Güncelleme Tarihi:
Erkeğiniz sizden ne saklıyor?
Bu haftaki yazım kadın okurlarıma: Erkekler önemli tıbbi sorunları saklayarak sağlıklarına ve ailelerine zarar veriyor. İşte onların en büyük üç sırrı ve suskunluklarını nasıl bozacağınıza dair öneriler
Büyük sorun
Kimse konuşmak istemez ama neredeyse her erkek hayatının bir noktasında bunu muhakkak yaşar: Erekte olma ve ereksiyonu sürdürebilme yetersizliği. Gerçek şu ki, araştırmalara göre 60 yaşın üzerindeki erkeklerin yarısından fazlasında ve 20 yaşın üzerindeki erkeklerinse neredeyse yüzde 20’sinde ereksiyon bozukluğu görülüyor. Peki neden bu konu hakkında konuşmuyorlar?
Uzmanlar, erkeklerin çoğunun, problemin temelinde yatan şeyin duyguları olduğunu düşünerek kendilerini suçladıklarını söylüyor. Ancak ereksiyon bozukluğu vakalarının çoğu yüksek tansiyon, diyabet, obezite ve sigara içmek (cinsel hayatınızın sağlıklı tumanın ötesinde genel sağlığınız için de dikkatleri çekmek gereken bir durum) gibi sağlık problemlerinden kaynaklanıyor.
* Çözüm: Ereksiyon bozukluğu için, penise giden kan akışını hızlandıran ilaçlardan penil protez de denilen penil implantlara kadar etkili birçok tedavi yöntemi bulunuyor. Bazen, kilo veya alkol tüketimi gibi temelde yatan problemlerin belirlenmesi de tedavide yardımcı olabiliyor.
Baskı oluşturan problem
Yaşlanmanın olağan bir parçası: Erkekler yaşlandıkça prostatları kalınlaşmaya başlayarak idrar yoluna baskı yapıyor ve idrarın geçmesini zorlaştırıyor. Bu yüzden erkekler sık sık tuvalete gidebilir fakat idrar çıkarmak veya bitirmek uzun sürebilir ve biter bitmez tekrar idrar çıkarma ihtiyacı hissedebilirler.
* Çözüm: Prostat büyümesi için bir tedavi yok fakat prostatı ufaltmak için mikrodalga veya ısıveren iğnelerin kullanımından, cerrahi müdahaleye kadar çeşitli tedavi seçenekleri var. Ağır olmayan daha kolay vakalarda sıvı alımını gün içinde bölmek ve idrar yapma sırasında rahatlama gibi yaşam tarzı değişiklikleri de işe yarayabilir.
Hepsi zihnin içinde
Yaşımız ilerledikçe bazı şeyleri unutmaya başlıyoruz ama erkekler hafıza kaybı yaşadıklarından endişe ettikleri zaman bunun hakkında konuşmaktan çoğu zaman korkuyorlar. Bazıları için bu yaşlandıklarının bir kanıtıyken diğerleri için bunun nedenleri düşünmek için bile fazla korkutucu.
* Çözüm: Eski bir atletik yaralanmadan Alzheimer hastalığına kadar hafıza kaybına neden olabilecek birçok neden olabileceği için, bunu bir doktorun değerlendirmesi büyük önem taşıyor.
Onunla bu konuları nasıl konuşacaksınız?
* Sevginizi gösterin. Uzmanlar konuşmaya, partnerinizi sevdiğinizi ve birlikte uzun ve mutlu bir yaşam yaşayabileceğinizi söyleyerek başlamanızı öneriyor. Konuşmanıza “Seni seviyorum” cümlesiyle başlayın ve yine aynı cümleyle bitirin.
* Doğru zamanı ve doğru yeri belirleyin. Eğer ereksiyon bozukluğundan bahsedecekseniz konuşmayı ikinizin de hassas olabileceği yatak odasında yapmayın. Herhangi bir zaman belirleyin ve onu fiziksel performansından dolayı değil, ‘o’ olduğu için sevdiğinizi söyleyerek başlayın. Eğer sizi düşündüren, bir futbol maçı izlerken kaç kere tuvalete kalktığıysa bunu arkadaşlarının yanında söylemeyin. Eve dönene ve baş başa kalana kadar bekleyin. Unutkanlıkla ilgili konuşmanızı örneğin o anahtarları ararken yapmayın tabii… İşi bitene kadar bekleyin.
* Birlikte bir plan yapın. Problem hakkında onun endişelerini dinledikten sonra bu konu hakkında onunla birlikte yol almak istediğinizi ve ilk adımın temelde yatan sağlık problemlerini öğrenmek ve tedavi olmak için doktora gitmek olması gerektiğini söyleyin.
* Onun açılmasını sağlamak ilk adımdır. Teşhisin kendisi korkutucu olabilir ama unutmayın ki bütün bu problemlerin çözümü olmasa bile tedavileri mevcut ve bunun hakkında konuşmak da, daha iyi hissetmenin ilk adımı…
Alheimer: Beynin diyabeti
Beyninizin de enerjiye ihtiyacı var. Hem de çok fazla… Yapılan araştırmalar beyindeki sinir hücreleri insüline karşı dirençli hale gelirse, Alzheimer riskiniz oluştuğunu gösteriyor. Aslında düşünürseniz, bu ironik bir durum. Beslenme yoluyla çok fazla şeker almanız, beyninizi şekerden alıkoyan ve Alzheimer hastalığına yol açan insülin direncine neden olabiliyor. Bu da bana göre, hayatınızı daha kaliteli ve uzun hale getirebilecek küçük ama önemli değişiklikler yapmak için bir başka neden…
* İlk sıradaki değişiklik: Karbonhidratlar. Vücudunuz karbonhidratları şekere dönüştürüyor. Bu da sağlığımız için dışardan aldığımız şeker kadar zararlı. Basit bir değişiklik yaparak zararlı karbonhidratları sağlıklı karbonhidratlarla değiştirebilirsiniz.
* İkinci değişiklik: Gazlı içecekler sağlığımızı birçok yönden tehdit ediyor. İçlerinde fazla miktarda kafein, yüksek fruktozlu mısır şurubu ve bol kalori var.
* Şekeri kestikten sonra daha fazla yapay tatlandırıcı kullanmayı düşünüyorsanız, bir daha düşünün derim. Yapılan araştırmalar yapay tatlandırıcı kullanımıyla diyabet ve obezite arasında bir bağlantı olduğunu söylüyor. Rafine şeker veya yapay tatlandırıcı yerine düşük kalorili ve doğal tatlandırıcı alternatiflerini deneyebilirsiniz. Mesela bal... Beyaz sofra şekerinin aksine bal, kompleks bir besin. Bir çay kaşığı bal; protein, amino asit ve eser mineraller gibi 25 diğer bileşik içeriyor. İşlenmemiş karabuğday balını özellikle tercih edin. Balın bu koyu renkli çeşidi, açık renkli normal baldan çok daha az işlem görmüştür. Süzülmemiş veya ısıtılmamıştır bu yüzden hastalıklarla savaşıcı besin maddeleri ve antioksidanları kaybetmez. Günde yaklaşık bir yemek kaşığı tüketebilirsiniz. Balın yanında agave ve stevia gibi doğal tatlandırıcılara da yönelebilirsiniz. Ancak, bazı firmaların ekstra katkı maddeleri ve diğer tatlandırıcılarla karıştırdıkları stevia ürünlerine karşı dikkatli olun.