Savaş ÖZBEY
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 16, 2004 00:20
Her on erkekten üçü, her on kadından biri eşini aldatıyor. Eskiden sadece kıskanç kadınların rağbet ettiği özel dedektiflere artık eşini takip ettirmek isteyen erkekler de başvuruyor. Üstelik artık bu yola başvuran erkekler, kadınların sayısını çoktan geçmiş durumda.
YÖK tartışmaları sürerken, Başbakan Erdoğan’ın aldatıldığını açıklaması ortalığı karıştırdı. Başbakan, hemen Yunanistan’dan dönüşüne tesadüf eden bu açıklamayı, Karamanlis Emine Erdoğan’ı yanaktan öptü diye yapmadı. Onun içini kemiren aldatılma korkusu cinsel değil, siyaseti bir aldatma. Gel gör ki, Başbakan ve ekibi bu politik aldatmaların izini sürerken, yurttaşları cinsel aldatmanın korkusuyla dedektiflik bürolarına hücum ediyor. Üstelik artık eskisi gibi değil, erkek tebaa, kadınlardan daha fazla aşındırıyor bu büroların kapısını.
Ama uzmanlar ve bu işin takibiyle uğraşanlar kadın ya da erkek, Türklerin şüpheci olmadığını, hatta gözleriyle gördüklerine bile inanmak istemediklerini söylüyor. Bu konuyla ilgili bir de fıkra anlatıyorlar:
Kadınlara kocanız sizi aldatsa ne yaparsınız diye sorulmuş. Rus, evi terk ederim diye cevap vermiş. Fransız ses çıkarmam aşığıma gider tesseli bulurum demiş. İtalyan direkt kadını vururum diye yanıtlamış. İspanyol kocamı vururum diye cevap vermiş. Yunanlı ise ikisini de vururum demiş. Türk kadını ise şöyle konuşmuş: Benim kocam yapmaz!
TEK FARK MOTİVASYON
Evlilik Enstitüsü Başkanı Aile Terapisti Doç. Dr. Armağan Samancı, Türkiye’de yerleşmiş bu önyargı konusunda şunları söylüyor: ‘Türkiye’de erkek aldatır, kadın aldatmaz gibi bir kanı var. Oysa bu yanlış. Elimizde bu konuda yapılmış ve sonuçları yüzde 100 sağlıklı çalışmalar mevcut değil ama mesleki deneyimlerim erkeklerin yüzde 30’unun kadınların ise yüzde 10’unun eşini (ya da sevgilisini) aldattığını gösteriyor.’
Genel kanının aksine, aldatma sadece üst sınıflara ait bir meşgale değil. Samancı’ya göre aldatma, toplumun bütün kesimlerinde var. Tek fark kadın ve erkeğin bu iş için motivasyonunun farklı olması. ‘Aldatmanın olması için sosyal statünün yükselmesi gerekmiyor. Toplumun bütün kesimlerinde var. Ancak aldatan erkeğin öncelikli baştan çıkarıcısı fiziksel çekicilik. Kadınlarda ise duygusallık ön planda.’
FAKİRLER YAKALANIYOR
Sosyal statü, maddi imkanlarla orantılı olarak, aldatma sırasında yakalanma riskini etkiliyor sadece. Zira, parası olmayan pastanede buluşuyor ve kolay enseleniyor. Ama parası olan, suç ortağını şoförüne aldırtıyor, otele iki saat sonra geliyor, daha az iz bırakıyor. Ya da ‘İşini görebilmek için’ toptan şehirdışına veya ülke dışına çıkıyor. Dedektiflerin deyimiyle aldatılırken hiç ‘fark ettirmiyor’, hiç ‘uyandırmıyor’.
Öyle hinler var ki dedektifler bütün teknik becerilerine rağmen onları yakalayamıyor. Karda yürüyüp izini belli etmeyen, yakalanmamayı beceren becerikli grubun oranı çok yüksek değil. Her 100 aldatanın sadece 2-3’ü bu durumda. Tabii önemli bir nokta da, aldatan kadının kendini daha kolay gizleyebildiği gerçeği. Çünkü aldatan erkek cinsel olarak güçten düşerken kadının böyle bir sorunu yok.
