Alp ULAGAY
Oluşturulma Tarihi: Eylül 18, 2005 00:38
Atletizm dünyasında sayısı azalan süperstarlardan biri olan Carolina Klüft (22) başarılı bir sezonu daha geride kapattı. Genç yaşına karşın şimdiden iki dünya, bir olimpiyat ve bir Avrupa şampiyonluğu bulunan Klüft saha dışındaki sempatik davranışlarıyla ve güzelliğiyle de sporseverlerin gözdesi.
Ağustos ayında ayak bileğindeki sakatlığa karşın Helsinki’de ikinci kez dünya şampiyonluğuna ulaşıktan sonra tüm rakipleriyle elele şeref turu attı. Sporu sadece başarı için değil aynı zamanda eğlence için yaptığını sık sık vurguluyor. İnsani yardım çalışmalarına da katkıda bulunuyor.
n Sakatlık açısından şanssız bir sezon geçirdiniz. Ağustos başında tam da Dünya Şampiyonası öncesinde sakatlandınız. Nasıl bu kadar iyi yarışmayı başardınız?
- Yarışlardan tam bir gün önce ayak bileğimi burktum. Çok canım yanıyordu. Ama durum çok kötü değildi ve yarışmaya katılabildim. Yine de bu sakatlık yüzünden çok iyi durumda değildim. Yarışta en iyisini yapmaya çalıştım.
n Helsinki’de heptatlonun şampiyonu, son yarışta yani 800 metrenin son metrelerinde belirlendi. Tüm bu baskıya karşın bu kadar soğukkanlı olmayı nasıl başarıyorsunuz?
- Helsinki’deki iki gün boyunca pek de soğukkanlı değildim! Sakatlık canımı sıkıyordu. Sürekli yarışlarda beni nasıl etkileyeceğini düşünüyordum. Elimden gelenin en iyisini yapmak ve eğlenerek yarışmak istiyordum. Bunu yaptığımda iyi sonuç alacağımı biliyorum. Zaten hiçbir zaman altın madalyaya odaklanarak yarışmadım. Sadece altına odaklansam daha stresli olurdum. ‘Sakatlık yüzünden altın madalyayı kazanmam imkansız’ diye düşünecektim. İki gün boyunca kafamdan hep ‘Konsantre ol! En iyisini yap! Eğlen!’ sözleri geçti.
n Üç yıldır hiçbir heptatlonda geçilmiyorsunuz. Avrupa, Dünya ve Olimpiyat şampiyonu oldunuz. İlerde sizi zorlayacak yeni rakipler görüyor musunuz?
- Piste her çıktığımda favori değilim elbette! Orada bir sürü atlet, yedi yarışma var; her şey olabilir. Bence kazanma potansiyeline sahip birçok heptatlet var. Ama rekabetten önce ortak düşüncemiz iyi antrenman yapmak, sakatlıktan uzak durup iyi yarışmak ve eğlenmek. Zaten bu zevki almadığımda sporu bırakırım.
n Heptatlon dünya rekoru 1988’den beri kırılamıyor. Son rekor kırıldığında siz altı yaşındaydınız. ABD’li Jackie Joyner-Kersee’nin 7291 puanlık rekoru kırılabilir mi?
- Bu, şu andaki dünya rekorları arasında kırılması en zor olanlardan biri. Kariyerimin geri kalan bölümünde hep daha iyi derece yapmaya çalışacağım. Bu rekoru kırarsam da çok mutlu olurum. Ama şu an için çok da umursamıyorum.
n Büyük şampiyonalarda zaman zaman bireysel dallarda da yarışıyorsunuz. Bunu sürdürecek misiniz?
- Geçen yıl Olimpiyatlarda uzun atlamada yarıştım. Ama Helsinki’deki Dünya Şampiyonası’nda heptatlon ve uzun atlama yarışları birbirine çok yakındı. Biraz da sakatlığım sebebiyle kendimi riske etmedim. Ama gelecek yıl Götebourg’daki Avrupa Şampiyonası’nda muhtemelen beni hem uzun atlamada hem de heptatlonda izleyeceksiniz.
n Son 20 yılda atletizmde kadın ve erkek disiplinleri arasında neredeyse fark kalmadı. Bugün kadın atletler de sırıkla atlıyor, çekiç atıyor, 10 bin metre koşuyor. Acaba yakın gelecekte yedili yarışma heptatlon da erkeklerdeki gibi onlu yarışma dekatlona dönüşecek mi? Dekatlonda yarışmak ister miydiniz?
- Hayır hayır! Hiç istemem. Uzun vadede bu dönüşüm gerçekleşebilir ama kariyerim süresinde böyle bir şey beklemiyorum. Böyle değişiklikler için daha uzun süre gerekiyor. Şu anda heptatlon ideal bir yarışma. Doğrusu dekatlonun bu kadar eğlenceli olacağını da düşünmüyorum.
n Böyle bir değişiklik halinde ek olarak sırıkla atlayıp, disk de atacaktınız...
- Bunlar bana sorun yaratmaz. Zaten sırıkla atlıyorum ve disk atmayı da biliyorum. Böyle bir durumda asıl sorun 200 metrenin 400 metreye, 800 metrenin de 1500 metreye dönüşmesi olacak.
n Aslında çok genç bir yaştasınız ama sosyal sorumluluk projelerine çoktan girdiniz. IAAF’in Athletes for a Better World (Daha İyi Bir Dünya İçin Atletler) kampanyasına nasıl girdiniz?
