tane değil tabii... İnşallah devam eder bu şans.
- "Çocuklar Duymasın"daki "dominant teyze" karakterinin üzerinize yapıştığını düşündünüz mü hiç?
Diziyi hálá gösteriyorlar. Neden gösterdiklerini anlayabilmiş değilim. O zaman yenileri çekilseydi de devam etseydik. Bu iyi mi kötü mü bir oyuncu için bilmiyorum. Dizi dönem ortası bitti, bizim bile haberimiz yoktu. Sette öğrendik dizinin biteceğini. Herkes çok şaşırdı. Temcit pilavı gibi aynı rolle seyircinin karşısındayım.
- Dizi, oyuncu kadrosunda bulunan kişilerin özel hayatlarındaki sansasyonel haberler yüzünden bitirilmiş olamaz mı?
Onlar yıprattı tabii diziyi. Sonuçta iki karakter birden diziden gitti. Zaten ilk Pınar (Altuğ) ve Tamer’le (Karadağlı) başlamıştı dizi. Ben altıncı bölümde girmiştim. Onlar gitti diziden, başka biri geldi. Seyirci alışamadı. Tamer gitti, o büyük bir darbe oldu. Çünkü dizi son zamanlara doğru iyice dört kişi olmuştu.
- Bitmesine çok mu üzüldünüz?
Evet, çünkü "Çocuklar Duymasın" hayatımın çok büyük kısmını kapsıyordu. Karakteri çok severek oynuyordum. Arkadaşlarımı çok seviyordum. Dizinin bitmesi büyük boşluk yarattı bende. Ama şimdi önüme bakıyorum, tiyatro yapamamıştım, tiyatro yapıyorum.
- Yeni projeler var mı?
Birkaç tane dizi teklifi oldu. Gönlüme yatmadığı için kabul etmedim. Şu an televizyon filmi projesi var. Sinema teklifi gelmedi. Bekliyorum.
- Yeni projenin kadrosunda anlaşamayacağınıza inandığınız bir kişi olursa, "Bu işte ben yokum" der misiniz?
İnsanların birbirini tanıması biraz zaman alıyor, ama ilk intiba çok önemli. Şimdiye kadar "Ben bununla oynamam" diye bir şey hiç demedim. Uyumluyumdur. Sürekli benimle uğraşan biri çıkarsa da onunla muhatap olmam. Gerçi bu da başıma hiç gelmedi. Demek ki şimdiye kadar uyumlu insanlarla çalışmışım.
Herkes tiyatro yapamaz- Başka bir alandan birden bire tiyatroya geçiş yapmaya kalkanların şansı nedir sizce?
Öyle bir şey söz konusu bile olamaz. Belki herkesi dizide oynatabilirsiniz, beğenilir ya da beğenilmez ama ortaya bir şeyler çıkar. Tiyatro öyle değil işte... Tiyatroda çırılçıplak kalıyorsun. Kendini en zayıf hissettiğin, aynı zamanda da en güçlü olduğun yerdir tiyatro. Herkes tiyatro yapamaz.
Seni seviyorum sözünün eksikliğini hissetmedimBen "Seni seviyorum" sözünü çok kullanırım. Sevdiğim insanlara, arkadaşlarıma, dostlarıma, anneme... Kendim de eksikliğini hiç hissetmiyorum. Ama kadın-erkek ilişkilerinde, yani aşkta zamanlama çok önemli. Sürekli söylenecek bir laf değil, çünkü büyüsü kaçıyor. Zamanı çok iyi tutturup söylemek lazım.