KADINLAR DAHA SİNSİ
Sadece cinsel açıdan değil, diğer gizlenme beceleri açısından da kadınlar daha başarılı. Bunu biz değil, bizzat bu işleri takip eden uzmanlar söylüyor. M&B Dedektiflik Bürosu’nun patronu Mehmet Uzuner aldatma oranı erkeklerde hálá daha yüksek ama kadınlar bu işi daha zekice yapıyorlar diyor. ‘Ankara, İstanbul ve İzmir’de üç büro halinde çalışıyoruz. Son altı aydır eşlerini takip ettirmek için başvuran erkeklerin sayısı kadınları geçti. Ama şüphelenilen erkeklerin aldatma oranı hálá kadınlardan yüksek. Takip ettirilen erkeklerin yüzde 90’ı, kadınların ise yüzde 60’ı aldatıyor. Kadınlar bu işi daha zekice yapıyor. Çoğunlukla şehirdışına çıkıyor. Erkekler gibi yakın çevresinden biriyle aldatmıyor.’
ML Özel Güvenlik’in patronu Ömer Balcı da kadınların bu konuda daha becerikli olduklarını söylüyor. ‘Son dört, beş yıldır eşlerini takip ettirmek isteyen erkeklerin sayısında sürekli bir artış var. Zaten benim kişisel gözlemim kadınların erkeklerden daha titiz ve planlı aldattığı. Erkek çoğunlukla bir ya da birkaç gecelik eğlencenin peşinde. Kadın ise duygusal boşluktan yola çıkıyor ve aldatmaları uzun süreli ve tek kişiyle oluyor. Katı ve planlılar, gerektiğinde işi yuvasını dağıtmaya kadar götürebiliyor.’
YALNIZ DEĞİLSİNİZ!
Eşinden ayrılan ve ilişkisi yüzünden işinden olan Pınar Altuğ ise dedektiflerin gözü kara dedikleri cinsten: Duygusal boşluğu nedeniyle işi yuvasını dağıtmaya kadar götüren kadın.
ALDATMA ÜZERİNE BEYLİK LAFLAR
Kendisinden hiçbir şey saklanmadığına inandırılmış bir kadını aldatmaktan daha kolay bir iş yoktur. (Balzac)
İnsanlar öyle saftırlar ki aldatmak isteyen dilediği kadar ahmağı kolayca bulur (Machiavelli)
Eğer erkekler karılarını aldatma yollarını bilmeselerdi dünyada verem olmamış kadın kalmazdı (H. R. Gürpınar)
İnsanlar birbirlerini aldatmasalar uzun zaman bir arada yaşayamazlardı. (La Rochefoucauld)
ŞÜPHELENMEK İÇİN 6 NEDEN
Davranışlarında, mesela giyiminde, geçmişte olmayan ani değişiklikler
Çocuklarla daha önce yapılan alışverişe gitme, parka çıkma gibi davranışların birden kesilmesi
Geçkin yaşına rağmen, erkeğin durduk yerde estetik yaptırmak istemesi
Kredi kartı faturalarının giderek kabarması
Uzayan toplantılar ve sıklaşan şehirdışı işleri
Evde tuvalete bile giderken cep telefonunu yanından ayırmaması, dışarıda telefonun sık sık kapalı olması
CEP TELEFONU: HEM ARKADAŞ, HEM GAMMAZ
İtalya’nın en büyük dedektiflik şirketi Tomponzi aldatmaların yüzde 87’sinin cep telefonları yoluyla ortaya çıktığını açıkladı. Görüştüğümüz Türk dedektifler de, İtalyan meslektaşlarıyla hemfikir. Bu durumu fark eden çapkınlar önlem almakta elbette gecikmedi. İşte çapkının cep taktikleri:
İlk önlem cep telefonundaki kısa mesaj saklama seçeneğinin kapatılması. Bir çapkın için mesaj saklamak satırla manikür yapmak kadar tehlikeli.
Telefon defterine kaydedilen numara ya bir tanıdık ya da bir hemcins ismiyle kaydediliyor. En sık başvurulan yöntem ise numaraları tanıdıkların ikinci, üçüncü numaraları olarak kaydetmek.
Kaydedilen numara geri aranamasın diye doğru numaranın bir rakamını ya bir büyük ya da bir küçük kaydetmek.