- Bu yıl başında bana katılıp katılmayacağımı sordular. Hemen kabul ettim. Görevim bu kampanyanın Avrupa temsilciliğini yapmak ve diğer atletleri bağış yapmaya teşvik etmek. Yıl sonunda bağışlanan eşyalar Uluslararası Atletizm Federasyonu IAAF tarafından internetteki açık artırmada satılacak. Ben de geçen yıl Olimpiyat’ta giydiğim eşofmanımı verdim. Ayrıca, Helsinki’de kilp çekimleri ve röportajlar yaptım.
n Ünlü fotoğrafçı Jason Bell ile iki ay önce özel çekimler yaptınız. Onunla işbirliğiniz nasıl geçti?
- Çok iyiydi. Çok kibar ve iyi bir fotoğrafçı. İki gün boyunca çok çalıştık. Daha önce de fotoğraf çekimleri yaptım ama bu en uzunuydu. Çalıştığım ekip çok ustaydı. Neyi nasıl yapacağımı tek tek gösterdiler. Alıştığım çalışma yönteminden tamamen farklıydı. Çok eğlenceliydi. Boras yakınındaki ormanda yapılan çekimlerde çok doğal bir hava var. Makyaj, kıyafetler ve ortam, hepsi de çok hoştu.
n Vaxjö Üniversitesi’nde sosyal psikoloji okuyordunuz. Öğreniminizi bitirdiniz mi?
- İki yıl önce ara verdim. Yapacak çok işim var ve derslere vakit ayırmakta zorlanıyordum. Şimdi kendi kendime okumayı sürdürüyorum. Birkaç yıl sonra geri dönebilirim.
NEDİR BU HEPTATLON? DÜNYA ŞAMPİYONU CAROLINA KLÜFT GÖSTERİYOR
Olimpiyat Şampiyonu Carolina Klüft atletizmin en zor dallarından heptatlonda yarışıyor. Peki nedir bu heptatlon? Heptatlonda atletler iki gün boyunca yedi yarışmada mücadele ediyor. Yunanca kökenli kelimede ‘hepta’ 7 anlamına geliyor. Eskiden kadınlar sadece pentatlonda (5 dal) yarışırdı, 1984’te onlar için heptatlon yaratıldı. Kadınlar erkekler gibi dekatlon (10 dal) yapamıyor. Heptatlonda ilk gün sırasıyla 100 metre engelli, yüksek atlama, gülle atma ve 200 metrede yarışıyorlar. İkinci günü ise uzun atlama, cirit atma ve 800 metre var. İki gün sonunda en çok puan toplayan şampiyon oluyor. Tabii tüm bu dallar birbirinden çok ayrı ve yoğun bir antrenman programı gerektiriyor. Carolina Klüft geçen temmuzda Reebok firması için ünlü portre fotoğrafçısı Jason Bell ile birlikte bir fotoğraf çekimi gerçekleştirdi. Bell ve ekibi iki gün boyunca İsveç’te Vaxjö şehri yakınındaki ormanda Klüft’ü fotoğrafladı. Amaç bu süperstar atleti kendi ortamı içinde görüntülemek ve yedi dalın her biri için özel bir karenin ortaya çıkmasını sağlamaktı.
1
100 METRE ENGELLİ
Heptatlonda ilk günün ilk yarışması. Klüft büyük şampiyonalar dışında zaman zaman bu dalda bireysel yarışlara da katılıyor. İki hafta önce Götebourg’da engel atlarken sakatlanıp sezonu kapattı.
2
YÜKSEK ATLAMA
Klüft’ün en iyi olduğu dallardan biri. Dünya klasında yüksek atlayabiliyor. Ancak, Helsinki’de ufak bir kriz yaşadı ve sadece 1.82 metreyi geçebilince altın madalya şansını riske attı.
3
GÜLLE ATMA
Atletik vücuduna ve ince beden yapısına karşın atmalarda da çok başarılı. Kariyerinin en iyi derecesini bu yıl dünya şampiyonasında 15.02 metreyle yaptı.
4
200 METRE
Süratini çok iyi kullanıyor ve bu sayede heptatlonun ilk gününü en iyi şekilde kapatabiliyor. İki yıl önceki dünya şampiyonasında öyle hızlı koştu ki bir numaralı rakibi Eunice Barber’a neredeyse bir saniye fark yaptı.
5
UZUN ATLAMA
Klüft’ün en iyi olduğu dal. 6.97 metrelik en iyi derecesiyle bir büyük şampiyonada uzun atlama madalyası kazanacak kapasiteye sahip.
6
CİRİT ATMA
Gülledeki kadar olmasa da ciritte de başarılı. Her şampiyonada rahatlıkla 50 metre sınırını zorluyor.
7
800 METRE
Heptatlonun son ve en zor aşaması bu. Klüft, Helsinki’deki dünya şampiyonasında bu son dala kadar altın madalyayı sağlam alamamıştı. Ama sakatlığına karşın tüm gücünü kullandı ve en iyi derecesini yapıp ikinci dünya şampiyonluğunu kazandı.